Beyaz bir sayfa
Yorumlarınıza bu sayfadan devam edebilirsiniz...
| Benden Baba Olmaz Haberleşme Grubuna kayıt olun |
| Bu grubu ziyaret et |
| Yapım | Birol Güven - MinT |
| Yönetmen | Yüksel Aksu - Tankut Kılınç |
| Senaryo | Murat Aras |
| Müzik | Aydın Sarman - Burcu Güven |
| Oyuncular | Mine Tugay |
| Atılgan Gümüş | |
| Okan Tangücü | |
| Volkan Severcan | |
| Almıla Uluer | |
| Tarık Ünlüoğlu | |
| Ali Pınar | |
| Nur Fettahoğlu | |
| Recep Yener | |
| Gülnihal Demir | |
| Güçlü Yalçıner |
© MinT Prodüksiyon - Bu sitedeki yazı ve resimler izinsiz kullanılamaz.
1.908 yorum:
«En Eski ‹Eski 1201 – 1400 / 1908 Yeni› En yeni»http://www.haberturk.com/ekonomi/haber/147411-Almanyada-vergisini-odemeyene-ilginc-ceza.aspx
Ahh su almanlar..
Kardeşim günaydın,
çok yoğunsun bu gün, kolay gelsin...
herkese merhabalar..
Bol güneş ile birlikte sıcak bir gün
körfezde..
yeni bir hafta hepinize iyi başlangıçlar nasip etsin.
Türkan Saylan 'a sevgi ve saygı ile..
Kardelen
Ne senden fazlayım
Ne senden az
Aynı macerada ayrı biraz
Gözle biçim biçim
Kalple anlar içim
Ayrı gayrı olmaz
Sen yoksan ben hiçim
Aç kardelen aç
Dağın olayım, suyun olayım
Göğün olayım aç
Her çiçeğin kar altından
Güneşe giden masalında
Yaşamak yeniden tazelenir
Yeniden anlamlanır
Işığa uzanırken kardelen
Kış rüyasından
Ümidin mucizesiyle
Sevince uyanır
Söz - Müzik : Sezen Aksu
http://www.youtube.com/watch?v=iBsfLmD1doc
Hayatta Atatürk 'ün penceresinden
bakan herkese özellikle
okula gönderilmeyen kız çocuklarımıza
ve tüm yakınlarına başsağlı dilerim..
Can Kırıkları...
Kankacim bugün bize hüzünlerle kardelenler getirmissin...:)
Haberi okudugumda, cok hasta oldugu biliniyordu sasirmadim sadece cok üzüldüm. Sevgili Türkan Saylan daha fazla aci cekmekten kurtuldu, dolu dolu izlerini birakti da gitti...
Ancak Türkiye icin onun yoklugu büyük kayip bunun bilincedeyiz..
Allah rahmet eylesin, nur icinde yatsin.
Tüm BBO ailesine..
Güzel bir melodi..
İLK ŞARKI
NÜKHET DURU DAN
KANKAMA GELİYOR..
canım kankam bilir
kendisini çok özlerim ben..
VE Çooook düşlerim vardır..
hepsi de kavuşmak üzerine..
GERÇEK VE DÜŞ.(10. şarkı)
Bir eski şarkı duyulmakta uzaktan
Son saatleri yaklaşırken günün
Bir dost yelkenli seyretmekte ufuktan
Birleştiği yerde gerçekle düşün
Bir rüzgâr olmuş esiyor
Kalbim bu akşam Boğaziçi'nde
Bir an gözlerimden silinmeyen
O eşsiz güzelliğini
Öyle özledim ki bilsen öyle özledim ki
Bir akşam daha yaşanmakta bahardan
Sessiz sedasız dönmekte dünya
Bir sayfa daha eksilmekte hayattan
Ben böylesine senden uzakta
Bir martı olmuş uçuyor
Gönlüm bu akşam Boğaziçi'nde
Yorgun benliğime huzur veren
O akşam saatlerini
Öyle özledim ki bilsen öyle özledim ki
Bir an gözlerimden silinmeyen
O eşsiz güzelliğini
Öyle özledim ki bilsen öyle özledim ki
Söz : Çiğdem Talu & Müzik : Garo Mafyan
http://test.muzik.net/sarkilar/soz-cigdem-talu/cesitli-sanatcilar/39529/gercek-ve-dus
herkes içinden bir sayı tutsun
linki açmadan ve 1-10-( 10 hariç)o şarkı kankamın
haydi herkes söylesin sayısını...
ve çıkan şerkısını yazsın..
kankam sen kendin içinde bir sayı söyleyebilirsin..
yani senin namına söylemiş olmayayım.
benim içimden bu şarkı geçti..
Canim kankacim sana cok tesekkür ederim, ne güzel sözler yazilmis en güzel düsleri anlatan, en güzel siirler sarkilar olmus...
Ben kankam için bir şarkı istiyorum,
linke baktım, bişi anlamadım, orada 20 şarkı var neden 10 a kadar oluyor...
ben belki 17. şarkıyı tutacam,
ablacığım ikinci on şarkıyı başka birilerine mi sakladın?
kankama istiyorum en güzel olan şarkıyı...
teşekkürler...
BBO ailesi işte size müzik eşliğin de bir de manzara resmi...
http://www.teknoalem.org/resimler/istanbul-bogaz-elektrik.jpg
canım no name bende bilmiyorum neden 10 belki top 10 aklımda kalmıştır..
ama yürü kardeşim kim tutar seni
link açılınca 17 şarkıya bas direk olarak ..
o şarkı çalar cancağızım..
Demek
17. şarkı
Buyur No name kardeşim..
Yeşim Salkım dan
AKLIN NERDEYDİ:)))???
yoksa senin aklın yeni mi başına geldi
CANIM KARDEŞİM....HE HE (SESLİ GÜLDÜM)
Vallahi, vallahi yemin ettim billahi
Yer yerinden oynasada dönmem bir daha geri
Ah aklın nerdeydi, aklın nerdeydi
Geldin mi sözüme, düştün mü peşime
Ararsın elbet demedim miydi bu günleri
Anlarsın elbet demedim miydi ah kıymetimi
Ah aklın nerdeydi, aklın nerdeydi
Hayatı hem kendine hemde bana zehir ettin
Yazıkki bir gün geldi beni bile kaybettin
Vallahi, vallahi yemin ettim billahi
Yer yerinden oynasada dönmem bir daha geri
Ah aklın nerdeydi, aklın nerdeydi
Geldin mi sözüme, düştün mü peşime
Ararsın elbet demedim miydi bu günleri
Anlarsın elbet demedim miydi ah kıymetimi
Ah aklın nerdeydi, aklın nerdeydi
Hayatı hem kendine hemde bana zehir ettin
Yazıkki bir gün geldi beni bile kaybettin
Vallahi, vallahi yemin ettim billahi
Yer yerinden oynasada dönmem bir daha geri
kardeşim benim çabuk topla kendini koş yetiş..nereye mi?
bilmem
belki de giden aklın peşine..
hadiii.
Ablacım 2 dakkada harcadın beni,
ben lafın gelişi 17 dedim...
sonra... kankam için en güzel şarkıyı istedim...
ama sen çalmadın...
self servis radyoculuk mu olur,
kankalar arası ayrımcılık da sanki, sana ters olmalı gibi...
iş kendi kankana gelince akan sular duruyor, benim kankama gelince tıkla dinle işin ne...
kankalar arası ayrımcılığa son diye pankart mı açalım...
peki kardeşim gibi kankası olmayanlar ne olacak, ya onların da canı kanka çekerse...
3
üç demiyecekmişsin basıp dinleyecekmişsin...
ablam öyle diyoo...
yok ben ablamin elinden isterim, baskasi kesmez
hem burda biktim ben biseylere basip da biseyler almaktan, her taraf automat. cayci yok, otoparkci yok, biletci yok, kahveci yok... herseyi basip yapiyorum ben, sarkiyi ablamdan isterim
ben de kankam için 8'i isteyeyim
ben de basıp dinleyemem bekliyorum ablacım :)
İyi akşamlar
kendinize iyi bakın
Iyi aksamlar, iyi paydoslar, iyi geceler, tüm iyilikler, güzellikler sizinle olsun... :)
cümleten hayirli geceler
FBI İzmir
Sokakta ağlayıp bağırarak annesine aman vermeyen çocuğu görünce gözümde güneş gözlükleri anneye yaklaşıp cüzdanımdaki ehliyeti göstererek: "İyi günler hanımefendi, ben Federal Çocuk Masasından geliyorum. Yaramazlık yapan, söz dinlemeyen çocukları isteğiniz doğrultusunda değiştirebileceğinizi hatırlatmak isterim. Şikayetçiyseniz bunu alıp yerine daha uslu bir tane verebiliriz." dedim. Kadın şapşallaştı. "Yok, ben memnunum oğlumdan." diyebildi o an sadece ama şimdi mahallede her gördüğünde yapışıp hayır duası ediyor. Oğlan mum olmuş.
Gelecekse göreceği de var
2,5 aylık hamile eşinin ardı arkası kesilmeyen isteklerinden, mızmızlanmalarından bunalan abim, tüm aileyi komaya sokan tepkisini veriyor: "Doğduğu gün dövecem eşşekoğlueşşeği..."
Açın magma yollarını, alemin en daralmış baba adayı geliyor.
İyi geceler...
Kısmetse sabah devam ederiz...
Günaydınlar
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun...
güzel bir gün geçirebilmek dileğiyle kolay gelsin...
Günaydin, günaydin...
Atamizi bir kere daha rahmet ve minnetle andigimiz, her türlü siyasi ve sosyal olumsuzluklara ragmen genclerimizle gelecege güvenle bakarak umutlandigimiz gün hepimize kutlu olsun!
En güzel bayram bizim bayram...
gençlik, bayramımız kutlu olsun...
bugün kahvaltı yok galiba hiç kimsede, ben de çok acıktım
yumurta var kayısı, kimyon tuz pulbiber karışımı da var...
maydanoz nane taze soğan ve edremit sele zeytin ve ezine peyniri domates salatalık çıtır simit ekmek buyrun beklerim...
SONUÇLAR ÇELİŞKİLİ VE TUTARSIZ
"Çelişkili ve tutarsız sonuçlar reyting ölçümlerinde hata olabileceği yönünde kafa karıştırıyor. Eskiden 'şunu yaparsak bu iş tutar' derdik. Şimdi böyle bir şansımız yok. Artık 'ya tutarsa' diyoruz. Toplumu yansıtmayan bu deneklerden elde edilen veriler nedeniyle insanlar işsiz kalıyor. Ölçüm yapılan kurum hiçbir şekilde şeffaf değil. Mutlaka bu konuya ciddi bir biçimde düzenleme getirilmeli."
Birol Güven - Yapımcılar Meslek Birliği Bşk. Yard
Merhabalar
Atatürkü anma genclik ve spor bayrami bugün
O zaman Atamizi rahmetle analim önce. Sonra genclerimiz icin hayirli olsun. Spor yapmayi da ihmal etmeyelim GENCLER
http://galeri.internethaber.com/gallery.php?id=3909
esrarengiz bir haber
İyi akşamlar...
Benim icin de birazdan paydos, herkese iyi aksamlar...
Masmavi gökyüzü yer yer gri-beyaz bulutlarla kapli, hafif bir de esinti olmali kipir kipir yapraklardan anlasildigina göre ama cok sükür ortalik biraz olsun isindi daha da iyi olacakmis diyor uzmanlar. Sevindik elbet biz de günese umutlandik!
Böylece bizi öyle veya böyle etkisi altina alan, moral veren yahut bozan hava durumuna bir göz attiktan sonra hic azalmadan, eksilmeden, kendinden verdikce cogalan sevgili Mavigünümüze kucak dolusu sevgilerimizi söylemeden gidilmez ki buradan! Kankacim sen cok yasa, cok saglikli, cok mutlu ol... Senin cevrene sactiklarinla biz de.... :)
Sevgiyle kalin..
Teşekkürler kankacım..
Özdemir Asaf ın dediği gibi
Her seven
Sevilenin boy aynasıdır.
Sevmek
Sevilenin o aynaya bakmasıdır.
herkese
iyi akşamlar
iyi geceler
iyi geceler
Ben de kardeşime katılıyorum...
Bahtiyarlık Masalı
Bir varmış, bir yokmuş.
Nazar bilmez, azar görmemiş çocukların çelik-çomak oynadığı, yere, göğe, denize, çiçeğe, böceğe, köpeğe saygı duyulan zamanlardan biriymiş. Eli öpülenin çok olduğu, nur yüzlerin okunduğu, kalemin kurşunla dolmadığı, düşmanın elini kana bulamadığı mevsimlerden biriymiş.
Dümeni olmayan, sevap için yardım yapılmayan, aşktan aşka koşulmayan bi’ Nisan günüymüş. Patlayan pembe bahara, boş konuşmayan insanlara, kuru gürültü olmayan kalabalıklara, bacalardan duman okuyan sevdalara, gözlerinden ışık saçan dostlara adanmış bu masal!
Bu masalmış. Hep inanılmış. İnanmayanlarsa çok az yaşamış.
