Sevgili BBO fanları

Yorumlarınıza bu sayfada devam edebilirsiniz

1.161 yorum:

1 – 200 / 1161   Yeni›   En yeni»
no name dedi ki...

heyooo
yeni sayfa...
kime teşekkür edecez?
hadi admin diyelim...
admin kardeşim teşekkür ederim.

Şöyle haftada bir yoklasan bizi ne olur...
eline sağlık...

mavigun41 dedi ki...

No name kardeşime
sevgilerimle...

''Aşk aşkla bakmayı bilebildiğimiz heryerde vardır aslında''

***
Kapama Gözlerini
"ADIM SİLİNECEK GÖZLERİNDEN..."
Çocukken geceleri yıldızlara bakardım… Başımı gökyüzüne kaldırır heyecanla yıldızları sayardım; kaçında aşk vardı, hangisinde böyle görünürdü gökyüzü, kaçında denizler bu kadar güzel ve kaçında aşk maviydi...?
Yıllar sonra senin gözlerinde gördüm yıldızları… Gözlerinde o çocukluk heyecanımı yaşadım yeniden. Mavi denizleri, mavi gökyüzünü, mavi aşkı gördüm. Belki de onun için sen gözlerini kapattığında sönüyor yıldızlarım…
Gözlerinden bir yol çizdim kendime, yıldızlara tutunarak ulaştım aşka. Aşk maviydi; gözlerinde aşka bulandım… Şimdi belki de bu yüzden gözlerini kapadığında yolumu kaybedişim.
Şiirler okurdum gökyüzüne bakarak, nefesimden camlar buğulanırdı. Adımı yazardım o şiirli buğuya, yanında bir boşluk bırakarak… Sonra yanına eklenecek mavi aşkımı hayal ederdim saatlerce; şöyle olmalı, böyle konuşmalı…
Şimdilerde gözlerine bakarak şiirler okuyorum içimden, sen duymuyorsun… Gözlerinin buğusuna adımı yazıyorum, yanına da mavi aşkımı, yani seni. Kapasan gözlerini buğusu silinecek, adım silinecek gözlerinden, aşk silinecek…
Bir şiir okuyorum soğuk cama yaslanıp:
“Yokluğun cehennemin öbür adıdır,
Üşüyorum kapama gözlerini” diye biten…
Şimdi gözlerini kaparsan, gözlerindeki yıldızlar sönecek,
Şimdi gözlerini kaparsan, maviler çok üşüyecek…

-Sezgin Aslanoğlu

no name dedi ki...

Canım ablacığım,
Sevgilerini sevgilerimle aldım,
Başıma taç yaptım...
Seni seviyorum...

no name dedi ki...

Genç müdirem,
yağmur hanımcığım.
şimdi benden korkmadığına iyice kanaat getirdim.


efendim;
Sürç-ü lisan ettiysem affola,
herkese iyi geceler diliyorum.

Allah Rahatlık Versin...

Adsız dedi ki...

ahhh no namecim yine geç kaldım :(
Aslında yetişebilmek için çok uğraşıyorum ama bu aralar aksilikler bir türlü peşimi bırakmıyor,hoş gör lütfen.(bu arada şarkı için çok teşekkür ederim)

Herkese iyi geceler diliyorum.
En kısa zamanda görüşmek üzere,Hoşçakalın...

mavigun41 dedi ki...

Yepyeni bir haftaya başlıyoruz.
hepimiz için güzel geçmesini diliyorum.

tüm BBO ailesinde ki herkese diyoruz ki....

Eylülde Gel

Eylül vuslattir.
Kürkçü dükkanidir Eylül, tilkilerin istilasinda
Güzel kokar, tadi eşsizdir, islakliginda akil yitirir insan
Tenin tene özlemini en iyi Eylül bilir.
Onun bakişlari altinda sevişilir.
Baş başa kalan ilk sözün şahididir.

Eylülde gel.
Bu solgun renge
Bu şehir Eylüle kadar anca dayanir.
Yoksa işgal... dag çiçekleri sürgün
Ellerim avucuna açar mahremini
Ellerim Eylüle kadar anca dayanir
Yoksa yanar... odamin rengi kül
Eylül anlar dilinden ayriligin
En onulmaz yaranin merhemini
Eylül çalar gögsüme
Yoksa kanar... gögsüm nefese küskün

Eylül başkadir, Temmuza benzemez
Kan-ter içinde açar mevsim çiçekleri
Aşka feda edip gövdelerini
Yok olurlar ilahi bir varligin ellerinde
Eylül aşiklarin mevsimi, benim mevsimim
Eylül...
Şehrin surlarinda yatan
Divane ordusunun mevsimi, tek kişilik
Zafer şarkilarinin özleminde degil,
Fethedilme arzusunda bekleyen bu vakur ordunun
Umudu Eylül...

Eylülde gel
Bu şiir bitsin...
Yeni dizeler dökülsün bedenimden
Eylülde gelirsen barişir gögsüm nefesle
Tenim teninle buluşursa Eylülde
Selamlarini savip daglarin
Şehirde başlayan hikaye
Kuytularinda sürer yine şehrin
Başkadir Eylül
Benzemez Temmuza.
Benzetme Eylülü Temmuza
Bu hikaye bitsin gözde şehrin kuytularinda
Yeni cümlelere gebe kalalim
Yikip bekaretimizi...

Eylüldür umudum
Sensin umudum
Tenindir, dilindir, gülüşün ve kokuşundur umudum
Umudum Eylüldür

Eylül narindir, kirilgandir
Ince olacaksin yaşarken Eylülü
Parmak ucunda yürüyeceksin...
Eylülde gel ki
Sarayim seni
Incitmeden ölü yapraklari
Aglatmadan hazin sonbahar havasini
Kavuşmamizla neşe bulsun
Gögsü yarali Eylül agaçlari


Kürşat Ayanlar


Herkese günaydın
iyi sabahlar..
iyi çalışmalar..

eylem dedi ki...

yeni bir sayfa ,
yeni bir hafta ve yeni bir gün
trafik berbat orası ayrı
aklınız varsa işiniz yoksa dışarı çıkmayın (trafiği felç olan yerler için geçerli)

sevgiyle umutla günaydınlar
hepimize kolay gelsin

eylem dedi ki...

Mavigün ablam pazar günü ve bu sabah için maviliklere boyamışsın gökyüzünü ellerine yüreğine sağlık

Kankacım radyo programın harika olmuş
ellerine sağlık

Adsız dedi ki...

günaydın
yeni bir sayfayı gören gelmeye başlamış çok iyi

Adsız dedi ki...

ayrıca radyo programı da güzel olmuş

no name dedi ki...

Günaydınlar diliyorum...

Okulların açıldığı nasıl da belli oluyor.
herkes erkenden burada,
okula başlayan kardeşlerimize başarılı bir yıl diliyorum.
allah zihin açıklığı versin...

Adsız dedi ki...

günaydın dostlar

ya ne güzel eski sayfadan devam ediyorduk , neden yeni bir sayfa açtınızki:))

okullar açıldı, yollar ana baba günü,araçlar vızır vızır...

öğrenci kardeşlerimiz için güzel ve başarılı bir yıl olur inşallah...

Adsız dedi ki...

Günaydin BBO-Ailesi, günaydin güzel insanlar...

Günaydin, bize yeni sayfa acarak yazismalarimizi kolaylastiranlara...

Günaydin ve cok tesekkürler.. :)

Günaydin Eylemcim, günaydin No Namecim, Önemlidegil kardesim, Baskanim...

günaydin ve hosgeldin Kayacim....

ve sevgili Mavigünüm sana günaydin! Güne ask gibi bir duyguyu hatirlayarak baslamamizi saglayan yazi ve siirden sonra eylülü siradan bir ay gibi görmek zor be güzel yüreklim...

Coook zaman önce, cok güzel sesiyle "Eylülde Gel" diyen bir Alpay vardi, hatirladim. Cok da güzel sarkiydi.. :)

Cok tesekkürler kankacim, tüm güzelligini bizimle paylastigin icin.

Okullar acildiysa nihayet nese kaynagimiz kücük arkadaslarimiza kavusacagiz demektir, iste buna cok sevindim.

Edamizin gülüsünü, Gökce ile biraraya gelince civil civil civildamalarini, Fatih´in yurttan ve okuldan haber veren mesajlariyla her zaman yanimizda olmasini cok özlemistik... :)

Ridvan kardesimiz de okullarin acilmasiyla "normal/günlük" yasantisina dönmüs olmali. Burada kendisinden iyi haberler almak umudumuz bosa cikmaz insallah..

Herkese kolay gelsin..

no name dedi ki...

Eylülde Gel

Tatil geldiği zaman
Ağlarım ben inan
Gidiyorsun işte
Arkana bakmadan
Nasıl geçer bu yaz
Ne olur bana yaz
Sen sen sen
Sen bir ömre bedel
Yok yok yok
Gitme gitme gel
Eylülde gel

Okul yolu sensiz
Ölüm kadar sessiz
Geçtim o yoldan dün
İçim doldu hüzün
Yapraklar solarken
Adını anarken
Bekletme ne olur
Gelmek zamanı gel
Yok yok yok
Gitme gitme gel
Eylülde gel

Eylülde gel Eylülde okul yoluna
Konuşmadan yürüyelim gireyim koluna
Görenler dönmüş hem de mutlu diyecekler
Ağaçlar sevinçten başımıza konfeti gibi
Yaprak dökecekler

Alpay


www.youtube.com/watch?v=6E--k7FMPQo

mavigun41 dedi ki...

herkese merhabalar..
gününüz iyi geçiyordur inşallah..

Adsız dedi ki...

No Namecim sarki icin cok tesekkür ederim canim kardesim...

Nasil, "güzel" dedigimde cok hakli degil miyim? :) BU arada sevgili Alpay´in kulaklarini cinlattik, iyi de ettik!

Kankacim hosgeldin canim.. :)

no name dedi ki...

ablacığım güzel olmaz mı hiç.
en sevdiğim şarkılardan biridir...

Esas teşekkürü hakkeden mavigün,
eylül ayını bize bu kadar güzel anlattığı ve anımsattığı için.

eylem dedi ki...

ablalarım güzelliklerle
gelmişsiniz
hoşgeldiniz

Adsız dedi ki...

burası 92.5 bbo fm mavigünler
bir anne baba ya sorsalar
sonbaharı geldiğini nasıl anlarız
okulların açılmasından der..
ya sizin için BBO cular

mavigünler için belki kara kara bulıtlar demek olsada
sonbahar mevsimini severim evet bir hüzünlü ,sarı bir renklere bürünmüş doğa vardır artık önümüzde ilkbahar ve yaz hızlı geçmiştir.ve kış mevsimi ise nasıl geçeçeği çetin mi geçecek bilinmez.doğa kendi dengesini ortaya koymak için sonbaharı yaratmış.
biz insanlarda gençlik ve yaşlılığın orta yerinde hissederiz sonbaharı hep
bir de acı ile sevincin ortasına Hüzünü yakıştırırız.
çünkü sonbahar her iki mevsimdende izler taşır bir pastırma yazı gibi sıcak yapar döner yağmur şimşek bize şamsiyemizi ceketlerimiz giydirip yaz bitti der.
bu yüzdendir olgunluğu ve dinginliği..
diğer mevsimlere nazaran bir bilgeliği bir gün görmüş bir hali vardır..
dökülen yaprakları nekadar hüzün doluyorsa tekrar yeşillenceği güne kadar sabırla bekleyeceğini bilmenin umudunu ve sabrıyla başı dik durur.sonbahar bilir kış ne kadar çetin geçsede yaz her geç gelecektir.doğa masmavi bir gökyüzüne kavuşacaktır.
bütün bir bilgeliğinle bilir ve bekler..

bakalım şarkılarda sonbahar nasıl anlatılıyor

Adsız dedi ki...

yayınımıza bülent ortaçgille ve teoman ile düetle açalım

eylül akşamları desin
Hiçbir neden yokken, ya da biz bilmezken
Tepemiz atmış ve konuşmuşuzdur
Onca neden varken ve tam sırası gelmişken
Hiçbirşey yapmamış ve susmuşuzdur.

Aynı Anda aynı sessiz geceye doğru
İçim sıkılıyor demişizdir.
Aynı sabaha uyanırken kimbilir,
Aynı düşü görmüşüzdür.

Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında

Belki benim kağıt param,
Bir şekilde, döne dolaşa
Senin cebine girmiştir.
Belki aynı posta kutusuna,
Değişik zamanlarda da olsa

Birkaç mektup atmışızdır.
Ayın karpuz dilimi gibi batışını
İzlemişizdir deniz kıyısında.
Aynı köşeye oturmuşuzdur Köhne'de,
Belki de birkaç gün arayla.
Olamaz mı? Olabilir.

Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında

Bostancı dolmuş kuyruğunda,
Sen başta ben en sonda
öylece beklemişizdir.
Sabah 7:30 vapuruna
Sen koşa koşa yetişirken,
Ben yürüdüğümden kaçırmışımdır.

Aynı anda başka insanlara
Seni seviyorum demişizdir.
Mutlak güven duygusuyla başımızı
Başka omuzlara dayamışızdır.
Olamaz mı? Olabilir.

Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında


http://www.youtube.com/watch?v=-idv4dNCaBU

evet dinliyoruz..

Adsız dedi ki...

sırada ki parça ses rengini sevdiğim
burak kut dan geliyor

uzun zamandır kendisine şarkıyla seslenmeyi özlemiştim..
Canım Kankama gitsin..
canım arkadaşım..
hayatımızın sonbaharına gitsin sevgilerimle..

sonbahar

Sonbaharı bu belki de aşkın
Alışmak çok zor, ah bu yalnızlık
Yalana döndü, kurtulamadık
Farkında olmadan sana alıştım

Sen başka yerde ben başka yerde
Soluyoruz vay aman
Başka dünyada başka Rüyada
Yaşıyoruz o zaman

Hayatın kendisi bu
Herşey varmış icinde
Yollar ayrılıyormuş
Deli gibi sevsen bile...

http://www.youtube.com/watch?v=QzBlE2gn_g8&feature=related

dinliyoruz...

