Yazışmaya devam...
Sevgili BBO fanları.. yazışmaya bu sayfadan devam edebilirsiniz.
Sevgili BBO fanları.. yazışmaya bu sayfadan devam edebilirsiniz.
/ Etiketler Haberler
Benden Baba Olmaz Haberleşme Grubuna kayıt olun |
Bu grubu ziyaret et |
Yapım | Birol Güven - MinT |
Yönetmen | Yüksel Aksu - Tankut Kılınç |
Senaryo | Murat Aras |
Müzik | Aydın Sarman - Burcu Güven |
Oyuncular | Mine Tugay |
Atılgan Gümüş | |
Okan Tangücü | |
Volkan Severcan | |
Almıla Uluer | |
Tarık Ünlüoğlu | |
Ali Pınar | |
Nur Fettahoğlu | |
Recep Yener | |
Gülnihal Demir | |
Güçlü Yalçıner |
© MinT Prodüksiyon - Bu sitedeki yazı ve resimler izinsiz kullanılamaz.
1.639 yorum:
«En Eski ‹Eski 1401 – 1600 / 1639 Yeni› En yeni»...........MERHABA......
Bayramın son gününe geldik.
Hepimiz için Güzel bir gün olur inşallah...
Seval ablacığım,iyi dileklerin için teşekkürler...
Dileklerin gerçekleşti, güzel ve aydınlık bir güne gözlerimizi açtık...
Darısı başınıza...
herkese merhabalar
Dışarıda ılık ,güneşli, aydınlık olan bir bayramın son günündeyiz.
Hepimiz güzel bir gün olması için elimizden geleni yaparız inşallah.
Her şey insanla başlamıyor mu?
çalışanlara kolay gelsin..
MELANKOLİ
O şehirde gene şarkılar söyleniyordur
Karşılık görmemiş sevgiler üstüne
Işıkları sönmüş odamda
Yarım kalmış şarkımı duyuyor musun
Beni sorarsan gene yapayalnızım
Sen sıcak döşeğinde rahat uyuyor musun
Boş kalan yastığımı başkası mı doldurmuş
Ellerini okşayan o yabancı kim
Öyle uzak bakma yüzüme
Seni artık yolundan döndürecek değilim
Ne o gözlerin dolmuş yoksa ağlıyor musun
Kırk yılda bir olsun beni anıyor musun
Özlediğin hayatı buldun mu bilmem
Gözlerinde hâlâ hüzün var gibi
Işık yüzün gülmüyor anlat nedendir
Gene aşksız gene bomboş mu için
Niye ellerin soğuk yoksa üşüyor musun
Mutluluğun peşinde hâlâ koşuyor musun
Kar mı yağdı güvendiğin dağlara
Seni de bir türlü ondurmadı mı kader
Üzme kendini her şeye rağmen
Dünya yaşanmaya değer
Bu yerler bu âlem her şeyden yoksun
Sana sesleniyorum duyuyor musun
İlhan Geçer
Merhabalar
Buralarda havalar soguk. Disarida günes yok. Icim karardi. Bayramin da son günü, gerci ilk gününde noldu da son gününde nolsun :))
iyi akşamlar dileğiyle perdeyi kapatıyorum...
yarın görüşme umuduyla...
Allah Rahatlık Versin...
hayirli geceler...
Merhaba,
Tatilciler tatile devam,
Çalışanlara kolaylıklar diliyorum...
Güzel bir gün olur inşallah...
Konuşan ağaçlar ve mavi ışık...
part;1
Yaz sonuna doğru, yalnız yaşadığı evinin geniş arazisinde bir arkadaşıyla beraber geziniyordu.
Yan yana duran üç sığla ağacının önünde durdu ve “Bu üç ağaç diğerlerinden erken yapraklarını dökecek” dedi.
“Nereden biliyorsun” diye sordu arkadaşı.
“Bana söylediler” dedi, “Benimle konuşuyorlar.”
“Sen kafayı yemişsin” dedi arkadaşı.
Bu olaydan sonra bir gece bahçeye gökten mavi bir ışığın indiğini gördü. Minare büyüklüğündeki ışık fırıl fırıl dönüyordu. Şaşkınlık ve huşu içinde ve biraz da korkuyla ışığı seyretti.
Bahçesine mavi bir ışık indiğini, üç ağacın yapraklarının diğerlerinden önce döküleceğini, söylediği arkadaşına anlattı.
“Sen iyice kafayı yemişsin” dedi arkadaşı.
Konuşan ağaçlar ve mavi ışık...
part; 2
Işığın hikâyesi
Bir din adamına gitti. Bahçeye inen mavi ışığı anlattı, ne anlama geldiğini sordu. “Sana bir mesaj yollandı” dedi, din büyüğü. “Ama sen ne olduğunu anlamadın. İyi ki anlamadın.”
Gerçekten kafayı yemiş miydi?
Ünlü bir psikoloğa gitti. Başına gelenleri anlattı ve aklını kaçırmış olma ihtimali olup olmadığını sordu: “Aklımı kaçırıp kaçırmadığımı kaç seansta öğrenebilirsiniz?”
“On seansta” diye cevap verdi doktor.
Ama beşinci seanstan sonra, “Sizin bir şeyiniz yok. Akli melekeleriniz tamamen yerinde” dedi. Doktor, “Ağaçlar sizinle konuşmuşsa konuşmuştur. Mavi ışık gördüyseniz de görmüşsünüzdür” dedi...
Konuşan ağaçlar ve mavi ışık...
part; 3
Alevleri seyrederken
Camdan, yapraklarını diğerlerinden erken dökmüş, konuşan üç sığla ve mavi ışığın indiği yer görünüyordu.
Yanan ateşin karşısındaki L şeklindeki koltukta oturuyorduk.
İnsanların ilk ateş yakıldığından beri seyretmekten en çok zevk aldıkları şeylerden biri olan alevleri seyrederek ve ilk duyduklarından beri duymaya bayıldıkları çıtırtıları dinleyerek ısınıyorduk.
Çıtırtıların, konuşan ağaçların veda sözleri, tohumdan kesilinceye kadar durdukları yerde biriktirdikleri akıl mesajları olabileceğini hiç düşünmüş müydü?
Konuşan ağaçlar ve mavi ışık...
part; 4 ve son...
Bir sorun vardı
Dumanı derin derin içine çekip füüü diye üfleyerek, pipo içiyordu.
“Şimdi ben ne yapacağım?” diye sordu.
“Bir şey yapmana gerek yok” dedi, “Konuşmaya devam ettikleri sürece ağaçları dinlemeye devam et. Eğer yeniden mavi ışık inerse, keyfini çıkart.”
Ama bir şey eksikti. Veya bir sorun vardı.
Delirmiş olsaydı, deneyimlediklerini hakiki bir etki olmadan duyu organlarının tembih almış gibi çalışmasına verebilecekti-keçileri kaçırmış birinin bu şekilde mantıklı düşünebileceğini farz edebilirsek.
Ama delirmediğine göre, duyduklarını duymuş ve gördüklerini görmüş olmalıydı. Mazereti yoktu. Yaşadığı veya yaşadığını sandığı ve daha önce hiç kimsenin yaşamadığı bir hadiseyle tek başına idi.
Bu ise delirmekten daha zor bir şeydi.
Metin Münir
Gelen-gecen, bir yere giderken ugrayan, gelmisken kalan herkese merhaba...
Bugün ben de geciktim, sabah gelir gelmez bilgisayarimi actiysam da oturup birseyler yazamadim, cünkü dün aksam tüm calisanlarimiza, emekli emekcilerimize ve davetsiz misafirlere (yan sirkette calisan avanticalar yine dolustular!) büromuzda verdigimiz noel yemeginin olusturdugu daginikligi toparlamakla basladik calismaya... :)
Bu her yil bu böyledir erkek calisanlarimiz gelir-yer-icer-giderler, yemegin öncesini düsünmek, masalari düzenlemek, alis-veris yapmak ve sonrasinda ortaligi yeniden toparlamak, büroyu calisilir hale getirmek hep biz bayanlara kalir! Esitlikmis, peh peh peh....
No Namecim icimi döktükten sonra paylastigin hikayecik icin tesekkür ederim, ilgiyle okudum.. :)
Bana, sana, ona herkese kolay gelsin! Iyi ki bugün cuma, haftasonu nihayet...
Vay ablacim benim
Erkek milleti aldirma. Esitlik falan da yok, unut onlari..
Konusan agac hikayesi de cok hostu
Tesekküürler
Hayirli Cumalar...
herkese merhabalar
Bir bayram daha geçti..
Hepimize nice bayramlar görmek nasip etsin.
konuşan ağaç hikayesi için teşekkürler..
ah no namecim..
tabiat ana diyorlar ya
o ana bir ağzını açsa bak neler söyleyecek insanoğluna..
ama biz sağır
ama biz körüz
canım kardeşim..
Canım kankacım ben sana kıyamam
gene toparlamak sana mı kaldı..
eşitlik mi?
O ne kim bulmuş..
Canım biz kadınları bir imam hatırlıyor o da cenaze namazında anamızın adını okurken..
Kankacım ne diyelim imamın anamızın adını geç sormasını dilemekten başka..
hadi sana kolay gelsin canım..
Tüm çalışanlarınızla nice şirket yemekleriniz olsun..
iyi aksamlar
Üşüdüm, acıktım, yoruldum üstelik.
kapatır giderim ben...
Herkese iyi akşamlar dilerim...
Allah Rahatlık Versin...
iyi geceler...
....MERHABA...
Güzel bir gün, hemide haftanın sonu.
aynı zamanda bayram tatili sonu.
Güzel geçer inşallah...
Merhabalar
insallah..
hepimize merhaba
Ben Seni Arayamam
Bak benden arta kalan
Biraz kül biraz duman
Ne kadar istesem de
Ben seni arayamam
Ruhum rüyaya dalmış
Dünya uzak, gerçek yavan
Sanki bir yok bir de varmış
Ben seni arayamam
Keşke yanımda olsaydın
Kolay olurdu o zaman
Ben sussam sen anlatsaydın
Yorulunca uyusaydın
Kolay mı sanıyorsun
Kolaysa yan o zaman
Yağmurum ol in üstüme
Ben böyle yaşayamam
Halimi görüyorsun
Bir şeyler yap o zaman
Sebebim var biliyorsun
Ben seni arayamam
Söz: Kutlu Özmakinacı
Müzik: Kutlu Özmakinacı
Albüm: Katil & Maktûl
güzel bir hafta sonu geçirmek dileğiyle,herkese merhabalar..
Yağmur hoşgeldin...
tenha bir hafta sonu...
hoşbuldum no name. Evet sessiz bir hafta sonu,tatilciler dönse artık keşke. Özledik...
Yaa gerçekten de uzun oldu...
ben de kaçıyor nöbeti, sana bırakıyorum...
herkese iyi akşamlar...
Allah rahatlık versin...
:) Allah rahatlık versin...
iyi aksamlar
Günaydın...
Tatilciler için son gün, kıymetini bilin...
güzel bir gün olması dileğiyle, herkese iyi pazarlar...
iyi pazarlar
iyi tatiller
dönüs yolunda lütfen dikkat, haberler savas alani gibi...
herkese iyi akşamlar diliyorum...
Allah rahatlık versin...
iyi aksamlar
Günaydınlar
güzel bir gün bizlerin olsun
hepimize kolay gelsin
Günaydin canlar, günaydin...
Eylemcim özlettin kendini, sükür kavusturana.. :)
No Namecim bu sabah uyukaldi galiba ilk günaydin diyendi her zaman...
Alooo... Üsküdar´da sabah oldu, ati alan Üsküdar´a gider iken aldi da bir yagmur... :)
Bizim Yagmur´umuz bile ugramis, ne güzel, ne iyi etmis... Yagmurcum sen de cok calisiyorsun, biraz da dinlen ara-sira be güzelim... :)
Hepimize kolay gelsin, yeni bir günle yeni bir haftaya basladik, hayirlar olsun...
günaydın ablacım
çok özledim sizleri
ilk ben gelmişim o zaman kahvaltı benden olsun
görünüşe göre kankam 10-11 gibi günaydın demeye başlamış
onun için ilk günaydınlar benden artık :)
yetişirse kahvaltıya gelir
Başkanımdan da hiç ses çıkmamış
tatil için ıssız bir adaya gitmişti dönemedi galiba :)
Hem Merhaba,hem Günaydın(her ne kadar geç kalmış bir günaydın olsa da idare ediverin...)
Herkese iyi haftalar diliyorum...
Kankacım hoş geldin, özlettin kendini...
kahvaltıyı kaçırdım ama öğle yemeğine yetişebilirim...
Seval ablacığım,
yağmur yağmıyor,güneş hep açık ve hep 23-24 derecelerdeyiz...
darısı başınıza...
hoşbuldum kankacım
öğle yemeğide benden galiba :)
peki benden olsun
gelmek isteyenleri beklerim öğle yemeğine
özel bir menü isterseniz bildirin yapayım
Seval abla kankam 23-24 dereceden bahsediyor, şaka gibi
kışın o tarafa mı taşınsak ne yapsak :)
Bizi kiskancliktan catlatmak icin degil de alcakgönüllülükle söylüyor olabilir Eylemcim, ama dedikleri gercekten dogruysa bence de hemen oraya tasiniyoruz... E tabi basina geleceklerden habersiz senin kankan, cumbur-cemaat basina bir üsüstük müydü kendine kacacak yer arayabilir ama... :)
Ablacığım, Her zaman söylüyorum.
Antalya yazlık değil, kışlık bir kent.
Yazın değil de kışın bekleriz efendim.
Kışın buradan kaçmak aklımın ucundan geçmez.
Yazın kaçmayı çok istiyorum ama kaçamıyorum...
heeyyttt açılıınn
ben geldim...
Tüm dostların geçmiş bayramını kutlarım..
ya ne güzel geldi tatil, ayaklarım geri geri gitti bu sabah işe gelirken:))
ooff oof diyeyim siz anlayın..
eee dostlar nasıl keyifler ?
canım hiç iş yapmak istemiyor,sabahtan beri ekran bana ben ekrana , bakışma durumundayız...sanırım fazla bakmaktan aşık oldum ekrana,gözümü alamıyorum ondan:))
eylemcim evet ıssız bir adaya gittim,orda bi kabile buldum,henüz medeniyetten nasibini almamış,imrendim doğrusu onlara, ne güzel ya...insanlar doğal yaşıyor, ne ekonemi ne de teknoloji dertleri var...meyvesi sebzesi bile hormonsuz:)
sabahın köründe kalkıyor insan o doğada, bütüngün börtü böcek kuş kovaladım..arta kalan vakitte kabile reisinin kızını ayartmaya çalıştım ama olmadı ya...kızın etrafında 5 tane koruma var...ne zaman bi hamle yapsam karşıma çıktılar, tek tek gelseler geçerdim ama hepsi birden hamle yapıyor, hem o sivri uçlu mızraklarıda cabası:)
ben böyle uğraştım durdum, işler iyi gidiyordu ama kabile reisi durumun farkına varınca beni ada dan postaladı:))
ooff ooff
dürüyemin güğümleri kalaylı ahh kalaylı, fistan giymiş etekleri alaylı alaylı amman amman...