Göklerin; mavinin en mavisi, düşlerin; yeşilin en yeşili olduğu bir kasabaymış burası. Yaşı hiç kimse tarafından bilinmeyen, yetmişlerinde gösteren, ömrünü huzurla yaşadığı, eğer bakılmışsa, o güzelim ela gözlerinden görülen, bir adam varmış tepelik bi’ evde. İkindi vakti görünür. Görünür görünmez bahçedeki horozu öter. Yokuşa doğru gelen biri var mı diye dikkatlice bakar, kapı önünde iki saksıya su koyar, ufka dalıp uzun uzun bi’ daha bakar, birdenbire içeri girermiş. Kaybolurmuş. Bu kasabaya yeni gelenler, konu komşuya sorduğunda “biz kendimizi bildik bileli o burada” derlermiş. Hatta söylentiye göre, yeni doğanlar ağabeylerine, ağabeyler annelerine, anneler dedelerine sormuş vaktinde. Hepsi bir ağızdan “o yıllardır hep orada, çok yaşadı, hep aynı kaldı” demiş. Cepkeni haki, gömleği beyazmış. Her ikindi vakti görünmüş. Göründüğünde bahçedeki horozu ötmüş. Yokuşa doğru gelen biri var mı diye dikkatlice bakmış, kapı önündeki iki saksıyı sulamış, ufka dalıp uzun uzun, bi’ daha bi daha bakmış. Sonra hep kaybolmuş
ta ki bi sonraki ikindiye…
Bahtiyarmış ismi, kulaktan kulağa dolaşırmış türlü hikâyeleri. Bu esrarlı adam kasabanın “erenidir, evliyasıdır” diye her gece kendilerinden bile önce ona dua etmiş mahalleli. Komşu illerden, uzak köylerden “bi’ ikindi vakti Bahtiyar’ı görsünler” diye, dere tepe düz gelmiş binlercesi. Belki yokuştan aşağı bakarken, bi’ işaret eder yanına çağırır diye de ürkmüş yüzlercesi. Korkarak sevmişler. Kim bilir belki sevmişler korkudan. Fakat sevdiklerini söylememiş, göstermemişler kaç kuşak, bunca zaman.
İşte eli öpülenin çok olduğu, nur yüzlerin okunduğu, kalemin kurşunla dolmadığı, düşmanın elini kana bulamadığı bu Nisan gününde, bir ikindi vakti hiç gören olmamış Bahtiyar dedeyi. Kasaba halkı panik olmuş birdenbire. “Ha şimdi çıkar, ha birazdan çıkar” diye beklemişler. Cesareti olanlar kapısına üşüşmüşler. Ne perde kıpırdamış, ne kuşlar ötmüş. Kapıya vardıklarında, gördükleri her şey birden eskimiş, dökülmüş. Saksıdaki çiçek, yaz-kış açarken o anda kurumuş, solmuş. Bahçesinde besleyip, o yokuştan göründüğünde öten horoz bile ortalardan kaybolmuş. Erdemine inanılan iki kişi eve girmek istediğinde, bazıları karşı çıkmış. Ancak “belki hastalanmıştır, belki şimdi bize ihtiyacı vardır” diye dinlememişler onları. Korkarak sevmiş hepsi Bahtiyar dedeyi. Korkarak. Yokuşun aşağısından. Çok uzaktan.
Kapıdan girdiklerinde bi’ bakmışlar ki, her gün kapısının önünden geçtikleri, taze güller açan bu ev yaşamıyor adeta. Ne damı, ne çerçevesi kalmış ortada. Ne nefes alan bi’ can, ne geçmişten bi’ iz kalmış. Sanki hiç yaşanmamış mutfağında, balkonunda, odalarında. Bütün gece yas tutulmuş. Bahtiyarın türlü hikâyesi, bin bir çeşit haliyle kasabanın her evinde konuşulmuş durmuş. Kimine göre 200, kimine göre 160 yıl yaşamış. Ancak yine de öldüğünü gören kimsecikler olmamış. Niçin her ikindi kapısını açtığını, neden tam o saatte horozunun öttüğünü, yıllarca onun kimi beklediğini, bu muhteremin neden yalnız yaşadığını kimse, hiç kimse anlamamış.
O tılsımlı günün gecesi, herkes yataklarına girdiğinde birdenbire uyuyakalmışlar. Farkında olmadan, sabah birbirlerine anlatacakları aynı rüyaya dalmışlar. Bahtiyar belirmiş önlerinde. Hiç bu kadar yakından görmediklerini anlamışlar önce. Ancak rüyalarında yine onunla değil, bu sefer kendileriyle Bahtiyar’ın sözleriyle tanışmışlar. Bahtiyar, horozunun ötmesiyle anlatmış da anlatmış:
Beni izlemekten başka hiç bir şey yapmadığınızdan
Sadece uzaktan, çok uzaktan bana bakıp, benim hakkımda durmadan konuşup, bana karşı sustuğunuzdan
Kalabalığı kudret, güç sanmakla kendi yalnızlığınızı kandırdığınızdan
Kendi gücünüze inanmayıp, başkasına, hep başkalarına tapınmışlığınızdan
Sizi kurtarmak için, bi’ başınalığı artık öğrenmeniz gerektiğinden, gidiyorum...
Sonra “evime gelir, medet umar, adaklar yakarsınız diye" de, her şeyi yok ediyorum.
Bu masal belki henüz burada bitmedi.
Siz bi’ türlü anlamadınız ama yolum yalnızlığını bilmeyenlerle hiç kesişmedi.
Artık sizin için de konuşma değil, düşünme vakti.
Çok uzun yaşadım ve bunca yüzyıl bi’ hiçtim.
Az olup da, çok gibi görünenlere, her ikindide horozumla güldüm geçtim.
Kalabalıklar içindeki yalnızlarla, yalnızlığınızı oynamayın, vefakâr olun.
Hiç yalnız ihtiyar olmayın siz de, hep yalnız bahtiyar olun.
Nerhan Hepşen
Gönlüme Göre
Pencerenin önünde ismini bile bilmediğim ancak çok sevdiğim çiçeğin tomurcuklarını gördüm bu sabah. Uyanmışlar. Önce patlamış mısır tanesi gibi kabarıyorlar topraktan. Sonra yapraklanıyorlar, her bir dalından onlarca tanesi penceremden sarkıyor. Puslu, mat, yeşil yaprakları var. Mevsim değiştikçe renkleri de değişiyor. Çok da sulamıyorum, onlar kendi suyunu kendi buluyor. Eğer içeri alırsanız bu çiçeği, yaprakları değişmiyor, aynı kalıyor. Eğer doğayla başbaşa bırakıp, dışarıda tutarsanız, yapraklar sırtlarından kızarmaya başlıyor. Pembeyle kırmızı arasında bir renk aldığında, yazın açmayan dalları, tam kışa girerken, yapraklar dökülmeye yüz tutmuşken, öyle bir açıyor ki sormayın gitsin. Kendinizi, seyretmekten, bu dönüşümü izlemekten alıkoyamıyorsunuz. Uyanırkenki coşkusu, veda ederken de devam ediyor. Bu çiçek, sanki evimin, mevsim geçit töreni gibi.
İşin ilginç yanı, bu çiçeği eniştem vermişti bi’ akşam. Fatih’te, Çarşamba’da, derme çatma bi’ evin mutfağa açılan kapısında, küçücük bi’ bahçesi vardır teyzemlerin. Hani, nohut oda, bakla sofa derler ya, işte tam öyle bi’ yer. Üstünden bayağı geçti aslında bu hikayenin. Ailece toplanıp “akşama size bahçe keyfine geliyoruz” deyince; Lütfü eniştem kalkıp, beyaz kireç yapmış bahçenin komşuya bitişik duvarını. Sardunyaları, ortancaları sulamış. Al kırmızı açmış kaktüsleri dizmiş tabureler arasına. Karı koca yağ tenekelerine diktikleri binbirçeşit enfes çiçeği, boylu boyunca serpmiş aralara. Bol kahkahalı, eski göçmen anılarını konuştuğumuz o akşam, gözüme takıldı bu çiçek. Önce bi’ selamlaştık. O kadar açmış çiçeğin arasında, yemyeşil yaprakları, naif, asil bakışıyla çalmıştı beni. Neye hacet, eniştem doğruldu, sormama gerek kalmadan, o pırlanta yüreğiyle koşturup, en güzel dalından iki kökünü sardı bi gazete kağıdına. Eve geldiğimde ektim hemen, Lütfü eniştenin deyimiyle, sapladım hepsini birdenbire toprağa. İyi ki dediğini ertelemeden yapmışım. Ertesi sabah aldığım telefon, bu çiçeğin ömrü gibi, giderken bile coşkuyla açan Lütfü eniştenin vedasını haykırdı kulağıma...
İnsan, hiç bir şeyi bilmiyor. Bi’ varız, bi’ yok. Vedasız gitmek olarak yorumlasak da aslında vedanın en güzelini yaşadığımızı sonraları anlayabiliyoruz. Gerçekten yarın yok aslında. Hepsi düzmece zaman dilimleri. Gün var, güneş var, ay var. Yarın yok. Seher var, öğle var, ikindi var. Yarın yok. Aynı zamanı paylaştığımızı gösteren bildik bi’ takvime sahibiz. Sayfalar birer birer dönüyor. Her şey birer birer atlıyor. Nedeni var, niçini yok. Gidiyoruz işte. Gidiyor.
Keyfini çıkarmak lazım. Doyasıya yaşamak lazım sanki yarın vedalaşacakmış gibi.
Kuş değilsin ki, bilemezsin hangi mevsim göçeceğini. Son anımızda bile eğer gözümüze iyi görünmüyorsa kalkıp boyamalı hemen camı, çerçeveyi. Sadece bir değil, üç kişi diyorsa ki “yakışmamış bu üstüne” çıkarmalı, yenilemeli yeleği, cepkeni. Hiç aramıyorsun, sormuyorsun yakınmalarına, bahaneler uydurmak yerine, yarın aradığında bulamayacakmış gibi aramalı teyzeyi, yeğeni, enişteyi.
Doğarken nasıl sevimliyse herkes, veda ederken de öyle gitmeli. Ardından iyi konuşmalılar. En güzeli, herkeste aynı his, aynı duruş, aynı tebessümü bırakmalısın. Geldiğinde nasıl bahar baharsan, gittiğinde de öyle zamansız açan çiçeklerle hatırlanmalısın. Toprağa hep coşku dolu o tavrı sen ver ki, o hiç kuru kalmasın. Tüm vedalar için geçerli bu sözlerim. Tüm ayrılıklar için.
Bizim aile de çok güzel bi’ dua vardır: “gönlüne göre versin” derler. Önceleri garipserdim bu lafı. Çok sınırlı gelirdi bu sözcükler. Şimdilerde ise çok iyi anlıyorum, aslında ne kadar geniş, ne kadar limitsiz olduğunu. İstediğime kavuşmak için, aslında bu duanın bana akıl-fikir olduğunu. Asıl limitini, benim koyduğumu. Gönlüme göre!
Ne kadar büyük tutarsan, ne kadar iyi duygularla beslersen, ne kadar kavgasız yaşarsan, ne kadar sarıp sarmalarsan, ne kadar korur kollarsan, ne kadar verirsen karşılıksız binlercesine, sen de “gönlüne göre” bulursun.
Eğer “gönlüme göre” nedir bilmezsen: gönül bu, sızlar sızlar, neresidir bulamazsın... Gönül bu, susmaz susmaz, ne dediğini duyamazsın...Gönül bu, hırsıza ödül bu... Anlatsa da hiç anlamazsın!
Bundan sonra, penceremde her mevsim, başka güzellikte olan ve yarının olmadığını çok iyi bilen “gönlüme göre” tüm yaşayacaklarım. Şu adını hiçbir zaman koyamayacağım ise; acı, tatlı, koskocaman hayat telaşlarım.
Nerhan Hepşen
Sevgilerde
sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı
siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telaşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı
Behçet Necatigil
sevgili BBO ailesine
Günaydın
iyi sabahlar olsun hepimize..
herşey gönlümüzce olsun..
yaptığımız herşey de
gönülden olsun..
gönülsüz sevgilere tutsak..
gönül verdiklerimize uzak
sevgilerimizi söyleyemeyen kaçaklar olmayalım
hayat kısa...
hadi yok mu sevdiğiniz biri anne,baba,sevgili,kardeş,bir dost,...
yada hepsi...
arayın bir sesini duyun.
gönlünüzce gönülden
bir günaydın
bir merhaba
bir özledim
bir seni seviyorum yada hepsini..
söyleyin..
sevgileri yarınlara mı bıraktınız.
yarın çok geç olabilir..
(ben şairin yalancısıyım..)
ben daima gönülden gönlümden geçenleri söylerim..
Bugün..
Aydınlık Yürekli
BBO ailesi
sizleri seviyorum..
İyi ki varsınız..
HE HE
(KKK diyor ki ;yalan yok kankamı daha fazla)
hepimize iyi çalışmalar..
güzel bir gün olsun hepimize
iyi ki varsınız..
Mavigünden güzel alıntılar ve dileklerle aydınlanan günden herkese merhaba...
G Ü N A Y D I N
huzurlu bir yeni gün diliyorum...
Günaydın
Mavigün ellerine yüreğine sağlık
güzel bir gün olması dileğiyle...
kahvaltı yapmak isteyen varsa bekliyorum
hepimize kolay gelsin...
Günaydin... günaydin...
herkese, hepimize aydinlik ve sicak, güzel bir gün dileyerek...
Kankacigim cok güzel alintilar yaparak kendin gibi cok güzel bir insanin yaziya döktügü en insanca duygulara bizi ortak ettigin, güzel yüreginden gelen sevgi dolu dileklerin icin cok sag ol canim... Allah gönlüne göre versin!
Eylemcim hamarat kardesim benim, az dur hemen geliyorum! Demek onca isin icinde kahvalti da hazirladin bize ha? aahh ahhh..."Bu kiz bir corba bile yapamaz, alan yandi!" diyenleri hatirladim simdi birden, ikisinin de kulaklari cinlasin.. :)
merhaba dostlar
merhaba dünya...
gün keyifle,neşeyle geçsin istiyor tüm gönüller..umarım herkesin arzusuyla yaşanır günler...
gazeteleri karıştırdım göz ucuyla...yine hayırlı bir haber yok,herzamanki gibi...