Adsız dedi ki...

sıradaki parça

gelmesi yakın şehirlerimize

Deniz Seki den

Bu Şehre Sonbahar Geldi

Galiba içim buruk
Hüzün dolu saatler
Ben biraz donuk
Tarif de edemiyorum aşkı size
Bu bana tanrıdan bir ceza

Sorma sorma
Elimde değil ki
Çare yok aşkta

Bu şehre sonbahar geldi
Ben ve yapraklar
Konuşmasam bile beni anlar
Bütün ağaçlar
Süzüldü içimde
Saklı kalan yıllar
Bir tek ama bir tek
Sen oradasın ?

http://www.youtube.com/watch?v=eSOrk9ddWdo

dinliyoruz...

Adsız dedi ki...

reklamlar
http://www.youtube.com/watch?v=08loJCYW1YY

evet dostlar bir insülin iğnesi yapıp tekrar geliyorum..

no name dedi ki...

Düşen bir yaprak görürsen
beni hatırla demiştim

Sonbahar Rüzgarları

Acda'dan rica edebir miyim ?

sonra kankam için de
nesrin sipahiden "yağmur seninle güzel"

bilmiyorum istek alıyor musunuz ama?

Adsız dedi ki...

sırada ki parça bir dizi müziği
eylül şarkısı
Eylül şarkısının sözleri:

Sordum adın nedir dedim
Eylül dedi utanarak
Dedim o bir ay değilmi
Dedi bana en güzeli
Elin tuttum usulcacık
Dedim toprak gibi sıcacık
Saçın dedim neden sarı
Dedi başaklarda sarı
Dedim yakıp kavurdun mu?
Dedi böyle olur buğdayı
Dedi yoksa aç kalırsın
Ekmek doyurur karnını

http://www.youtube.com/watch?v=vR1nVlMiDeQ&feature=related

dinliyoruz..

Adsız dedi ki...

sırada ki parça bir istek parçası
no name kardeşime gidiyor
ajda pekkan dan

Sonbahar Rüzgârları
Düşen bir yaprak görürsen
Beni hatırla demiştin
Biliyorsun seni ben
Sonbaharda sevmiştim

Her sonbahar gelişinde
Sarı sarı yapraklarla
Kuru dallar arasında
Sen gelirsin aklıma

Rüzgarla düşen yapraklar
Daima senin hayalin
Yine bir sonbaharda
Döneceksin sen bana

Her sonbahar gelişinde
Sarı sarı yapraklarla
Kuru dallar arasında
Sen gelirsin aklıma

Söz : Erkan Yurdaer Müzik : Yıldırım Gürses

http://www.youtube.com/watch?v=pUWQ6lEu-xA

dinliyoruz

Adsız dedi ki...

sıradaki parça
gene nesrin sipahi den


bestesi ve güftesi
yusuf nalkesen'e ait hicaz makamında tsm eseri.

seninle bir sonbahar

Seninle bir sonbahar mevsimiydi tanıştık
Sanki birbirimizi yıllarca aramıştık
Düşmeden el diline mesut günler yaşadık
Yabancı olduk şimdi yazık birbirimize
istersen gel dönelim eski günlerimize

Bazı gün ben küserdim darılırdın bazı sen
Barıştırırdı bizi alnıma konan busen
Ayrıldık ayrılalı ne ne haldeyim bir bilsen
Yabancı olduk şimdi yazık birbirimize
istersen gel dönelim eski günlerimize...

http://www.youtube.com/watch?v=6_D-eHvk8uk

dinliyoruz..

not: no name söylediğin şarkı kankan aklımda bulunca çalacam.

Adsız dedi ki...

sıradaki parça bir ankara lıya
canım eylemcim..

teomandan geliyor sana
istanbulda sonbahar

Mevsim rüzgarları ne zaman eserse
O zaman hatırlarım çocukluk rüyalarım
Şeytan uçurtmalarım
Öper beni annem yanaklarımdan
Güzel bir rüyada sanki sevdiklerim
Hayattalarken hala

Akşama doğru azalırsa yağmur
Kız Kulesi ve adalar
Ah burda olsan çok güzel hala
İstanbul’da sonbahar

Her zaman kolay değil
Sevmeden sevişmek tanımak bir vücud
Yavaşça öğrenmek alışmak ve kaybetmek
İstanbul bugün yorgun üzgün ve yaşlanmış
Biraz kilo almış ağlamış yine
Rimelleri akıyor

http://www.youtube.com/watch?v=xys1XBKUDck

dinliyoruz.

Adsız dedi ki...

sıradaki parça
canım kardeşim
cesur yüreğime
no name kardeşime..

haluk levent ten

Antalya'da Sonbahar
Anılar hergün seni ban sorarken
Mektubun nihayet geldi gittiğin yerden
Güneşe kızdık hatırla yağmura küstük
Birkaç ay önce vedalaşırken

Umut taşır yürekler yolculuklarda
Sarar yine kor ateşin sarsa neye yarar
Sevgilim bilirsin ne kadar güzeldir
Antalyada sonbahar

Şaçların yine ateş renginde mi
Sımsıcak dudakların kemer gibimi
Yat limanı martılar sabah yıldızları
Bir dahaki mektubunda yazarsın değil mi

http://www.youtube.com/watch?v=D4N0Wh20Cmg

dinliyoruz...

Adsız dedi ki...

Sevgili Kankacim cok tesekkür ederim, cok severek dinledigim bir parcayi secmissin benim icin..

Onu anlatan bütün sarkilar cok güzel, sonbahar daha güzel... :)

Adsız dedi ki...

merhabalar arkadaslar

eski tas eski hamam...

eylem dedi ki...

bbo fm'in güzel dj'i
ne güzel işlemişsin eylülü ve sonbaharı yüreğimize
güzel şarkılar için çok teşekkürler ablacım
yüreğine sağlık


Kayacım sık dişini az kaldı en az bir üç sene daha :)
seni almanyalardan da olsa burada görmek güzel
memleketde görmek daha güzeldi ama canın sağolsun

Adsız dedi ki...

Eylem tilki dönüp dolasip nereye gidecek

geldik iste yine buraya
en azindan siz varsiniz

no name dedi ki...

hoş geldin kardeşim,

Adsız dedi ki...

hosbuldum

aslinda hos falan degil, mayhos ama olsun. alisiyoruz zamanla

Adsız dedi ki...

no name kardeşim
yaptığın istek parçayı ancak bu şekilde bulabildim..

Eylemcim kankan her zaman ki gibi zor olanı bulmuş canım
daha iyi bir şeklini bulamadım ama sana armağan ettiği şarkıyı dinlemedende gitmeni istemedim.

link bir azizlik yapmaz inşallah


http://www.video75.com/vd.php?i=k62wru&asi-dizisi-yagmur-seninle-guzel


dinliyoruz..

eylem dedi ki...

kankam zoru sever :)

teşekkürler ablacım çıkmadan dinleyeceğim inşallah

Adsız dedi ki...

BBO FM den son şarkıyı bir şiir eşliğinde
memleketinden yeni dönem kardeşim kaya ile mavigün e yolluyorum..

Sonbahar Şarkıları


Matem sarısı bir hüzündür
Geriye kalan, sonbahardan.
Sonra bir yaprak,
Bir yaprak daha düşer
Koca çınardan

Şarkılar hep ayrılıktan dem vurur
Saatler mevsim-i hazanda durur
Parça parça gider ömür tenden
Bir yaprak daha düşüp, savrulur

Rüzgar ıslık çalarak dolanır
Kasvet kol gezer
Mahzun akşamlarında
Şarkıların nağmeleri
Binbir hüzün
Binbir elemle çalınır

Güneş yine kızıla çevirir
Ufkun alaca rengini
Buruk bir acıyla sarsılır
Koca çınarın bedeni

Sonra
Bir yaprak
Bir yaprak daha düşer
Kuru dallardan
……….
Ve ardından
Hüzzam şarkılar dinlenir.
……………
Büyük bestekâr
Sonbahar’dan

Celal Çalık


evet kaya kardeş alışmak zor mu ? tekrar gurbete..
bizlerle belki biraz olsun memleketinde hissedersin kendini..

son şarkı
sezen aksu dan

Alır gider Beni Sarı Rüzgarlarıyla sonabahar
Gelir anılardan Bir Davet Çocukluğum Uyanır
Bir varmış Bir Yokmuş Diye Başlardı bütün masalallar
Hani nerde o mahsun ve daha bozulmamışrüyalar
Sedef sedef olur açardı nilüferler
Ve kanatları tülden fildişi kelebekler
Bir martı misali tek başıma uçardım
Hani nerde üstünde uçtuğum mor denizler
Sevgiden saygıdan bir altın kafes ördüm
İnanaçlarım kilit kilit oldu üstümde
Aşıp bedenimi bendeki beni gördüm
Hani nerde uğrunda azaldığım değerler
Ellerim soğuk şimdi
Üşüyor dudaklarım
göğsüne düştü başım
o çiçekten yıllaım
Ey sonbahar!!

http://www.youtube.com/watch?v=qKcD8WQkrkc

hepinize iyi akşamlar...
tekrar buluşmak üzere..
sevgiyle kalın..

Adsız dedi ki...

Kayacim gurbet ellere hosgeldin!

Bu kadar üzülmemelisin gidip gördüklerin, gelip bulduklarin ve vatanindan ayri gecirecegin günlerin sayili oldugu icin sükret ablam... Zor günler olsa da önünde biz de variz yaninda... :) Gülümse bakalim, cok güzeeel... :)

eylem dedi ki...

iyi akşamlar ablacım
ellerin yüreğin dert görmesin
ömrüne bereket

Adsız dedi ki...

hosbuldum ablacim sagolasin
gerci sen de benim gibisin :)
körler sagirlar birbirini agirlar durumu gibi

iyi ki varsiniz hep diyorum zaten

burasi da benim evim ama orasi daha iyiydi. ramazani memlekette gecirmek vardi..

Adsız dedi ki...

Kankacigim ellerine yüregine saglik, cok güzel bir program oldu bu...

Sonbahari bir defa daha hep birlikte sevdik, en güzel sarki sözlerini, yazanlari, besteleyen, söyleyenleri andik, hüzünlendik, umutlandik... Cok sag ol, saglicakla kal...

eylem dedi ki...

banada müsade
kendinize iyi bakın
iyi akşamlar

Adsız dedi ki...

iyi aksamlar eylem

no name dedi ki...

Kardeşim,
orası daha iyiydi de
ne yapmaya geldin.
kalaydın...

çocuk gibi sızlanıp durma,utanmasan ağlayacaksın yaa.

hadi toparla kendini,iftara ne yemek yapıyon?

Adsız dedi ki...

iftari disarda yapacam arkadaslarla

ramazanda pek evde iftar acmayiz. ayda yilda bir tatil gününde belki

Adsız dedi ki...

benim icin gitme vakti, herkese iyi aksamlar diliyorum... sevgiyle kalin...

no name dedi ki...

iyi akşamlar ablacığım...

Adsız dedi ki...

bana da müsaade

herkese hayirli iftarlar

no name dedi ki...

güle güle kardeşim,
Allah kabul etsin...

Adsız dedi ki...

ALLAH BELASINI VERSİN BU ŞİRKETİN BBO KATLETTİ REZİLLER BU GÜNE KADAR HANGİ DİZİ ONDAN KALİTELİ ÇIKTI LANET OLSUN DİZİMİZİ KATLEDENLERE ALLAH VERSİN BELALARINI ONLARIN HERKEZE İYİ AKŞAMLAR

Adsız dedi ki...

merhaba
ancak girdim.umarım iyisinizdir

Adsız dedi ki...

hamdolsun abi hosgeldin

sen de iyisindir insallah

no name dedi ki...

Siz hoşgeldiniz,ben kaçıyorum.
nöbet sizindir.

herkese iyi geceler diliyorum

Allah rahatlık versin...

Adsız dedi ki...

iyi geceler

kendine iyi bak

Allah rahatlik versin

Adsız dedi ki...

GÜNAYDIN DOSTLAR

Günlerden SALI ve biz hala yılmdan usanmadan burdayız.
BBO dizisi dizi tarihinde yerini alırken aslında bizim sevmekle başardığımız bu dostluğun sürmesini dizi tarihinin hangi sayfasına yazacaklar bilmiyoruz ama..
biz hem biribirimizi
hem dizimizi sevmeğe devam ediyoruz..

Sevmeği bilen tüm BBO ailesine

iyi sabahlar olsun..

SEVMEK

Sevmek...Delicesine, deliler gibi sevmek!
Kuş uçar gibi sevmek, gök gürler gibi sevmek.

Bir çocuk inancıyla inanarak, kanarak
Ve bir günahkar fani azabıyla yanarak,

Hep onu arayarak baharda, yazda, kışta;
Nihayet "Büyük Sır"ra ulaşmak bir bakışta.

O bakışta okumak aşkın büyük adını,
Hep o büyük bakışta bulmak var olmanın tadını.

Sevmek: Hasta anneyi, altın başlı yavruyu,
Baharı, yıldızları, göğü, güneşi, suyu...

Yürekten kopan ince bir ahı, sever gibi,
Sevmek...Toprağı sever, Allah´ı sever gibi!

Halide Nusret Zorlutuna

gününüz aydın olsun..
iyi çalışmalar..
sevgiler sizlerle olsun...

eylem dedi ki...