özlemişim sizleri..
çalışanlar kolay gele
evdekiler size olan gıcıklığımı bayram ve tatil rehavetini atana kadar askıya alıyorum:)
Sevil sabahın ilk ışıklarıyla açmıştı gözlerini, önce esnedi ve gerindi yattığı yerde , sonra başını çevirdi ama Soner yoktu yatakta.Odayı gözleriyle taradı ama yoktu.
yataktan kalktı, evi aradı..
ne Soner vardı evde ne de Efe..
Bayram arifesi nereye kaybolmuştu ikisi birden..hem de sabahın köründe.
Yine bir haltlar karıştırıyor baba oğul, nasıl olsa çıkar kokusu diyerek mutfağa geçti...güzel bir kahvaltı sofrası hazırladı.
Kendisine bir çay koyup otrdu masafa..Yarın bayram ne yapsak acaba diye düşünceye dalmıştıki kapı zili ile irkildi..Kalkıp kapıyı açtı..
Açtı ama açmasıyla birlikte kendisini korkuyla geriye atması bir oldu.
..................
bakarsınız devam eder:))
başkanım mı gelmiş ben mi öyle görüyorum :)
gelmiş gelmiş hatta küçük bir senaryo girişide yapmış heyt be işte başkan
evet başkanım tatil yaramış sana
iyi olmuş
ellerine yüreğine sağlık
devamını bekleriz
Sevil korkuyla kendini geriye atmıştı, çünkü kapıda kocaman bir koç duruyordu.Anın şakınlığını üzerinden attığında Efe'nin - günaydın anne sözünü ancak duyabilmişti..Efe koçun üzerine oturmuş gülümsüyordu annesine.Tam o sırada saklanmış olan Soner'in - sürprizzzzz diyerek otaya çıkmasıyla bir kez daha irkildi Sevil...sabah sabah bukadar heyecanının üst üste gelmesine dayanamayan Sevil olduğu yere yığılıp kaldı.Soner telaşla Sevil'i kaldırıp koltuğa yatırdı..
Soner : efe koş oğlum kolonya getir.
..............................
sanırım aylak kaldıkça devam edecek:)
Yok artık...
sevil daha önce hiç koç görmemiş mi ki düşüp bayılıyor.
başkanım,hoşgeldin...
bana düşmez ama, bari kan görünce düşüp bayılsaydı.
şimdi bu koçu kesemeyip bi de beslemeye kalkarlar bunlar...
cok da iyi ederler No Namecim, zaten binlercesi kesilmedi mi? Bu da kesilmeyiversin... Kapiyi actiginda karsisinda koc gören her kadin (bayilmaz belki ama?) bir korku cigligi atar, eminim... :)
Baskanimiz hosgeldin, bize bol bol nese getirdin! Hep böyle sevincli ve mutlu olasin insallah...
Dalga dalga bize kadar geldi positif enerjin, Sevil ile Soner hikayecigi de kadayif üstü kaymak oldu, cok sag ol! Bizimkilerin bayram heyecan ve maceralarini senden dinlemek cok hos olacak, özlemistik hepsini...
Sevil'i zar zor kendine getirebilmişlerdir..bir şişe kolonyayı harcamıştır Soner.
Soner : iyimisin hayatım
Sevil :(ters ters bakar) ne demek şimdi bu Sonercim.
Soner : anlamadım ne ne demek
Sevil : kapıda duranı kastediyorum
Soner : yarın için hayatım, biliyorsun yarın kurban bayramı.
Sevil : biliyorum Soner ama neden banada söylemedin
Soner : sürpriz yapayım dedim Sevilcim..fenamı oldu yani
Sevil : evet hiç fena omadı,sadece bayılttın beni..
Soner : senin baygın halin bile çok güzel hayatım
Sevil : Sonerrrrrr
Soner : tamam tamam kızma hemen,böyle olacağını bilseydim yapmazdım.Hem bak ne kadar güzel bir hayvan
dedikten sonra kapıya doğru bakar ama o da ne ?
Koçun yerinde yeller esiyordur..
Soner : Efecim koç nerde ?
Efe : ben nerden bileyim baba, onun ipinden sen tutuyordun.
Soner bir hışımla yerinden kalkıp kapıya koşar,sağa sola bakar ama koçtan eser yoktur..
Soner Sevile dönerek
-sen iyisin dimi hayatım, ben koçu bulmalıyım,Efecim annene dikkat et diyerek fırlar dışarıya.
Sevil Soner'in o halini görünce gülmekten alamaz kendini..
............
eder eder , devam eder:))
bir şişe kolonya
yazık boğulmuştur Sevil :)
koç kaçtı :))
güzel bir düşünce olmuş
yüreğine sağlık
bakalım neler olacak daha
herkese merhabalar
eylemcim özledik kardeşim..
başkanım hoş geldiniz..
senaryo için de teşekkürler..
no name bu kadar yürekten çağırma
bir gece ansızın gelebiliriz..
kankacım sen nasılsın..
hepinize kahve ve çaylar benden
senaryonun yanında...
eee başkanım kim koşuyor koçun peşinden...
oh oh nihayet biraradayiz yine..
Kankacim sana zahmet olmayacaksa benim kahvem orta sekerli olabilir canim... :)
Islerin icinde bogulmak üzereyken kahve molasi fikriyle hizir gibi yetistin arkadasim ya, aklinla bin yasa, icmis kadar olduk...
Ve yine özledigimiz senaryomuza dönüyoruz?
Flas! Flas! Flas! Kafalar iyice karisti mi?
Soner kacan kocu yakalayacak mi?
Yakalarsa, Sevil kocun kurban edilmesine razi olacak mi?
Efe yine anne ve babasinin arasinda kalacak mi?
Dogan ve Aylin olaya karisip taraf tutacaklar mi?
Koc nasil kurtulur?
Azzzz sonra... görecegiz....
Söz Baskanda! :)
merhaba Mavigün ablacım
bende sizleri çok özledim
çayda çok güzel olmuş
ellerine sağlık
Seval ablam habercilik farkını ortaya koymuşsun yine harikasın :))
Başkanım koçun parasını kendi cebinden verdiği için içi yanıyor.
Kaçan koçun peşinden soner'i koşturamadığı için kendisi koşuyor.
Koçu yakalar yakalamaz senaryoya kaldığı yerden devam edeceği duyumunu almış bulunuyorum.
Meraklılara duyurulur...
Cümleten merhabalar
Tatilciler hosgeldiniz, belli ki tatiliniz baya iyi gecmis. Masallah icinizde patlamaya hazir birer benlik varmis da kurban bayrami tatilini bekliyormus sanki :)
Baskanim ellerine saglik
Kocsun sen koc :))
Bir saate kadar ugrarim yine
kendinize iyi bakin
Başkanım koçu halen yakalayamamış
anlaşılan
biraz önce bizim kapının önünden geçtiler koç önde başkan arkada ikiside nefes nefese
başkanım çok yaklaşmıştı ama yakalayamamış demek ki :)
tüm yurdu turlayacaklar anlaşılan
kolay gelsin başkanım
Kıssadan hisse
"Hakiki Muhabbet"
Biribirlerine kırılan iki arkadaştan biri, uzun bir aradan sonra diğerinin kapısını çalar.
-Kim o? diye seslenir içerdeki.
-Benim, der kapıyı çalan.
-Burada ikimize birlikte yer yok, diye cevap verir öbürü.
Aradan uzunca bir zaman geçer... Yeni bir umutla tekrar çalar sevdiği arkadaşının kapısını.
-Kim o? diye sorar yine içerdeki.
- Sen'im, der bu sefer. Ve kapı sonuna kadar aralanır.
Hz. Mevlânâ da;
"Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak istiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp âdeta o olmalısınız" diye anlatır hakiki muhabbeti.
Alıntı
Eylem harbiden güzel hikayeymis
ellerine saglik
"Babanın 4 kez sorması"
80' ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen 45 yaşında ve saygın bir kişi olan oğlu salonda oturuyorlardı.
Hal hatırdan, çoluk çocuktan, havadan sudan sohbet ettikten
sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti.
O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin
pervazına bir karga kondu.
Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktıktan sonra oğluna sordu ;
- Bu ne oğlum?
Oğlu şaşkın, cevapladı ;
- O bir karga baba.
Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu ;
- Bu ne oğlum?
Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı:
- Baba, o bir karga
Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını
sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor,
sonra başını yine onlara çeviriyordu.
Yaşlı baba üçüncü defa sordu ;- Bu ne?
Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü ;
- O bir karga baba, üç oldu soruyorsun.
Beni işitmiyor musun ?!
Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı
ve sesini yükseltti ;
- Baba bunu neden yapıyorsun?
Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun,
sana cevap veriyorum ve sen daha da sormaya devam ediyorsun.
Sabrımı mı deniyorsun !
Babası -yüzünde hâlâ bir gülümseme-yerinden kalktı,
içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü.
Bu bir hatıra defteriydi.
Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu.
Sevgiyle gülümseye devam ederek
sayfası açık bir vaziyette defteri oğluna uzattı
ve o sayfayı okumasını söyledi ;
"Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken
yanıbaşımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu.
Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu.
23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak,
onun bir karga olduğunu söyledim.
Rahatsız olmak mı?
Hayır!
Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu..."
Bir zamanlar biz onların çocuklarıydık ama şimdi onlar bizim çocuklarımız oldu...
Aynı sevgiyi, sabrı ve hoşgörüyü bizim de onlara
göstermemiz gerekmiyor mu?
Aslında öyle çok hak ediyorlar ki...
Alıntı
rica ederim Kayacım
Soner kapıdan fırlamış evin heryanına bakmıştır ama koç sanki yer yarılmış içine girmiştir..Yalnız yapamayacağını anlayan ve Sevil'e rezil olmaktan çekinen Soner hemen telefona sarılır ve Doğan'ı arar...
Soner : alo Doğan yetiş abicim
Doğan : hayırdır Soner , kötü bişeymi oldu
Soner : yetiş abicim koç kaçtı bulamıyorum,yardımına ihtiyacım var.
Doğan : ne koçu abicim ya , kendindemisin sen.
Soner : bildiğin koç , kurbanlık olanından..
Doğan : ne saçmalıyorsun abicim ya, ben nasıl bulacağım senin koçunu..ara işte
Soner : sinir etme adamı doğan ,çabuk buraya gel,seni kurban etmeyeyim bu sinirle..
Doğan : aman abicim ya bi koça sahip olamıyorsun..tamam geliyorum..nerdesin sen ?
Soner : evdeyim abicim nerde olcam...bulmam lazım bu hayvanı yoksa Sevil'in dilinden kurtulamam..
...aradan yarım saat geçmiş Soner hala aramaktadır,Doğan ancak gelebilmiştir..
Soner : hadi abicim biran önce bulalım şunu.
Doğan : nerden çıktı bu koç işi abicim ya, hem nasıl kaçırdın hayvanı.
Soner : ya sorma , uzun hikaye, nasıl bulacağız onu, heryere baktım ama yok.
Doğan : abicim bi koç bile dayanamıyor sana ne ters adamsın sen ya..
( 3 saat sonra )
...mahalleyi dahi arayan Soner ve Doğan koçu bulamamıştır...
Soner : bu böyle olmayacak abicim,kim bilir nereye gitti..
Doğan : çok yoruldum abicim,bence bırakalım aramayı.
Soner : tamam ama ne yapacağız,Sevil başımın etini yer benim.
Doğan : onu koçu kaçırırken düşünecektin.
Soner : hadi abicim gidiyoruz
Doğan : eve mi ?
Soner : hayır,kurban pazarına
..................
devam edecek:)
he he yeni bir koç daha
hadi hayırlı olsun :)
napacaklar baskanim koyun alip, kocu cekmesini mi bekleyecekler :))
hakkat iyi fikir ya
bir erkek canlinin, disisine kayitsiz kalmasi zordur..
simdilik iyi aksamlar..
Eylemcim ,
paylaştığın güzel hikaye için
şiarimizden mısralarla
destek..
2=1
Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.
ÖZDEMİR ASAF
BU SEVGİDİR (64354 Hit)
Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir.
Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.
Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir.
Yalnız ben biliyorsam bu aşktır.
Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır.
ÖZDEMİR ASAF
perspektif
senin içine girdiğim zaman
dışımda kalıyorsun.
senin dışından sana bakınca
içime sığmıyorsun.
ÖZDEMİR ASAF
çok güzel..
başkanımız ile koç ve bizimkilerin macerası devam etmekte..
hadi bakalım kurban pazarında neler olacak..
teşekkürler başkan..
iyi bir tatil dönüşü oldu bu gün..
kaya iyi akşamlar kardeşim..
ve
Tüm BBO ailesine de iyi akşamlar..
sevgiyle kalın..
cümleten iyi akşamlar dostlarım..
sevgi sağlık ve dostlukla kalın
yazılmışsa yarına da nefes alabilmek görüşmek dileğiyle..
ellerine sağlık paylaşımın için teşekkürler ablacım
tam destek olmuş
çok güzel dörtlükler
ablacım,başkanım,kayacım iyi akşamlar
devamını bekleriz başkanım
koçu kovalamaya sen mi devam ediyorsun kankacım neredesin
hepinize benden de iyi akşamlar
Birazdan bugünlük mesaim sona erecek insallah, ben de arkadaslarimiz gibi herkese iyi aksamlar, iyi dinlenmeler diliyorum...
Güne renk ve tat kattiniz, tüm mutlu gülümsemeler sizinle olsun..
Evet,güzel bir gündü ve bitti...
yarın daha güzel olur inşallah.
herkese iyi akşamlar ve Allah rahatlık versin...
Günaydınlar
sevgiyle,sağlıkla,umutla güzel bir gün bizlerin olsun
hepimize kolay gelsin...
herkese günaydınlar diliyorum...
güzel bir gün olur inşallah...