Merhabalar
Herkese kolay gelsin
herkese merhabalar..
Gününüz iyi geçiyordur umarım..
herkese kolay gelsin...
İtalikÜniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından
kalınca doğru hocasına
gider:
-"Siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve
beni cezalandırıyorsunuz. İşin bu yanını hiç düşündünüz
mü?"
-"Tabii düşündüm. Hocanın görevi bilgiyi ölçmek,
yeterli olmayanı sınıfta bırakmak değil mi?"
-"İyi. O zaman size bir teklifim var. Bir soru da ben
size soracağım.
Doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta
kalacağım. Bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı
geçirteceksiniz. (Hocanın
keyfi yerinde. Teklifi kabul eder.)
Ve öğrenci sorar:
-"Yasal olup, mantıklı olmayan nedir?
Mantıklı olup, yasal olmayan nedir?
Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?"
Hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz. İddia gereği öğrencisine iyi not vererek sınıfı geçirir. Ama aklı da soruda kalır. Sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır, olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip bilmediğini sorar.
Öğrenci hemen cevap verir:
-"Siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz.
Bu yasal ama mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var.
Bu mantıklı ama yasal değil. Siz karınızın sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması gerekirkeniyi not verip mezun ediyorsunuz.
Bu da ne mantıklı, ne de yasal."
Bu gün körfez maviden uzak bir gün yaşıyor.
gökteki yağmur damlaları kararsız yeryüzen inmekte
bazıları tek tük düşüyor tıp diye burnunuzun üstüne..
yada mavi bir gökyüzünde oynamaktan yorgun
yada ışık görmek istemiyen
gözler gibi
neşesi eksi sanki..
böyle günleri kışa yakıştırız
yaz aylarında karşımıza çıktığında ne de unutmuş oluruz bu gri gökyüzünü..
sanki unutulmak koymuş gibi boynu bükük
bu yüzden insana mısralara sarılmak isteği uyandırıyor
bir minder bulup kedi gibi kıvrılmayı yada..
bu yüzden biraz şiir ile müzikle atlatmak istiyorum dışardaki
yılgın,yorgun ağlamaklı havayı.
bu havayı atarkende yalnız olmayım dedim
buyrun okuyalım birlikte bende bazılarını ilk okuyor olacağım..
bazıları isebelki de çok önce gönül verdiklerim bilmiyorum..
dışardaki hava.
ilk tanımadığım sokağa girmişim gibi bulduğum bir şiir ile yol beni nereye götürürse..
işte bir gezinelim şiir ile müziği önümüze katıp.
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim
Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabilirim
Kitabını yazabilirim sayfalarca.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana / anlatamam.
Ben sana hiç kavuşmadım ki!
Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!
Bir kadını sardığında kolların,
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!
Kısacası:
Tatmadım kavuşmayı / anlatamam.
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kuşa / topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa
Ustası oldum beklemenin
Tükenmek pahasına.
Ama hiç kimse / kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana ,anlatamam.
Çünkü seninle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum.
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!
Sen bana /yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi , özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlara yabancıyım,
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Kâmuran Esen
dinleti müziği devlerin aşk ile
http://www.youtube.com/watch?v=xkP_7b1ZXJM&feature=related
MATEMATIK OLAYI...
Ev telefonunun ilk 3 rakamını yaz ( alan kodu kullanma!)
Bu 3 rakamı 80 ile çarp
1 ekle
250 ile çarp
Ev telefonunun son 4 rakamını ekle
ayni 4 rakami bir daha ekle
250 çıkar
2 ye böl...
bakın bakalım ne çıkıcak
deneyin ve görün..
Süzülür içine mavi
Süzülür içine mavi
Boynundan her öptüğümde
Peyami Safa romanlarından
Fransızca repliklerle...
Binlerce inci yuvarlanır
Şehvetin saten kıvrımlarında
Binlerce kuş havalanır
Havalanır dalgalardan
Gelir beyaz köpükler
Gelir ve gider aşkın
Doyumsuz günbatımlarında...
Binlerce çiçek fışkırır dallarından
Tomurcuklarda, şeker pembe bir isyan...
Masumca yana yatar boynun
Boynun ki; Rönesans döneminde yontulmuş
Pürüzsüz mermer sütun...
Uçuşur nefesinle
Önünde organze perde.
Bahar biter, kış gelir
Tepeden tırnağa ürperirsin
Kollarından tutar iki melek
Öptükçe yükselirsin
Gözlerini bağlar öpüşlerimdeki fırtına
Öpüşlerim;
Eğilip kalkan binlerce filamingodur ahenkle...
Bir sis basar
Kayboluruz mavilikte...
Süzülür içine mavi
Süzülür, seviştikçe...
SÜLEYMAN GÜNER
dinleti müziği
yedikaranfil mihriban
http://www.youtube.com/watch?v=3dP0POoXAiQ&feature=related
HERCAİ MENEKŞE
Beyaz hercai menekşenin yanında
parkta, sevgilimin söylediği gibi
söğüt ağacının altındayım.
Görüyor musun, diyor salkım söğüt
yapraksız taranmamış ihtiyar
gelmiyor seninki.
Ah, belki ayağı kırılmıştır
belki bir kılçık kaçtı boğazına
belki aniden kapatıldı bir sokak
veya ayrılamamıştır karısından
birçok şey engeller biz insanları
Söğüt eğilip çatırdıyor
belki de ölmüştür diyor
solgundu benzi, paltonun altından öperken seni
Olabilir salkım söğüt olabilir
Umut edelim ki, artık sevmiyor olsun beni.
Sarah KIRSCH ' Bei den weissen Stiefmütterchen'
Çev. Ülkenur Kaynar
ömer faruk gerek why
http://www.youtube.com/watch?v=zmvKQ0fmBdU&NR=1
Kankacim buraya yaz geldi, günes piril piril gökyüzü masmavi, size galiba tam tersi... :)
Aman sen o kapali havayi siirle sarkiyla dagitmaya, bizimle böyle güzel paylasmaya devam et...:)
Kayacim senin verdigin formülle kendi telefon numaram (ancak 7 haneli oldugu icin!) cikti sonucta ayni formül 6 haneli rakamda acikca su koyverdi haberin olsun! :)
Afedersiniz Siz Baharmısınız
Afedersiniz siz Baharmısınız,
Biraz hatırlatsak bizi tanırmısınız.
Biz hep sizin hayalinizle yaşardık,
Size dair şiirler yazardık.
Geceye yüzünüzü çizer,
Hangi yalnızlığa kendimizi atsak
Sizin göğsünüzde soluklanırdık
Saçlarınız alev, alev dalgalanırdı omuzunuzda.
Yağmura inat güneşi eken bizdik mahzunluğunuza
Bazen bir rüzgar gibi eser,
Bazen bir şimşek gibi çakardınız.
Sanki yüreğimize kılıç saplardınız.
Parmak uçlarınızda sevda nakışları,
Sizin gülüşünüz aydınlatırdı
Bu soğuk, bu kurak kışları.
Bakışlarınız acımasızca kara
Bizi vurup, vurup giderdiniz akşamdan sabaha.
Saçınızı düz tarardınız,
Afedersiniz nasıl tanımazsınız.
Biz hep sizin hayalinizle yaşardık,
En sevdiğiniz çiçekleri toplardık.
Bir sepet gül, biraz lale, birde sümbül
Küçük bir serçenin kanadından bile gocunurdunuz.
Karşı taraftaki o zehirli evi nasıl unutursunuz.
Kirpiklerinizde yangın izi,
Ağzınızda çocuk nefesi,
Bir odadan bir odaya koştururdunuz,
Yavrusunu koklayan ceylan misali.
Namusunuzu korur gibi koklardık sizi,
El sürmeyecek kadarda bilirdik hikmetimizi.
Afedersiniz siz Baharmısınız,
Rica etsek ortaya çıkarmısınız.
Biz hep sizin hayalinizle yaşardık,
Sizinle aynı anda güne başlardık,
Henüz mahçuptunuz size tutulduğumuzda,
Nasılda mutlu olurduk bize tutunduğunuzda.
Sonra nedense gözlerinizi başka dünyalara çevirdiniz,
Önümüze kapkara bir bulut getirdiniz.
Şımarık ve rahat bir tavrınız vardı,
Bu halinizle üstünüze ne giyseniz yakışırdı.
Hayatınızdan hiç eksik etmediniz gezmeleri,
Temiz giyimli, kirli adamlar alırdı, sizi geceleri
Biz bunu kıyamet alameti sayardık,
İçimizi sis bürürdü,
Yapraklarımız dökülür,
Sanki usul, usul dağlar yürürdü.
Uykularda yer bulamazdık
Kanlıca iskelesinde,
Elimizi başımıza koyar,
Gizli, gizli ağlardık.
Şimdi ne desek, ne söylesek size az
Unutmayın, bu devran kimseye kalmaz.
Acı nerden gelirse gelsin,
Yiğit, yiğittir yakınmaz
Kusura bakmayın epey zamanınızı aldık
Oturduk üstüne birde şiir yazdık
Bilmem artık bu cüretimize ne dersiniz
Afedersiniz ama, siz Bahar değilsiniz
Siz, o Bahar değilsiniz
Siz maalesef Bahar değilsiniz.
Kerem Alışık
dinleti müziği
melih kibar
http://www.youtube.com/watch?v=Er_M6sughwE
ablacim seninkinde tutmayabilir
almanyada farkli hanelerde oluyo, türkiye icn gecerli sanirim :)
Merhabalar :)
Nasılsınız dostlarım :) dün Papatyamı izlerken kendi kendime dedim ki ne hayallerimiz vardı kendi dizimizle ilgili öyle değil mi? örneğin Atılgan bey burada farklı bir karakter ama yinede onu izlerken hala yanında Sevili Efeyi Doğanı hayal ediyorum içimize öyle bir işlemişler ki ve biz onlara öyle doyamadık ki hiçbir zaman unutabileceğimizi sanmıyorum umarım Birol Güven çok zaman geçmeden bu kadroya yeni bir proje düşünür bu bizleri çok mutlu ederdi :)
İstanbuldada hava pusu serin geçtiğimiz haftanın Temmuz sıcağı geride kaldı insanın içini kasvet basıyor neyse biz yinede gülümseyelim :):)
ne güzel kankacığım..
Sen hep mavide kal..
Kayacım nereye varmaya çalışıyor bu matematikçiler..
hep başladığın noktaya varırsın mı diyorlar..
yani durmak aynı zamanda ilerleyip varmak mı?
ya onlara ne benim evimin son rakamından
Türkiye için mi geçerli ?
tabii
bizim numaralar özellikli
herşey kolay dinlemeye kodlanmış.
kankama uymaması normal..
Deniz kardeş
hoşgeldin
Ne iyi ettin de geldin ...
Bir gün gecikmelide olsa 19 Mayıs Atatürkü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun :)
Ayrıca dün bu dünyadan bir melek kanatlandı Allah onu tamda ömrünü adadığı gençlerin gününde ardında bıraktığı milyonlarca gözyaşı ve şükranla yanına aldı nur içinde yat Türkan Hoca...
Güneş Umuttan Şimdi Doğar
Böyle güzel şiirler okumak için havanın kapalı olmasını mı beklememiz gerekiyor...
Hadi hava kapalı, ama kankan gelmiş sana gülümsüyor, o gülüş, güneşi doğurup, içini ısıtıp aydınlatmadı mı?..
Ne güzel, hep mavide kal...
Ben Kazanacağım Sen Kaybedeceksin
Anla işte bak anla!
İŞTE HAYAT BU!
Anla yüreğim anla..dimdik duruyorum karşında
Geçen günler bileklerimi kesiyor yavaş yavaş..
..ve akan kan sadece gülümsetiyor beni
Dayandıkça artıyor gücüm
..ve bu hayata gülüyorum
Ben kazanacağım, sen kaybedeceksin..
Önümüze gelen engeller! !
Önüme çıkan engeller! !
KAYBEDECEKSİNİZ! !
Ceyhun Yılmaz
1
Sokak aralarında kayboldu gençliğim
Alanlar aldıklarını yerine koymadı
Sensiz geçen iki gecem
Sensizliğim kadar koymadı
Kimleri yedi bu yürek
Kimleri yedi de
Bir sana doymadı...
Ceyhun Yılmaz
Aşk
bir tek senin görebileceğin bir yerden
sana gülümsüyorum...
onların duydukları kahkahalarım değil
aşkı tarif gerekirse sana
anlatayım
aşk ne biliyor musun
benim sana yaşadığım,
senin durmadan üstüne bastığın...
Ceyhun Yılmaz
Büyümüş bir kız çocuğu
bir gün sen de anlayacaksın
kalabalıklardan kaçıp
dizlerini karnına kadar çekip ağlayacaksın
işteo an özleyeceksin
eski sevgilini değil
pili bitmiş oyuncak ayını.
yanından ayırmadığın, yatarken sarıldığın saflığını
tel sarar kızıma tel sarar diyen babana benzemeyecek her erkeğin gözleri.
o küçük kız çocuğu değilsin artık
ama birgün sen de ağlayacaksın!
kenarları dantelli elbisesiyle
saçlarıı ördüğün oyuncak bebeğini
nereye koyduğunu htırlaman gerektiğini anlayacaksın!
tel sarar kızıma tel sarar diyen babana benzemeyecek her erkeğin gözleri.
Ceyhun Yılmaz
dinleti
olmasa mektubun
http://www.youtube.com/watch?v=LV9HD6adhC4
Hoşgeldin Deniz...
Her zaman bekleriz...
Deniz hosgeldin, yine gel...