Günaydın
güzel bir gün geçirebilmek dileğiyle
hepimize kolay gelsin

no name dedi ki...

Ablacığım,
bu ne güzel bir durum tespiti ve ne güzel bir şiirdir...

yüreğine sağlık...


Seval ablacığım,
günaydın,
salı raporunu bekliyoruz...


Beraberce güzel bir gün geçirme dileğiyle,
GÜNAYDIN...


ve veee
yanılmıyorsam bugün İzmir'in kurtuluşu...
Kutlu olsun...
Bugün İzmir'de olmayı isterdim...

no name dedi ki...

Kankacım günaydın,
Hayırdır?
sabahın bu saati,
erkencisin...

eylem dedi ki...

günaydın kankacım
artık böyle erkenciyim
yiğeni okula bırakıyoruz öyle olunca böyle oluyor :)

Adsız dedi ki...

Günaydin BBO-Ailesi, günaydin sevgili canlar, günaydin herkese...

BBO-dan sonraki 44. sali sabahina uyandik bugün...

Eski bölümlerini ayni tadi alarak keyifle izledigimiz, birlikte gecen zamanimizi severek hatirladigimiz, her hatirladigimizda bizi mutlu eden görüntülerin hafizalarimizda canladiginda özlemle, sevgiyle, hüzünle gülümsedigimiz, bizim BBO´muz...

Unutmayacak, sevmekten vazgecmeyecegiz...

Adsız dedi ki...

Canim arkadasim, kankacim ne güzel bir siirle karsilamissin yine bizi, eksik olma... Askin, sevmenin en güzel anlatimindan biri daha seninle karsimizda.. :)

En temel ihtiyactir sevmek, bizi ayakta tutan, hayatimiza anlam katan. Sevdikce büyürüz.. :)
Ne mutlu bize, yani gercekten sevene "seviyorum" diyebilene...

Adsız dedi ki...

selam olsun tüm dostlara

gününüz keyif ve neşeyle geçer umarım

admincim ana sayfadaki resmi neden değiştirdinizki ? önceki resim gayet güzeldi..

Adsız dedi ki...

Doğruluk

Bir varmış, bir yokmuş...Çok söylemesi günah, az söylemesi sevapmış... Allah’ın kulu dağdan, taştan çokmuş...

Masaldır bunun adı, dinlemekle çıkar tadı...

Vakti zamanında bir kadının üç oğlu varmış. Kocası yeni öldüğü için fakirmişler. Hazıra dağlar dayanmaz, derler. Ellerindeki, avuçlarındaki tükendikten sonra geçim sıkıntısı çekmeye başlamışlar.

Bir gün kadın, üç çocuğunu da yanına çağırarak:

Artık büyüdünüz, yetiştiniz, demiş. Çalışıp hayatınızı kazanmalısınız. Evde ne para, ne de yiyecek kalmadı. Gidip kendinize iş bularak çalışın. Ben de komşularda çamaşır yıkayarak geçinirim... Üç kardeş, torbalarına kuru ekmek, peynir, biraz da soğan koyarak analarına veda edip yola çıkmışlar.

Az gitmişler, uz gitmişler... Öğleye doğru bir su başına varmışlar. Yemek yiyip dinlenmek için oturmuşlar.

Büyük kardeş demiş ki :

Üçümüzün torbasında da yiyecek var. Daha ne kadar yol gideceğimiz belli değil. Yiyecekleri bitirirsek, belki aç kalırız. Onun için şimdi birimizin torbasındaki yiyecekleri yiyelim. Öteki torbalarda bulunan yiyecekler kalsın. Sonra da sıra ile onları yeriz.

Öteki kardeşleri onun bu teklifini kabul etmişler. Bunun üzerine o, en küçük kardeşine dönerek:

Evvela senin torbandakileri yiyelim, demiş, sen küçüksün!

En küçük kardeş, peki demiş. Torbasındakileri çıkarıp ortaya koymuş. Hep beraber yemişler.

Biraz sonra kalkıp tekrar yola koyulmuşlar. Durmadan, dinlenmeden gitmişler, gitmişler... Saatlerce yol almışlar...

Bir aralık, en küçük oğlan, büyük ağabeyisine :

Ben çok acıktım, demiş. Hem açlıktan, hem de yorgunluktan dizlerinde derman kalmadı. Ne olur biraz ekmekle bir soğan verin de karnımı doyurayım?

En büyük ağabeysi :

Bizim yiyeceklerimiz çok az, demiş. Şimdi sana verirsek sonra bize hiçbir şey kalmaz.

Küçük oğlan, ağabeysinin bu sözleri karşısında bir şey diyememiş. Ama, onun bu cevabına çok üzülmüş. Sesini çıkarmadan yürümeye devam etmiş.

Bir saat kadar daha yol aldıktan sonra ağaçlık bir yere gelmişler.

Küçük oğlan, yol kenarında gözüne ilişen bir elma ağacını göstererek:

Ben şu ağaçtan biraz elma toplayıp yemeyince, yürüyemeyeceğim, demiş. Hem size de toplarım.

Hem ağaca tırmanmış. Arka arkaya birkaç elma yemiş. Sonra da torbasını doldurmuş. Arkasından :

Size de atayım mı? diye seslenerek aşağıya bakmış ki, kimsecikler yok...Sağa bakmış yok, sola bakmış yok...

Ağabeylerinin kendisini bırakıp kaçtıklarını anlamış. Son derece üzülmüş.

Ağaçtan inerek yürümeye koyulmuş. Hem yürüyor, hem de, neden bana bunu yaptılar, diye kendi kendine söyleniyormuş.

Karnı doyduğu için bacaklarına biraz kuvvet gelmiş. Issız yollarda korkmadan ilerliyor, gece olmadan bir köye varmak istiyormuş.

Nihayet, hava iyice kararmış. Sağa sola bakınarak ilerlerken, uzaklarda bir ışık görmüş. Orada herhalde bir ev var, diye düşünerek ışığa doğru gitmeye başlamış.

devam edecek

Adsız dedi ki...

Yoldan ayrıldığı için zor ilerliyor, dikenler, üstünü başını yırtıyor, ayaklarını ellerini kanatıyormuş.

Işığın bulunduğu yer bir tepede imiş. Tepeye doğru yaklaştıkça, ışık da büyümeye başlamış. Yanına vardığı zaman, kocaman kocaman pencereli, büyük bir bina ile karşılamış. Açık duran kapısından içeri girince saşırmış. Bina bir tek büyük odadan ibaretmiş. Tavanı minare gibi yüksek olan bu odada kocaman bir ocak varmış. Ocak alev alev yanıyor, üzerindeki kazanlar fıkır fıkır kaynıyormuş. Ocağın yanındaki çok büyük bir dolapta da insan boyunda yüzlerce ekmek varmış.

Buranın bir dev konağı olduğunu anlayan oğlan, fena halde korkmuş. Etrafta kimsecikleri göremeyince, ocağa yaklaşmış. Duvarda asılı duran bahçe küreği büyüklüğündeki kepçeyi alarak güç halle kazanlardan birine daldırmış. Çıkarıp bakmış ki, iyice haşlanmış koca koca et parçaları... Gidip dolaptan bir ekmek almış. Kepçedeki etleri güzelce yiyip suyunu da içmiş.

Sonra, etrafa bir göz gezdirmiş. Bir kenarda büyük bir dolap görmüş. Kapağını açıp içine girerek saklanmış. Bir deliğe gözünü uydurarak dışarısını gözlemeye başlamış.

Bekleye bekleye usanmış. Bir taraftan da uyku bastırmış. Tam uyuyacağı sırada, dışarıdan birtakım homurtular, gürültüler, acayip sesler gelmeye başlamış.

Korku ile kendine gelmiş. Hiç kıpırdamadan büyük odayı gözlemeye koyulmuş. Biraz sonra, yerleri sarsa sarsa devler gelmeye başlamışlar. Bir, iki, üç beş, sekiz, tam yirmi dev gelip koca odaya dolmuşlar.

Hemen ocaktaki kazanları indirip orta yere koymuşlar. Dolaptan üçer, dörder, ekmek alarak kazanların etrafına sırlanmışlar. Homurdanarak, hırıldayarak, ağızlarını şıpırdatarak bir hamlede kazanları boşaltmışlar.

Adsız dedi ki...

herkese merhabalar,güzel bir gün geçiriyorsunuzdur umarım.

Adsız dedi ki...

Sonra kenarlara çekilip arkalarını duvarlara dayayarak konuşmaya başlamışlar.

Biri demiş ki:

Bugün ne öğrendim biliyor musunuz?

Ötekiler:

Ne öğrendin bakalım? diye sormuşlar.

O, anlamaya başlamış: Şu arkadaki dağ var ya... onun tam tepesinde bir ağaç görünür. O ağacın altında her zaman bir fare yatarmış. Eğer bir insanoğlu ceketini üzerine atıp da fareyi havasızlıktan öldürebilirse, ağacın altı altınla dolarmış... Ne yazık ki, bu işi biz yapamazmışız...

Birkaç dev:

Keşke biz de insan olsaydık! Diye söylenmişler.

Başka bir dev atılarak :

Bugün ben de buna benzer bir şey öğrendim, demiş. Karşıki dağın arkasındaki köyde fakir bir değirmenci varmış. Değirmen taşının içi altın hazinesiymiş. Eğer değirmenci bu taşı kendi eliyle kırarsa, altınlar meydana çıkarmış. Başkası kırarsa, altınlar kaybolurmuş...

Devlerin birkaçı :

Ne yazık, bundan da bize fayda yok! diye söylenmişler.

Bu sefer, bir başka dev :

Bugün ben de bir şey öğrendim, demiş. Hint Padişahı’nın güzel kızının gözleri körmüş. Yıllardan beri baktırmadıkları hekim, yapmadıkları ilaç kalmamış. Ama, kızın gözleri açılmıyormuş. Halbuki, kızın gözlerini açmanın kolayı varmış: Sarayın bahçesindeki büyük hurma ağacının kuru yapraklarını toplayarak kızın gözlerine ovalayınca, gözleri hemen açılırmış.

Devlerin bazıları :

Ne çare, bunu da biz yapamayız, demişler. Hem Hindistan çok uzak bir memleket, oraya kadar gidemeyiz. Hem de, oraya gitsek bile, bizi saraya sokmazlar, öldürürler.

O sırada salonda gök gürültüsü gibi horultular işitilmeye başlamış. Devlerin bazıları uyuyorlarmış. Derken ötekiler de birer, ikişer uyumaya koyulmuşlar. Biraz sonra, devlerin hepsi derin uykulara dalmışlar.

Oğlan dolaptan yavaşçacık çıkmış. Kapıya kadar gidebilmek için devlere sürtünerek geçmek gerekiyormuş. İki tanesinin yanından kolayca sıyrılmış. Fakat, üçüncünün yanına geldiği vakit, geçecek yer bulamamış. Mutlaka ayağına basması icap ediyormuş.

Uyanırsa ne yaparım diye korkmaya başlamış. Fakat, devler o kadar derin bir uykuya dalmışlar ki, hemen o devin ayağına basıp atlamış. Dev, sanki gıdıklanmış gibi ayağını hafifçe kımıldatmış, ama uyanmamış. Oğlan derin bir nefes alarak kapıdan dışarı kendini dar atmış.

devam edecek

Adsız dedi ki...

Başlamış konağın arkasındaki dağa tırmanmaya...Sabaha karşı tepeye varmış. Gün ışırken ağaca yaklaşmış. Dikkatle bakınca. Orada yatan fareyi görmüş. Sırtındaki ceketi çıkarmış. Hayvanı ürkütmeden yanına sokularak ceketini üzerine atmış. Beklemeye başlamış.

Biraz bekledikten sonra, nasıl olsa fare havasızlıktan ölmüştür, diye ceketini kaldırmış. Fare kımıldamadan yatıyormuş. Acaba canlı mı, değil mi diye eğilerek hayvana bakarken, yerde bir şeyler parlamaya başlamaz mı Dikkatle bakınca, biraz evvelki taşların pırıl pırıl altın haline geldiğini görmüş. Sevinçten nerede ise küçük dilini yutacak olmuş.

Hemen alabildiği kadar bütün ceplerini altınla doldurmuş. Geri kalanları da çalıların arasına saklayarak üzerini toprakla örtmüş.

Oradan kalkarak büyük bir ağacın gölgesine uzanmış. Gece sabaha kadar oturduğu ve yol yürüdüğü için yorgunmuş. Güzel bir uyku çekmiş.

İkindi vakti, uzaklardan gelen köpek havlamalarıyla uyanmış.

Hemen kalkıp yola düşmüş. Devler konağının öte tarafındaki dağın yolunu tutmuş. Durmadan, dinlenmeden, karnının açlığını pınarlardan su içip gidererek yol alıyormuş.

Güneş batmış, hava kararmış, nihayet dağa varmış. Gene hiç durmadan yoluna devam ederek, gece yarısına doğru köye yaklaşmış, ırmak kenarındaki değirmene ulaşmış.

İçeri girdiği zaman, fakir değirmenciyi bir köşede uyuklar bulmuş. Selam verip bir kenara oturmuş, karnının çok aç olduğunu söyleyerek değirmenciden yiyecek istemiş. Fakir değirmenci, iki bazlama getirip bunun koymuş; başka yiyeceği olmadığını, kusura bakmamasını söylemiş.

Sonra, dereden, tepeden konuşmaya başlamışlar. Değirmenci fakirlikten söz açınca, oğlan:

Senin için zengin olmak işten bile değil, demiş...

Oğlanın bu sözlerinden bir şey anlamayan değirmenci:

Nasıl, demiş, anlatamadım? Benim için zengin olmak o kadar kolay mı?

Oğlan, gene:

Kolay ya, demiş, ama söylemeyeceğimi yapabilirsen?