Günaydin canlar, günaydin Dünya...
herkes icin güzel bir gün olsun insallah...
Eylemcim sen bu sabah yorma kendini canim, kahvaltiya kankana gidelim, ha? :)
No Namecim cayi demle kardesim, biz geliyooooz... :)
Kolay gelsin...
iyi olur ablacım
hem oralar sıcakta ısınırız biraz:)
Buyrun bekliyorum, ne hayal ediyorsanız kavuşmanız mümkün...
masayı kaldırıma kuruyorum,güneşin altına, gelip geçeni seyrederek bir kahvaltı yapalım...
Her gün bir yere göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...
Mevlana Celaleddin-i Rumi
SARIL BANA
Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ
Sevgiler bekliyor sürekli benden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana
Anıların kar topluyor inceden
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.
Sevgiden caydığım yerde darıl bana.
Metin Altıok
AYKIRI SEVDA SÖZLERİ
1.
Sevdiğim, tabutum, ak kefenim
Derin ve dar mezar çukurum benim.
2.
Yeni bir kalıba dök, beni arıt bir potada.
Geçmişim saklı ama geleceğim ortada.
3.
Kabahatinden daha büyüktür özürü
Yüreğimin aşık olmaktan ötürü.
4.
Sen vazgeçilmez kötü bir alışkanlıksın
Cinnete ve ölüme karşı bir esrarsın.
5.
En büyük yanlış bir kadına bağlanmaktır
Gerçek aşk bir kadından kadınlara akmaktır.
6.
Seni kuşanıp çıkarım sokaklara.
Tuhaftır, hep ben olurum hazır patlamaya.
7.
Yüreğime benzin döküp kibrit çakan
Ey usta kundakçım iz bırakmayan!
8.
Söylentiler çıksın, elimi kana bula
Yeter ki günlerim olsun çırılçıplak koynunda.
9.
Kumar borcum, yani namusumsun
Masum değil, iflah etmez tutkumsun.
10.
Bütün pislikleri ortaya çıkardığından
Aşıksam nefret ediyorum yaşamaktan.
11.
Aşk bütün kötülüklerin anasıdır.
Her aşk sonunda bir bozgun anısıdır.
12.
Seninle içimde bir yakın ölüm sevinci
Sen vaktini şaşmazsın salgınlar gecikmeli.
13.
Aşkın fincanından kayıp gitmiş bir pul sırça
Ve güve yeniği umudun havli kumaşında.
14.
Benim soluğum barut kokar ve de kan.
Seninki bir ağıttır kendini yerden yere vuran.
15.
Bu ham dünyada zoraki bir söz gibi sevgim.
Sevsem sana yazık, sevmesem incinirsin.
16.
Sevgimiz bir taştır yarısı gömük toprağa
Kaldırsan böcekler görürsün altında.
17.
Temiz kalmış ne bulunur bir çöplükte
Aşk da kirlenir elbet insanla birlikte.
18.
Gözlerine derinden ne zaman baksam
Hep uzaklaşıp giden yalnız bir adam.
Metin Altıok
merhaba dostlar
gün hepimiz ve tüm dünya için şaşılacak kadar güzel ve keyifle geçer inşallah.
yine bir salı
yine özlem günü
ooff ooff
aylar geçti efkar içinde..
............
eylemcim bugün koçu kovalamayacağım,kendi haline bıraktım:)
sabahtan beri düşünüyorum ama bir türlü konsantre olamadım...
Başkanım hoşgeldin...
Koçu takma kafaya o yerini bulmuştur şimdiye kadar.
Allahını seven birisi gereğini yapmıştır...
Başkanım konsantre olayına fazla takılma, marketlerde satılıyor.
ne kadar lazım ? söylemen yeter
hemen alır gönderirim sana...
şu aralar bunalımdayım...
kış geldi, sezon bitti, turistler çekildi ve çevremi estetikten yoksun bir sürü tombul tombul bayanlar sardı. hangi tarafa dönsem en az 10-20 kilo fazlası olan bayanlar...
yaa yazın kendinize baktığınız gibi
devam etsenize.
rakip kalmayınca neden kendinizi salıyorsunuz.
bize yazık değil mi.
hava güzel doğa güzel çevredeki çiçeklerin alayı tombul...
tövbe tövbe...
Merhabalar
Yogun bir gün..
Herkese merhabalar...
hepinize iyi günler olsun..
DÜŞÜN, HAYAL ET
Imagine
John Lennon
Imagine there’s no heaven’
Cennetin olmadığını hayal et
It’s easy if you try’
Eğer denersen bu kolay
No hell below us’
Altımızda cehennem yok
Above us only sky’
Üstümüzdeyse sadece gökyüzü var
Imagine all the people
Hayal et bütün insanların
living for today...
bu gün için yaşadığını...
Imagine there’s no countries’
Hiç ülke olmadığını hayal et
It isnt hard to do’
Bunu yapmak zor değil
Nothing to kill or die for’
Öldürecek ve uğruna ölecek bir şey yok
No religion too’
Ve din de yok
Imagine all the people
Hayal et bütün insanların
living life in peace...
hayatı barış içinde yaşadığını
Imagine no possesions’
Mülkiyetin olmadığını hayal et
I wonder if you can’
Yapabilir misin merak ediyorum
No need for greed or hunger’
Hırsa ve açgözlülüğe gerek yok
A brotherhood of man’
İnsanların kardeşliği
Imagine all the people
Hayat et bütün insanların
Sharing all the world...
Tüm dünyayı paylaştığını
You may say Im a dreamer’
Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin
but Im not the only one’
ama tek ben değilim
I hope some day you’ll join us’
Umarım bir gün sen de bize katılırsın
And the world will live as one
Ve dünya yekvücut olarak yaşar
http://www.youtube.com/watch?v=jEOkxRLzBf0
Düşüncesi güzel
Hayal etmesi çok çok güzel..
bu şarkıyı dinledikten sonra
insanın ruhunda bir hafifleme
dudaklarında keşke oluyor.
keşke..keşke..
başkanım canın sağolsun
kankam alacakmış konsantre senin için
akşama kalmaz elinde olur sende yazarsın :)
Kankacım hakikaten bunalımdasın sen
yenge duymasın bu sözleri :)
Kaya kolay gelsin
Mavigün ablacım teşekkürler
Bu dünya niye tombullasmaya basladi yaa...
"Ne Konuştuğumuz Değil Nasıl Anlaşıldığımız Önemli"
Birkaç yüzyıl önce Papa bütün Yahudilerin Roma'yı terk etmeleri
gerektiğine karar verir. Doğal olarak Yahudi toplumundan büyük bir tepki gelir.Bunun üzerine, Papa ile Yahudi toplumundan önde gelen birisiyle karşılıklı
dini bir müzakere yapmalarını önerir.
Yahudiler kazanırsa kalacaklar, Papa kazanırsa gidecekler. Yahudiler çaresiz kabul eder ve temsilci olarak Moiz'i seçerler. Ancak Moiz'in Papa ile aynı
dili konuşamaması nedeniyle
müzakere de konuşmak yerine sadece işaret dilinin kullanılmasını teklif ederler.
Papa kabul eder. Müzakere günü geldiğinde iki taraf karşılıklı
yerlerini alırlar ve karşılıklı olarak bir süre bakıştıktan sonra Papa elini kaldırarak üç parmağını gösterir.
Buna karşılık Moiz tek parmağını kaldırır.
Papa parmaklarını sallayarak başının etrafında çevirir.
Moiz ise parmağıyla yeri işaret ederek oturduğu yeri gösterir.
Papa yanındaki çantadan bir parça ekmek ve şarap çıkartınca
Moiz de bir elma çıkartır.
Bunun üzerine Papa ayağa kalkarak :
"Ben pes ediyorum, Yahudiler kalabilirler" der.
Müzakere sonrasında Papa'nın etrafına toplanan kardinaller Papa'ya ne olduğunu sorduklarında Papa;
- Ben önce 3 parmağımı gösterip Kutsal Üçlüyü işaret ettim.
Buna karşılık o bana tek parmağını gösterip her iki dinin de tek
tanrıyı tanıdığını soyledi.
Ben parmaklarımı sallayıp başımın etrafında çevirerek tanrının bizim
etrafımızda olduğunu gösterdiğimde o da oturduğu yeri işaret ederek
tanrının onların durduğu yerde de olduğunu işaret etti.
Ben kutsal ekmek ve şarap çıkartıp tanrının bizim günahlarımızı
bağışladığını göstermek istediğim zaman da hemen bir elma çıkartıp bana ilk günahı hatırlattı.
Herifin her şeye bir cevabı var. Ne yapabilirdim ki?
Aynı sırada Yahudi cemaati de Moiz'in etrafını sarmış ona nasıl
başardığını soruyorlardı. Moiz:
- Önce bana 3 parmağını gösterip 3 gün içinde burayı terk etmemizi
istedi.
Ben de ona bir tekimizin bile ayrılmayacağımızı söyledim. Sonra bütün şehrin Yahudilerden temizleneceğini söyledi. Ben de, hiç bir yere gitmeyip
olduğumuz yerde kalacağımızı söyledim.
- Sonra ne oldu? diye kalabalık heyecanla sordu.
- Valla,sonrasını ben de pek anlamadım. Adam biraz hiddetlendi ve öğle yemeğini çıkarttı. Bunun üzerine ben de benimkini çıkarttım.
Hepsi bu!...
alıntı
ne kadar sessiz
uyuyamı kaldık masa başlarında ne oldu
başkanım dün koçun peşinde koşmaktan yorgun mu düştün
eskiden yoklama alırdı bizim başkan yaa
şimdi kendide yok :)
ablalarım gezmelere mi gittiniz bir araya gelip
neredesiniz bakalım
kankam ve kayacım tombul olmayan bir çiçek gördünüzde onun peşinden mi koşuyorsunuz yoksa sizde :)
hadi canlanın biraz
ooo çıkış saatleride gelmiş akşam olmuş
yavaş yavaş yok oluruz şimdi
hadi bakalım kolay gelsin...
hepimize iyi akşamlar
kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın...
Hikayecik cok hostu, paylasim icin tesekkürler...
ve iyi paydoslar, iyi aksamlar, iyi geceler....
İzin falan almadan garnizonu nasıl terkediyorsunuz anlamadım.
bari saatlerimizi ayarlasaydık.
sitede müthiş bir disiplin problemi var anlaşılan.
herkes kafasına göre gidiyor,geliyor gelmiyor...
o hooo ne düzen kaldı ne intizam...
olmuyor böyle...
neyse gidenlere iyi akşamlar...
Güneş batınca hava serinliyor...
o zaman anlıyorum ki akşam olmuş.
sonra karnım acıkıyor,gene anlıyorum ki eve çıkmam gerekiyor.
herkese iyi akşamlar diliyorum...
Allah Rahatlık Versin...
hayirli geceler..
UYKUNDA ÖPÜYORUM SENİ
Uykunda ağlıyorsun...
Uykunda öpüyorum seni... Korkmadan ağlıyorum
seninle...
Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada
yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum...
Senin için gerçeklik yok, bu hayat, bu hayatın
kuralları yok... Kendine nasıl derinden ve katıksız
inanıyorsan, bu hayata, bu insanlara da öyle
inanıyorsun... Bunu sana ben anlatamam. Bak bu sensin,
bak bu da hayat, bu da kuralları; bak, insanlar seni
aslında nasıl görüyor, yok bu hayatta duygularının
karşılığı, diyemem. Seni sevginden uyandıramam...
Yıllar önce senin olduğun yerdeydim ben de. Tam orta
yerde. Benim de saçlarım sevecen bir kardeşlik
kokardı.
Herkese koşarken açıkta kalırdı öldürülmeye en açık,
en savunmasız yanlarım. Nereme bıçak saplanırdı
bilmezdim, ama hep yersiz kanayan o zavallı saçlarıma
dostluklara gölge düşürüyor, diye kızardım...Umudu
ürkütüyor diye yaralarıma kızardım... Ben en çok beni
yaralayanlara koşar; bir suç, bir yanılgı varsa,
çoğunu omuzlamak için kendimden vazgeçerdim...
Sırf sevgiler bitmesin, sırf hayatın sevinci
gölgelenmesin, dostlukların son günü gelmesin diye
üstüme alırdım bütün günahları, bütün yanılgıları,
geçmiş ve gelecek bütün kötülükleri... Sevginin
umutları sürsün diye, göze alırdım kalbime akıtılacak
zehirleri... Göze alırdım eksik yaşanmış bütün
sevgilerin tanığı ve sürgünü olmayı...
Sonra baktım kimsesiz ve tesellisiz ölüyorum... Gördüm
kendimi nasılsa. Gördüm anısız ve habersiz öldüğümü...
Son kez baktım etrafıma, bir yakın, bir içten ses, bir
kardeş kokusu aradım kendime. Bağlanmak istedikçe
öylesine kopmuştum ki insanlardan, öylesine çok
sevmiş, öylesine çok inanmıştım ki, nasıl oldu
bilmiyorum, içimden bir kötülük, bir acımasızlık;
içimden zavallı bir intikam duygusu çıkartıp, o yaralı
kendimi, beni ben yapan o kimsesiz sevgimi o boşluktan
çekip aldım... Aldım onu ve korumaya başladım.. O
yaralı, o parçalanmış, o kimsesiz sevgimi, kötülükle,
acımasızlıkla, hırsla, kıskançlıkla korumaya
başladım... O da yetmedi, yazmaya başladım sevgili.
Yazmaya... Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda
ne varsa, her şeyi yazmaya başladım...
Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip
kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim
için...
Kimse elimden söküp almasın diye o yaralı, o kimsesiz
sevgimi ve bir daha o karanlık boşluğa düşmemek için
yazmaya başladım...
Yıllar sonra şimdi sen o boşluktasın. O yaralı, o
kimsesiz sevginle bir zamanlar benim olduğum yerdesin.
Saçlarındaki kan kokusunu buradan duyabiliyorum. Bu
kokuyu iyi bilirim. Çünkü yıllarca, sevginin peşinden
koşulsuzca koştuğum o yıllar boyunca hep kendi kanımı,
hep bu kokuyu koklamak zorunda kalmıştım...
Arzuladığım ne varsa her şey karşılıksız kaldı bu
hayatta. Saçlarımdaki kan kokusu şimdi içimde sahipsiz
bir nefrete dönüştü...