Hep beraber canlar, hep mavide olalim, maviyle kalalim... Umutlarimiz günesler dogursun, aydinlikta isinsin, sonsuz mavi ile cogalsin...
no name canım biliyorsun ki şiir okunmak için hava kapalı olmasına gerek yok..
belki havanın güzel olması şiiri güzel masmavi bir günle paylaştığım için sizin haberiniz olmaya bilir..
işte bende..
zaten bu gün gri gökyüzünü dağıtmak için sizlerle paylaşmayı seçtim ki güneş olun içimdeki maviliğini koruyabileğim diye..
kankam hep mavide kalsın ki..
ben maviyi kaybettiğim bir an bile olsa beni ışığınla aydınlatsın..
hem no name kısaca KÇ sen benimle kankamın arasına girmek ister gibi halin var..
ama bak seni aramıza alabiliriz..
sarıl bakayım ablanlara..
bir kolunu bana bir kolunu da seval ablana..
gülümseyelim şimdi.....
nerde kankan.
Eyleeem!!
çek bizim resmimizi
kolayına kaçmadan ama..
Biraz Mavi Kat
Gözünün karasında
Tüm acıların asılı
Attığın her kahkahanda
Dağıtmaktasın umutlarını
Kuru ağaç iken
Yeşerttin tüm dallarını
Gece dönerken güne
Gün vururken pencerene
Martılarım gelsin sana
Hem dinlesinler,hem anlatsınlar
Dök tüm yaşlarını o zaman
Kalmasın içinde hiçbir kederin
Yazı getir saçlarını okşayan
Mevsimlerden kışı bırak
Renklerden siyahı
Biraz maviyi kat
Biraz beni.
zeliha Biçer
dinleti müzği
odan kireç tutmuyor
http://www.youtube.com/watch?v=6PEPPWvFY2U
Seni Seviyorum
Ne güzel sey seni seviyorum demek
Sevdigini söyleyebilmek ne güzel
Her baharda gece gündüz her saniye
Seni seviyorum
Seni seviyorum
Seviyorum seni diyebilmek ne güzel
Bir kere sevdaya tutulmayagör
Ateslere yandiginin resmidir
Asik dedigin mecnun misali kör
Ne bilsin alemde ne mevsimidir
Çünküsü yok nedeni yok sevmenin
Zamani hiç yok, dakikalar zaman üstü
Utangaç bir gecenin kucaginda
Yagmurlar vuruyor pencereme
Askin vuruyor kalbimin kiyilarina
Gecenin bu çildirtan yalnizliginda
Askin ayak seslerinin duyuyorum yüregimde
Ve hasretin içimde
Seni seviyorum
Sesinin duymak istiyorum uyumadan önce
Sabahlara kadar konusmak
Hiç kapatmamak telefonu
Ayni düslere uyumak sonra
Ve uyanmak ayni günese
Bir kere sevdaya tutulmayagör
Ateslere yandiginin resmidir
Asik dedigin mecnun misali kör
Ne bilsin alemde ne mevsimidir
Daha bir güzellestim son günlerde
Gözlerimin içi parliyor
Kabima sigdiramiyorum aski
Gülmek geliyor içimden
Sokaklarda kosar adim yürümek
Tanidik tanimadik herkese selam vermek
Merhaba ülkemin güzel insanlari
Hepinize hepinize merhaba
Sizi de seviyorum
Yagmuru, denizi, kokusunu topragin
Gökmavisinde güvercinleri, martilari
Dag eteklerinde gelincikleri seviyorum ates kirmizisi
Bin dallilariyla köy kizlarini
Ve elleri hamur kokan analari
Hepsini sende seviyorum
Seni seviyorum
Bir kenara mahsun çekilen içim
Yemeden içmeden kesilen içim
Sensiz/yarsiz uykuyu haram bilen için
Ayrilik ölümün diger ismidir
Senin sevdigin gibi topluyorum saçlarimi
Siyah kazagimi daha çok yakistiriyorum kendime
Ve daha çok seviyorum limonlu çayi
Senin sevdigin herseyi seviyorum
Türkülerini memleketinin
Feneri ve kara kartali senin için
Davamizi ve siiri sende seviyorum
Seni seviyorum
Iyi ki dogdun
Iyi ki varsin
Dogum günün kutlu olsun
Seni çok seviyorum
Seni çok seviyorum
Yasamaksa seni sevmek
Ben hiç ölmedim
Seni seviyorum
Şebnem Kısaparmak
dinleti
http://www.youtube.com/watch?v=IC9PJh0ZFkU&feature=related
son şiirimiz..
herkese güzel bir gökyüzü dilerim.
biliriz ki en güzel güneş yağmurdan sonra doğandır.
YAĞDIKÇA...
Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay
bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım
Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım...
YILMAZ ERDOĞAN
dinleti müziği
belalım
http://www.youtube.com/watch?v=p81lqpdiXNY
herkese iyi akşamlar..
canım ablam,
öyle bir fotoğrafta yer almak bana müthiş bir gurur ve sevinç verir...
ama kankam da aramızda olursa ve o fotoğrafı da başkası çekerse keyfim general rütbesine terfi eder, daha da ayakları yere basmaz...
Şu aralar kankam oldukça meşgul...
ona bir şarkı gönderiyorum,
KAPILDIM GİDİYORUM
Kapıldım gidiyorum bahtımın (Baha'nın)rüzgarına
Ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına
Ayrılık görünmüşken yar tutmuyor elimden
Misafirim bugün ben gurbet akşamlarına
Hicâz (Nim Sofyan)
Bestekâr : Kaptanzade A.Rıza Bey
Siz dizilin ben cekeyim, isik kacmadan ama
canım kardeşim..
tamam o zaman..
bir yanımızda eylem
bir yanımızda da kaya..
(sonra kanka isterim diye dolaşıyor.Bilmiyor ki ailenin en küçüğü olmak tüm kankaların bileşkesinde sevgi gücüyle sevilmektir.)
bakarmısınız..
bir resmimizi çekermisiniz.
şuraya mı basacam
evet..
tamam çekiyorum gülümseyin..
teşekkürler..
çok güzel çıkmışız...
not:
kardeşim No name gelelim kankana...
bu iş yoğunluğu değil sana söyleyim..
yakında bohçamı gelir
çeyiz mi gider..
yoksa...
başka bahara diyip
yeni ufuklarda yeni yelkenler mi açılır.
bilmem
3 vakte kadar ses çıkmazsa
bu iş yoğunluğu değil deriz..
çalış çalış nereye kadar..
dün BBO adasında ki CAN DÜNDAR ın yazısı çok çalışanlar olup başını başkalarına kaşıtan kişiler için tekrar edilmektedir..
okuyanlar okumaya bilirler..
ÇOK İŞİM VAR DİYENLERE..
BİR HAYAT ÖNSÖZÜ
“İşlerim çok. Başka hiçbir şeye bakamıyorum.”
Bu lafı bir kişiden daha duyarsam, büyük ihtimalle katil olacağım.
Mailime iki satır bile cevap yazmayanlar ‘çok yoğun’; bir şey anlatmak için söz verip haftalarca sesi çıkmayanlar ‘çok yoğun’; benden başka herkes ama herkes çok yoğun.
‘Aaa tabii; onun için konuşmak kolay. Evde oturup yazıyor sadece. Çalışmaktan haberi yok.’
İstesem ben de ‘çok yoğun’ olabilirim. ‘Bugün şunu yetiştirmem lazım; yarın şuraya gidip yazı konusu bulmam lazım, birkaç ay içinde romanımı bitirme planım var, sarkmaması lazım, o lazım, bu lazım…’
Hayatı boşvermek istedikten sonra ‘yoğun’ olmaktan kolay mazeret yok ki.
Hatta sadece yemek pişirip, alışverişe çıkıp, dizi izleyip yaşayarak da ‘yoğun’ olabilirsiniz.
‘Sinemaya gidemem ki, bugün temizlik yapacağım.’ E yapma.
‘Ay seni arayacaktım, hep aklımdasın ama işlerden başımı kaldıramıyorum ki…’
Kâinatın en saçma ve zekâ özürlü mazereti. Yani ‘kafama uçan daire düştü, hastanedeydim’ deseniz daha inandırıcı olur.
Normalde hiç kimse hayatının 24 saatini çalışarak geçirmez. En azından yemek yemek, uyumak ve tuvalete gitmek için ara vermeniz gerekir. Ve bu aralarda sevdiğiniz insanlarla en azından telefonda konuşabilirsiniz, değil mi?
Ben bir insana vakit ayırmamanın mazereti olarak ‘çok çalışıyorum’u kesinlikle kabul etmiyorum.
Eğer biriyle aylarca görüşmüyor ve ‘işlerim var, ondan’ diyorsanız, bunun iki anlamı vardır:
a) Ben aynı anda iki işi yapamam. Doğal olarak çalışırken araya kimseyi katamam.
Merdiven çıkarken çiklet de çiğneyemem. Hayatım allak bullaktır.
Zaman nasıl değerlendirilir bilmiyorum.
b) Seninle görüşmek istemiyorum.
c) Ciddi anlamda işlerim yüzünden görüşemediğimizi sanıyorum. Bu mazerete gerçekten inanmışım. Kimi kandırıyorum ki?
(Son şıkkı kabul edecek babayiğit pek bulunmaz.) Ve hiç kimse beni birinci şıkka inandıramaz.
Çünkü biriyle görüşmek isterseniz, mutlaka vakit ayırırsınız.
devamı var
ne yogunlugu acaba..
Bu aralar üst üste birkaç kişiyle bu ‘çok çalışıyorum da; başka bir şeye bakamıyorum’ muhabbetini yaşadım; konuya o yüzden taktım. Bir insandan örnek vereceğim. Şu an için kendimi örnek veremem çünkü ‘evde çalışan yazar’ olduğum için kimsenin beni iş konusunda ciddiye aldığı yok. Neyse canım, bana ne? Ben yazıyor muyum? Yazıyorum. Paramı alıyor muyum? Alıyorum.
Gerisi beni hiç ilgilendirmiyor. Ama şunu da belirtmem gerek. Öğrencilik hayatım boyunca hiçbir zaman derslerin, sınavların, çalışmaların, zevklerimin önüne geçmesine izin vermedim. Benim için okul her zaman ikinci plandaydı.
Eğer çok sevdiğim bir film oynuyorsa, yarınki sınava çalışmayı birkaç saat sonrasına erteledim ve filmi izledim; canım ertesi günü ödev yetiştirmeye oturmadan önce gezmek istediyse çıkıp gezdim; ders çalışmayı planladığım gece bir arkadaşım ‘haydi sinemaya gidelim’ dediyse herşeyi olduğu gibi bırakıp sinemaya gittim. Çünkü benim için ’sevdiğim insanlar’ ve ‘kendime vakit ayırdığım hayatım’ herşeyden önemliydi.
Hayatımda hiç kimseyi ‘çalışmam gerek’ diye geri çevirmedim.
Bir arkadaşa ‘hayır, eve gideceğim’ dediysem, bu o anda eve gitmek istememden başka bir sebebe asla dayanmadı.
En önemli işin başında da olsam, bir dostum ’seninle konuşmaya ihtiyacım var’
dediğinde ben tüm işleri bırakırım.
Çünkü hiçbir şey, çevrenizdeki sevgi ve sahip olduğunuz yüreklerden daha önemli olamaz. Hayat kısacık, acayip bir şey.
Hırslarla, kıskançlıklarla ve eşek gibi çalışmakla bitirilemeyecek kadar da değerli. Elbette boş boş oturun demiyorum.
Çünkü hayat aynı şekilde, boş boş oturulmayacak kadar da değerli. Ama iş dediğiniz şey, sevdiklerinizle, kendinizle, hobilerinizle geçireceğiniz zamanın tamamını çalıyorsa, inanın bunda büyük bir terslik vardır. Kendini çalışmaya ciddi bir biçimde adayan ve sevdiklerine zaman ayıramayacak kadar işlerine gömülmeyi kendi özgür iradesiyle seçen kişiler de var tabii. Ben böylelerinin asla evlenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ve bu, kesinlikle tahammül edebileceğim bir kişilik tarzı değil.
devamı var
Neyse, geçeyim örnek kişime: Ben ortaokul hayatım boyunca Soma’da yaşadım.
(Oradaki hayatım da alemdi aslında. Bir ara onu da yazayım…)
Anlatacağım kişi, bir arkadaşımın babası. (Ailecek de görüşüyorduk; aynı apartmandaydık.)
Adam her sabah en geç altıda işe gitmek zorundaydı. (Mühendisti galiba. Maden ocaklarına çıkıp oradaki işleri yürütüyordu.)
Yani haftanın beş günü, ciddi anlamda ’sabahın körü’diyebileceğiniz bir saatte işinin başında olmalıydı. Bu durumda erkenden yattığını ve hafta içi başka hiçbir şeye vakit ayıramadığını düşünürsünüz, değil mi?
En azından benim hayatımdaki ‘yoğun insanlar’ için bu çalışma tarzı
‘işe git, eve gel, yemek ye, uyu, işe git, eve gel, yemek ye, uyu’ düzenini gerektiriyor.
Ve hafta sonları da ‘hafta içinin yorgunluğunu bir türlü atamıyorum’ diye evde yatarak geçirilirdi. Aşırı yoğun çalışma temposu yüzünden bunlara laf da söylenmezdi. Çünkü ‘çok çalışıyorum, görmüyor musun?’ demeleriyle, her türlü tartışma anında biterdi. Peki arkadaşımın babası böyle mi yaşıyordu?
Büyük harflerle cevap veriyorum:
HAYIR, ASLA…
Akşam eve döndüğünde sosyal hayatı başlardı. Yemek bazen evde, bazen bizim de dahil olduğumuz dost topluluğuyla beraber dışarıda yenirdi. Sonra mutlaka birinin evinde toplanılır; eğlence gırla giderdi.