Değirmenci, heyecan içinde :

Söyle, demiş, kabul ediyorum. Ne istersen yapacağım...

Bu sefer, oğlan :

Bir balta bulup, demiş, şu kocaman değirmen taşını parçalayacaksın! Oğlanın delirdiğini zanneden değirmenci :

Sen şaşırdın mı kendini oğlum, demiş. Bu, kolay bir iş mi? Eğer taşı parçalayacak olursan, değirmen çalışmaz. O zaman da, zengin olmak şöyle dursun, aç kalırım ben!

Oğlan gülmüş. Cebinden on altın çıkarıp değirmencinin önüne attıktan sonra :

İşte sana para, demiş. Bununla en iyisinden on tane taş alabilirsin. Haydi şimdi taşı parçala, ötesine karışma!

Değirmencinin gözleri parlamış. Yerde duranların sahiden altın olduğunu görünce, koşup bir köşede duran baltasını almış. Gelip değirmen taşına var kuvvetiyle indirmiş.

Taş parça parça olmuş. O anda, binlerce altın para değirmenin içine yayılmamış mı?

Zavallı fakir değirmenci, ömründe bu kadar çok altın para görmediği için ne yapacağını bilememiş. Gidip değirmenin kapısını kapadıktan sonra :

Gelen olursa bana bir şey bırakmazlar, demiş. Çabuk bunları toplayalım. Allah senden razı olsun. Seni bana Allah gönderdi...

Sevinç içinde, eli, ayağı titreye titreye altınları toplayıp un çuvallarına doldurmuş. Sonra bir çuval altını da oğlanın önüne getirerek :

Bu da senin hakkın, demiş. Al bunları!

Oğlan :

Hayır, diye cevap vermiş, bunların hepsi de senin. Güle güle harca, çokca tarla ve hayvan al. ölünceye kadar rahat eder, kimseye muhtaç olmazsın. Benim yetecek kadar altınım var. Eğer lazım olursa gelip senden isterim.

Sonra, oğlan, yerdeki kendi on altınını alıp ayağa kalkmış. Sevinçten oraya buraya koşan, yerinde duramayan değirmenciye “Allahaısmarladık” diyerek çıkıp yola koyulmuş.

Adsız dedi ki...

Sabaha karşı bir kasabaya varmış. Gidip bir hana yerleşerek karnını doyurduktan sonra, uykuya yatmış.

Akşama yakın uyanmış. Hemen dışarı çıkarak güzel bir at satın almış. Heybelerine yiyecek doldurarak Hindistan’ın yolunu tutmuş.

Az gitmiş, uz gitmiş, dere, tepe düz, gece, gündüz, altı ay bir güz gitmiş, nihayet Hindistan’a ulaşmış.

Hint Padişahı’nın oturduğu şehri öğrendikten sonra, oraya gidip bir hana yerleşmiş.

Çarşıdan birtakım şık elbise satın almış. Gelip handa bunları giymiş. Eline bir de çanta alarak sokağa çıkmış.

Saraya yaklaştığı zaman, yavaşlamış. Yüksek sesle :

Göz hekimiyim!... Körleri iyi ederim!... Yok mu hekim isteyen? diye bağırarak dolaşmaya başlamış.

Sarayın etrafında birçok defa gezinmiş. Nihayet, pencerelerden biri açılmış. Bir arap uşak :

Hekim başı! Hekim başı! diye seslenmiş.

Oğlan sarayın kapısına gelerek beklemeye başlamış. Uşak aşağıya inerek bunu sarayın bahçesine aldıktan sonra :

Çabuk gel, demiş, seni padişahımız istiyor. Beraber saraya girmişler. Süslü salonlardan geçerek, merdivenlerden çıkarak Hint Padişahı’nın yanına varmışlar.

Arap uşak yerlere kapanıp padişahı selamladıktan sonra :

Göz hekimini getirdim padişahımız! Demiş.

Padişah, oğlana :

Hoş geldin hekim başı, demiş. Sen körlerin gözlerini açarmışsın, öyle mi?

Oğlan, hiç bozmadan :

Evet padişahım, diye cevap vermiş. Hem de çok çabuk açarım!

Bu sefer padişah :

Pekâlâ, demiş. Biricik kızımın gözleri yıllardan beri görmüyor. Getirmediğim hekim, yaptırmadığım ilaç kalmadı. Hiç birinden fayda görmedik. Tersine olarak, gözleri daha fazla kapandı. Bu yüzden bu hekimlerin hepsini zindana attım. Eğer sen de kızımın gözlerini açamazsan zindana gireceksin; haberin olsun?

Oğlan, gülerek :

Şartlarınızı kabul ediyorum padişahım, demiş. Kızınızın gözlerini bir günde açamazsam beni zindana atınız!

Padişah :

Hadi bakalım, göreyim seni, demiş. Eğer dediğini yapabilirsen, kızımı sana veririm.

Sonra, uşağa dönen padişah :

Hekim başıyı alın, kızımın yanına götürün! diye emir vermiş.

Oğlan, yerlere kadar eğilerek padişahı selamlamış, dışarıya çıkmış.

Uşak onu alarak küçük sultanın yanına götürmüş.

Oğlan, küçük sultanı muayene etmiş. Kızın iyiden iyiye kör olduğunu anlayınca :

Üzülmeyiniz sultanım, demiş, gözleriniz pek yakında görecek!

Küçük sultan :

Aaaah! diye içini çekmiş. Yıllardan beri her gelen hekim böyle söylüyor, arkası gelmiyor... Nerede o günler?

Oğlan :

Ben o hekimlerden değilim sultanım, diye onun sözünü kesmiş, gözleriniz açıldığı zaman bana ne vereceksiniz bakayım?

Güzel sultan :

Gözlerimi açacak insana canımı bile veririm, demiş. Ah o günü bir görsem?

O zaman oğlan :

Bana biraz izin veriniz sultanım, demiş. Gidip ilaçlarımı hazırlayarak geleyim.

Odadan çıkmış. Uşağa, kendisini bahçeye indirmesini söylemiş. Beraber bahçeye inmişler. Oğlan ağaçlara bakarken büyük hurma ağacını görmüş. Bahçıvanın merdivenini getirterek ağaca çıkmış. Kuru yapraklardan on, on beş tane toplayıp ceplerine koyduktan sonra aşağıya inmiş.

Uşağa, boş bir oda göstermesini söylemiş. Küçük sultanın odasına yakın bir yerdeki bir odayı açmışlar. İçeriye girerek kapıyı kilitlemiş.

Yere bir örtü yaymış. Cebindeki kuru yaprakları çıkararak avucunda ufalamış, hepsini toz haline getirmiş. Tozları bir kavanoza koyarak dışarı çıkmış.

Uşağı çağırarak, küçük sultanın yanına gideceğini söylemiş. Birlikte güzel sultanın odasına girmişler.

Oğlan :

Sultanım, demiş, şöyle yatağınıza uzanır mısınız?

Güzel sultan heyecan içindeymiş. Yatağına girip uzanmış. Bunun üzerine, oğlan, kavanozdan avucuna bir miktar toz boşaltarak kızın gözlerini serpmeye başlamış. Her iki gözüne de bolca toz serptikten sonra, eğilip tozları üflemiş. Arkasından da :

Açın gözlerinizi sultanım! demiş.

Küçük sultan gözlerini açar açmaz bir çığlık atmış ve o anda yerinden fırlayarak oğlanın boynuna sarılmış. Sonra da kendini koridora atarak : Görüyorum! Görüyorum! diye bağırmaya, babasının odasına doğru koşmaya başlamış.

Onun bağırarak odasına girmesinden gözlerinin açılmış olduğunu anlayan padişah, hemen yerinden kalkarak sevgili kızını kucaklamış :

Geçmiş olsun yavrum, demiş. Bugünlere kavuştuğumuza şükredelim.

Sonra, bir uşak çağırarak :

Hekim başıya söyleyin, demiş kendisini bekliyorum...

Gidip oğlanı padişahın huzuruna getirmişler.

Padişah :

Allah senden razı olsun hekim başı, demiş.

Kızımı yeniden dünyaya getirdin!

Bu söz üzerine, oğlan :

Ben sadece vazifemi yaptım padişahım, demiş.

Oğlanın cevabına memnun olan padişah da :

Bundan sonra sen benim damadımsın, demiş. Bu andan itibaren kızımla nişanlısınız. Düğün hazırlıklarına hemen başlansın!

Padişahın emri üzerine, küçük sultanla hekimin nişanlandıkları halka ilan edilmiş. Çok geçmeden, padişah, damadını sarayın hekim başısı tayin etmiş.

Düğün hazırlıkları bittikten sonra, kırk gün, kırk gece süren şenliklerle iki gencin evlenmeleri kutlanmış.

O günden sonra küçük sultanla oğlan mutlu bir hayat sürmeye başlamışlar.

Gel zaman, git zaman... Aradan geçmiş epey zaman...

Adsız dedi ki...

Günlerden bir gün, bizim damat hekim başı, saraydaki odasında pencere önünde otururken, uzaklardan üstleri, başları perişan bir halde iki gencin saraya doğru yaklaştıklarını görmüş. Bunlar gelip sarayın kapısında durmuşlar. Kapıcı başıya bir şeyler söylemeye başlamışlar.

Oğlana bunlar yabancı gelmemiş. Saçları, sakalları uzamış olan bu iki genci tanır gibi olmuş. Bir uşak çağırarak, sarayın kapısında duran iki adamı yanına getirmelerini söylemiş.

İki genç adam korka korka odasına girmişler. Oğlan bunlara:

Siz kimsiniz, nereden gelip nereye gidiyorsunuz, diye sormuş.

Bunlar, kim olduklarını, başlarından neler geçtiğini anlatmaya başladıkları zaman, oğlan, bu ikisinin de öz ağabeyleri olduğunu öğrenmiş.

Kendisi şık, ipekli elbiseler içinde, uzun bıyıklı, başında da kocaman, tüylü bir kavuk olduğu için ağabeyleri onu tanımamışlar.

Bu sefer o kendisini tanıtınca, ağabeyleri neye uğradıklarını anlayamamışlar. Kalkıp küçük kardeşlerinin boynuna sarılarak, yolda kendisini bırakıp kaçtıkları için darılmamasını söylemişler. O da hiç ses çıkarmamış.

Sonra oturup başından geçenleri ağabeylerine anlatmış.

Ağabeyleri de, iş bulmak için aylardan beri dolaştıklarını, nihayet aç ve perişan bir halde Hindistan’a geldiklerini ona anlatınca, oğlan hemen uşakları çağırarak ikisine de birer kat elbise getirtmiş. Kendilerini hamama gönderip yıkatmış. Altlarına güzel birer at verdirmiş. Heybelerine yiyecek, ceplerine de para koydurarak memlekete doğru uğurlamış.

Bunlar yolda giderlerken, küçük kardeşlerinin başından geçenleri aralarında konuşarak onun bugünkü halinden kıskançlıkla söz etmişler. Sonra, devler konağına gidip, onun yaptığı gibi dolaba saklanmaya, devlerin haber verecekleri yeni hazineleri öğrenip zengin olmaya karar vermişler.

Böylece durmadan yol almışlar. Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış, nihayet devler konağının bulunduğu tepeye ulaşmışlar.

Yerde sürüne sürüne konağa yaklaşmışlar. Etrafa göz gezdirip içeriyi dinlemişler. Ses seda işitmeyince kalkıp konağa girerek içerdeki büyük dolaba saklanmışlar.

Akşam olmuş. Devler birer birer gelmişler. Kazanları indirip karınlarını doyurduktan sonra konuşmaya başlamışlar.

Bir tanesi:

Bugün neler öğrendiniz, anlatın bakalım? demiş.

Bir başka dev:

Ağaç altındaki fare bir insanoğlu tarafından öldürülmüş, altınlar da alınmış, demiş.

Devlerden biri:

Fakir değirmenci değirmen taşını parçalamış, çıkan altınları alarak zengin olmuş, demiş.

Bir başka dev de:

Hint Padişahı’nın kızının gözleri açılmış, diye söylenmiş. O zaman, öteden başka bir dev atılarak:

O halde bizim konuştuklarımızı birisi dinliyor, demiş. Arayalım her tarafı!

Devler, hep birden:

Doğru söyledin, arayalım! Diye homurdanarak yerlerinden kalkmışlar. İçerisini aramaya başlamışlar.

Dolabı açar açmaz iki kardeşi görmüşler. İkisi de korkudan bayılmış, hareketsiz yatıyorlarmış.

Bunları uyuyor zanneder kollarından, bacaklarından çekmişler. Dolaptan çıkarıp yere atmışlar. İkisinde de hareket yokmuş.

O zaman, devlerden biri:

Yakalayacağımızı anlayınca, ödleri kopmuş, ölmüşler, demiş.

Başka bir dev:

O halde cezalarını buldular, diye söylenmiş.

Bir başkası da:

Biz ölü insan eti yemeyiz, diye konuşmuş. Atalım bunları dışarıya, kurtlar, kuşlar yesin!

O böyle söyler söylemez, devin biri, ikisini de bacaklarından kaldırdığı gibi dışarıya götürmüş, otların üzerine atmış.

Dışarıda saatlerce baygın yatan oğlanlar, sabaha karşı havanın iyice serinlediği bir sırada, ayılmışlar. Ölmediklerini görünce, Allah’a şükretmişler. Sonra etrafı dinlemişler. İçerden horultular geldiğini duyunca, devlerin henüz uyanmadıklarını anlayarak, kalkıp tabana kuvvet oradan kaçmışlar.

Gün ışırken devler konağından çok uzaklara varmışlar.