Kin öyle bir şeydir ki sevgili, her şeyi; yaşanmış ve
yaşanan bütün sevgileri, gerçek adına ne varsa her
şeyi çamurunda gizler.. Gün gelir, artık hiçbir şey
anlaşılmaz olur. Haklılar haksızlara, kurbanlar
cellatlara, sevgiler nefretlere karışır... Ve bir
bakarsın, sen de bu acımasız hayatın hakemliğini kabul
etmişsin. O kanlı nehrin kenarına gider ve günlerce,
hatta yıllarca oradan düşmanının cesedinin geçmesini
beklersin... Bu bekleyişin sonu yoktur. Çünkü
düşmanlarının sonu yoktur... Biri biter, diğeri gelir
ardından. Ve sen düşmanlarınla uğraşmaktan bezgin ve
kimsesiz sevginle uğraşmaya dayanamaz, öylece
kalırsın...
Yalnızlığınla birlikte düşersiniz boşluğa. O çok
korktuğun boşluğa... Öyle kirletirsin ki yalnızlığını,
o kirlettiğin yalnızlığını sevsinler diye, dünyanın en
samimiyetsiz insanlarına, kardeşim, diye sarılırsın...
Biliyor musun, sen benim o çok eski halimsin... Sana
bakıyorum yazılarımı yazdığım bu soğuk, bu uzak
odadan. Bana umutsuzca sevdalanmanı seyrediyorum.
Bende hiç umut yokken, beni vazgeçilmezin yapmanı
seyrediyorum... Seni seyrediyorum sevgili, seni...
Saçlarındaki kan kokusunu içime çekiyorum. Yıllar
önceki kendi kokumu içime çekiyorum... Hayır,
acımıyorum sana, sendeki kendimi özlüyorum en çok.
Sendeki o çocuk cesaretini, o çıplak sevgiyi
özlüyorum. Sendeki o kanayan, o kimsesiz, ama saf, o
tepeden tırnağa sevgiye inanan kendimi özlüyorum...
Bedelsiz, acıtmayan, hesap sormayan ve çok savunmasız
bir güzelliğin vardı senin... Duygusuzlara göre çok
kolaydın. Kurbanın o doyumsuz şehveti vardı sende. En
kırgın, en yaralı insanları bile bir cellat yapardı o
saf, o gerçeküstü sevgin...
Seyrederdim seni o uzak odamda, bir şey yapamadan
seyrederdim seni yazarken...
Buruk bir sevinçle izlerdim cellatlarınla sevişirken
aldığın hazzı. Nasıl da kıskanırlardı seni,
kendilerine duyduğun sevgiyi bile kıskanırlardı...
Seninle sevişirken aldığın o inanılmaz hazzı
kıskandıkları gibi... Sen o çıplak, o bedelsiz
sevginle bütün dengelerini bozardın onların. Aldığın o
hazla kendilerine duydukları o bütün sahte güvenlerini
derinden sarsardın... Senin bu sınırsız hazzı, bu
çıplak sevgiyi, bu derin ve çılgın bağlanışı onca
yitirişler, onca göze alışların sonucunda kazandığını
anlamazlıktan gelirlerdi... Ne kadar zevk alsalar da
bu kimsesiz sevginden, her yakınlığa hazır oluşundan,
çabucak bağışlamandan, yine de seni kendilerine
benzetmek, dahası yorulmanı, güce ve gerçeğe teslim
olmanı, onları bütün o kayboluşlarında,
tükenişlerinde, yani her durumda, her şekilde
kabullenmeni isterlerdi...
Onları her halleriyle kabul ettiğinde ise senden
korkmaya başlarlardı... Çünkü öylesine korunaklı,
öylesine derinlerde saklıydı ki sevgileri, seni
anlaşılmaz, tuhaf, hatta bulaşıcı bir hastalığa
yakalanmış, tehlikeli biri gibi görmeye başlarlardı...
O çıplak, o sahipsiz sevgin yıllar önce terk ettikleri
kalplerini, düşlerini, inançlarını hatırlatırdı
onlara. Çekiciliğine kapılıp yanına geldikleri anda ve
seni anlar anlamaz ölümcül bir ürküntüye kapılmaları
bu yüzdendi...
Çünkü bugünün insanı kimden korkuyorsa, kim ona yok
ettiği kendisini hatırlatıyorsa onu öldürmek ister
sevgili.
Safı, çıplağı, koşulsuz seveni, kendisine yitirdiği
insanlığını hatırlatanı öldürmek ister...
Kabul et artık, kimi sevsen, kimin özgürlüğünü istesen
ölümünü istemedi mi senden. İstemedi mi... Kabul et
artık...
Ben onlardan hiç olmadım. Ben gözümü senden hiç
ayırmadım. Çünkü sen benim saf çocukluğumdun. Sen
benim o yaralı, o kimsesiz gençliğimdin...
Hayatı bitirdiğim yerde sen yeniden başlıyorsun..
Dokunurken içimi acıtan başında benim kanım var...
Anla artık, seni değil, en çok kendimi yalnız
bırakıyorum o rutubetli evde... Senin o affedemediğin
kalbinde yatıyor benim tek ve gerçek sevgim...
Tek umudum senin bu savunmasız halin. Senin bu
kimsesizliğin... Uyumsuzluğun. Tek çıkışım senin bu
deli, bu çıplak sevdan...
Kötülüklerin yok muydu, yok muydu hırsların... Vardı
elbet. Ama öylesine acemiydi ki hırsların;
kötülüklerin bu hayat karşısında öylesine çaresiz ve
öylesine masum kalırdı ki, sonunda yine sana dokunurdu
zararı; karşındakileri değil seni engellerdi o
kimsesiz öfken... Kötülüklerinin zararı sonunda sana
dokunmasaydı, yenseydin karşına çıkanları, yenseydin
kalbini, hayat senin için hiçbir zaman böyle
olmayacaktı... O kutsal, o hiç sönmeyen ışık nereye
gitsen ardından gelmeyecekti... O sevinçli ıstırap
kalbini hiçbir zaman böylesine içtenlikle
ısıtmayacaktı.
Bu şehri ebediyen terk edip giderken, bana söylediğin
o son sözde saklı olmayacaktı hayatımızın gerçeği:
'Hayatın kuralları derdin hep, biliyor musun, bu
hayatta hiçbir şeyi başaramadım ben...
CEZMİ ERSÖZ
Aşka Sabah Serenadı
Seni, yatağında yakalamalıyım bir sabah erkenden
Yüzün saçlarınla saklı olmalı
Duymazsan adımlarımın sesini
Nefesim uyandırsın seni
Ya da
Omuzbaşına indirdiğim bir öpücükle uyandığında
Usulca açtığın gözlerin şaşırmalı gözlerimde
Ve o kısık
Özlem kokan sesinle
Hoş geldin demelisin
Ellerin beş kez uzansın boynumu avuçlamaya
Her defasında, beklemek yılgınlığıyla
Küskün çekilsin geriye
Dudakların da, gelen her güzel sözcüğü tutsak etsin isterse
Yeter ki bak gözlerime
Bak güneş gibi
Bakarsan sana denizimden kucaklayıp getirdiğim mavilerden veririm
Bakarsan avuçlarında yıldız kuşu olur, yanıbaşında sevinçli insanlar
Sonra martı gülüşleri
Bir de her sabah yeniden yaratılan
Bir yaşamın penceresi
Ardından haydi derim, ürkekliğine aldırmadan
Haydi gidelim seninle düşlerime
Boş bir film şeridinden düşeriz, belki
Bir tek ikimizin bildiği baharına
Sen, nazlı bir bebeksin ya
Alıp kucağıma anadenize götürürdüm avutmak için
Ama tam mavilerden geçerken
Yani denizden yani gökyüzünden gözlerinden yani
Yeniden yaratırken yaşamı işte
Sakın susma, ansızın gülümse olur mu?
Alnından bulutlar kalkıp gitsin böylece
Seni, yatağında yakalamalıyım bir sabah erkenden
Yüzün saçlarınla saklı olmalı.
Sen açık unutmuşsun da kapını
Duymamışsın gelişimi
Girip, saçlarında saklı yüzünü bin kez daha çizmeliyim beynime
Alnıma koymalıyım kirpiklerinin öldüren yanını
Ama sen uyandığında herşeyden habersiz
Dudaklarında bir bahar bulmalısın, kulaklarında martı sesleri
Ve avuçlarında,
Yeniden yaratılmış bir yaşamın penceresini
Zübeyir Kındıra
SON KEZ YÜREĞİNDEN ÖPÜYORUM SENİ
Gidişinle beraber suskunlaşan yüreğim, son kez; tıpkı bir veda öpücüğü gibi döküyor kelimelerini.
Havalardan toplayarak dağıttığım harflerimi; son kez ve belki de ilk kez öpüyorum yüreğinden seni sevgili!
Yokluğunda; unutmak yerine, bıraktığın acıları suluyorum bir çiçek misali.
Ben diyeyim petunya, sen de bir orkide…
Ne fark eder ki çiçeğin niteliği…
Gün be gün çıkarıyorum acılarımı, tıpkı o adına karar veremediğimiz çiçeği güneşe çıkarır gibi. Hiçbir tasam yokmuş sanki, sanki hiçbir acı girmemiş yüreğime de sevgili; ben gün yüzüne çıkardığım sensizliğin meyvelerini topluyorum yanaklarımdan geceleri.
Biraz ıslaklık, şiş gözler ve gittikçe daha fazla kırılan bir can…
O can-ın tam orta yerinde sen, yani canan…
Ah, yar!
Ne çok konuşmaya ihtiyacım var oysa,
Oysa her kelimemde ne çok yaralıyorum yüreğimdeki seni
Ve
Dolayısıyla kendimi…
Bu gece diğer gecelerden farklı sevgili!
Dedim ya , bu gece son kez ve belki de ilk kez yüreğinden öpeceğim seni…
Kim bilir, bundandır belki de canımı daha fazla yakışım karanlığın içinde sessizce…
Bundandır dağlamam kızgın bıçakla benliğimi…
Çünkü bu gece farklı…
Diğer gecelerden çok farklı…
Biraz önce, çok değil, dedim ya az önce…Hatta eve adımımı atmadan çok aza önce; umutlarımın hepsini koyarak pis bir çuvala, İstanbul’un soğuk sularına fırlattım umursamaz gözükerek ama bin defa devrilerek toprağa yaşlı bir ağaç misali kırgınlıkla…
Ah yar,
Ne çok konuşmaya ihtiyacım var oysa…
Oysa ne çok işlemiş sensizlik zehirini böyle içime defalarca…
Biraz önce, Beşiktaş sahilinde bir cinayete tanıklık eden onca göz, neyi izlediklerinin farkında bile değillerdi belki ama; ben umutlarımla birlikte boğuluşunu izledim senin ve sende kalan yüreğimin.
Dedim ya bu gece farklı…
Bu gece seri cinayetlere gebe karanlıklar içinde bekleyen İstanbul’un soğuk sularını , senin ve umutlarımın nefessizliğiyle besledim delice…
Ardından tek bir kurşunla yere yıktım bedenimi…
Kimsecikler duymadı silahın o hırçın sesini…
Bir tek yüreğimin çırpınışlarına kulak veren kuşlar, kanat çırparak bağrıştılar hep bir ağızdan…
İstanbul’a yenik düşen bir sevda daha kaybolurken karanlık sularda usulca…
Ben, sensizliğin orta yerinde ; şarabın kızıllığıyla boyadım yıldızları ve ayı…
Bu gece farklı…
Bu gece, kan kırmızı ırmaklar karıştı dünyanın dört bir yanında denizlere…
Ve kimse duymadı…
Cinayeti(mi) kimse görmedi sevgili…
Sadece, kuşların çığlıkları yankılandı sokak diplerinde…
Yar…
Yüreğinden öpüyorum seni son kez, bu gece…
Bilemezsin , ne çok özlemişim yüreğini…
Ben her şeye veda ettikten sonra o sahilde; bir tarafımı katil yanımı, diğer tarafıma o sevdalı kadını alarak , sessiz sedasız ilerledim karanlık sokaklarda.
Ölüler yürür müydü yada insan yaşarken ölür müydü ?
Bu soruların cevapları öyle basit kalmışlardı ki; ilerlerken ayaklarım o dar, o pis ve o korkutucu sokaklarda, ansızın tökezleyerek çöktüm bir köşe başına…
Ölüler çabuk yoruluyor anladım…
Anladım yaşarken daha bir güçlü insan…
Anladım sen varken , daha bir dayanıklıydı beynim…
Ve daha güçlü dururdum ayakta…
Bazen katil yanımın umursamazlığıyla, bazense o sevdalı kadının duyarlılığıyla başımı ağır ağır yasladım yanımdaki binanın nemli duvarına…
Ve sen…
Öldürdüğüm sen , hiç vakit kaybetmeden geldin yanıma…
Ah , ne çok özlemiştim seni,
Yar, bilsen ne çok özledim seni…
Katil yanımın yatkınlığıyla seni gören gözlerimi kör ettim biraz önce, atılan boş bir şişenin kırık tarafıyla.
Karanlığı iyice benimsemem miydi korkusuzca çıkarmama sebep gözlerimi , yoksa sana olan özlemimi dindirmek miydi nedeni bilemedim…
Zaten bunların hiçbirini o an düşünmedim.
Her şeyi bir anda yaptım ve sonsuz karanlıklara bulanıp; iyice sindim bir kedi misali o nemli, o soğuk,o boş duvara..
Sen gitmiştin,
Ben çok geç fark ettim…
Karanlıklarla çevrelenmiş bir dünyanın tam ortasında; ufacık bir seste, iyice sindim o köşe başına…
Ve ufacık bir seste , daha beter kayboldum karanlıklarda.
Ah yar,
Bilemezsin…
Bu gece farklı,
Hiç bilemezsin bu farklılığı!
Ve ben bu gece daha fazla acıtacağım canımı,
Canımı ,sonra da o can-ın tam orta yerindeki seni yani cananı…
Çok değil biraz önce, dipsiz bir karanlığın orta yerinde nedensiz beklerken; aniden bastıran katil yanımın acımasızlığıyla ,aynı boş şişeyi bu sefer yüreğime sapladım sevgili.
Çok değil, dedim ya az önce; yüreğimi çıkarıp, son kez ve belki de ilk kez öptüm onu, o köşe başında…
O nemli duvara yaslanarak umarsızca.
Yüreğimi…
Ve dolayısıyla seni,
Yani yüreğimdeki yüreğini.
Gidişinle beraber suskunlaşan yüreğim, son kez; tıpkı bir veda öpücüğü gibi dökerken kelimelerini, havalardan toplayarak dağıttığım harflerimi; son kez ve belki de ilk kez öptüm yüreğinden seni.