Bu adam işinin dışındaki tüm vaktini sevdikleriyle geçirir ve karısına asla yalnızlık hissettirmezdi.
Hemen hemen her hafta sonu mutlaka ya Dikili’ye ya da Aliağa’ya yemeğe giderdik. Asıl çarpıcı örneğimi daha vermedim.
Haftanın her günü sabah altıda işte olan ve akşam hava kararınca eve gelen bu adam, (bazen cumartesileri de çalışıyordu galiba)
evlilik yıldönümünde karısını Soma’ya iki saat uzaklıkta olan İzmir’e götürdü. Hayır, hafta sonu değil. BÜTÜN GÜN çalıştığı bir günün akşamında eğlenmek için gittiler ve gece yarısını geçe döndüler. Ertesi gün de bu adam tekrar sabahın köründe işine gitti!!!
Hiç kimse bana hiçbir şey için ‘çok meşgulüm, çok yoğunum, vaktim yok da ondan’ gibi bir mazeret sunmasın.
Ben inanmıyorum. Eğer biri beni aramıyorsa, aramak istemediği içindir. Eğer benimle görüşmüyorsa, görüşmek istemediği içindir. Ben başka HİÇBİR mazereti kabul etmiyorum. Son örneğimin ardından bu yazıyı bitirebilirdim. Çünkü gerçekten başka hiçbir lafa gerek yok. Vakit ayırmak istersen, istediğin herşeye ve herkese vakit ayırabilirsin. Ama müsaadenizle ben bu konuyla ilgili söylenmiş ve gerçekten çok hoşuma giden sözlerden de bir demet sunmak istiyorum. Bunları herkesin çerçeveleterek duvarına asması gerek. ‘İşim var, vaktim yok’ diye saçmalamaya ve daha da korkuncu bu saçmalığa kendimiz de inanmaya başlarsak acilen okuyup kendimize geliriz:
-İşinizin çok önemli olduğunu düşünüyorsanız, bu sinirlerinizin ciddi biçimde bozulduğunun en açık göstergesidir.
(Bertrand Russell)
-Mutluluğun formülü, gerektiğinde önemsiz şeylerle meşgul olabilmektedir.(Edward Newton)
-Bitap bırakan günlük yaşam, ancak bir aptalın karşılaşabileceği bir hayat krizidir. (Anton Çehov)
-Eğer boş zamanınız yoksa, ruhunuzu kaybediyorsunuz demektir. (L. P.Smith)
-Kalitenizin ölçüsü, boş zamanlarınızda ne yaptığınızdır.
Medeniyetlerin kalitesi de insanlara sağladığı boş zaman ve bunun kalitesi ile ölçülür.(Irwin Edman)
-Babam bana çalışmayı, fakat işin esiri olmamayı öğretti. Şimdi okumanın, hikaye anlatmanın, şakalaşmanın, konuşmanın ve gülmenin iş kadar; hatta ondan da önemli olduğunu biliyorum. (Abraham Lincoln)
-Boş zamanı iyi değerlendirmek, çok ciddi bir sorumluluktur. (William Russell)
VE BENİM FAVORİM:
‘Yeterli zamanım yok deme. Büyük insanların da günleri 24 saattir…’
CAN DÜNDAR
19 Mayıs 2009 Salı 14:30
Kulaklarım çınladı
Kankacım ortalığı karıştırmışsın sağol
Ablam ne bohçası ne çeyizi
yok öyle birşey
olsa olsa başka bahara olur
bu arada ablacım ellerine sağlık güzel şiirler ve şarkılar için
Denizcim hoşgeldin canım
uğra böyle memnun kalıyoruz özlemiştikte seni
İşler yoğun Kayacım
şimdi kankam herkezin adı var seval ablam nerde der yine ortalık karıştırır
Seval ablacım seni seviyorum
Başkanım yok ,Yağmur damlam yok
başkaaa tamam mıdır yoklama var mı unuttuğum :)
Hıı,
ben mikserim ya, ortalık karıştırmayı iyi bilirim...
Ben seni o kadar savunayım, sen mikser de çık...
bu yıllık izninde ablalarımdan birinin yanına gidip nasıl iyi bir kanka olunuru öğrenmeni dilerim...
sayende adım K.Ç. a çıktı.
Mikser güzel isim kankacım
bundan sonra mikser diyeyim sana :)
şimdii orda dur kankacım
biiir
sen bana kötü kanka mı diyorsun
ikii
niye benim sayemde çıksın adın K.Ç ye
üçç
cevap ver bakayım
kosun!... kosun!... kavga cikcek!
Bugünlerde canı sıkılan bana çatıyor, dur bakalım hayırlısı...
neyse senin sorular daha az...
okuldayken sorulara bu kadar cevap verseydim dereceye girerdim...
senin soruların cevapları sorularında var zaten, "mikser" diyeceksin, "orda dur" diyeceksin,
sonra... "ben kötü kanka mıyım"
Sence?
lütfen kavga etmeyin...
tamam mavigün eylem kardeşinizi
ve siz no name kankanızı çok seviyor olabilirsiniz.
fakat artık benim kulağımı çınlatmaktan vazgeçin lütfen.
ben bu sitenin Başkanına çarpan kardeşimin derdindeyim .
Kardeşim çarptığını söylesede Başkan karşıdan karşıya geçerken gözleriyle çarptığını söyleyenler var :öldürücü bir bakışlarmış bunlar bir gençkızın kalbi için..
Bende biliyorum Başkanınız yalan söylemiyeceğini...
fakat görgü tanıkları var efendim..
Birde yataklara düşen kardeşim bahar..
..Baharın gözlerinde ki yaşlar Yağmur gibi..
Ben bütün bunlara göğüs gererken siz benim sevdiğiciğime işleri yokluğundan olmadığından bütün suçu bana atıyorsunuz.
Ben sevdiğime hasret..
gün akşam oldu görmeyeli...
sizler burda onu üzmektesiniz.
bu yaptığınız ne kankalığa nede ablalığa sığar..
yani..
sevdiğimi üzmeyin..
bizi üzmeyin..
sevenlerle uğraşmayın lütfen..
Fakat size karşı bir saygısızlıkta da bulunmak istemem sevdiğimin sevdikleri sevdiğimdir..
Ben istmezmiyim ellerimde çiçeklerle
fakat ah ah o sizin başkanınız yokmu..
kardeşime bir bakmış kalbini yakmış..
kardeşim BAHAR bir iyileşsin..
yaz geldi artık iyleşir o..
canım eylemcim...
Son zamanlar yaptıklarıma bakma ne olursun,
Benim aklım başımda değil
Sana söylediklerimi kafana takma ne olursun,
Onlar ipe,sapa gelir şeyler değil
Seni sevmiyorum dedim yalandı,
İstemiyorum artık,palavra
Ellerimde çiçekler,kapında sırılsıklam
Görürsen bir gün şaşırma
Beni böyle çaresiz,beni böyle derbeder,
Beni böyle ortalarda bırakma!
ilhan şeşen
http://www.youtube.com/watch?v=kGf0cTWNtWU
Ben ona soruyorum o bana :)
Bence değilim-değiliz
kıskananlarda belli kankacım
koşun koşun kavga var diyerek geliyorlar :)
Bugünlerde canı sıkılan bana çatıyor?
no name bize listeyi verirmisin..
Baha kapıda bekliyormuş, ıslakmış...
Listeyi seve seve veririm de ablacım,
listedekilere herhangi bir yaptırım uygulanacak mı?
ona göre liste uzayıp kısalabilir...
Baha ne işin var burada
hani gelmezdin sen buralara
deseydin geleceğini hazırlık yapardık hayatım :))
ama "bu yaptığınız ne kankalığa nede ablalığa sığar.."
bu kadar ağır konuşma hayatım onlar benim canım lütfen onlar üzmez beni aramız açılmasın bak
"sevdiğimin sevdikleri sevdiğimdir"
bu sözle toparlamışsın ama daha dikkatli ol
teşekkür ederim güzel yorumun için :))
o listede ben de varım ablam ona göre cevap ver
ee, hani kavga?
Baha bak hele Baha! Sen ne karisiyon de baham ic islerimize daha icimize girmeden?
Kiz bizim diil mi kardasim, severiz de küseriz de...
Alirsak seni ic güveyi, var ya dimedi dime, görcen gününü!
duydun mu Baha :)
Kim yav bu Baha???
Nereye giriyomus, nasil giriyomus. Bi tane Eylemimiz var, dur daha bismillah kiza hemen gelir gelmez
Duydum.Duydum
ve ha işte burdayım alana kadar kızı
ne zormuş sizden almak kızı..
ooof ya ooof ya
sevsen kabahat
korusan kabahat.
fenerli olmak hepten kabahat
ne yapıcağımı şaşırdım valla
zaten izin almadan siteye girdim..
gelmem birdaha..sitenize..
eylem ben her zaman ki yerdeyim..
siteden kaçta gel..
harbiden kacirdi herhalde..
Öyle kaçmak maçmak zor baha kardeş,
Sende ki, cahil cesareti olmalı...
hadi topla pılıyı pırtıyı, bu sitede sana göre kız mız yok...
Zaten bahar geçti yaz geldi, hadi yaylan...
Eylem sakin kipirdama! Yok öyle hemencecik "gel!" diyene kosmak!
Kaya cabuk kapilari tut! Parolayi bilmeyen iceri giremez!
No Name kankan yaninda bizden biri olmadan kapidan disari cikmayacak! Cikarsa hesabi senden sorulcak!
Baha kardas sana vercek kiz miz yok! Kolay mi sandin sen kiz almayi, hec mi tv-dizisi izlemedin be cocuk?
tamam burdayım
sizi bırakıp bir yere gitmiyorum
ama şimdi eve gidiyorum yanıma kim geliyor :)
iyi akşamlar diliyorum
sabah görüşürüz kısmetse
Eylem´in bu kuzu uysalligi cok süpheli, ailecek gözümüzü dört acalim.. En azindan "E,vermeyip tursumu mu kurcaksiniz?" demesini beklerdim! Demedi. :)
Herkese iyi paydoslar, iyi aksamlar, iyi dinlenmeler diliyorum ben de...
Yarin Almanya´da tatil, Hz. Isa´nin göge yükseldigine inanilan günün yildönümü vesilesiyle babalar günü de kutlaniyor ayni zamanda. Baba olmuslarin, Benden Baba Olmaz deyip de olduranlarin yahut gelecekte olacaklarin, tüm cocuklari ayirmadan sevecek kadar sevkatli, yürekli bütün erkeklerin günüdür, kutlu olsun!
Allah kismet ederse cuma günü bulusuruz, sevgiyle kalin..
Seval ablam döktürmüssün gider ayak. Ben de kiyisindan üzerime alindim, aldim kabul ettim.
Size de iyi aksamlar
Herkeşe iyi akşamlar diliyorum...
kısmetse sabaha devam ederiz...
Bilmez Miyim Hiç...
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar
Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
Kıyılar da bomboş, kır yolları da
Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
Yol kenarında bir kapı, tahta
Peki, kim yitirmiş evini, ya da
Hangi yitikle yok olmuş o yapı
Kimbilir
Vuruyorum yokuş aşağı, kıyıya
Bir taşın üstüne oturuyorum
Ben oturur oturmaz
Çıkıyor kuytularından bütün görünümler
Ve ufak bir oyun oynuyor bana doğa
Alıp alıp götürüyor gözlerimi bıkmadan
Kısalıp uzayan bir çift yılan balığını andıran gözlerimi
Güneşin şavkından yuvarlanan çakıllara
Tam o sıra bir vapur yanaşıyor iskeleye uzun sürecek bir sonbahar taslağı gibi
Denize yeni sürülmüs bir tarlaya benziyor, uyanık, diri
Ve işin tuhafı bense
Alışıyorum gittikçe
Her gün bir parça daha alışıyorum yalnızlığıma
Ürperiyorum bir ara arkamdaki ayak sesinden
Ve bu yüzden mi bilmem
Durup bir süre çevreme bakar gibi yapıyorum
Sürüyle kus havalanıyor defnelerin içinden
Sürüyle, evet, hatırlıyorum birden
Nicedir unutmuşum saymayı bile günleri
Dağılıp gitmişler herbiri bir yana
Kuşlar gibi, onlar da
Benimse ne gidecegim bir yer
Ne de özlediğim bir şey var
Öyleyse neden yazıyorum bu sözleri ona
Bu biraz sevdaya benzeyen, biraz da sevdasızlığa
Böyle gelişigüzel, böyle kırık dökük
Sanki hiç kimselerin kullanmadığı bir gün kalmış bana.
Uzun bir cumartesiyi hatırlıyorum, saat on iki
Dalıp gidiyorum, düsünüyorum da, saat on iki
Bir sigara yakıyorum, bir kağıda bir iki dize yazıyorum
Yerini iyi bilen, onurlu bir iki sözcük daha
Ama hiç kımıldamıyor, akrep de, yelkovan da
Yani tam böyle birşeye benziyor zaman
Yılgın ve çarpıcı renkler içinde pek kımıldamayan
Çıkageliyor sonra, saat on iki.
Anlıyorum
Yaşam elbette uzun biz duyabildikçe sevgiyi
Yalnızca bunun için uzun
Yani sevgiyle de sevebilir insan, sevdayla da
Örneğin
Bir sevgiyi yontup onarmak için
Döğüşmek de sevgidir
Ve benim bildiğim kadarıyla
Her şeydir bir insan, her şeydir
Yalandır kısalığı yaşamın
Ve özellikle insan dediğimiz şey
İnançli bir insan soyunun parçasıysa.
Sonunda başbasa kalıyoruz gene
Başbaşa kalıyoruz doğayla ben
İşte az önce yağmur da başladı, cumartesi günlerden
On temmuz cumartesi
Bir vapur daha kalkıyor iskeleden
Ve yağmur hızlanıyor biraz
Uzanıp yatsam diyorum otların üstünde çırılçıplak
Tam öyle yapıyorum
Şimdi yağmuru seviyorum, şimdi yağmuru seviyorum, yağmuru seviyorum.