O zaman, kardeşlerini yolda bırakıp kaçtıklarını, sonra da onu kıskandıkları için başlarına bu felaketin geldiğini, ancak Allah acıdığı için de devlere lokma olmaktan kurtulduklarını birbirlerine söylemişler.

Yaptıklarından utanarak, ne memlekete, ne de Hindistan’a gidemeyeceklerini anlamışlar. Başka bir şehirde iş bulup çalışmak için yollarını değiştirmişler.

Onlara masal, bizlere sağlık

Adsız dedi ki...

aaah aaah bir zamanlar
BBO ailesinde en güzel masalları yazan bir Başkanımız vardı...
sahi başkanım be oldu bizim o masallara...

Adsız dedi ki...

valla bravo beş kişi kalmış burda onlarda azimle yazıo..boşmusunuz pardon

no name dedi ki...

ablacığım çok güzel bir masal bu,
yüreğine sağlık,
bir tanesin sen...

eylem dedi ki...

ablacım harikasın
ellerin dert görmesin
çok güzeldi


bu arada yağmurcum hoşgeldin
masalların arasında kalmışsın
biraz zor görünüyorsun
şükür kavuşturana :)

Adsız dedi ki...

Mavigünüm, cömert yüreklim bizi bir gün sarkilarla besliyorsun bir sonrakinde masallarla. Senin hakkin ödenmez, ancak karsinda sevgiyle egilinir... :)
Iyi ki varsin...

Adsız dedi ki...

ablacım coşmuşsun ..


başlarım işine diyerek kaytarma molası verdiğim anda masalınla karşılaştım, okadar güzel ve akıcıki bir çırpıda okudum..sağolasın

ben masalcılıktan emekli oldum ablacım:)))

şimdilerde kendimi derin meselelere çözüm aramaya adadım....neymiş o derin mesele diye sorma henüz meslenin ne olduğunu bulma azmindeyim:))

ooff ooff

yoruldum ben ya

tam da nikotin krizinin bana el ense çektiği an şuan...geçmiyor vakit geçmiyor, hele bugün hava çok sıcak...

ben ooofff demeyeyimde kimler desin..

bu arada ana sayfadaki resim niye değişmiş bilgisi olan varmı ? nerden olacak ya, bendeki de soru işte...

Adsız dedi ki...

seval ablacım büyüğümsün ,sevgim saygım büyük ama cezalısın:))

bize iftarda ızgara balık yapmak cezan...ama yalnız bırakmak olmaz seni...mavigün ablamızıda salata yapma ile cezalandırıyorum..eylemcim kurtuldum sanma..sende sofrayı hazırlamakla yükümlüsün..

erkekler siz keyfinize devam edebilirsiniz:))


şu ceza dağılımından sonra isyan çıkmaması gibi bir durum söz konusu olamaz sanırım...geniş güvenlik önlemleri istiyorum no name:))

Adsız dedi ki...

İsimsiz dedi ki...
valla bravo beş kişi kalmış burda onlarda azimle yazıo..boşmusunuz pardon

09 Eylül 2008 Salı 13:58

.........................

bu yorumu yapan sadece bugünlük siteye uğramış belli


takipçi olsaydın bizlerin burda ne amaçla olduğunu biliyor olur ve böyle bir yorum yapmaya gerek duymazsın...neyse arkadaşım canın sağolsun ne diyeyim...

Adsız dedi ki...

İsimsiz dedi ki...
ALLAH BELASINI VERSİN BU ŞİRKETİN BBO KATLETTİ REZİLLER BU GÜNE KADAR HANGİ DİZİ ONDAN KALİTELİ ÇIKTI LANET OLSUN DİZİMİZİ KATLEDENLERE ALLAH VERSİN BELALARINI ONLARIN HERKEZE İYİ AKŞAMLAR

08 Eylül 2008 Pazartesi 19:17..........................................................................

bu yorumu yapan arkadaşıma diyecek birşey bulamıyorum....arkadaşım isyan ediyorsun anlıyorum ama bu isyan ve bu yorum için biraz geç olmadımı sence de ?

dizi biteli aylar oldu...dizi dün bitmiş olsa anlarım isyanını ama şimdi pek bi anlamı yok sözlerinin be arkadaşım...en azından diziyi bitirenler açısından....

ben isterimki

isyan bile ediyor olsak haklılığımızı yanlış sözlerle yitirmeyelim..bizlere yakışan isyanda bile kalp kırmamaktır...aksini yaparsak ne farkımız kalır ?

neyse siz bakmayın bana, nikotin kriziyle güreşteyim..

eylem dedi ki...

başkanım o nasıl bir yorumdur öyle
erkekler keyfine baksın bayanlar sofra hazırlasın ohh
diyerek devam edeceğim ama hiç halim yok isyan çıkartmaya :)

ayrıca isyanlık birşeyde yok biz yemek ve sofra işine bakacağız
yemekten sonra da keyfimize
biz keyfimize bakarkende siz bulaşık yıkayıp çay hazırlayacaksınız
yaa herşey sırayla :)

Adsız dedi ki...

eylemcim yemek sonrası aktiviteler konusunda da yanılıyorsun demek istemezdim ama üzgünüm ki yanılıyorsun..çay ve bulaşık işi de size ait:)))

hehehehe

itirazı olan ?

eylem dedi ki...

tabi tabi sen iste yeterki başkanım
ablalarııımm başkan size birşey diyor :))

Adsız dedi ki...

evet diyorum

itirazı olan ?

:))

Adsız dedi ki...

Başkanım merhaba,nikotin krizi had safhada yine anlaşılan...

Adsız dedi ki...

oo yağmur hoşgeldin...

evet aynen dediğin gibi

ne iyi ettinde geldin

ben seni unutmuştum ceza sırasında

sende yemek sonrasında çay demlenmesi ve servisinden sorumlusun:))

eylem dedi ki...

kabul etme yağmur
görevlerini atacak yer arıyor başkanım o onların işi :)

Adsız dedi ki...

Merhaba dedik borçlu çıktık öyle mi :))
siz başkanım tatlı alacak mısınız yemekten sonra yiyelim hep beraber?

Adsız dedi ki...

ah eylemcim

kabul etmeme gibi bir seçenek mevcut değilki:))

hehehehe

müthişim ben ya hatta harikulade ve hatta ondanda öte...ben ben Allah beni özene bezene yaratmış sanki,sanki değil öyle....ooff ooff ne kadar alçak gönüllü ve mütevaziyim..hayranım bu huyuma:))


evet az kaldı dostlar delilik olayını gerçekleştiriyorum:))

biri bana bi sigara versin,krizlerdeyim:)

Adsız dedi ki...

istediğiniz tatlı olsun bayanlar...

1-kemalpaşa
2-tel kadayıf
3-kaymaklı ekmek kadayıfı
4-şekerpare
5-sütlaç
6-güllaç


hepsinden birer porsiyon söyledim hepimize...başka arzusu olan ?

Adsız dedi ki...

peki Eylem ciğim kabul etmeyeyim o zaman.Hep bizden mi olacak dimi ama?

Başkanım bu gece biz otursak sofra başında siz yapsanız hizmeti nasıl olur.
Tamam söz iftardan sonra ilk sigaranızıda ben ikram edeceğim size.
Anlaştık mı?

eylem dedi ki...

ben onları kabul etmem başkanım
elde açma baklava isterim
hemde siz açacaksınız :)

işte budur yağmurcum
çünkü iş onların işi :)

Adsız dedi ki...

o teklifi okumamış ve duymamış olayım yağmurcum...aksi halde cezalardan ceza beğenmeye başlayabilirsin:))

no name nerdesin üstadım ya

Adsız dedi ki...

:) ilahi Baskanim yaa hic gülecegim yoktu sen cok yasa emi.. Neyse canim kardesim senin istedigin iftar yemegi olsun, sözü bile edilmez elbette! Hele de hep birlikte olacaksak o sofrada buna ceza denilir mi?

Eylemcim sevgili Baskanimiz son haftalarda bizden oldukca uzak kaldigi icin nazinin gecerli oldugu sinirlari yeniden cizmeyi istemis olmali.. Simdi özellikle bizim hosgörümüze ihtiyaci var saniyorum canim, birak biraz simartalim, nasilsa bulasiklari yikatacak birilerini buluruz. Hic biri gönüllü olmazsa erkeklerin aralarinda kura cekeriz olur biter... :) Üzme kendini canim..

Baskanim, taze pide almak icin firina kim gitcek? Onu da belirleseydiniz bir zahmet.. :)

Adsız dedi ki...

Ne var başkanım bir kerede bizim teklife he deseniz...
Biz hiç kırmadık ki sizi şimdiye kadar...
Hem bu arada benim canım güllaç istiyor ben gülleç alayım lütfen:))

eylem dedi ki...

duy başkanım duy

daha ne olsun ya işten gelelim yorgun argın yemeğinizi hazırlayalım
daha da neymiş çaymış bulaşıkmış olmaz
onlar sizin

eylem dedi ki...

evet ablacım hele yemeğe gelsinler
güzel bir iftar yapalım
sen halledersin bulaşığı kimlerin yıkayacağını ki belli :))

Adsız dedi ki...

seval ablacım pide alma işini eylemcim yapacak,,çok sevindi kendisi bu teklifi ona yapınca..ne demek başkanım sizimi kıracağım isteyin taaaa Konya'dan alır gelirim dedi..bende kıramadım tabi...bi işi gönüllüsüne vermek lazım ne de olsa:)))

yağmursum hafif itirazımsı tavır seziyorum sözlerinde,istersen yapma bunu he:)))

bak zaten nikotin alamıyorum,hıncımı sizden alırım he:)))

Adsız dedi ki...

bulaşık işine şöyle bir çözüm buldum...yağmurcum şu hazır tabaklar var ya, kullan at olanlardan..he işte onlardan alıyorsun kişi başına 3 er tana gelecek şekilde...böylece bulaşık yıkama derdini şappadanak hallediyoruz..))

muhteşemim demiştim demiyeceğim , sonra dedikodu oluyor böbürleniyor başkan diye:))

Adsız dedi ki...

neyse başkanım ne yapalım bir çeşit kriz anı bu öyle değil mi?
neyse boş verin kullan at tabakları çok sevimsiz oluyor onlar sofrada.Olmazsa bulaşık makinesine atarız bulaşıkları olur biter... O da yoksa şayet ben yıkarım siz durularsınız :))

eylem dedi ki...

tabiki başkanım yeter ki siz isteyin alırım ben pideleri

olmaz başkanım porselen ya da cam tabak olacak
yoksa onlarda yemeğin tadı olmuyor :)

Adsız dedi ki...

aa lütfen! Lütfen, siz o dedikoduculara kula asmayin Majesteleri... :)

Mütevaziligin kisiye dönüsmüs hali zat-i sahanesi sizsiniz! :)

Alcak gönüllük sizinle yükseldi, yükseldi, yükseldiiii.. taa.. yükseldiiii taaa tavana seyytti... :)

A be Baskanim, Allah ne muradin varsa versin, sana uyup güldüm ya, sen de gülesin... :)

eylem dedi ki...

iyi akşamlar

iftarda görüşürüz
kendinize iyi bakın

Adsız dedi ki...

amin ablacım hepimiz gülelim..baksana sıkıntılı zamanda gülebilmek için kırk takla atıyoruz..

ah be eylemcim bak sen habire itiraz ettiğin için yemeği iptal ettim, herkes serbest:))

Adsız dedi ki...

güle güle Eylemcim, iyi paydoslar, iyi aksamlar canim... :)

Birazdan benim de hürriyetim baslayacak, darisi hala calismaya devam edenlere diyor, herkese iyi aksamlar diliyorum..

Adsız dedi ki...

seb kim yahu? ben yaziyorum onun adina yorum kayit ediliyor!

cik cik cik... :)

Adsız dedi ki...

iyi akşamlar

bereketli iftarlar

yarın görüşmek dileğiyle

sevgiyle sağlıkla dostlukla kalın

Adsız dedi ki...

anlasilan memlekette iftar vaktine denk geldim :)

hayirli iftarlar
Allah kabul etsin...

Adsız dedi ki...

arkadaşlar yeni geldim hikaye için elinize yüreğinize sağlık.

Adsız dedi ki...

Hep beraber güzel bir güne uyanabilmek dileğiyle,herkese iyi geceler...

Adsız dedi ki...

Hepimize Allah rahatlik versin...

eylem dedi ki...

gününüz aydın neşeniz bol olsun
güzel bir güne başlamanız dileğiyle
günaydın
hepimize kolay gelsin

no name dedi ki...

Herkese günaydınlar diliyorum,

güzel bir gün olur inşallah...

Adsız dedi ki...

Günaydin...

Insanlar hala acliktan, hastaliktan kirilirken, dogal afetler birbirini kovalayip doganin dengesinin ne denli bozuldugunu gözümüze gözümüze sokarken, insan beyninin icat edebildigi en korkunc silahlarla en adaletsiz cikar savaslari burnumuzun dibinde sürerken, en güclü en zengin ülkelerde bile insanlar birbirini yerken, bir sürü bilim adamlarinin yeryüzünde insanliga hizmet niyetinde yapacak baska buluslari kalmamis gibi yarim yüzyildir milyarlarca dolar harcayarak hazirladiklari "big bang" projelerinin bugün uygulanmasi söz konusu.

E, dolayisiyle bugünün hepimiz icin özel bir gün olacagi kesin, cünkü sonuc olarak Dünya´miz icin felaketlere yol acabilecegini iddia edenler de yine bilimadamlari..

Onlardan daha iyi bilecek degiliz, engel olacak gücümüz de yok, hakkimizda hayirlisini dileyelim, bizde her zaman sevgi ve dostluk kazansin...