O karanlık, o pis köşe başında kana kana öptüm yüreğimdeki yüreğini…
Ve söz vererek ardıma bakmamayı; o sevdalı kadını da bırakarak belki, hatta sadece katil tarafımı alarak yanıma, çöp tenekesine fırlattım bende kalan son parçanı da sevgili…
her şeyi fırlatıp o sokak başında , öyle döndüm sığınak bellediğim tek göz odama…
Yürek olmadan da yaşarmış insan ya,öğrenmiş oldum sayende sevgili…
Sayende ölülerde yaşarmış yada yaşarken de ölürmüş kişi anladı benliğim…
Ah yar,
Keşke sen öğretmeseydin bu gerçeklikleri…
Dedim ya biraz önce , çok değil az önce; son kez ve belki de ilk kez yüreğinden öperek seni;katil yanıma teslim ettim bedenimi.
Ve suskunlaşan dilimden çıkan son kelime;
Bir soğuk HoŞÇaKaL şimdi…
terk ettiğin yüreğini iade ediyorum geri,
Ve son kez yüreğinden öpüyorum seni sevgili…
alıntı
SEVGİLİ KANKAMA
ÇİÇEK YERİNE
Yüzüne bak güneşin
Yüzüne bak körfezdeki denize düşen güneşin
Yüzüne bak acılı aşkların üstüne inen güneşin.
Gelişine bak akşamın
Gelişine bak körfezdeki denize çöken akşamın
Gelişine bak yarım yamalak aşkların
üstüne giden akşamın.
Hayatı unutma,
Yeniyi unutma,
Yaşayanı unutma.
Sen ki duvarlardan akar sulara baktın ağladın
Leğenlere dolan yağmura baktın ağladın
Özendin sulara ve yağmura
Kalbini gözlerinin yerine koydun
Aktı mı sanki kanlı günlerin, gecelerin kanı?
Uykusuzluk uçtu mu yuvasından,
Gönüller şen oldu mu?
Aktı mı ayrılığın deli ırmağı ayaklarının önüne ?
Yumuşadı mı sert yanları,
Yuvarlandı mı kayaları ?
Tutuldu mu ayrılık sevginin depremine,
Çekildi mi mağarasına inine ?
Kayboldu mu ayrılık denilen yabanıl hayvan
Hayır,hiçbiri olmadı bunların
Çünkü, çamur içinde kalan çıplak ayaklarını
Bana alacakaranlıkta da yazdığını unuttun
Kapalı,uykuya dalmış gözlerinden uykuya daldığını.
Kalbimin içinde çarpan kalbinin sesinden
sellerin boşaldığını
Beni alıp sürüklediğini bir o yana,
bir bu yana savurduğunu
Kötü geçmiş zamanlarla
iyi geçmiş zamanlar arasında bıraktığını
Yanından uzaklara,
uzaklardan yanına aktığını unuttun.
Çocuktun, çocuk oldun"herbirşey"e özenmedin
Büyüdün, malları mülkleri terk ettin
Gün oldu yanlız kaldın bir başına acıların ortasında
Sevecen yanların eksilmemiş, eksiltemedin
Çoğu zaman kolların çocuğunu kucaklar gibi
Koşman ayrılmak için değil kavuşmak için sanki
Sabahları ilk önce ısınan senin bedenin
Kar yağsa da ısınan senin bedenin
Ne olursa olsun en geç soğuyan senin yüreğin.
İnsanlarla değil buzullarla da çevrili olsan
En geç soğuyan senin yüreğin.
Görmesek te o mavi kuş yaşıyor,
Beraber bakmasak ta yağacak ilk kar.
Yağışına bak sevginin,
Yağışına bak
körfezdeki dağların üstünde duran sevginin,
Yağışına bak
vakitsiz aşkların üstünde kalan sevginin.
Yükselişine bak hasretin,
Yükselişine bak
körfezdeki dağların üstünde uyuyan hasretin,
Yükselişine bak
yavru aşkların üstünde çırpınan hasretin.
Hayatı unutma,
Yeniyi unutma,
Yaşayanı unutma...
Süreyya BERFE
TÜM BBO AİLESİNE
GÜNAYDINLAR...
GÜN DOĞUYOR
Dili çözülüyor gecelerin ..
Gölgeler kaçışıyor derine
Alıp sihrini bilmecelerin :
Gün doğuyor şehrin üzerine .
Korkarak şeklalıyor bacalar ,
Gün doğuyor şehrin üzerine ;
Dalıyorlar günün gözlerine
Gözleri uykulu atmacalar.
Sallayarak dallarını kavak
Yükseliyor her günkü yerine,
Gün doğuyor şehrin üzerine
Mavi bir ışıkla ağararak .
Gün doğuyor şehrin üzerine,
Renk renk hacimle doluyor her yer.
Bakıyor dağınık yüzlü evler
Hala yanan sokak fenerine.
Toprak kımıldıyor yavaş yavaş,
Gün doğuyor şehrin üzerine,
Bembeyaz gece çiçeklerine
Sabahla düşüyor bir damla yaş.
Ve bir deniz hücumu halinde
Gün doğuyor şehrin üzerinde...
Orhan Veli Kanık
Hepimize
Doğan gün güzelliklerle gelsin..
yüreğimizde ki sevgiler eksilmesin..
Sabah ezanı güzel bir günün doğuşunu müjdeliyor.
Kalkıp sokağa atıyorum kendimi...
Kediler, köpekler, çöpçüler ve ben sokakların misafiri...
Hava serin, yürüşüme köpekler eşlik ediyor...
Sonra...
Sonra geldim dükkanı açtım oturdum.
Ablam acaip güzel bir gece programı yapmış.
oku oku ancak bitti...
Siteye bir günaydın diyeyim bari, sonrada ablama bu güzellikler için teşekkür ederim diye düşünerek yazmaya başladım.
Birde baktım ki benim günaydın yazısı acaip bir üslupla acaip yerlere gidiyor...
Dedim kendi kendime "Kendine gel oğlum no name, bu yazının sonu gelmez."
"Sen kestirmeden bir günaydın de sonrada teşekkürünü et."
Ama işte o asi ruh var ya kendi kendimin sözünü dinlemek istemedi.
Gitti önce günaydın diyeceğine öncelikle ablama teşekkür etti.
Ablacığım, yüreğine sağlık. Özlemiştim yazılarını.
Sırada senaryo var, unutmazsın umarım.
Seni seviyorum...
Herkese GÜNAYDIN diliyorum...
Güzel bir gün olur inşallah...
Günaydınlar
teşekkürler ablacım
ellerin yüreğin dert görmesin
Kankacım günaydın
kahvaltıya seval ablama gidelim mi?
güzel bir gün bizlerin olsun
hepimize kolay gelsin
Günaydın kankacım.
Seval ablam gelene kadar ben açlıktan telef olurum.
Sabah erken kalktım, o kadar dayanamam. hemen bişiler yemem lazım.
sen gel, pastaneden bişiler atıştırırız...
Ablam da ne zaman gelirse o zaman yer...
tamam kankacım öyle olsun
Seval abla çabuk gel kankam çok acıkmış
Günaydin canlar, günaydin...
No Namecim, Eylemcim inanin cok üzgünüm bu sabah size seslenmekte oldukca geciktim cünkü hem patron basimdan bir türlü ayrilmadi, müsterilerine gitmeden önce bana bir sürü is verdi, hem de buraya gelir gelmez Mavigün ablanizin gece boyunca bizlere sundugu güzel siirleri okumaya dalinca bitirmeden birakamadim...
No Namecim senin de yazdigin gibi gercekten cok özlemisiz Mavigünümüzün özenle secerek bizimle paylastigi yazilari, anlatilanlara kafa yormayi, yazarin ruh halini anlamaya calismayi ve her seferinde insan´a sasirmayi...
Canim Kankam cok tesekkürler, ellerine, yüregine saglik...
Eveeet bugün sizinle kahvalti etme firsatini kacirdigim icin cok üzgünüm güzellerim, artik kismetse yarin sabah bana bekliyorum ama No Namecim öyle sabahin köründe, karga kahvaltiya konmadan, kalkip yollara düsme be canim kardesim tabii ki kurt gibi acikir sonra da cayin demlenmesini bile bekleyemezsin... cik cik cik... :)
Dün gece kizkardesimle birlikte A.R.O.G´a gittim, cok elestirilmisti, bu yüzden belki de karisik duygularla gittim ve bekledigimden cok daha güzel buldum, cok güldüm, cok begendim, emek veren herkese, en basta Cem Yilmaz´a cok tesekkür ediyorum, cok hos iki saat yasattilar izleyenlere, hafizalarda kalacagina eminim...
Dün geceden sonraki bugün de yüzümüzde gülücüklerin oldugu, sevinclerin yasandigi güzel bir gün olsun insallah, hepimize, herkese...
Elma şekeri mi sandın aşkı,
Ne şiirin şiir, ne şarkın şarkı.
Hele bir kırılsın, hele bir kırılsın feleğin çarkı,
İşte ben o zaman görürüm seni.
Ahmet Selçuk İlkan
1...
“İşte bizim hikâyemiz
Öyle saf, öyle temiz”
Onunla çok küçükken tanışmıştım. Altı yaşındaydım. Annem “Bu senin Uğursuz Dayın” demişti. O zamanlar henüz uğursuz kelimesinin anlamını bilmiyordum. Yine de kötü bir anlamı olduğunu tahmin ediyordum. Çünkü annem yüzünü buruşturmuş, yüzüne garip bir ifade iliştirmişti. Bizim evde kalmaya başladı. Annemle sık sık tartışıyorlardı. Ben bu duruma bir türlü anlam veremiyor, çok üzülüyordum. Dayım benim en iyi arkadaşım olmuştu. Sokakları beraber dolaşırdık. Beni omzuna alır, hoplatarak yürürdü. Çok şık giyinirdi. Mahallenin kadınları bahçe kapılarında çekirdek çıtlatırken onu izlerdi. Yürekleri onun için pır pır çarpardı.
d.var
2...
Mahallemizin en güzel kadını Dul Zeynep’le mahallenin parkında buluşurduk. Onlar yürür, ben salıncakta sallanırdım. Zeynep’i kıskanırdım. Dayımı sanki benden alacakmış sanırdım.
Kimi zaman annemle kavgaları artardı. Ben gitmesinden korkar, ağlardım. Bu korkum nedeniyle dualarımda onun hep bizimle kalmasını dilerdim. O ilk kez bana almış olduğu defterle, paylaşmanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu öğretti. Hangi defteri seçtiysem o defter benim olmuştu. Bana ilk seçme özgürlüğünü de O verdi. Adımın baş harflerini deftere yazarken gözlerimin içine bakar, saçlarımı okşar, “Bravo kız sana” der, bana gülücükler sunardı. Adımı yazmayı da O öğretti. Hiç unutmam! Bana bir gün “Sen benim bir tane kızımsın” demişti. Sonra da onunla uzak gemi yolculuğuna çıkmamı istedi. Bu konuşmamızdan sonra ben onun gideceğini anlamış, sımsıkı sarılmış, “Gitme dayı” demiştim. O zamanlar çocukların hayallerini süsleyen, tüyleri sarı ve kalın kabanlar vardı. Benim yaşımdaki kızlar hep o kabanlardan giyerdi. Ben onları imrenerek izlerdim. Dul Zeynep’te bile bu kabandan vardı. “Sana bu kabandan almamı ister misin?” diye sorduğunda inanılmaz mutlu olmuştum.
Bir akşam Annemle dayım tartışmaya başladı. Onlar sürekli birbirlerine bağırırlarken ben ağlıyordum. Babam geldi, evde huzur istediğini, bu durumdan bıktığını sitem dolu sözlerle ifade etti. Dayım öfkeyle elini kapının camına vurdu, her yer kan olmuştu. Ben ağlıyor, gitmesin diye bacaklarına sarılıyordum. Onu engelleyemedim. O kâbus gecede çekip gitti. İki gün sonra onu sokakta Zeynep’in yanında gördüm. Yine beni kucağına alıp havada zıplattı. Çok mutlu oldum. Bana küsmemişti.
d.var
3...
Bir sabah içerden gelen seslerle uyandım. Annemle konuşuyorlardı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi konuşuyorlardı. Ben gizlice kapıyı araladım. Onları izliyordum. “Gideceğim buralardan. Yoruldum” dedi. Annem ağlıyordu. Dayım ağlıyordu. Ben çok ağlıyordum. Yatağa dönüp gizlice ağladım. Kapı usulca aralandı. Onları izlediğimi anlamalarını istemediğimden midir bilmem, gözlerimi sımsıkı kapattım. Yanıma geldi, yüzümü okşadı, saçlarımı öptü, başucumda yumuşak bir şey duruyordu, “Elveda” dedi. Ben o zaman öğrendim ayrılırken insanların elveda dediğini. Dayım bana ayrılığın acısını da öğretti.
Odadan çıktı. Benim gözlerim hâlâ kapalıydı. Sanki bir rüyaydı yaşadıklarım. Annemle sarıldıklarını gördüm, vedalaştılar. Gitti. Bana söz verdiği kabanı getirmişti. Ben o kabanı kollarım uzayana kadar giydim. Okuma yazma öğrendim, mektup yazmayı öğrendim, hep bir ses bana “Bravo kızım” diyordu. Dayım hep benimle yürüyordu.
d.var
4,,,
Bir gün annem ve babam gizlice konuşuyorlardı. Onları duydum. Dayım hapishanedeymiş. “Neden?” dedim. Babam sustu. Annem bana dedi ki, “Bak! Bu bir sır. Eğer birine söylersen bizi de götürürler hapishaneye.” Çok korktum. “Çünkü dayın siyasi suçlu” dediler.
Ben anlamıştım. Söylemek istemeseler de o Zeynep’i öpmüş, o yüzden hapishaneye atılmıştı. Yıllar geçti. Şimdi nerede bilmiyorum. Mektuplarını saklıyor, onu özlüyorum. En son üniversiteyi bitirdiğim yıl gördüm. Ne çok sarıldık birbirimize. Kim bilir bir gün çıkagelir ve kızımın da saçlarını okşar.
d.var
5...son
Ona yazdığım son mektuptur:
“Sevgili Dayıcık,
Bir bilsen neler oluyor hayatta. Kızım oldu. Adı Eylül. Bir eylül günü merhaba dedi hayata. Sen görmeliydin onu. Babasından sonra senden almalıydı sevgiyi. Karar vermenin cesaretini ve vedaların sevgileri bitirmediğini… Hayat bir izdir! Aslolan sevgidir…
Seni seviyor ve özlüyorum.