Edip Cansever
Herkese günaydınlar..
iyi sabahlar..
iyi çalışmalar..
Günaydın,
iyi sabahlar,
hayırlı işler,
bol gülüşler olsun...
Günaydınlar
gününüz aydın neşeniz bol olsun
Seval ablam "kuzu uysallığı" çok hoştu :))
iyi tatiller sana
Mavigün ablam ellerine sağlık
Kankacım günaydın çayı demledim hadi gel
belki başkan,kaya,mavigün ve hatta deniz de gelir ailece kahvaltı yaparız
hadi bakalım kolay gelsin...
Kaptım simit ve poğaçaları geldim kankacım, aç kapıyı...
prensim büyük bir heyecanla geldi . "Artık fafulye diyebiliyorum." dedi. "Söyle bakalım." dedim. ''Safulye!'' dedi. "Yine olmamış." dedim. Cevap gecikmedi. ''Siz benim gibi söyleseniz olmaz mı?''
prense katılıyorum
yani "Safulye" işte :))
herkese merhabalar
Bol güzel keyifli bir gün olsun.
bencede prens haklı...
Merhaba ablacım
madem prens haklı bir taze"safulye"yapsanda yesek acıktım
yanına da güzel bir pilav
salatayı ve ayranı ben yaparım
Gerçi bugün kankan da yok onsuzda geçmez boğazımızdan ama açız ya :)
Her yer karanlık oldu
şimşek,gökgürültüsü,yağmur
şakır şakır yağıyor
ama ben safulyeden vazgeçmedim
yapacakmısın ablam
Kankacım yapsın demi yeriz hep beraber
Sen de pilavı yapar mısın
çabuk olsun hem ablamda çok yorulmamış olur
Amanın o nasıl bir gökgürültüsüydü aklım çıktı
bereketli olsun inşallah
Eylemcim
canım kardeşim ben sizlerin karnı açıkmış yapmadan dururmuyum..
hele zy taze fasülye..
canım kankam olmadan boğazımdan geçmese bile benim Z.y taze fasülye için yatıya gittiğimi bilir dayanam bu yüzden kankam beni af eder..
gelen fırında sımsıcak bir ekmek getirsin
İşte zy tazefsülye
http://www.tarifler.tc/wp-content/
uploads/2008/11/taze_fasulye.jpg
yanında
çoban salata
http://www.masalcafe.net/rt/mn/
images/products/87263771_coban-salata.jpg
sevgiyle
dometesli pilav
http://img1.blogcu.com/images/m/u/t/
mutlulukdefteri/dmtplv.jpg
yanında ayran
http://cache.virtualtourist.com/
707001-Ayran_the_turkish_yogurt-Turkey.jpg
arkasından
kup
http://www.portakalagaci.com/
photos/uncategorized/kivili_kup.jpg
onun arkasından
türk kahvesi
http://www.besincimevsimdergisi.com/
images/yazi/turkkahvesi.jpg
Çocuklar doymayan söylesin hepsinden var verebilirim..
haydiiii
afiyet olsuun.
Not: eyleem yaklaş yaklaş eğil kulağına bir şey şöyleyeceğim..
ya çağır şu baha da gelsin açıkmıştır çocuk.ah ah kolay mı hasta kardeş bakmak aşk acısı çeken..Bak sen bahar a hüngür hüngür bardakdan boşanır gibi ağlamaya mı başladıa her yer karardı diyorsun..Gelemez bırakamaz kardeşini ozaman sen bir tabak koy götür..Kankan ve aile meclisi duymadan.
tınkır şıngır güm..
ah be eylem sana ses çıkartma dedim.
allahtan aile meclisinin büyük ablası bu gün yok..o olmadan toplanamazlar ama yarın yandın sen
tabii bende...
Aile meclisinde çatlak var...
Yaarına kadar bekleyemem, şişer şişer giderim...
Bahara geçmiş olsun, ağabeyi başında dursun...
Kankam da bir yere kıpraşmasın, dışarısı yağmur fırtına karanlık ve akılları alan gök gürültüleri...
Bu Baha olayınıda bir dahaki bahara kadar unutalım gitsin-baha'yı da-
Merhabalar
Safülyeden muhabbet..
Ay ay kankasını kimselerle paylaşamazmış kıyamam ben sana sevgi kelebeğimiz..
bir başka bahara kalsın
tamam..
ben unuttum bile sahi
kimden bahsediyorduk...
nerde kalmıştık..
yaz geldi diyorduk değil mi?
şu akdeniz de yaz başkadır..
yaz akşamları bir başka oluyor akdenizde..
şöyle cancağızım
yaz mevsimin faydalarını sırlarsak.....
Ablam Adam'dan kaçayım derken oldu
yolumu kesti de:))
Ellerine sağlık ablacım çok güzel olmuş
Kankam doğru söylüyor ablam çıkamam dışarı kendi pişirip kendi yesin yağmurda ıslanıp hasta olamam
sende katılsaydın safulyeden muhabbete canım
bendeniz gider nereye çarşıya..
hadi bakalım..
ben gelene kadar size bilmece
çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane..
hadi canlarıım benim..
ablanız size sevgi olsun ,
ben gelene kadar uslu durun ..
kankalar size söylüyorum..
kardeşinize de iyi bakın..(safulyenin faydalarını bilmiyor küçük küçük daha)
ben geç gelebilirim ordan
Kankama yardıma geçeceğim.
şimdi
kankam kaldır kopar
silker,çırpar..
hamur tutar açar..
bari bir yorgunluk çayı yapayım ona..
gittim ben.
şimdiden
yetişemezsem herkese iyi akşamlar..
Güle güle ablacım
kolay gelsin...
Ablacım beni de götürseydin çarşıya sıkıldım ben
uslu durun dedin ama kankam söz dinlemiyor saçımı çekiyor:)
kardeşimizin zaten geldiğiyle gittiği bir oldu anlamadık
Kim o geldigiyle gittigi bir olan kardesiniz
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=193056
Doganin sundugu sürpriz fotograflar..
Hepsi gercek diyor ama cok ilginc
Kim diyen kardeşimiz:)
İyi akşamlar
kendinize iyi bakın...
Sana da iyi aksamlar ablacim :)
İyi Geceler diliyorum...
Sen aklıma düşünce ellerim tutuşuyor ellerim
Sen aklıma düşünce yetmişinde ihtiyar
Küçük bir sokakla arkadaş, biraz daha yaşasa sanki kıyamet kopacak
Sen aklıma düşünce
Parmak izlerinden tanınıyor; parkta reddedilmiş bir aşık
Teşhis ediyorum çiziklerde o amansız veremi
Sen aklıma düşünce
Berlin’de dazlaklar saçlarını uzatıyor
Sağdıcı oluyorum gelinler at üstünde
Sen aklıma düşünce rütbesi sökülmüş babalar
Yeniden dönüyor evlerine
Çocuklar şen şakrak, çocuklar şen şakrak, çocuklar…
İçimdeki gardiyan mahsustan unutuyor
Mahkum odalarının kilitlerini… İyi halden yırtıyorum
Sen aklıma düşünce gül kokulu kızım
Sırrını çözüyor Mısır’da piramitlerin
Kalbim beter oluyor sen aklıma düşünce
Sen aklıma düşünce ne güzel heceliyor
Bir kekeme dört kitabı
Sen aklıma düşünce bendeki tuhaflıklar
Bir bir yok oluyor, bitiyor bendeki bu yabani başkaldırış
Toplanıp dert ediniyorlar ülkeyi konken oynayan kadınlar
Sen aklıma düşünce bir kuyunun içinde
Yusuf’a mektup geliyor kör olmamış babası
Ve anlıyor “bir ülkeye hükümdar olacak” güzel yüzlü o çocuk
Sen aklıma düşünce Diyarbakır Radyosu “Sarı Gelin” çalıyor
Sen aklıma düşmüşsün, ben içine türkünün
Sen aklıma düşünce
Üstüme yemek dökecek kadar ihtiyarlıyorum
Ellerim titriyor ellerim
Çor tutmuş bağlar yeşeriyor birdenbire
Kızılderili reis tüylerini yeniden takıyor başına
Oturan boğalar ayaklanıyor bozkırda köylülerle
Sen aklıma düşünce kim gelse aklıma
Unufak oluyorum.
Sen
Aklıma
Düşünce…
bülent parlak
YAZ BAŞLANGICI İÇİN BİR AŞK EZGİSİ
Her şey bir başlangıçtı başaklar bile
Kırlar dağlar deniz kenarları
Denize inen sokakların kuşları.
Durup baktım yapraklar başlangıçtı
Sonra evler pencerelerinden fesleğen sarkıtan
Akşamüstünün buğusu, bugünün sonu
Kırgın bir kuşun denize doğru uçuşu
Başlangıçtı sevgimize biliyor musun
Vakit yoktu aşka nasıl bulmuştuk
Ertelenmiş bir başlangıçtı efsane kıldık
Leylak kokusu sızdıran evleri, sokakları
Geçip gitmiştik bir gülümseme bırakarak
Vakit yoktu açık denizleri özlemeye
Fesleğen sulamaya pencere önünde
Bir tenhalığı yaşamaktan bakışmaya bile
Şaşırdım doğrusu nasıl bulmuştuk aşkı
Her şey her zaman bir çığlıktı
Tenha bir istasyonda okuduğun
Bir suç işler gibi okuduğun öğlesonu
Her şey bir başlangıçtı sevgimize
Çılgın yaz çiçeklerine, yediveren güllere,
Kalbinin hızla akışı bile sevgilim.
Ah bir sevdaydı şurada çınlayan sesin
Geceyarıları beni umarsız bekleyişin,
Sanki bir çiçek sergisiydi karanlıkta gözlerin
AHMET ADA
Kahvaltı
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
Cemal Süreya
Günaydın BBO ailesi..
iyi sabahlar,iyi çalışmalar..
Günaydın dünya...
Mavigüne'e teşekkürler...
Pırıl pırıl bir hava bardaktan boşalırcasına yağmur güneş hepsi bir arada görsel bir şölen...
Kaçırmama adına saat altıda attım kendimi sokağa...
Şu anda güneş ve çiseleyen yağmur...
Ben dışarı çıkıyorum....
Günaydınlar
güzel bir gün olması dileğiyle
kolay gelsin...
Günaydin, günaydin....
güzel bir gün olsun hepimize, güzel siirlerle basladigi gibi güzel sürsün, daha fazlasina vaadlerle... Ve kolay gelsin tüm zorluklar, umutlar eksilmeden... :)
Eylemcim benim kankam bizi böyle güzel siirlerle karsilarken senin Kankan almis basini daglara, bayirlara, kirlara kosmus... Halbuki haftanin bu son is gününde sabah kahvaltimizi burda yapariz diyordum ben de, cayi koydum, artik Allah ne verdiyse masayi da hazirliyorum, sen bi zahmet onu bul da beraber geliverin canim, Kayacim, Baskanim ekstra davete gerek yok elbette, beklerim... :)
herkese merhabalar..
BİR ÖYKÜ...
SESSİZLİĞİMİZE SES OLSUN..
bütün çocuklar anne ve babasının cansuyudur aslında...
isimleri nasıl konursa konsun..
TüM ''CANSU''LARA...
Sevda Suya Karışır
“Kızıma ismini sorduklarında ve onun her adını söylediğinde içim cız ediyor” diye başladı Ebru. Dediklerinden hiçbir şey anlamadım. Suratım öyle bir değişmiş ki, o da bunu fark etti. Soru işaretleriyle gözünün içine baktığımda da, nefes almadan devam etti. İsmi bir kez de benden duymak istercesine: "Hatırladın değil mi" deyince, bir an panikledim. "Tabii ki hatırlıyorum saçmalama, isim çekilişi yaptığınız gece beraberdik ya" dediğimde, yüzü birden düştü Ebru'nun. “Sevda Su” koymuşlardı ismini ancak neden bu isimden rahatsızdı, çözemedim. Çok merak ettim ancak ne diyeceğimi de şaşırdığımdan, sustum. Böyle zamanlarda, artık tecrübeden mi dersiniz, yaştan mı veya o anın enerjisinden mi, devam etmenin yersiz olduğunu düşünüyorum. Karşınızdaki kişinin üzüldüğünü fark ettiyseniz, daha fazla baskı kurmanın bir anlamı yok, paylaşırsa paylaşacaktır zaten. Durumu kollayıp, desteklemekten başka çare yok. Henüz zamanı değilse, üstelemeyi hiç mi hiç sevmiyorum. Gözlerini okuyorum artık herkesin; sakladıklarını, hüzünlerini, utançlarını hatta gözyaşları akmasa da pişmanlıklarını.
Ebru, Cüneyt'ten ayrılalı tamı tamına dört yıl oldu. Ancak sonrasında hiç mutlu olmadı. Toparlanamadı. Aslında kolay boşandılar. Tek celsede. Şiddetli geçimsizlik. Sevda Su, annesinde kaldı. Babası da, her hafta sonu kızını yanına aldı. Ta ki, iki yıl önce Londra'ya yerleşene kadar. Bunları düşünürken dalmışım, kendime geldiğimde, Ebru bu sefer karşımda ağlıyordu. Güneşin tenimizi ısıtmaya başladığı bu günlerde; temiz hava alalım, demli bi’ çayla sohbet edelim diye gittiğimiz Bebek kahve, birden başımıza yıkıldı. Yine sustum ama gözlerimle konuştum : "Anlatmak istersen, yanındayım" dermişçesine.