Adsız dedi ki...

günaydın dostlarım

iyi veya kötü yaşayıp göreceğiz bugünün nasıl birgün olduğunu..iyi şeylerin olması hepimizin ortak temennisi...

sevalcim ya adamlar yıllarını ve parasını vermiş o işe..bırak yapsınlar big bang midir nedir işte onu...hem bakarsın bir kara deliğimiz olur,minicik şirin, el birliğiyle büyütürüz onu:)) fena mı yani?

dünyanın düzeleceği konusunda hala ümidi olanlar sizlerle birlikte olmak isterdim ama üzgünüm , bu düşünceniz sadece bir hayal...insanoğlu rahat bıraksa dünya 50 yıl içinde kendini yeniler, ne havakirliliği kalır ne kuraklık ve çöller...ama dedimya insan denen canlı var, kendi yaradılış amacından sapmış,ben kavramından başka birşey bilmeyen,aç gözlü-çıkarcı-cani....sayamam gerek yok sanırım,zaten biliyoruz hepimiz...

dünyanın düzelmesi için insan denen bu yaratığın kendine gelmesi ve bahşedilen AKIL'ı olması gerektiği gibi kullanmaya başlaması gerekiyor...ama bizler o aklı ne için kullanıyoruz ?

imkansız dostlar,dünya düzelmez

no name dedi ki...

Arkadaşlar,
Hele bir nefes alın yaa.
Sabah sabah,
Ne oluyoruz?
beşinci dünya savaşı mı çıktı?
üzerine basacak toprak mı kalmadı?

sakin olalım,
gökyüzü hâlâ mavi (Mavigünüm neredesin? Bak günaydın dememenin sonuçlarını görüyorsun değil mi,İnsanlar nasıl karamsar bir ruh halinde,lütfen görevini aksatma ablacığım.Gökyüzünü sürekli mavi görmek istiyoruz.Yoksa... karamsar oluyoruz...)
kuşlar uçabiliyor,
çocuklar cıvıl cıvıl okula gidiyor,
üstümüzde bayrağımız özgürce dalgalanıyor,
akşama belçika'yla maçımız var...

hadi bakalım derin bir nefes alıp bismillah diyerekten işimize başlayalım...

Kim Korkar Hain Kurttan...


Başkanım masal da masal,
tuturduk bir masal,kısa da olsa olur...
bekliyoruz zat-ı şahanelerinizden.

Adsız dedi ki...

karamsarlık değil no name..sadece gerçek dünyaya döndük bir an için...

Adsız dedi ki...

tünaydın..

dostlar bu ne hız böyle...

canım kankacım sakin ol.

başkanım merak etme bu çarpışma duyduğuma göre bu cern olayı yani senin bahara çarpılmadan daha az etkiliymiş..

başkanım sahi sen baharı son haliyle görmedin değil mi?
seninle çarpışmasından sonra bir türlü eski haline gelmemiş görenler çok üzgün olduğunu üzüntüden sarasıp solduğunu söylediler..benden söylemesi bir ilgilen istersen başkanım..
bak çarpılmadan hasar gören bir sen değilmişsin..

ah canım kardeşim no name ben bu CERN meselesini unutmuşum yoksa tüm silahlarımı alan (PC'LERİ) yeğenlerimle gerçek bir çarpışma yapar Bir PC i ele geçirirdim..
böyle bizimkilerin ateş sahasında uyanacaklarını bilseydim.ben sizlere günaydınsınsız bırakmazdın tüh tüh...

olsun bilim adamları,silah adamları
hepsi bir şeyler yapa dururpduruken
bizlerde olduğumuz yerde hep beraber söylüyoruz yada hep birlikte dinliyoruz.

zara dan..
dürüyemin güyümleri kalaylı

http://www.youtube.com/watch?v=h7iqk2XN5m8

eylem dedi ki...

hoşgeldin ablacım
demek yeğenler pc'lere el koydu
kolay gelsin
canın sağolsun

Adsız dedi ki...

ablacığım,
hoşgeldin,gelir gelmez varlığın içimi huzurla doldurdu.

kankanla başkanım sığınağa indiler,
yarın akşama kadar dışarı çıkmayı düşünmüyorlarmış.
anlayacağın tırsaki vaziyetteler...

bi seslende çıksınlar...

Adsız dedi ki...

Mavigünüm neseyle gelmis, bize sevinc getirmissin, hosgeldin canim...

Hay sen cok yasa No Namecim ya, iyi ki söyledin cünkü ben nerde olduguma bakmadan ceptelefonumun cekmemesine sasiyordum... :)

Sinciiik, hic itiraz istemem, hepinize yer ayarladim siginagimda, cok lüks degil elbet, bir ise yarar mi o bile bilinmez ama ben Allah ne verdiyse´ye sükrederek tüm sevdiklerimi yanimda götürüyorum, siz de tipis tipis geliyonuz...na na na naaay.. :)

Patladiii patladiii, patlamadi? O zaman herkes serbest..

Baskanim senin hazirliklar ne durumda? :) Bak Mavigün ne diyor, sana carptigindan beri pek de perisanmis kizin hali, senin siginakta diyorum bahar hanim kizimiza da yer var mi? :)

no name dedi ki...

ablacığım,
ablamın bahsettiği bahar sonbahar.
başkanımın son-baharla işi olmaz.
o bir sonraki ilk-baharı bekleyecek kadar sabırlıdır.
şu an nikotin krizinde ama alışıyor yavaş yavaş.
akşama doğru kendini gösterecektir...

Adsız dedi ki...

herkes frenkans ayarını yaptımı
tamam bakın sığınaktayım çekemiyorum yok..
çıkın artık çarpışan çarpıştı dünya hala aynı şekilde dönüyor..

yayınımıza başlıyoruz.

fahir atakoğlundan
as one..

http://www.youtube.com/watch?v=6Bpl5RWJo34

Adsız dedi ki...

evet dünyayı kötüler yönetiyor..
evet iyi insanlar azılıkta
ama varlar değil mi evet sığınaktan çıkalım lütfen
iftar saati geliyor..top batlıyacak..şurda kaldı 3-4 saat..


sıradaki parça yeliz ile devam ediyor..

dünyada sevgide var diyor evet sevgide var..
ah sevgi kim mi
ramazanın kız kardeşi..
hadi hadi...

Bu ne Dünya Kardesim,Seven Sevene.
Bu ne Dünya Kardesim Böyle.
Bir Garip buruk icim, bilmem ki niye.
Belkide Sevdigim yok diye.
Bu ne Dünya Kardesim, Gülen Gülene.
Bu ne Dünya Kardesim Böyle.
Bende (hep) onlar gibi, Gülsemmi öyle.
Yüregim kan aglasa bile.

Ne bir Kürk ister bu sen Gönlüm.
Ne bir Han nede Saray lalalalalalay,
Ye ic eylen cok kisa ömrün.
Sev Cünkü Sevmek en kolay.
Ne bir Kürk ister bu sen Gönlüm.
Ne bir Han nede Saray lalalalalalay,
Ye ic eylen cok kisa ömrün.
Sev Cünkü Sevmek en kolay...

Bu ne Dünya Kardesim, Gezen Gezene.
Bu ne Dünya Kardesim Böyle.
Birkez olsun cikip gitsem, dolassam o yerlerde.
O Rüya dolu Ülkelerde.
Bu ne Dünya Kardesim, Üzen Üzene.
Bu ne Dünya Kardesim Böyle.
Kimseyi incitmeden, kirmadan tek bir Kalbi.
Yasamak elbet en güzeli.

Ne bir Kürk ister bu sen Gönlüm.
Ne bir Han nede Saray lalalalalalay,
Ye ic eylen cok kisa ömrün.
Sev Cünkü Sevmek en kolay.
Ne bir Kürk ister bu sen Gönlüm.
Ne bir Han nede Saray lalalalalalay,
Ye ic eylen cok kisa ömrün.
Sev Cünkü Sevmek en kolay...

Bu ne Dünya Kardesim, Giden Gidene.
Bu ne Dünya Kardesim Böyle.
Gün gelip Selam verince, gökteki Meleklere.
Artik dönüsün yoktur Yere.
Bu ne Dünya Kardesim, Göcen Göcene.
Bu ne Dünya Kardesim Böyle.
Gün gelip Selam verince, gökteki Meleklere.
Artik dönüsün yoktur Yere.

Ne bir Kürk ister bu sen Gönlüm.
Ne bir Han nede Saray lalalalalalay,
Ye ic eylen cok kisa ömrün.
Sev Cünkü Sevmek en kolay.
Ne bir Kürk ister bu sen Gönlüm.
Ne bir Han nede Saray lalalalalalay,
Ye ic eylen cok kisa ömrün.
Sev Cünkü Sevmek en kolay.
Ye ic eylen cok kisa ömrün.
Sev cünkü Sevmek en kolay.


dinliyoruz...
http://www.youtube.com/watch?v=zOBGremwJxM

Adsız dedi ki...

bu şarkımız tüm kankalara gidiyor..
kankası olmayan kendine kanka bulsun

kıskanmak yok..



ikimiz bir fidaniz
diyoruz..
tülay dan dinliyoruz..


yola cikmis ariyorum
kaybettigim askimi
sakin bana umit verme
seveceksen baskasini

bana toz pembe gorunmez
sensiz dunyam cok karanlik
benim senden daha fazla
sevecek kimsem yok artik

ikimiz bir fidanin
guller acan daliyia
sen benimle ben seninle
bu hayati yasamaliyiz
severek birbirimizi
hayatta hep gulmeliyiz
hayatta hep sevmeliyiz

yasamanin gayesini
seni sevince anladim
senden gelen her cefaya
bu canimi adadim

bil ki tahammul kalmadi
baska birini sevmeye
sevme benden baskasini
razi degilsen olmeme

http://www.youtube.com/watch?v=MEmIJNhWzeA


evet nostalji sevgili bbo ailesi..
dinliyoruz..

Adsız dedi ki...

sıradaki parça sevgili başkanıma
gidiyor
sanırım sigarasızlık bahar çarpmasından bile beter yapıyor insanı...

buyur başkanım dinleyelim..

sigaramın dumanı

Sigaramın dumanı
Yoktur yarin imanı
Altından köşk yaptırdım
Gümüşten merdivanı

Ey Güllü Güllü Güllü
Yaşasın hanım Güllü
Peştemallı püsküllü

Hanım etme bu nazı
Gel bize bazı bazı
Bize Harputlu derler
Biz çekmeyiz bu nazı

Harput'tan aldım bakır
Yosmam gözlerin çakır
O senin gözlerine
Kurban olsun bu fakir

Ey Güllü Güllü Güllü
Yaşasın hanım Güllü
Peştemallı püsküllü

Hanım etme bu nazı
Gel bize bazı bazı
Bize Harputlu derler
Biz çekmeyiz bu nazı


http://www.youtube.com/watch?v=0YKapWybUHE

eylem dedi ki...

çekilin çekilin yol verin ya
tüh radyo programı başlamış geç kaldım görüyormusunuz

nasılda güzel şarkılar çalınmış
o kankalar için çalınan şarkı varya çok güzel, çok teşekkür ederiz
ve çok güzel şarkılarla devam ediyor
program hadi dinleyeyim hemen

Adsız dedi ki...

sırada ki parça yağmur kardeşime
gidiyor..
adın gibi güzel olsun hayatında..

yağmur yüreklim

Son vapurda ayrıldı limandan
Son tren içimi çizipte geçti
Bir bir ışıkları söndü odaların
Kapılar gözlerini uykulara kapadı
Yarim yağmur yüreklim uyuyormusun

İçimde kırılır kalır, çığlığın sesin
Susar yüreğimde hüzün, soluğum susar

Belki kavuşamam sana, ölümde gelir
Bulutlara yazdım seni, yağmur yüreklim

Oy dilsizim oy gülmezim, yağmur yüreklim
Oy çiçek bakışlı yarim, ağlayan sesim

Sensiz yaralıdır zaman, yıllar yaralı
Sararır içimde hüznüm, yıllar yaralı

Sarılıp yarama gitsem, çare değilki
Bulutlara yazdım seni, yağmur yüreklim

Oy dilsizim oy gülmezim yağmur yüreklim
Oy çiçek bakışlı yarim ağlayan sesim


http://www.youtube.com/watch?v=KA5etZAKvLQ

Adsız dedi ki...

En büyük radyocu benim Kankam!

Yüregine, ellerine saglik canim arkadasim..

Adsız dedi ki...

sırada ki parça kaya kardeşime
tekrar memleketine gelecek günleri için..
ve tüm gurbettekilere


Duman dan

Gurbet

Kime desem derdimi ben bulutlar
Bizi dost bildiklerimiz vurdular
Bir de gurbet yarası var hepsinden derin
Söyleyin memleketten bir haber mi var
Yoksa yarin gözyaşlarımı bu yağmurlar

İçerim yanıyor yar yar yaram pek derin
Bana nazlı yardan bir haber verin

Bulutlar yarime selam söyleyin
Kavuşmak gününüz yakınmış deyin
Felek yardan ayrı koyduysa bizi
Gurbet elde bir başıma neyleyim
Yardan ırak yaşanırmı söyleyin

İçerim yanıyor yar yar yaram pek derin
Bana nazlı yardan bir haber verin

http://www.youtube.com/watch?v=CBAMFXOuZVU

Adsız dedi ki...

yayınımızın son parçası tüm BBO ailesi isteği olarak sırada ki parça

murat aras ve birol güven
sevgilerimizle gönderiliyor..

evet
Murat bey
ve
Birol bey


Edip Akbayramdan geliyor..
dinliyoruz...


kendim ettim kendim buldum

Karadır Şu Bahtım Kara
Sözüm Kar Etmiyor Yare
Yüreğimi Yaktı Nara (Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum

Bilmez Yar Gönülden Bilmez
Akar Göz Yaşlarım Dinmez
Bir Kere Yüzüm Gülmez (Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum

Söylerim Sözüm Almıyo
O Yar Yüzüme Gülmüyo
Garip Gönlümü Bilmiyo (Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum


http://www.youtube.com/watch?v=uRctW8RI2P4&feature=related

tekrar buluşmak üzere..
bizden ayrılmayın diyoruz..