Kızın.”
Gülfidan Kement
herkese merhabalar..
no name çok güzel bir hikayemiş canım..
evet Hayat bir izdir! Aslolan sevgidir…
kankacım eğlenmene sevindim..
Eylemcim siz bu gün kahvaltı edemediniz ..
Öğle yemeğinde.. size mantı yaptım
hadi bakayım soğutmayın...
eylemci uzat canım tabağını..
isteyene sarmısaklı
isteyene sarmısaksız yoğurt ile
http://www.rehberalem.com/firmalar
/39988/urun/manti.jpg
yanında sütlü nuriye
http://www.karamelpatisserie.com/
resimler/kategori/_
MG_2907-copy_IF_r_AKFBH.jpg
ve afiyet olsun ile birlikte..
ince belli çay...
http://www.freewebs.com/binboga/
bardakcay.jpg
Kankacım ellerine sağlık
çok hoştu
Ablam mantı çok güzel olmuş ellerine sağlık
bir tabak daha alsam olur demi:)
Merhabalar
Kolay gelsin herkese
No Namecim cok güzel bir hikayecik paylasmissin, cok sag ol canim...
Kankacigim aklinla bin yasa, manti´yi düsünmek bile keyifliyken yemek olunca söz konusu akan sular duruyor... Öglen gecmis farkinda degildim, oh be nasil da iyi geldi, ellerine saglik!
Eylemcim tencerenin basindasin hazir, bi kepce de bana veriver canim... :)
Yasasin manti yeme özgürlügü!
hepinize iyi akşamlar
mutlu yarınlar
kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın...
Herkese iyi akşamlar diliyorum
Allah Rahatlık Versin
Ben de...
Elbette ben de hepimize iyi aksamlar diliyorum, yarin yine bulusmayi umarak....
Haa cocuklar yarin sabah Seval abla kaytardi sanmayin cünkü ben önce bir göz doktoruna ugrayacagim sonra büroya gelecegim, yani kahvalti planlarimizi yeniden degistirmek zorundayiz, cok üzgünüm, idare edin ne olur...
Sevgiyle kalin..
İyi geceler...
AL BENİ SEVECENLİĞİNE
Ben sevdayım, al beni sevecenliğine,
Ben gülüm, dallarına aşıla beni,
Çocuğum ben, göğsünde büyüt,
Umudum ben, düşüncende geliştir.
Acıyım, gerçeği ararsan bende,
İnancım, coşkuyu yaşarsan bende...
Şükran Yurdakul
Günaydın
BBO ailesi
KARDEŞİM
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et ve kemiksin,
Gül düşünür, gülüstan olursun,
Diken düşünür, dikenlik olursun...
Mevlana Celaleddin Rumi
Güzel düşünelim..
DİYELİM Kİ
ŞENAY' LA
HAYAT BAYRAM OLSA
Şu dünyadaki en mutlu kişi
Mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi
Sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en bilge kişi
Kendini bilendir
Şu dünyadaki en soylu kişi
İnsafa gelendir
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Şu dünyadaki en olgun kişi
Acıya gülendir
Şu dünyadaki en zengin kişi
Gönül fetedendir
Şu dünyadaki en üstun kişi
İnsanı sevendir
Şu dünyadaki en soylu kişi
İnsafa gelendir
Dinliyoruz
http://www.klipizlesene.com/tag/hayat-bayram-olsa-dinle
hepimize ..
iyi bir gün olsun...
Gününüz aydınlık olsun...
günaydınlar
mavigün ablam yüreğine sağlık
seval ablam geçmiş olsun
öğle yemeğine bekleriz bizde
hadi hepimize kolay gelsin...
Herkese GÜNAYDIN
Seval ablacığım geçmiş olsun...
Mavigün'üm yüreğine sağlık,iyi ki varsın...
Kankacığım günaydın...
hadi gel kahvaltı edelim...
gününüz aydın
neşeniz yerinde
keyfiniz daim
işleriniz bereketli ve kolay
olsun dostlar..
havanın yağsammı yağmasammı diye yazı tura oynadığı, bunun için attığı paranın hala yere düşmesini beklediği, saatlerin şu an için 09:37 yi gösterdiği, uyanabilmek için esneme çalışmaları yaptığım
vakitten
selam olsun tüm dostlara..
uzman denilen kişilerin çok daha zor geçecek dediği,insan denen canlının kendi kendisini perişan edeceği,doğa zaten mahvolmuş bunun üstüne birde yaşam koşullarını ağırlaşacağı 2009 yılına yaklaşırken.....
umarum bu saydıklarımın tersi olur da insan denen canlı biraz olsun utanır ve pişman olur yaptıklarından..
hani bazı bilim kurgu filmlerinde uzaylılar gelir ve yerleştikleri gezegenlerin kaynaklarını sonuna kadar kullanıp perişan ve kullanılmaz hale getirdikten sonra tüyerler ys...işte aynen onlar gibiyiz...güzelim dünyamızın içine ettik şimdi yaşanacak dünya benzeri bir yer arıyoruz...
buna söylenecek tek şey var sanırım : " daha çooook ararsınız "
sen elindekinin kıymetini bilme har vurup harman savur, sonra başka yer ara..bu nankörlükten başka nedir ?
............
sabah sabah ne diyorum ben ya...bakmayın siz bana, efkar bastı birden:)
oyala
Pencereni aç.
Bu gece üşü benim için.
Rüzgârın içinden sesleniyorum,
sesim ay ışığı.
Kapın çalmayacak bugün.
Kalkamadığın yatağının
en sıcak boşluğuyum.
Al beni odana.
Sana bütün arabeskliğimle
gelmeliyim, anlayacaksın.
Bu gece sesimi şiire gömdüm,
tozunu aldım imgelerimin.
Pencereni aç,
perdeni arala,
arada bir defterini karala,
bu aşk en dağınık karyolada,
yaz hepsini bir bir,
gerçeği bugün oyala.
- emrah altınok
Eğer umutla beslenmek istiyorsanız, yaratabileceğiniz şeylerin farkına varın.
Umut dolu şeyleri gözlemlemeli, içine sıkıştığınız kalıplaşmış karanlığınızdan umudu yaratmalısınız.
Biri şöyle demiş:
‘İçine koyacağınız bir karanlığınız olmadığında, ışık neye yarar ki…’ ”
--1--
gece getirilen kızı sevdim -
Evimiz tek katlı, eski bir demiryolu lojmanıydı. Misafirsiz günümüz yok gibiydi. Tren yolcuları beklerdi bizde.
Evimiz daracıktı, ama gönlümüz genişti. Gecenin herhangi bir saatinde kapımız çalar, birkaç uzak akraba ya da köylümüz damlardı içeri. Annem uyanır, üşenmeden onlara yemek hazırlar, yataklarını yapardı…
Yine bir güz akşamının ilerleyen saatleriydi. Acı kömür dumanı kâbus gibi çökmese, kent sisi beyaz bir atkı gibi boynuna dolayacaktı. Belki o zaman sokaklar, kör bir ressamın fırçasından çıkmışçasına renksiz, biçimsiz ve kasvetli olmayacaktı. İyi ki sokak lambaları vardı. Sokak lambaları, en iyi gündelikçi kadınların bildiği türküler gibi yanıyordu. Türküler ki, olmasa hepten korunaksız kalacaktı dünya, bomboş…
Evimize en yakın sokak lambasının altında bir adam duruyordu. Sırtında yük mü vardı, birini mi taşıyordu, duman ve sisten seçemiyorduk. Kapımızı çalıp çalmamakta tereddüt ediyordu. Camdan kendisine baktığımızı görünce kapıya yöneldi, çaldı. Annem açtı.
d.var
--2--
“Tren tehir yaptı, geceye kaldık. Bu saatte köye araba yok, o yüzden size geldik… Kızım hasta; kızım ölüm önünde. Tanrı misafiri dedim çaldım kapınızı… Ağzına bir lokma yiyecek sürmüyor. Bunlar yolda aldığım haşlanmış yumurtalar; o yemedi, siz yiyin.”
Adamın sesi bir var, bir yok; sesinin tırnakları tırmalamaktan kırık. Adam çığ gibi çöküktü.
“Bizim hikâyemizi hiçbir kitap yazmaz oğul. Hiçbir dile çevrilmez çektiğimiz. Acımız taş gibi kalır düştüğü yerde.”
Annem yatak yaptı, kızı yatırdılar yatağa. Şiddetli kumral bir kızdı, nerdeyse sarışın. Saçları sonsuza dek uzayacakmış gibi dökülürken, nedense omuz başlarına yetişir yetişmez, ‘kırt’ diye kesilivermişti. Kirpikleri kömür isi, gözleri ışıksızdı. Beyaz bir bayrak gibi dirençsizdi kız. Beyaz bir bayrak gibi kirli ve titremekteydi. Dudakları dudak değil, mor bir mühürdü zarf sarısı yüzünün ortasında.
d.var
--3--
Her akşam ben resim yapardım, deprem bile olsa resim yapardım. Peyzajlarımda hep kavak ağaçları olurdu. Uçlarına leylekler yuva yapardı kavakların. Bir nehir geçerdi mavi, balıkları olağanüstü büyük olurdu. Bulutlar buluttan çok pamuğa benzerdi. Şehirler yapardım surlar içine, ama hep surların dışına taşardı evler. Çatılarına güvercinler konardı evlerin. Çocukların sapan lastiklerini müthiş sağlam yapardım. Siyah iskarpinli kadınlar yapardım, ellerinde filelerle pazardan dönerlerdi. Metruk bir han yapardım, yeşil bir bahçe içinde. Boş bir hamak, kırmızı karanfiller yapardım. Lacivert denizler yapardım mor dağların ardına. Martılar konardı gemi güvertelerine…
Resim defterim, boya kalemlerim önümdeydi. Bir şeyler çizmeye çalıştım, olmadı. Çocuk aklım allak bullaktı.
“Benim kızım okulunda birinci. Türkçesi sağlam. Benim kızım geyikkız… İçi oyulup bitmiş kızımın, anlamamışız. Birden düştü, aldım Elazığ’a götürdüm. Hastane koridorunda üç gün yattı. Yatak yok, ilaç yok… ‘Yedi tane baş taksak bile yaşamaz’ dedi doktor, ‘geri evine götür.’ ”
d.var
--4--
Annem, kardeşlerimi yatırmaya götürdü. Ben uyumadım. Babasıyla birlikte başında bekledim kızın. Ağır ağır, acele etmeden resmini yapmaya başladım. Resim belirginleştikçe kız kötüleşiyordu. Yanaklarını allandırdım, ışık verdim gözlerine…
Babası bir şeyler mırıldanıyordu. Dua mıydı, ağıt mıydı, anlayamıyordum.
Sabahın ilk ışıkları belirmeye başlarken resim bitmişti. Öyle güzel, öyle güzel bir resim olmuştu ki, kendim bile inanamamıştım yaptığıma.
Su istedi, babası dudaklarını ıslattı kızın. İnce çiy tanecikleri gibi kaldı su, mor yaban lalelerinde. Derin bir iç çekti. Gözleri, bir mumun biterek sönmesi gibi kapandı. Başı ikindi vaktinde bir ayçiçeği gibi yanına döndü.
O gün bu gündür saklarım o resmi. Her gün bakarım, baktıkça yaşatırım onu. Ve bir aşk yaşar içimde. Aradan sanki yüz yıl geçti. Kendimi geliştirdim, resim eğitimi aldım. Çok âşık oldum, sevgililerim oldu. Ama ben ne daha güzel bir resim yapabildim, ne de kimseyi daha çok sevebildim.
-son-
Hamdi Özyurt
Kankacım ellerine sağlık
güzel bir hikayeydi
teşekkürler
Başkanım merhaba
ne oldu şu senaryo
ekonomik krizden dolayı yayından mı kalktı :)
yoksa daha konsantre mi arıyorsun. neyse gelmeyeyim üzerine fazla zaten efkarlısın :)
kolay gelsin
herkese merhabalar..
no name kardeşim
paylaşımlar için teşekkürler..
veee...
açıkanlar..
öğle yemeği yok mu diyenler....
buyrun...
canlar seval ablanız yüzünden
(he he vicdan yapacak şimdi)kaç gündür güzel bir kahvaltı yapamadınız.
Fakat eminim seval ablanız bunu telefi edip sizlere elde börek bile açacaktır.
siz aç kalmayın sevgili gençler..
işte sofra işte menü
seval ablanızı beklermisiniz
bilemem..
sevgili kankam bak menüyü gözlerin dört açılsın diye sevdiklerinden yaptım..
göz sağlığı için önce görsellik
he he..
işte size öğlen yemeği menünüz
patlıcan kebap
patlıcan salata
maydonoz salata
patlıcanlı pilav
ayran
sütlü nuriye
http://www.lezzetportali.com/
wp-content/
patlicanlikebap.jpg
http://www.portakalagaci.com/
oburcuk/images/
patlican_salatasi.jpg
http://yemektariflerifoto.
googlepages.com/
PATLICANLIPLAV.jpg
http://www.mevalarinkonagi.com/
images/yemekler/ayran.jpg
mekan seçin
http://
www.kocaeli.bel.tr/
images/Content/
3dSanaltur/
kocaeli360SanalTur/seka/
index.html
ve maydonoz
http://
www.sentezhaber.com/
images1/maydonoz.jpg
afiyet olsun..
not: yolu üstünde fırın olan ekmek alıp gelsin..
linkler çıkmaz ise hayal edin görüntüyle doymazsak hayal ederek doyarız he he...
Ablacığım ekmeği aldım, sıcak ve çıtır...
Nasılda acıkmışım bilemezsin, yolumun üstünden kankamı da alıp geliyorum...
Aç kapıyı...
Kankacım hazırlan telefonu çaldırınca kapıya çık...
tamam kankacım
Mavigün abla kankan bu menüye yetişemezse çok üzülecek
ayıralım azıcık yoksa bizi yer:)
ellerine sağlık ablacım
he he he
eylemcim doğru söze ne denir..
hepimizi yapar kebap
canım siz istediğiniz kadar yiyin.
ben kankama her ihtimale karşı ayırdım..
zaten o şimdi göz doktordan gelecek ya yorgunluktan her şeyi çift görür.
he he..
DOĞRUDUR
"Kendilerini hep "çok" bizi hep "yok" saydılar.
Ve sonra kuyruklu bir yıldız gibi kaydılar, kayboldular.."