Ebru sustu sustu, sonra da özür dileyerek ve beni de yıpratmak istemediğini belirtip evine döndü. Kalakaldım. Eskiden bu tip konularda burnumu hemen sokup, sonrasında sorguladığımdan dolayı pişman olduğum meseleler olmuşken, bu sefer emindim, sabredecektim. Hiç olmazsa ondan “ihtiyacım var” ışığı gelene kadar.
Tek hatırlamaya ve bulmaya çalıştığım, neden kızının ismi yıllar sonra Ebru’yu mahvediyordu.
Canım benim, nasıl da güzel bir kız çocuğu Sevda Su. Hani derler ya isimlerimizin anlamını taşırmışız; o öylesine saf ve duru ki, bir su damlası gibi, bir sevda çiçeği kadar da renkli, özel, zarif bir kız çocuğu.
Geçen hafta, üçümüz yemek yediğimizde gördüklerime inanamadım. Hatta bütün gece Su'yu seyrettim. Beş yaşında bir kız çocuğu ama tam bir prenses. Çevre masalardan görenler maşallah deyip, dil ısırıyor. O, bu tür bakışmaları görmezden gelip, büyük bir olgunlukla arada bir, boynunda istemediği yöne dönen mor taşlı kolyesini düzeltiyor. Bizim ailede genetik bir problem sanırım, biz biraz haşin severiz. Onun bu hallerini görünce içimden boynunu, yanaklarını ısırmak geliyo’ ! Köftesini sapladığı çatalı bile doğru taşıyamazken, o küçücük elleriyle ağzına götürdüğünde, bir yandan da annesinin nasıl yediğine bakıyor. Göz ucuyla da benim anlattıklarımı doğruluyormuşçasına kafa sallıyor. Tam arkasında oturan yaşlıca bir teyze dayanamayıp "Neymiş bakalım bu güzel kızın ismi" diye masamıza yanaştığında, annesinden önce atlayıp, öyle bir “Sevda Su” deyişi var ki; anlatılmaz, yaşanır. Ebru ve ben ona sadece Su diyoruz. Ben öyle iki isimleri pek sevmem, zor gelir. Hatta zamanla o iki isim sanki birleşir ve tek isim olurlar ya, hiç kimse de ne diyeceğini bilmez. Herkes hangi ismi kullandığınızı sorar.
Hem Ebru'nun, hem de ilkbahar güneşinin çarptığı akşamın sonunu, güzel bir filmle noktalamak için oturduğumda Will Smith'in, Seven Pounds'u günün son darbesini vurdu, beni koltuğa mıhladı. Hem filmin kurgusu, hem senaryosu, hem de yaşadığım son yirmi dakikası başımı iyice döndürüp sersemletmişken, yatağıma yöneldiğimde, çalan ev telefonu “Dur daha günün henüz bitmedi “ diyordu sanki.
Tahminim fazlasıyla doğruydu. Ebru'ydu ahizenin diğer ucundaki. Ancak hıçkırıklarından sesini anlamakta zorlanıyordum. İşte sonunda “Derdini paylaşma zamanı geldi” dedim içimden. Bana hemen gelip, gelemeyeceğimi sordu. Evden nasıl çıktığımı dahi bilmiyorum, tek bildiğim Maslak'tan Nişantaşı'na 12 dakikada yetiştiğim. Kapıyı açtığında gördüğüm Ebru'nun, Bebek'te masayı terk eden Ebru'yla hiç ilgisi yoktu.
Salona geçtiğimizde yerde yırtılmış fotoğraflar, tüketilen paketlerce söndürülmüş ancak çoğu yarısında bırakılmış sigaralar vardı. Nefes alamayıp hemen açmak için pencereye yöneldim. Telefondaki hıçkırıkların sahibi dostumu hiç bu kadar mutsuz görmemiştim. İşin ilginç yanı, bu kadar güçlü bir kadını bu kadar çaresiz görmek daha da içimi parçalıyordu.
“Hatırlıyorsundur” diye, içini çekerek başladı. “Ben ismini birlikte verelim, diye tutturduğumda hayır ismi Sevda olacak diye tutturmuştu ya Cüneyt”… Ben işin nereye varacağını anlamadan, safça, gözyaşlarından göremediğim gözlerine yoğunlaşmak istiyordum. Ancak zorla seçtiğim sözcüklerinden, son kısmını duyabildim! O "Sevdasını çoktan bulmuş!"... ”Sakinleşip, lütfen bana detaylı anlatır mısın” dediğimde, aslında her şeyin son derece önceden planlanmış olduğunu düşündüğünü anlattı. Sevda'nın onlar evlenmeden Cüneyt'in âşık olup birlikte olamadığı bir kadın olduğunu öğrenmiş iki gün önce. Tümüyle afallamış bunları dinlerken, kafamdaki soru işaretleri daha da artıyordu. Sorduklarıma cevapları daha da şaşırtıcıydı. “Hayır, Cüneyt bu hikâyeyi ona anlatmamıştı zaten”. “Sevda ona âşık olduğu zaman zaten başka biriyle evliydi”. Ve daha sonra çığlıklar atarcasına, "Düşünebiliyor musun çocuğuma eski aşkının ismini koyabildiğini" diye bağırıyordu… İşin ilginç yanı, tüm bu hikâyeyi, Sevda Su'yu özlemiştir diye götürdüğü babaannesinden öğrenmişti.
Bunca yıl saklanan gerçek, yıllar sonra kavuşan iki sevdalının, arkalarında bıraktığı “yalan bi sevda öyküsü” olarak kalmıştı.
Sarıldım Ebru'ya, ağzımdan çıkan sözcükler, gerçekten onu teselli etmek için değildi. O annesinin Su’yu, babasının Sevda’sıydı. Su ismi ise, babasının kızının ismini koyar koymaz kirlendiğini hissettiği ve tek başına yaşadığı sevdanın Ebru tarafından temizlemesiydi. Artık inadına, o gece ikimiz de, sadece Su değil onun kendisine seslendiği gibi “Sevda Su” demeye karar verdik.
Tüm yalan sevdalar temizlensin diye. Suyun bilgisi, bizi geçmişle geleceğe çok geç olmadan, ertelemeden bağlasın diye. Geçtiği her yerden, tıkanan tüm deliklerden, kirlenen tüm köşelerden tüm pislikleri hemen akıtsın diye.
Sevda suya karışır, gerçekler ağır gelse bile, yürek bu, her şeye alışır.
Nerhan Hepşen
Kankacim hosgeldin, hadi bana sans dile, ugur getir! Neden mi? E, masamda yaklasik 50 bin euroluk bir ihale teklifi var postaya vermek icin hazirlamam gereken, bize vemeyeceklerini bilsek de yigitlik var serde, illa katiliriz biz her seferinde... Ama simdi ben ufak bir yanlis yaparsam bizim gibi kücük bir sirketin zarari felaket büyük olur! Hep korkmusumdur ben böyle büyük rakamlardan... :)
Olamaz, yanlis görmüsüm 50 bin degilmis tam 500 binmis! Tanrim sen yardim et! :)
canım eğer bu gün yaradan bana bir şans yollamışsa tüm iyi dileklerim için onlarda senin yanında olsun.
Bütün şanslar senle olsun.
ve hatta ihale size kalsın..
iyi çalışmalar canım..
işin rast gitsin..
ben senin dikkatine ve titizliğine güvenirim..
Biz genede sitede dikkatin dağılmaması için sesimizi çıkartmadan duracağız..
hepimiz arkandayız..
bol şans..
kolay gelsin..
kankacım heyecan yapma
ne 50 bin ne 500 bin ikisi de bizim değil..
sakin ol..
nefes al
nefes ver..
şimdi birde deriiiin bir nefes al..
ve ver
başla..
paranın ne önem var..
sen 1 euro gibi yap işini..
allah yardımcın olsun kankacım
tekrar kolay gelsin..
sag ol canim, iyiligin karsina iyilik olsun ciksin... ooff off, ne zormus sirketin kaderinden sorumlu olmak! nasildi? nefes al... nefes veeer... :)
efenim,
istatistiki verileri inceledim,
hatta pisagor üçgeni ile bile değerlendirdim,
ve hatta e=m.c denklemiyle bile denedim ama baktım ki bugün geç kalmışım sizlere selam demek için...
ama duygusal verileri göz önüne aldığımda dostlar arasında selam vermenin geç olması gibi bir durum söz konusu olamaz, ne zaman yakalarsan fırsatını o zaman ver...
................
bilimsel açıklamalardan sonra...
selam olsun bu güzel,sıcak cuma gününden herkese..
şairinde dediği gibi :
dağdan kestim kereste,
kuş besledim kafeste,
bahçelerde maydanoz,
gel bize bazı bazı...
ve hatta ne demiş başka bir şair ?
hey sen vefasız güzel,
kattın beni derden derde,
öyle bir saklandım ki,
arasanda bulamazsın beni hiçbiryerde...
bu güzel şiir faslından sonra söylenebilecek başka birşey kalmıyor sanırım..
..........
gününüz keyif ve neşeyle geçiyordur umarım..haksızmıyım ?
Baskanimizin ugramasi da bir baska oluyor canim! :)
Hosgeldin Baskanim! Cok sükür halimize, yuvarlanip gidiyoruz...
Ve isteee nihayeeet haftasonuuuu....(ne diye seviniyorsam?)
Ben bugün biraz erken cikiyorum canlar, patrondan izin kopardim, kapanmadan Ziraat Bankasina ugramam lazim, sevgiyle kalin ve saglicakla... :)
Kolay gelsin Seval ablacım
sabah kahvaltıya gelemedik halen kankamı aramaktayım
ben nerdeyim ya kayboldum galiba:)
Mavigün ablam ellerine sağlık
Başkanım seninde keyfin yerinde görünüyor maşallah
Merhabalar
Hayirli Cumalar
Ablacim sen hala bankaya mi gidiyosun, gecen bi ara sana taktik vermisti abim, hani iki tikla hallediyodun, ne isin var bu sicakta banka kuyrugunda, hem de Ziraat Bankasi kuyrugunda
Allah yardimcin olsun..
yarın yokum bilginize
iyi akşamlar
iyi tatiller ...
herkese iyi hafta sonları
güzel akşamlar dostlar...
sağlık-mutluluk-dostlukla kalın..
iyi aksamlar
iyi geceler diliyorum...
kısmetse sabah devam ederiz sessizliğimize...
Günaydın...
Sakin bir gün olacağa benziyor...
O zaman kamufle olup bekliyorum...
Günaydin
Yok hic sakin degil, tam isyerinin önünde iki tane ismakinesi calisiyor. Ben de oturdum onlari seyrediyorum. Accik gürültülü ama yapacak daha iyi bi is yok.
herkese merhabalar..
sakin bir hafta sonu olacak gibi..
Eylemcim canım kardeşim..
bu hafta da gene arazi olmuşsun..
yeni bir iş mi aldınınz .
yoksa patron çalışma saatlerin mi değişti..
yoksa patron kafasına bir şey düştüde iki hafta üstüste izin mi verdi..
bilmemiz gerekli
''yarın ben yokum''
olmaz kız çocuğu
nereye gittiğini,
kimle gittiğini,
nereye gittiğini,
kimlerle gittiğini
söyleyecek..
biz anamızdan böyle gördük..
he he
canım eylemcim inşallah işden uzak bir yerde iyi bir hafta sonu geçiriyorsundur.
***
No name kardeşim..
dün dışarları çok güzeldi herhalde ki dükkana uğramadın..
yani insan Toroslara yakın olunca..
br şey söyleyemiyor tabii..
yani haklısın canım kardeşim..
***
kankacım dün ihale işin halledip son Ziraat Bnk. kuyruğunda görülmüştü..
saçları diken diken çıkmamıştır inşallah bankadan..
***
Başkanım ise dün neşe saçmış ..
ah özledik onun şöyle güzel masallarını..
***
kayacım canım kardeşim..
yeni eğlencen iş makinanalrı seyretmekmi..
müzik anlayışın mı değişti canım..
yoksa seyirlik bir şey bulma sıkıntısı mı çekiyorsun..
ah yurt özlemi değil mi..
gel buraya heryer herşey seyirlik..
hemde ağlanacak halde..
gülen çok..
not : Başkanım bu admine siz bir rica da bulunsanızda yeni bir sayfa açsa..
ablam hosgeldin
imzani atmissin hemen
müzik anlayisim biraz sertlesti :) ismakinelerinin ahenkli gürültüleri esliginde bir cumartesi sabahini karsiladik, gittiler sagolsunlar. simdi de kafamizi dinliyoruz. memlekete gelince, o bir sevdadir bizde...
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=193294
kisiliginizi test edin, ne gerek varsa. isim yok yaptim :)
vay bee
insanlar beni nasil taniyomus hayret
dogru mu acaba..
heyt bre ben geldim, sanırım geç kalmışım...
haftasonu münasebetiyle kaytarıp film izledim de :))
Sevgili Adminciğim,
Öncelikle nasılsın iyimisin ?
inşallah iyisindir,çoluk çocuk,eş dost,hısım akraba vs bilimum herkes iyidir umarım.
Bizi soracak olursan zaten biliyorsun,yuvarlanıp gidiyoruz...gisiyoruz ama bir türlü duramıyoruz, yuvarlan yuvarlan nereye kadar..
Neyse konuyu saptırmayayım..
Senden yeni bir sayfa rica ediyoruz, tabi eğer mümkünse, senin için zahmet olmayacaksa..
Ama diyorsa ki yeterin ya, siz başıma belamısınız, dizi biteli yıllar oldu hala burdasınız, gidin artık...
valla ne yalan söyleyeyim dizi bitmiş olabilir...hatta memleketi dahili ve harici bir sürü yamyam sarmış olabilir...biz burdayız,biyere gitmeyiz...sen yeni sayfa açmasan bile biz yazmaya devam ederiz..