92.5 bbo fm mavigünler...
iyi akşamlar
iyi iftarlar..

eylem dedi ki...

teşekkürler bbo fm mavili günler yine herzamanki gibi harika bir programdı
çok güzeldi alkışlıyorum

Adsız dedi ki...

bir dakika bir dakikka
ya dostlar bu şarkıyı ben
cem karaca dan çok sevmiştim..
cem karaca yı anmadan geçemedim birde ondan dinleyelim..

hehehe
kusura bakmayın
murat bey ve birol bey
yani sizi kendinize ettiğinizi hiç bir şarkı acınızı hafifletmez ama
cem karaca dan
kendim ettim kendim buldum

http://www.youtube.com/watch?v=Yya8xPVW5mw&NR=1

Adsız dedi ki...

eylem kardeşim teşekkürler canım..

Adsız dedi ki...

canım kankam şarkılarım arasında kalmışsın göremedim seni..
bende radyo sığınakta çekmiyor sanmıştım..
demek çıktınız sığınaktan tabii çok kalabalıktı sen bilmezsin şimdi Başkan nerede..
kesin kriz gelmiştir.
no name mi melek varmı yokmu papatya falında..
sağolasın canım ..
şarkılarla iyi vakit geçirtimse ne mutlu bana
sen iyi ol kankacım..

eylem dedi ki...

İran'da 7,5 şiddetinde deprem meydana gelmiş geçmiş olsun
inşallah can kaybı çok olmaz


hepinize iyi akşamlar iyi iftarlar diliyorum

Adsız dedi ki...

mavi fm´e candan tesekkürler... :)

Hep birlikte insallah arkadasim, hep birlikte iyi olalim, mutlu olalim... :)

Adsız dedi ki...

sabah günaydın akşam güle güle

arada olacak böyle

sıcak bir havada yorucu geçen bir günün ardından iftara yaklaşıyoruz yavaş yavaş...arada girilen nikotin krizlerini ayamak bile istemiyorum:)


heeeyyttt dostlar

selam ollsun hepinize

bbo fm sende olmasan halimiz yaman...eline sağlık

no name dedi ki...

AA kaçırmışım programı,
ablacığım yüreğine sağlık,
tam da iftar vakti ne güzel vakit geçirdik sayende...

Adsız dedi ki...

evet öss sorusu

"arada girilen nikotin krizlerini ayamak bile istemiyorum:) "

yukarıdaki cümlede geçen hangi kelime cümlenin anlamını altüst etmekle kalmamış üstüne üstlük birde yanlış yazılmışıtr:))

doğsuru neyse hemen yazın:))

no name dedi ki...

göz görür kulak duymaz
nasıl bir krizdir bu
soruya soru...

Adsız dedi ki...

evet no name aynen öyle

göz görür kulak duymaz
bunu ancak çeken bilir
bir ben var benden içeri
bana seni gerek seni

dörtlüğünde olduyğu gibi aynen:)

ozan olacak adamım vesselam..ama böbürlenmek olmasın diye söylemiyorum:)

Adsız dedi ki...

iyi akşamlar

bereketli iftarlar dostlar

sevgiyle sağlıkla kalın

kendinize iyi davranın

yarın görüşmek dileğiyle

Adsız dedi ki...

hayirli iftarlar

bir saate kadar biz de acacaz insallah...

Allah kabul etsin

no name dedi ki...

finland sizden 2 saat sonra açacakmış,

o yüzden üzülme...

dedim sana gitme, ramazanı van'da geçirelim adamlar 18 de ifterı açıyorlar...

git sen, sonrada bize duygu sömürüsü yap.yemezler..
hadi maçı seyretmiyon mu az kaldı...

Adsız dedi ki...

maci avrupa yayinina vermiyorlar malesef

zaten iftar vaktine denk geldi

o yüzden bakamiyorum

no name dedi ki...

iyi ki de seyretmedin,boşver ben seyretmeye gittiğimde boyumu ölçtüm gittim.Döndüğümde bi daha ölçtüm
bir santim bile uzamamış.

iyi bir maç olmadı,
doldur boşalt,az kalsın yeniliyorduk da kurtardık...

afiyet olsun allah kabul etsin,
her halde iftar olmuştur artık...

Adsız dedi ki...

Tuğlayı Beklemek
Genç yönetici yeni aldığı Jaguar’ıyla şehrin caddelerinden birinde biraz hızlı gidiyordu. Az ilerisinde, alışveriş mağazalarının yanında bulunan bir çocuk parkı vardı. Oradan geçtiği sırada bir şeyin hızlıca arabasına çarptığını hissetti. Ne olup bitiğini anlamak için frene bastı. Biraz geriye gidip arabaya çarpan şeyin ne olduğuna baktı. Arabaya bir tuğla çarpmıştı ve yan kapıyı biraz ezmişti. Tuğlanın arabaya atıldığı yöne doğru ilerledi ve orada gördüğü bir çocuğu yakaladı. Çocuğu parkın duvarına doğru serçe itti. Ve:
“Ne yaptığının farkında mısın?” dedi. Çocuk:

“Özür dilerim. Ne yapmam gerektiğimi bilemedim.” dedi. Genç yönetici:

“Ne demek ne yapmam gerektiğini bilemedim?”, çocuk:

“Tuğlayı yola fırlattım; çünkü kimse durmuyordu.” dedi.

Çocuk korku ve üzüntüyle gözünden akan yaşları elinin tersiyle sildi. Ve çocuk parkının kenarına park eden arabalardan birinin yanındaki bir çocuğu işaret etti:

“Erkek kardeşim, kaldırıma takıldı. Ve tekerlekli sandalyesinden düştü. Onu tek başıma kaldıramadım.” dedi. Ağlamaları şimdi hıçkırığa dönüşmüştü. Çocuk adama üzüntülü ve çekingen bir tavırla:

“Tekerlekli sandalyeyi kaldırmama yardımcı olur musunuz?

Kardeşim sakat ve kaldıramayacağım kadar ağır.” dedi.

Adam bunu duyar duymaz çocuğu sandalyesiyle birlikte düştüğü yerden kaldırdı. Sonra da mendilini çıkartıp çocuğun yarasını sildi. Çocuk:

“Teşekkür ederim. Allah razı olsun.” dedi. Kardeşi de aynı kelimeleri söyledi.

Adam, çocuğun tekerlekli sandalyede kardeşini eve götürmesini uzun bir süre izledi. Jaguarına dönmesi epey zaman almıştı. İki kardeş gözden kaybolduğunda düşünceli bir ruh haliyle arabasına yöneldi.

Yeni aldığı arabasının kapısını hiçbir zaman tamir ettirmedi. Onu; hayat yolculuğu esnasında yardıma ihtiyacı olan birinin, dikkatini çekmek için tuğla fırlatmasını gerektirecek kadar hızlı gitmemesi yönünde bir uyarı olarak düşünmeye başladı.

O gün yaşadığı bu olaydan aldığı dersi dostlarıyla şu şekilde paylaştı:

“Hayat bize bir şeyler fısıldar ve bizden de dinlememizi bekler. Hayatı dinlemeye bile vakit ayıramadığımız zamanlarda ise, hayat bize bir uyarı tuğlası fırlatır. Seçim elimizde. Kalbimizin sesini dinlemek veya tuğlayı beklemek…”


Yazan: Emre Sezer,

no name dedi ki...

Harika,
Büyüksün ablacığım...

Adsız dedi ki...

İyi ve Kötü

Leonardo da Vinci 'Son Aksam Yemeği' isimli resmini yapmayı
düşündüğünde büyük bir güçlükle
karşılaştı... İyi'yi İsa'nın bedeninde, Kötü'yü de İsa'nın
arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet
etmeye karar veren Yahuda'nın bedeninde tasvir etmek
zorundaydı...
Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak
kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun
verdiği konser sırasında,korodakilerden birinin İsa tasvirine çok
uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti,
sayısız taslak ve eskiz çizdi.
Aradan 3 yıl geçti. 'Son Akşam Yemeği' neredeyse
tamamlanmıştı,ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için
kullanacağı modeli bulamamıştı.... Leonardo'nun çalıştığı
kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı
sıkıştırmaya başladı.
Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç
bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden
geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.
Leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye
taşımalarını söyledi çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı.
Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler.
Zavallı,başına gelenleri anlamamıştı.Leonardo adamın yüzünde
görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu...
Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar
sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve
bu harika duvar resmini gördü.Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle
şöyle dedi:'Ben bu resmi daha önce gördüm...'
'Ne zaman?' diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı.
'Üç yıl önce' dedi adam.. 'Elimde avucumda olanı kaybetmeden
önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim
vardı, bir ressam beni İsa'nın yüzü için modellik yapmak üzere
davet etmişti...'


İyi ve Kötü'nün yüzü aynıdır...
Her şey insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır...

Paulo Coelho

Adsız dedi ki...

ablacigim ellerine saglik

:) iftar coktan oldu abicim yedik ictik elhamdülillah simdi de sistik oturuyoruz

Adsız dedi ki...

Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmişiki dilde anlatabilirim
Kitabını yazabilirim sayfalarca.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana anlatamam.
Ben sana hiç kavuşmadım ki!

Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!

Bir kadını sardığında kolların,
Ürkek ceylanlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla bilmiyorum.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!

Kısacası:
Tatmadım kavuşmayı anlatamam.
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kuşa topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa
Ustası oldum beklemenin
Tükenmek pahasına.

Ama hiç kimse kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana anlatamam.
Çünkü senle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa bilmiyorum.
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!

Sen bana yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlara yabancıyım,
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim

alıntıdır..

no name dedi ki...

herkese iyi geceler diliyorum.

Allah rahatlık versin...

Yağmur,
meraktayım...

Adsız dedi ki...

Cok güzel bir hikayecik bu Kankacim paylastigin icin cok sag ol! Tuglalari iskalamayalim, uyarilar bosa degil.. :)

Hepimize iyi geceler..

Adsız dedi ki...

iyi geceler...

Adsız dedi ki...

GÜNAYDIN DOSTLAR
Hepimiz için yeni bir gün başlıyor..
Hepimiz masmavi bir gökyüzünün altında buluşalım.
aşk ile sevgi ile


İŞTE SESSİZLİK SESİMİZLE BULUŞUYOR

İşte sessizlik sesimizle buluşuyor
Farkında olmasak da
O şarkılar üzünç iklimi
Harfler harfler harfler
Harflerin yarattığı bir mutluluk bu...

İşte sessizlik sesimizle çarpışıyor
Tam karşında tutkunluk
Tam karşımda bir gül
Tam karşında özlem
Tam karşımda vurgunluğum
Tam karşında süvarin
Tam karşımda sevinç
Karşı karşıya aşk

Sözcüklerin taşıdığı duygular,
Değiştiriyor insanı ne yapsan
Gözlerin görmeye başlıyor
Kulaklarım işitmeye
Yüreklerimiz çarpmaya, coşkulu
Yorgunluk, unutkanlığa yazdırıyor kendini

Ben kılıncımı bıraktım
Sen kalkanını
Pusatsız kaldık işte...

Aşk aşk aşk

Yengisi gövdesine saklı

Yenilgisi de...

Tuğrul Asi BALKAR

ve

yüreğimizde ki çocukla başlayalım güne
gün bitmeden büyecek nasıl olsa...


Çocuksu Aşk

Bir çocuk koydum içime
Bir de eskiden kalan vardı öldürmediğim
Ettiler iki tane
İkisi de benim
Kokuları yasemin

O çocuğun aşkını isterim
Baharın sonunda
Sonbaharda
Umutlu umutsuzluklar benim kaderim
Ben yalnızca sevmeyi bilirim

Senin dudakların tebessüm eder
Leylekler göç ederken
Aşk dediğin dönüşleri beklemektir bazen
Aşk dediğin var olduğunu bilmektir

Bir çocuk koydum içime
Aşkı şiirlerime
Umudu göçmen kuşların kanatlarına……….

Oğuzkan BÖLÜKBAŞI

iyi çalışmalar
iyi sabahlar...

no name dedi ki...

Günaydın dünya,
Ben halâ buradayım.
Herşeye inat...

Güzel bir gün olur inşallah...

eylem dedi ki...

günaydın
günaydın
günaydın

muhabbetimiz ve neşemiz bol olsun
hepimize kolay gelsin

Adsız dedi ki...

Günaydin canlar, günaydin...

Bugün bundan birkac sene yasanmis korkunc bir günün yildönümü!

Insanin insana yapabilecegi kötülügün sinirsizliginin tüyler ürperten örnegini hatirlamak dahi kanimi donduruyor, yaratana siginmak ihtiyaci duyuyorum...

Kolay gelsin hayat, günümüz herseye ragmen güzelliklere gebedir insallah..

no name dedi ki...

seval ablacığım,
ne haber?
canım sıkılıyor,bulaşacak yer arıyorum.
kankama bulaşmaya korkuyorum,eli çok ağır.
zaten oruçlu çok sinirli oluyor,laf aramızda ramazanda çekilmiyor,
sürekli höt zöt.

Ablacığım sana bulaşabilir miyim..

Ablacığım,merak ettim.
günümüz güzelliklere gebe demişsin ya,bu günümüzü kim gebe bıraktı,hadi ana belli günümüz,
babası kim acaba bir bilgin var mı?
senin kulağın deliktir,duymuşundur bi yerlerden,
ha ablacığım bizimle paylaşıversen ne güzel olur...

no name dedi ki...