Doğrudur
Bu hayattan
Bu dünyadan
Ezginliğim
Bezginliğim
Doğrudur!
Doğrudur
Bu üç günlük sevdalara
Sözüm ona yılın aşklarına
Böylesine yalanlara dolanlara
Önümüzde olanlara
Arkamızdan çalanlara
Bizi böyle yakanlara
O kör gözle bakanlara
Melek yüzlü yılanlara
Nefretim
Doğrudur!
Doğrudur
Vur patlasın çal oynasın gecelere
Gözyaşımıza gülenlere
Kalbini cebinde unutup gezenlere
Bu vurdum duymazlara
Bu şiirsiz şarkılara
Bu asrın hatası bestelere güftelere
Kendisinden başkasına yar olmayan şairlere
Böylesine yazanlara çizenlere
Cümle uyur gezerlere
Hayretim
Doğrudur!
Bu nasıl bir tiyatro
Bu nasıl bir komedi
Kim dedi? Ne dedi? Nasıl dedi?
Kim kimi havuza itti
Kim kimi bir çıtır için terketti
Tutturmuş gidiyor
Bir ele vole - güle vole - tele vole
Oysa kalemizde hep çile vole
Bu ne hazin bir gerçek
Bu nasıl bir ateşten gömlek
Baştan başa acı
Baştan başa yabancı
Kendi yurdumda gurbetim
Doğrudur!
Ah benim dolar yeşili gözlüm
Ah benim gece kuşum
Ah benim rüzgar gülüm
Seni de şiirlerim gibi
Parça parça kopardılar benden
Ne sana
Ne bana
Ne de uykusuz gecelerime acımadılar
İşte bu yüzden
Bu yüz karası günlere
Bu kendi ellerimizle yazdığımız kadere
Cinnetim
Doğrudur!
işte o gün-bugündür
Kadın gibi kadına
Adam gibi adama
Hasretim
Doğrudur!
AHMET SELÇUK İLKAN
Allah iyiliginizi versin e mi, sizi harika seyler siziiii... :)
Gönüllerimize gida niyetine büyük düsünür Mevlâna´nin mirasi olan o cok anlamli misralardaki "Ne düsünüyorsan o´sun!" mesaji ile baslayip, akabinde taaa benim genclik yillarimdan beri herkese sevinc asilayan o güzel sarkidan sonra, sevgili Baskanimizin insanogluna dair filozofik yaklasimiyla yaptigi cok dogru ve yerindeki tespit ve elestiriler de yetmez gibi, yegane sevgi kelebegimizin cömertce paylastigi o cok güzel, cok duygusal ve hüzünlü hikayecigin ardindan biricik Kankacigimin acikan karinlari düsünerek hazirladigi okurken bile beni sandalyemden hoplatan o müthis menü! Pes yani... (Of be, nasil cümle ama?:))
Pes yani... Ya gelemeseydim, yetisemeseydim bensiz mi yiyecektiniz en cok benim sevdiklerimi? Cik cik cik... :)
He he he bogazinizdan gecmedi degil mi? Hmm, nerde benim hakkim, hani benim tabagim? Kim kaldirdi servisi, kim kapatti isiklari?
canım kankacığım..
hoşgeldin..
açıldı gözlerin değil mi?herşeyi net görmeğe bile başlamışsındır..
Göz sağlığın için yaptık o menüyü zaten gül papatyam.
sensiz boğazlarından geçmedi gençlerin abla bak seval ablayı bekleyelim dediler ..fakat cancağızım onlar farkında değillerdi ama kulaklarında bir uzama başlamıştı..görsen o hallerini sende kıyamazdın..
sana ayırdığımı söyleyince rahat ettilerde yediler..
ben hepsinden sana ayırdım ..
afiyet şeker olsun..
bbo fm li mavi günler başlıyor..
ilk parçamız
1968 yılında Ayten Alpman'ın çıkarttığı ilk kırkbeşlik
AYTEN ALPMAN
SÖYLÜYOR..
VE TANRI AŞKI YARATTI
tanri aski yaratti
baldan tat aldi
içine aci katti
kaldi göz yasi
okumustum bunlari
ben daha çocukken
geldi gençlik yillari
(bu kismi anlamadigim için yazamiyorum)
baktikça gözlerine
anladim halinden
ilk ask kos dedi kalbim
sen bana gülerken
bal gibiydi ilk askim
yalan bilmeden
hiç ayrilmazdin benden,
hani severken
baktikça gözlerine
anladim halinden
ilk ask kos dedi kalbim
hiç kosma pesimden
tanri aski yaratti
baldan tat aldi
içine aci katti
kaldi göz yasi
DİNLİYORUZ.
http://www.youtube.com/watch?v=4YoVlHnXiCU
sırada ki parçamız..
ZUHAL OLCAY
SÖYLÜYOR
NEYSE..
Ağır aksak
Siler hayat
Yüzümdeki tenimdeki izlerini
Ve en zorda
Aklı evvel
Yüreğime anlatırım
Canımdan saydığımın
İçimi eze eze
El olup sessiz, gidişini… anlamaz ki
Aşk öylece, hazırolda
Durup ne seni, ne beni beklemez ki
Biraz yürek, biraz çaba
Ve gözün kara olmalı
Bir büyük can pazarı aşk
Sapasağlam çıkmalı
Hiç korkaklık dinlemez ki dinlemez ki
Ben büyük aşkların kadınıyım
Kimler geçti ayaktayım sen de mi duracaktım
Boşver [...]
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=8DYKdq2-XAA
SIRADAKİ PARÇAMIZ
AJDA PEKKAN DAN
GELİYOR
KADIN DEDİĞİN
Hiç birinin gözlerinde korku olmasın
Hiç birinin şiddetten canı yanmasın
Ellerimiz sadece sevmek için kalsın
Öpülesi ellere sakın kıymayın
Onlar evrenin paha biçilemez mücevherleri
Onlar tanırının evrene sundugu mucizesi
Kimi zaman gül kokusu yada feryadımız
Baş tacımız onlar kadınlarımız
Kadın dediğin yeri gelir tabuları yıkar
kadın dediğinin taşın suyunu sıkar
isterse süt liman yada fırtına boran
Sevdiğinin arkasındaki gizli kahraman
Herşeye Rağmen
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=44qmUG8MYak&feature=related
sevgili maviligünler,
istek yapabiliyor muyuz?
halka açık bir program mı?
eğer istek yapabiliyorsak, Cem Adriandan bir parçayı,(sizin zevkinize bırakıyorum) kankam için çalabilirseniz çok sevinirim...
Programı zevkle takip ediyoruz, başarılarınızın devamı dileğimizdir...
SIRADAKİ PARÇAMIZ
NİLÜÜFER DEN
GELİYOR
SANA NE KİME NE
Hiç rahat yok mu bana, şu yalancı dünyada
Kimin ne hakkı varki, karışır hayatıma
Hesap sormaz bana, kim çıkarsa karşıma
Kimin ne hakkı var ki, karışır hayatıma
Hür doğdum hür yaşarım
Kime ne kime ne
Köle miyim sana ben
Sana ne sana ne
Zararım kendime
Kime ne kime ne
Sen bak kendi derdine
Sana ne sana ne
Bu kalp benim değil mi, severim severim
Canım nasıl isterse, gezer eğlenirim
Her günüm mutlu benim, kim ne derse desin
Canım nasıl isterse, gezer eğlenirim
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=8WiQ9vBbZ0M&feature=related
NO NAME CANIM KARDEŞİM
İŞTE İSTEK PARÇAN
CEM ADRİAN DAN
KANKANA GİDİYOR
BEN BU ŞARKIYI SANA YAZDIM
Bulutlardan beyaz,gökyüzünden mavi aldım
Denizlerden sonsuzluk,gözlerinden umut aldım
Yıldızlardan ışık,kuşlardan haber aldım
Ahiretten ölüm,tanrıdan inanç aldım
Ben bu şarkıyı sana yazdım
Gecelerden yalnızlık,sabahlardan ümit aldım
Seslerden değil , direttim cesaret aldım
Gözyaşlarından şarkı,karanlıktan korku aldım
İçine biraz hüzün,hüzün kattım
Şarkı yaptım
Ben bu şarkıyı sana yazdım
DİNLİYORUZ..
http://www.youtube.com/watch?v=dN27HKTShvw
SIRADAKİ PARÇA
FUNDA ARAR DAN
DÜNDEN SONRA YARINDAN ÖNCE
Ne güzel bir gece
Sanki daha aydınlık
Sanki bir kapı
Yarınlara aralık
Hem yarından önceki büyük umutlarla
Hem dünden sonraki pişmanlıkla karışık
Dünden sonra yarından önce
Yaşam durur umut bitince yaşayamadıkça özgürce
Mutluluklar biter
Sevsende
Ne güzel olurdu
Hep seninle paylaşmak
Tüm özgürlükleri
Seninleyken yaşamak
Dopdolu günlere
Hep seninle başlamak
Yarınlarla, dünlerle sonsuzluğu yaşa
Dünden sonra yarından önce
Yaşam durur umut bitince yaşayamadıkça özgürce
Mutluluklar biter
Sevsende
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=WKb3fJp8oJY&feature=related
SIRADAKİ PARÇA
NAZAN ÖNCEL DEN
LEYLA
Leyla bir işçinin kızı
Alnında simsiyah yazı
Kalk Leyla kalk anlat her şeyi
Kaç Leyla kaç kurtar kendini.
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=mdCOhUYH4Co&feature=related
sıradaki parça
eylem kardeşime
ROJİN SÖYLÜYOR..
SİL BAŞTAN
Gücün Var mı Sevgilim
Derin Sularda İnci Tanesi Aramaya
Cesaretin Kaldıysa
Hala Benle Aşktan Konuşmaya
Söyle Canım Sevgilim
Hayat Bize Oyun Oynuyor Olabilir mi
Yorgun Gibi Bir Halin Var
Duyguların Karışık Olabilir mi
Sil Baştan Başlamak Gerek Bazen
Hayatı Sıfırlamak
Sil Baştan Sevmek Gerek Bazen
Herşeyi Unutmak
Sanki Bugün Son Günmüş Gibi
Dolu Dolu Yaşamak İstiyorum Ben
Her Ne Çıkarsa Yoluma
Selam Verip Yürümek İstiyorum Ben
Sil Baştan Sevmek Gerek Bazen
Hayatı Sıfırlamak
Sil Baştan Sevmek Gerek Bazen
Herşeyi Unutmak
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=5TqtVRs2FU4&feature=related
SIRADAKİ PARÇA
BAŞKANIMIZA
ŞEBNEM FERHAH
SÖYLÜYOR
MASUM DEĞİLİZ
Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece
Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna
Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık herşeye
Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan
Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış
Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
İçindeki çocuğa sarıl
Sana insanı anlatır
Eller günahkar
Diller günahkar
Bir çağ yangını bu
Bütün dünya günahkar
Eller günahkar
Diller günahkar
Bir çağ yangını bu
Bütün dünya günahkar
Masum değiliz hiçbirimiz
Masum değiliz hiçbirimiz
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=2H1M2PJL_XA&feature=related
SIRADAKİ PARÇAMIZ
NO NAME
GİDİYOR
AYLİN ASIM DAN
DİNLİYORUZ
KARAR VERDİM
Karar verdim unutmaya
Karar verdim ayrılmaya
Çekip gitsen buradan
Gitsem çok uzaklara
Çocuk gibi mutlu olsam
Karar verdim unutmaya seni
Karar verdim ayrılmaya
Daha önce hiç kimse
Hayatımda hiç kimse
Senin kadar incitmedi böyle
Bir dargın bir barışık
Aklım hep karmakarışık
Yeter yeter üzme beni
Acılarımı birer birer yakıp gideceğim
Yine tam aşkın ortasından dalıp geçeceğim
Geceleri günleri sayıp, kendi derdine yanıp
Sen ağlarken ben [...]
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=ncFmur2dIVY&feature=related
SIRADAKİ PARÇA
EMEL MÜFTÜOĞLU'UNDAN
Adım Kadın
bana kimse sormaz
atarlarken düğümü
ben bir dilsizim
silkemem ki yükümü
gözlerimde ürkeklik
kimse bilmez küsümü
çünkü adım kadın
dinletemem sözümü
bana herkes sahip
benim hiç hakkım yoktur
ben akıldan yoksun
ama vazifem çoktur
ademin yediği elma
hep benden sorulur
çünkü adım kadın
kadınım hükmüm yoktur..
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=TT2XlGLsYTk&feature=related
SIRADAKİ PARÇA
ŞEVVAL SAM DAN
kibritçi kız
Nereye kadar sadaka,
nereye kadar bu dilencilik?
Ben kimin neyim,
nereye bu yolculuk?
Derin bir üzüntü bu, geçmeyecek gibi...
Yaraya tuz basmak,
nefessiz kalmak,
ağrıya yatmak gibi...
Derin bir üzüntü bu,
ölüm çaresizliği gibi,
imkansızı umutsuzca bilerek beklemek gibi...
Ben kibritçi kız sabaha kadar üşüyorum...
Son kibritimi de yakıp sevdana veda ediyorum...
Sen buz gibi donuk gözlerle yine bakıyorsun,
her zamanki gibi kazanan sen oluyorsun!
Ne zaman pes eder bu kalp,
belki o zaman biter bu aşk...
Ne kadar sürerse o son nefes,
o kadar can çekişir bu aşk...
Derin bir üzüntü bu, geçmeyecek gibi...
Yaraya tuz basmak,
nefessiz kalmak,
ağrıya yatmak gibi...
Derin bir üzüntü bu,
ölüm çaresizliği gibi,
imkansızı umutsuzca yine de beklemek gibi...
Ben kibritçi kız sabaha kadar üşüyorum...
Son kibritimi de yakıp sevdana veda ediyorum...
Sen buz gibi donuk gözlerle yine bakıyorsun,
her zamanki gibi kazanan sen oluyorsun!
dinliyoruz
http://www.youtube.com/watch?v=kfHbitFFsPw&feature=related
EVET RADYO PROGRAMIMIZIN SON PARÇASINNA GELDİ SIRA
EVET BU GÜN
GÜLDÜNYA ALBÜMDEN PARÇALARI DİNLEDİNİZ
TÜM SANATÇILARIMIZIN SESLENDİRDİĞİ BU ALBÜMÜMDEKİ SON PARÇAMIZI
SEZEN AKSU İLE BİTİRİYORUZ.
KANKACIMA SEVGİLERİMLE
SEZEN AKSU DAN
GÜLDÜNYA
canım abim vurma beni
bu dünyadan alma beni
dökülür mü kardeş kanı
bir karında yatmadık mı
bir anadan
doğmadık mı
bir memeden doymadık mı
binbir yarayla tek bir kurşunla gitti güldünya
kim farkında kimin umrunda yandı bir dünya
seni gönderene söyle
köydeki büyük meclise
söyle daha çocuk yaşta
üstüme çıkan herife
eğer böyle ölürsem
iki elim yakanızda
hayaletim gezer
düşer peşinize
binbir yarayla tek bir kurşunle gitti güldünya
kim farkında kimin umrunda yandı bir dünya
binbir yarayla tek bir kurşunla gitti güldünya
kim farkında kimin umrunda söndü bir dünya
DİNLİYORUZ
http://www.youtube.com/watch?v=BtyBk60I1CU&feature=related
TEKRAR BULUŞMAK ÜZERE..
sevgiyle kalın..
Çok teşekkür ediyorum...
Çok güzel bir programdı, ellerine, aklına, yüreğine sağlık...
Kankacigim ellerine, yüregine saglik, bugün bize en güzel sarkilardan bir ziyafet cektin, en güzel menüyü hazirladin, ama cok sevindirdin, sen de cok sevinesin...
Tanri genc-yasli tüm erkeklere akil-fikir ve vicdan versin, bos yere, hic yasamadan masum Güldünyalar ölmesin!
merhabalarrr sonunda gene ben geldimm =))
hepiniz iyisinizdir umarım..
eylem ya sen benim uzay çalıştığımı nerden öğrendin ? =)
kesin ben söylemişimdir Allah bilir =))
Ablacım ellerine yüreğine sağlık
çok güzel program olmuş
benim için yayınladığınız şarkılar içinde çok teşekkür ederim
Gökçecim zor olmadı
uzay çalıştığını bilmek
msnin tepesine yazmışsın :)
kendine iyi bak ,iyi çalış
hımm olabilir =))
iyi akşamlar...
iyi akşamlar Gökçe
yine gel özletme kendini
ve benden de hepinize iyi akşamlar
kendinize iyi bakın
Merhabalar
iyi aksamlar
iyi dinlenmeler
Yarin benim okul 2 haftalik tatile giriyor, ahanda bizim bayram "Weihnachten" :))
Herkese iyi aksamlar, iyi dinlenmeler, iyi geceler...
Saglicakla, sevgiyla kalin..
herkese iyi akşamlar diliyorum.
Allah rahatlık versin...
iyi aksamlar
Günaydın...
Güzel bir gün olur inşallah...
Günaydınlar
hepimize kolay gelsin
günaydın
hayırlı cumalar
keyfiniz hiç solmasın
neşeniz dinmesin
yüzünüzden gülümseme eksik olmasın..
nasılız bu sabah bakalım ?
eylemcim bugünkü görevin : 1560 yılı aralık ayı 19. gününde tarihte neler oldu ? :))
.................
başımın ağrısı geçer geçmez tekrar yazmaya çalışacağım...
çalışanlar kolay gele,
evdekiler size ne diyeyim bilemiyorum:)
http://www.takvim.com.tr/yalcin.html
http://www18.gazetevatan.com/fotogaleri/resim.asp?kat=6904&page_number=1
..............
ya hiç iç açıcı haber yok..kriz,cinnet,cinayet vs vs vs
İş yerimizde Labrador cinsi bir köpeğimiz var. Aslında polis akademisi tarafından K9 köpeği olabilmek için eğitilen bu dünya tatlısı, eroin paketini polise değil de paketi oraya koyan suçluya geri götürdüğü için sınavı geçememiş. Sırf bu yüzden kendisine K 8,5 ismi takılmış olsa da, ben onu çok ama çok seviyorum.
Herkese gecikmeli merhabalar ve iyi günler dilegi...
Almanya cigirindan cikmak üzere, bugün senenin son is-okul günü, ögrenciler sevincli-mutlu, tatilciler tatil hazirliginda, calisanlar biriken ve artan islerini sene sonunun sayili saatlerine sigdirma telasinda...
Hepimize kolay gelsin..:)
Başkanım o tarihte kayda değer birşey olmamış :))
Mint yapım star tv de yeni bir dizi başlatıyormuş "papatyam" adında
atılgan gümüşte oyuncular arasındaymış
Seval abla ne tatili
bizim niye yok :))
herkese merhabalar..
almanya ya tatil heyecanı sarmış..
sevgili kankacım demek oluyor ki senin etrafında sarılacak neşeniz bol tatiller dileriz..
Buralarda her şey iyi kankacım hamdolsun teğet geçen kriz yüzünden zaten herkes tatilde..
İşi olan sadece siyasetçiler tatil bile yapamıyorlar..
bir üzülüyorum ki...
Eylemcim 25 ve 26 aralik günleri noel kutlamalariyla okullara (bazi bölgelerde 2 bizde 3 hafta) tatil de var burada, yillik izinlerden ayirilan 5-6 gün ile birlikte calisanlarin da büyük bir cogunlu icin iki hafta evde kalma firsati doguyor... :)
Kankacigim cok haklisin, bugünden itibaren cocuklar, yegenler ve onlarin yakin arkadaslari derken pazartesi günü bekledigimiz ablam da hayirlisiyla gelince yilbasina kadar sevdiklerimle birlikte dolu dolu günler gecirmeyi umuyorum ben de...
Darisi herkesin basina canim..
Merhabalar
hayirli Cumalar
Yaaa burda tatil var...
Herkese iyi paydoslar, iyi bir haftasonu!tatili, iyi dinlenmeler, iyi sohbetler, iyi eglenceler, iyi düsünceler, iyi tesadüfler, hertürlü iyilikler... :)
Sevgiyle, saglicakla..
hepimize iyi akşamlar
kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın...
Herkese iyi akşamlar diliyorum
Allah Rahatlık Versin...
günaydın
iyi hafta sonları
çayı hazırlıyorum
kahvaltı yapmak isteyenleri bekliyorum
güzel bir gün olması dileğiyle
hepimize kolay gelsin
Herkese Günaydınlar diliyorum...
Kankacım günaydın,
geç mi kaldım kahvaltıya?
gel kankacım gel
çay daha sıcak
yiyecekte bol ne istersen var
Tatilin ilk isgününden günaydin...
Günaydın kardeşim
kahvaltı etmediysen kankamdayız buyur gel...
Edemedim malesef
Telefonun alarmi calmadi ya da ben kapattim ama hatirlamiyorum
Yani isin özü ise yarim saat rotarli geldim. Bir bardak kahveyle ayilmaya calisiyorum
günaydın Kaya
iyi ayılmalar :)
iyi çalışmalar
Sagol Eylem
Tüm calisanlara Allah kolaylik versin
Kahvalti ancak bitti herhalde :)
hey siz ordakiler !!!
selam olsun size..
bugün cumartesi bilmeyenler için hatırlatayım,ayrıca bugün haftasonunun ilk günü onuda söyleyeyim...
ee ne var bunda diyebilirsiniz,haklısınızda, ben sadece söyleyeyim dedim:))
hava soğuk,parçalı bulutlu..gazeteleri henüz okumadım,okumak istemiyorum,içim kararıyor sonra..kriz bitmiş , taraflar arasında uzlaşmaya varılmış...kriz kendisine iyi davranılması şartıyla insanoğlunun ensesini bırakmayı kabul etmiş, insanlarda krize karşı iyi davranacakları ve kendi aralarında iyi geçinecekleri, savaşmayacakları,hortumlamayacakları,yetim ve kul hakkı yemeyecekleri, şiddete başvurmayacakları, sevgi saygı güzellik içinde bir yaşam sürecekleri konusunda söz vermişler..ben onların yalancısıyım:))
evet hep birlikte dinliyoruz
Nadide Sultan söylüyor : Konyalım..
durmak yok , uyanın bakim..
Baskanim ne is?
Hem cumartesi hatirlatmasi
Hem konyalim..
Bak agir tahrik bu, bi Türk evladina yakismaz böyle.
Bir gece öncesinde yenildigi icin Uzakdogu ve Balkanlarin en büyük karaparcasina sahip güzide memleketimin sarkisini dinlettirerek yapmaya calistigin ruhsal baskidan meydana gelen issizlik istegi olustu bende
Hadi bakalim, toparla simdi...
herkese merhabalar...
çalışanlara Allah kolaylık versin, benim gibi evde olup izinli olanlara ise iyi tatiller :)
Bu nedir böyle yaa..
Kardeşler bu site bu kadar yoğun trafiği kaldırmaz...
ne bu yaa herkes burada (ablamlar hariç)
site yoğunluktan dolayı polisten yardım istedi.
"Sıraya girin kardeşim,herkes yazacak... izdiham yaratmayın,sakin olun...itişmeyin...Bak kime diyorum ben gir sıraya cop geliyo ha..."
kayacım iyi iş merak etme..benim ne zaman kötü düşündüğümü gördün..hem Konya da güzide bir ilimiz ne var bunda.))
senin canın iş yapmak istemiyor ve bahane arıyorsan o başka tabi:)
oo yağmurcum demek sende evdekiler bölümündesin, biliyorsun ben evdekilere gıcık oluyorum:))
no name bugün cumartesi serbestlik günü, bırak canları ne istiyorsa onu yapsınlar:))
baksana kaya iş yapmamak için bahane arayıp duruyor, belli ki iş onun ilgi alanında değil bugün..
evet kayacım cezzalısın ve cezanı no name belirleyecek:)
yağmurcum hele sen okkalı bir cezayı hakettin, demek evdeyim deyip bize nispet yaparsın he..no name görev senin kardeşim, elini korkak alıştırma sakın:)
vaay kardeşim nası da aklıma getirdin.
sen konyalıydın değil mi?
yoksa cinbomlu muydun?
nedir sizin bu kanaryalardan çektiğiniz yaa.
ne alıp veremediği var sizle acaba.
Hep böyle her zaman böyle... olmuyor ki ama...
aşırı derecede mağdur oldunuz...
neyse üzülme yaa,daha yaşın genç senin, ben belki göremem sizin galibiyetinizi ama sen kesin görürsün. umudunu yitirme...
hakikaten bu ne kankacım
arkadaşlar burada
rüyadamıyım neyim
cezalar falanda başlamış yok yok gerçek değil bu
ben bir uyanıp geleyip :)
Başkanım kaya zaten yaralı...
bizim töremizde yaralıya kılıç kalkmaz.
acısı geçsin uygun bir ceza düşünelim kendisine...
Yağmur'a gelince zaten gıcığım kendisine kemere hiç yağmıyor...
ona kallavi bir ceza düşünüp tebliğ ederiz ceza kurulunu bir toplayalım bakalım...
yine mi ceza :(
ama başkanım 5 haftadan sonra ilk defa bu gün izin kullanıyorum ben.
Ayrıca nasıl bir izin olduğunu da anlatayım hemen.dün gece ilk defa sabah geç kalkacak olmanın rahatlığıyla uzandım ama nerdee bende o şans :(
sabah 07:45 telefonum çalıyor,bakmadan meşgule aldım ama nafile yine başladı çalmıyor sanki sabah sabah feryat ediyor başımda.Çaresiz açtım telefonu bölge müdürüm "mağazandayım,mümkünse acil gelebilir misin" içimden "hayır ama ben izinliyim uyumak istiyorum demek istiyorken çaresiz "hemen geliyorum" dedim. yani adam kalkmış teftiş için benim 5 haftadan sonra kullanmakta olduğum ilk izin gününü seçmiş.Sorarım şimdi hala cezayı hakettiğime inanıyor musun?
Yazık bana, çok yazık hem de :(
Simdi ben Fenerbahce`nin grup sonuncusu olmasindan bahsederek, ne Feneri ne de fenerlileri üzmek istemem tabi ama ilerde belki ben de görmem ama nasipse torunumun torunlari Fenerin Avrupada puan(lar) almasina sahid olacak Allah`in izniyle
Azmin elinden ne kurtulabilir ki...
Yağmurcum
başkanın ve kankamın eline düşmüşsün bir kere ceza konusunda
kaçış yok yersin cezayı :)
yav hadi Yagmur hanim cezali anladik
ben niye?
Konyaliyim diye mi?
Arkadas ben mi sectim annem secmis kocasini. O da konyali cikmis. Annemin kocasi konyaliysa, fener de konyayi yendiyse ben napiyim. e armut dibine düser
bu cezalarda en sık bana kesilir oldu sanki nedense :(
Kardeşim,
Arada siklet farkı var.
biz şampiyonlar liginde iyi kötü birşeyler yapıyoruz.
siz yani konyaspor ve 6S. türkiye liginde veya kupa 2 diye tabir edilen uefa kupasında mücadele vermeye çalışıyorsunuz.
biz fenerbahçe olarak,(Ağır siklet)sizin gibi (tüy siklet)takımlarla karşılaşıp galip geldiğimiz zaman sevinemiyoruz bile.
Ayıptır neden fenerbehçeyle aynı kategoride yarıştırıyorlar sizi bilmem ki.
federasyonun buna bir çare bulması gerek.
fenerbehçe sizle oynarken ya avans vermeli ya da bir kaç kişi eksik oynamalı ki adil bir maç olsun...
(bu yazı sipariş üzerine yazılmıştır.yoksa sana kıyamam kardeşim biliyorsun...)
itirazlarmı var , banamı öyle geliyor ?
no name her itirazda ceza iki katına çıkar, biliyorsun..
kayacım ne alıp veremediğin var Konya ile ya, rahat bırak Konya'yı...
eylemcim naber, sen baya neşelisin bugün,Allah bozmasın.
haklısın yağmurcum bu ne
hep sana veriyorlar
yazık benim yağmur damlama
ne cezası gelir gelmez itiraz ediyorum
yok ceza meza
yazık kıza
hem nerde bu sitenin admini bakim ?
biz yeni bir sayfa istiyoruz..
zahmet olmazsa tabi..
hangi admin başkanım :)
Biliyorum abicim. Hem ben Fener icin süper bi jest yapacaktim ama blogger kabul etmedi.
Feneri hic sevmem ama bi takimi, kendi taraftarlarinin disinda hickimse sevmiyorsa, bence (bunu söylerken icim titriyor ama yine de yaziyim) o takimin gercekten büyük bir takim oldugunu gösterir.
Ama büyük bir takim, büyük oyunculari mahvetmez, hatta kücük oyunculari büyütür. Bu da bi celiski...
anamm sayfa basi oldum
kesin buraya daha anlamli biseyler gelecekti ama neyse bu seferlik de böyle olsun :))
Yorum Gönder