Seval ablacığım,
Bu ne iştir böyle,ay sonu yoğun çalış,ay başı yoğunuz,ay ortası aynı terane.

sen bizden bir şey mi saklıyorsun yoksa...
kaç işte çalışıyorsun sen,hem muhasebe,hem insan kaynakları,hem finansman,hem ar-ge...
çok ezdirme kendini ablacım yaa.

bak benim kankamdan biraz örnek al,
her saat başı sitede,
hikayeler masallar şiirler,ne istersen...

senden de aynı aktiviteyi bekliyoruz ablacığım...

eylem dedi ki...

ablacığım izin ver sana bulaşsın
yoksa elimde kalacak
oruç oruç günaha girmeyeyim
kendiside demiş zaten farkında olayın
onun için seninle uğraşsın

Adsız dedi ki...

tamam canim, mesaj alindi!

Simdiii bi kerem ben günümüz gebe dimedim, insallah gebedir dedim! Lafimizi olur olmaz bakmadan carpitmayalim, benimki sadece bir dilek idi sey degil... Ama farzedelim benim bu dilegim gercek oldu! Olur mu olur, yani günümüz gercekten birseylere gebedir. Eee, anasi günümüz olanin bubasi kedder olmaz mi? E, bunu bilmeycek ne var, a benim genc kardesim! :)

Hem bi dakka ya, sen kankana niye bulasamiyon bakalim, bu ücbucuk ölcekli tirsaki durumlari (alinti senden!) sebepsiz degildir herhalde. Hmm, yoksa üzdün mü kizi yine? Kardesim, siz erkek milleti hic mi ders almazsiniz hatalardan? Hic mi bilmezsiniz susmaniz ve durmaniz gereken noktayi? Hic mi düsünmezsiniz lafinizin nereye varacagini? Hic mi anlamazsiniz narin kadin ruhundan? Kac kez anlatacagiz size ayakkabi dedigin sadece yolda yürümeyi kolaylastiran bir gerec degildir! Ayakkabi onu tasiyan kadinin kisiliginin ve ruh halinin disariya yansimasidir! Sac renginin degistigini fark etmemek gibi bir kabaligin ardinda gizli bir sevgisizlik yatmaz mi? Bir elbise dolabi dolusu giysiyle mutlu olunur mu? Kimmis o "Kadinlar otomobil kullanamaz, kullansa da park edemez!" diyen iftiracilar bakalim, ha... Kim?


:)nasil devam ediyim mi?

eylem dedi ki...

seni seviyorum ablacım
başka söze gerek yok

no name dedi ki...

Kadın milleti işte,
Ne dersen de,ne yaparsan yap okkanın altında kalan sen olursun...

bekar ve erkek arkadaşlar,
iyi düşünün...
akıllı olun...

eylem dedi ki...

benim kankamda bana çekmiş ablacım saat başı giriyor şuraya neler neler yazıyor ne güzellikler yapıyor bizim için
ama uçan mürekkeple yazıyor biz göremiyoruz :)

bakarız kankacım hikayeler şiirler
gerçi gönderiyorum bunu önceden göndermiştin diyorsun hemen
neyse bakınalım biraz

eylem dedi ki...

Eee kankacım kadın milletinden korkacaksınız
boşa demiyorlar korkulur diye değil mi :)

Adsız dedi ki...

Bizimle iyi gecinceksiniz kardesim, ötesi yok! :)

eylem dedi ki...

madem öyle kankam hareketlilik istiyor hadi bakalım

"Kadındaki Küçük Kız"

Cenk, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.

Alaycı bir ses tonuyla :
- Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.

- Hayır çikolata parası lazım!

Cenk'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan
dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü.

- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?

- Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz,
onu da bulamadıysak aç yatarız.

Cenk adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.

- Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?

- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.

- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?

- Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona
çikolata götürmek istiyorum.

- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.

- O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.

Adamın söyledikleri Cenk'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla
kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü.
Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek,
hiçbir şey onu rahatlatmıyordu.

Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. "Acaba söyledikleri
gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü.

- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?

Cenk'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus
cüzdanından başka bir şey çıkmadı.

- Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam
yaparım. Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş
bulamadım.

Cenk oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.

- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.

Adam çekingen çekingen oturdu yanına.

- Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?

- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi
karınlarını doyururlar.

- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?

- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.

- Hımmmm. Aşk hem de otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.

- Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.

- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine
bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.

- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.

- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?

- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada?
Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir
şey olan.

- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?

- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu
hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit
çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.

- Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?

- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.

- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?

- Küçük kızı severek.

- Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?

- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.

- Nasıl yani ?

- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük
kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?

- Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam
boynuma sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur. Güzelsin demem de yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun" demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.

- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli
yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.

- Hiç kavga etmez misiniz siz?

- Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.

- Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.

- Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.

- Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.

- Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin.

- Haklısın da bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.

- Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama
kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir.
Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama
hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini
katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu.
Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.

eylem dedi ki...

devamı

Adam ayağa kalktı.

- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.

- Cenk de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.

- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.

Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.

- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.

Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evinin yolunu tuttu. Cenk de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.

Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Cenk hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadı., sonra eşinin önüne koydu.

- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.

İnci hiç konuşmadı.

- Sorsana "niye" diye.

İnci kızgın kızgın:

- Niye? Diye sordu.

- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.

- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.

- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım" Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.

- Özür dilerim seni kırdığım için.

Sonra Cenk yere diz çöktü.

- Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni
delice seven bu adamı senden mahrum etme.

Cenk yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik
görünüyordu.

İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.

- Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara
katlanabileceksin, dedi.

Cenk işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü.

Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.

no name dedi ki...

Ben bi yerde yanlış yapıyorum.
yanlışımı da anladım sanıyorum.

bana bir tane(en az)abi lazım.

ablalarımdan bana bu konularda pek fayda yok.hemen iş kadın dayanışmasına dönüveriyor.

erkekler arası dayanışma hak getire,herkes elde sabun ve muz kabuğuyla dolaşıyor...
bi tenhada nası kıstırırım da gözünü oyarım hesabında(ben hariç)(ben bunları daha önce yaptığım için tek rakibim ben kendim)(Yani kendim ettim kendim buldum)(Öz eleştiride lazım ara ara)
evet bana abilik yapıp yol gösterecek beni koruyup kollayacak
gerektiğinde savunacak,bir abi arayıp,bulup ikna edip siteye abone yapmam lazım.
hadi oğlum tez elden başla sen çalışmalara...

Adsız dedi ki...

Hikayecik cok güzeldi Eylemcim, cok tesekkür ederim bulan, paylasan ellerine yüregine saglik...

eylem dedi ki...

kankam kendine abi aramaya gitti :))

rica ederim ablacım

no name dedi ki...

benim msnlerim off oldu
sizinkiler çalışıyor mu

Adsız dedi ki...

merhaba tüm dostlara

merhaba dünyaya

merhaba , bir merhaba duymak isteyenlere

...............

hava çok sıcak, ilk defa bugün susadığımı hissettim..fazla ter attım sanırım..

iş çok, bunaldımki sormayın gitsin..gözlerim anteni bozuk karıncalı gösteren bir tv gibi görüyor etrafı...

canım sıkkın,nedendir bilmiyorum,hiç keyfim yok..

..........................

hikayeler çok güzeldi dostlarım,yazanların yüreğine bizlere aktaranların eline sağlık...

..................

böyle hikayeler okuduktan sonra gerçek hayata dönüyor ve benzer bişeyler arıyorum ama hiç rstlamıyorum nedense....mutluluk ve sevgi dediğmiz şey sadece hikayelerdemi kaldı acaba ne dersiniz ?

.........................

hem ne demiş şair

dürüyemin güğümleri kalaylı
fistan giymiş etekleri alaylı..


ne alaka şimdi konumuzla demeyin hemen..içimden geldi:))

hatta üstüne bir de

ooofff oofff

diyor

ve şuanki yazıma son noktayı koyuyorum

ahada nokta (.)

eylem dedi ki...

Türkiye geneli kankacım anlaşılan benimkide açılmadı

eylem dedi ki...

hoşgeldin başkanım
sıkmayın canınızı biraz dinlenin kendinize gelin rahatlayın

Adsız dedi ki...

haaa söylemeyi unuttum

imamlar greve gitmiş, anlaşma sağlanana kadar ezan okumayacaklarmış..o yüzdendirki ezan yeniden okunana kadar kimse orucunu açamayacakmış..bakalım kaç gün sürecek:)))

yaw bukadar da sallanmazki arkadaş, iğreniyorum kendimden

Adsız dedi ki...

Türkiye geneli diyerek genellemeyin kardeşim...benimki açık..şıkır şıkır çalışıyor nazar değmesin:))


hoşbuldum eylemcim

nasıl keyifler

Adsız dedi ki...

aahh eylemcim ahh

bir dinlenebilsem olacak ama nerdeeeee o günler...

şeytan diyor, al ceketini omzuna kaybol dünyada...git peru taraflarına diye...inkalar-mayalar-yerli kabileler...birisinin arasına karış gitsin....tavla kabile reisinin kızını bak keyfine...reise 3-5 torun verdimi arkan sağlamdır hiç korkma:))

yazdıklarımdan da anlayacağınız üzere nikotin krizindeyim:)

no name dedi ki...

başkanım,hoş geldin...

Başkanım benim hiç abim olmadı.

Bundan sonra arasıra sana abi diyebilir miyim...

Adsız dedi ki...

hoşbuldum no name


diyebilirsin tabi no name..canın nasıl istiyorsa üstadım..

eylem dedi ki...

Türkiye'nin marmara bölgesinde çalışıyormuş kankacım msn


genellediysek ne oldu başkanım
var mı bi sorun
bak kankam nediyor oruçken sinirli oluyor benim kankam diyor
imamlarda greve gitmiş üst seviyelerde şimdi sinirim
genellediysem ne oldu yani hı :)

hakikaten iyi sallamışsın başkanım imamların grev olayını :)))

Adsız dedi ki...

ooff ooff

çekirdek olsada çitletsek dicem ama olsada yiyemeyizki iftara kadar

bu akşam iftar sofrasını kim hazırlıyor ? yoksa benmi görevlendireyim ? :))
menüde ne var ?

eylem dedi ki...

başkanım kardeşiniz hayırlı olsun
siz en küçüktünüz galiba artık kardeş kardeş geçinirsiniz kankamla
sizinde bir kardeşiniz olmuş oldu
bundan sonra tüm işleri ona yaptırın :)

no name dedi ki...

başlıyorum menüye

ahanda bu bir,
adana kebabı

no name dedi ki...

iki
tokat kebabı

eylem dedi ki...

başkanım menüye bak
oh oh çok güzel görünüyorlar

no name dedi ki...

et yemezlere çorba...

no name dedi ki...

Maklube sever misiniz
buyrun buyrun...

Adsız dedi ki...

ya anlamıyorum bir insan neden et yemez ?

ana yemekten önce herkes bir kase çorba içmeli bence

mümkünse tarhana çorbası olsun no name

no name dedi ki...

bunlar da zeytinyağlılar
buyrunuz...

no name dedi ki...

bak yaa nasıl canım çekti,
bu akşam kesin baklava yenecek inşallah...

eylem dedi ki...

demek ki sevmiyorlar başkanım


zeytinyağlılar çok güzel görünüyor
ben bunları görünce iyice acıkmaya başladım

Adsız dedi ki...

ehehe eylemcim hayırdır,sakin ol...onlar sadece bir resim:))

Adsız dedi ki...

merhabalar dostlar..

no nameciğim baktım kankamla kankan seni ellerine geçirmişler..
gelsem kadın dayanışması hepten çoğalacak..
sen abi bulmadan gelmedim..

fakat kardeşim senin abin OF konumuda dolaşmakta söyleyim.
Ondan ancak bayram ve bayramdan sonra bir dayanışma bulabilirsin.

vay ki vay iftar sofraları kurulmuş..

hehehe ya bu duman nerden geliyor orucunu sigarayla acan kim..

eylem dedi ki...

hoşgeldin ablacım
nasılsın

başkanım acıktım ama ben :)
daha da var iftara

Adsız dedi ki...

Kankacigim hosgeldin.. No Name kardesimize bir faydamiz dokunduysa ne mutlu bize ama be güzelim burdaydin madem keske sen de katilsaydin bize... Daha da güzellesirdik.. :) Haksiz miyim Eylemcim?

Baskanim size nikotin krizi size cok yakisiyor, bizi de cok eglendiriyor.. :)

Adsız dedi ki...

tabi işine geliyor demi sevalcim, benim krize girmem:))


eylemcim acıkmak çok doğal, önemli olan onu kafada yenmek...mesela şöyle : "yemek yok acıkmak yok" gibi sözlerle telkin etmen lazım..

ben nikotin yok sigara yok diye söyleniyorum ama pek bi işe yaramıyo ya:))

eylem dedi ki...

kankacım nerelere gittin

haklısın Seval ablacım daha da güzelleşirdik :)

başkanım o zaman ben uygulamayım o yöntemi :))

Adsız dedi ki...

hoşbulduk eylemcim..
dayan eylemcim
iftar dediğin ne var ki....

kankacım
biliyorsun no name evli bir kardeşimiz..

bu yüzden biraz insaflı davrandım..
baksana siz burdan..

bu kadar
evde ise internet,maç,fotograf,günlük,dükkan arasında no name bulana kadar gelin kızımız ise kimbilir (içinden tabiiki) ne kadar dertleniyordur..
eh yılda bir kere de sesli dertlense..
ve o günde tesadüf ya bu gün olsa..
yani kıyamadım kardeşime..

sizde maşallahınız vardı hiçte yardıma ihtiyacınız yoktu.
bu yüzden gelmedim..

no name neredesin canım kardeşim..

«En Eski ‹Eski   1 – 200 / 1161   Yeni› En yeni»

.............................................................................................