........
yazımı bitirecektim ki yarım kalan hikayem geldi aklıma..
( bir küçücük aslancık devam...)
aslancık ve ayı birlikte düşmüşler yola, yol boyunca bizim meraklı aslnacık sorup durmuş ayıya aklına geleni...Ayı da sabırlıymış hani,usanmadan cevap vermiş aslancığın sorularına..
Derken bizim aslan hem konuşmaktan hem de yürümekten yorulmuş, ilerideki dere kenarında mola vermeye karar vermişler..
Dere kenarına vardıklarında bir söğüt gölgesine turmuşlar.Aslancık öyle yorulmuşki uyuyakalmış hemencecik,kısa bir şekerlemenin ardından kalktığında ayının orda olmadığı görmüş, sağa sola bakınmış ama nafile,ayı dan eser yok...Neyse biraz bekleyeyim,tuvalete falan gitmiştir,şimdi onu bırakıp gidersem ayıp olur demiş kendi kendine..
Aradan yarım saat anca geçmişki ayı çıkagelmiş,elinde iki tane balığı sallaya sallaya..
Aslancık : hayırdır ayı kardeş,bunlarda nerden çıktı böyle ?
Ayı : hayır aslancık hayır, sen uyurken canım sıkıldı,dere kenarında gezinirken bu yaramazları gördüm,baya da hızlıydı keratalar,onları yakalayacağım derken baya uzaklaşmışım,seni bekletmedim umarım..
Aslancık : yok bende yeni uyandım zaten...eee nasıl yiyeceğiz bunları, ben tam pişmiş olmazsa yiyemem,mideme dokunuyor..
Ayı : ayıp ettin aslancık, sen keyfe devam et , ben şimdi hazır eder ateşi yakar pişiririm.
Aslancık : ne iyi ettinde çıktın karşıma be ayı kardeş,sayende midemiz bayram ediyor bugün.
Ayı : fani dünya aslancık,birbirimize yardım etmeyeceğiz de kime edeceğiz...üç kuruşluk dünyada arkadaşlıktan başka önemli ne var ki, değilmi
Aslancık : haklısın , hadi sen pişir bakalım, bende izleyeyim nasıl yapıyorsun.
Ayı balıkları bir güzel temizlemiş, ateşi yakmış...balıkları şişe geçirmiş ve ateşin üzerine koymuş.Aslancık pişen balıkların kokusundan ara ara yalamış dudaklarını..
aslancık : çok da güzel koktular be ayı kardeş,pişmedilermi daha
Ayı : sabret aslancık daha olmadılar..
İki kafadar hem konuşup hemde pişirirken yanlarına çaktırmadan gelen gergedanın gür sesiyle irkilmişler...
Gergedan : hey siz , ne yapıyorsunuz benim bölgemde..
Ayı : hay Allah iyiliğini versin gargi, korkuttun bizi..bak aslancık bu bizim gergedan ama ben ona kısaca gargi derim...sevimli şeydir,bakma sen öyle göründüğüne..
Aslancık : tabi görüyorum, merhaba gargi kardeş,buyur katıl bize...
Gergedan : sohbetinize katılırım tabi aslancık ama ben vejeteryanım , et-balık-tavuk yemem, size afiyet olsun..
Ayı : azcık yeseydin be gargi, hatır için
Gergedan : dellendirme beni ayı, yemem dedim ya
Ayı : tamam ya kızma hemen,takılıyorum sadece...
Gırgır şamata ve yemek faslından sonra hep birlikte düşmüşler tekrar yola...
....................
bugünlük bu kadar yeter...
Güzel ve keyifli bir haftasonu sizlerle olsun dostlar..
Sağlıkla-mutlulukla-dostlukla kalın..
Yazılmışsa yeni güne nefes alabilmek görüşmek dileğiyle..
Başkanım yüreğine sağlık...
güzel olmuş, özlemiştik...
iyi aksamlar
Günaydın,
İyi Pazarlar...
iyi pazarlar
Ne çaldın?
Hâkim sanık kadına ne çaldığını sormuş. “Ayva efendim” demiş kadın hayli üzgün bir şekilde. Hâkim “Pakette kaç tane vardı?” deyince “Sadece 6 tane efendim” demiş kadın. “Tamam o zaman” diyerek kararı açıklamış hâkim: “6 ay hapis!” Tam o sırada “Bir dakika hâkim bey” diye atılmış kadının kocası, “Çantasında bir tane de bezelye konservesi vardı efendim. Adalet açısından yani. Atlamayalım da...”
http://galeri.internethaber.com/gallery.php?id=1699&no=1
insanlar cok garip yaratiklar..
İyi geceler diliyorum...
Günaydın,
Yeni haftanın güzellikler getirmesini diliyorum...
Günaydınlar
Güzel bir gün güzel bir hafta olur inşallah
Mavigün ablacım evet patronun kafasına ne düştü görmedim ama
bu hafta da izin verdi :)
Başkanım ellerine sağlık
Kankacım ve Seval ablacım çayı demledim hadi gelin
kankam gelirken maydanoz getirirsen sevinirim
kahvaltı yapmak isteyenleri bekliyorum
hadi bakalım kolay gelsin...
Günaydin canlar, günaydin Dünya...
Eylemcim gelmez miyiz canim ya, sen böyle güzel davet edersin de, biz gelmez miyiz? No Namecim hadi maydonoz almaya canim.. hadi ama acele et biraz caylar sogumasin... :)
Benim icin cok özel bir gün, bana onlari bagislayan Tanri´ya bin sükür, ikizlerimin 17. dogumgününü kutluyoruz bugün...
Kankacigim o cok güzel kutlama mesajlarin icin sana burdan da ayrica cok tesekkür ederim, cok mutlu oldum, iyi ki varsin canim.
"Ben 17 yasindayken..." diye bir hatirlayalim mi sessizce icimizden, ne güzel yastir degil mi? Insan kendini nerdeyse büyümüs bir yetiskin hisseder, bir yil sonra basi göge erecek zanneder, büyüklerin arasina karisacak, hayatinin aski bulacak, oy hakkiyla birlikte toplumda söz hakki olacak, ehliyet sinavini da verdiginde tüm kapilar ona acilacak.... :) he he... hey gidi hey...
Hepimiz icin güzel bir günle baslayan güzel haftalar olsun.. :)
Kankacım günaydın...
Maşallah devlet memuru gibi oldun artık, 5 gün çalış iki gün yat...
kahvaltıya sevinerek gelirim, maydanoz da getiririm, ama çorba yaptıysan...
canım çorba çekti de...
Seval ablacım günaydın...
Pişti olmuşuz...
ablacığım, kardeşlerimizin doğum günleri kutlu olsun...
İnşallah sevdikleriyle bir arada sağlık ve sıhhatle uzun bir yaşam sürerler...
Seval ablacım
Kardeşlerimizin doğum günü kutlu olsun
nice güzel yaşlara...
Kankacım biliyorum çorba sevdiğini onun için sen gelmeden hazırladım
geçen ki mercimek çorbası da yanmıştı içimde kaldı
şimdi yanmamış mis gibi sıcacık mercimek çorbası yaptım buyur kankacım afiyetle iç
günaydın dostlar,
günaydın dünya,
günaydın küçük yeşil marslılar..
seval ablacım nerden çıkardın şimdi "ben 17 yaşımdayken..." faslını.
ben o yaşı geçeli bi 17 sene daha olmuş,dün ne yaptığımı zor hatırlıyorum,nerden bileyim o yaşta neler olduğunu:))
hımmm şimdi öyle dedim de yaşlandığımın farkına vardım yahu:)
ben 17 yaşındayjen....!!!
o zamanlar sanırım üniversiteyi kazanabilmek için kafa patlatıyordum...şimdi o günlerde öyle yaptığım için bin pişmanım ama neyse...
Eylemcim, No Namecim, Baskanim, canlarim cok sag olun, güzel dilekleriniz icin cok cok tesekkürler... :)
Allah genc yasli herkesi korusun, hepimizin gönlüne göre versin!
Günaydin
Demek ikizlerin hayata merhaba diyeli 17 sene olmus haa
vay bee zaman ne cabuk geciyor demi..
http://galeri.internethaber.com/gallery.php?id=3934
ani ölümsüzlestiren kareler
Kayacim baksana biz BBO ile tanisali 2. yilimiz dolacak nerdeyse, elbette zaman hizla akip gidiyor... :) Bebeler büyüyor, büyükler yaslaniyor, inislerle cikislarla hayat devam ediyor... :)
o zaman 1. bölümden başlayıp tekrar bi izlemeli...
Rating sisteminin güvensizliğinden dem vuran yapımcılar, bir kaç haftadır "Rating-Ölçer" aletlerinin takıldığı bazı evlerin belirlenip maaşa bağlandıklarını iddia ediyorlardı... Sonunda bu iddiaya ait iki dizinin adını Televizyon İzleme Araştırma Komitesi (TİAK) açıkladı.. Milliyet'in internet sitesindeki haberini sizlerle paylaşıyoruz...
“Reytingi yüksek göstermek” için para teklif edildiği iddiasında adı geçen iki dizinin ‘Ayrılık’ ile ‘Çılgın Kanal’ olduğu açıklandı.
Televizyon İzleme Araştırma Komitesi’nin (TİAK), İzmir ile Ankara’da televizyon izlenme ölçümü yapılan bazı evlerin ziyaret edilerek para teklif edildiğini ve belli programların izlenmesinin istendiğini açıklaması tartışma yarattı.
Osman Sınav, Fatih Aksoy gibi yapım şirketi sahipleri, “O yapımcı, ya da yapımcılar bir an önce açıklansın. Yoksa, bütün yapımcılar töhmet altında kalıyor” diyerek açıklamaya tepki gösterdi.
TİAK Başkanı Ömer Kayalıoğlu, “reytingi yüksek gösterme” tartışmasında adı geçen iki dizinin, TRT 1’de yayınlanan ve Akademi Neo’nun yapımcılığını üstlendiği “Ayrılık” ile Joy PR’ın çektiği “Çılgın Kanal” olduğunu açıkladı. İki dizinin de TRT’de olmasını tesadüf olarak nitelendiren Kayalıoğlu, daha önce benzer bir olayın Show TV’de de meydana geldiğini belirtti.
300 TL teklif
Reytingleri ölçen AGB’nin, bu iki diziyle ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu kaydeden Kayalıoğlu, şunları söyledi:
“Dizilerin seyredilmesini teşvik etmek için reyting cihazı bulunan evlere aylık 300 TL teklif edildiği tespit edildi. Evlere bırakılan telefon numaraları ve isimler vardı, araştırıldı. Özellikle, ‘Ayrılık’ın adı geçiyor. ‘Çılgın Kanal’ın adı ise sadece iki evde geçmiş. Problem, bu evlerden gelen ölçümlerdeki ani değişim üzerine fark edildi. AGB hemen denetçiyi uyardı.”
Etkilenen ev sayısının 20’ye yakın olmasından şüphelendiklerini söyleyen Kayalıoğlu, “Bu evler, hemen ölçüm dışı bırakıldı. Savcılık raporuna göre çok ciddi bir tazminat davası açılacak. Belki TRT bile dava açabilir” dedi.
TRT’den dava
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in reyting ölçümlerinin inandırıcı olmadığını belirterek savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu anımsatan TRT yetkilileri, şunları söyledi:
“Bu sahtekârlığı kim yapıyorsa cezasını çekmeli. Savcılık raporuyla suç tespit edilirse, biz de bu olaya karıştırdıkları için sorumlu kişiler hakkında davamızı açarız.”
‘Ben yeniyim, o işleri bilmem’
Çılgın Kanal’ın ilk dizisi olduğunu belirten Yasemin Nak, şöyle konuştu: “Dizimin adını böyle bir olayda geçiriyorlarsa, bunu kanıtlamaları gerekir. Ben de suç duyurusunda bulunacağım. Çok büyük haksızlık yapılıyor. Reyting listesine bakın, dizimizin reytingleri çok düşük zaten. TRT’ye reyting barajını aşamadığım için ceza ödediğim oluyor. Ayrıca, ben yeni bir yapımcıyım zaten, o işleri hiç bilemem.”
“Ayrılık” dizisinin yapım şirketi Akademi Neo ise bir açıklama yapmadı.
Kaynak:milliyet.com.tr
tamam tamam itiraf ediyorum...
nasıl olsa foyamız ortaya çıkmış..
o deneklere o dizileri seyretmeleri için parayı ben verdim..kısaca benim suçum hepsi:)))
kanıma girdiniz ya...ne güzel iş yapıyordum, dizimiz dediniz hemen daldım dizinin bölümlerinin olduğu yere....bikaç bölüm seyredeyim bari açmışken:)
ooofff oofff
11. bölümden başladım..
hehehehehe
Soner'in çiçeklere bakışını ve kendi ağzıyla yazılmış yazıyı okurken ki yüz ifadesi , yıkıldım ya:))
herkese merhabalar..
Önce başkanların başkanına..
teşekkürler bizleri kırmadığın için.özlemiştik masallarını..
belki de BBO nun başkanların başkanıda Admin kırmaz...
eylemcim..
biz seni özlesekte..
patronun kafasına kim ne atıyorsa devam etsinler canım
baksana faydası çok ..
sevgili kankacığım..
canım senin çocukların demek benim yeğenlerim demek..
keşke kutlamadan fazlasıgelse...
İKİZLERE BURADAN DA İYİKİ DOĞDUNUZ
DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN DİYORUM..
Anneleriyle birlikte yaşamları sağlıklı ,onurlu birşekilde her şeyin derman'ı bularak Su gibi geçsin ömürleri diliyorum....
kankacım canım sen ne yapmışsın öyle..
zaman makinasına koymuşsun bizleri..
17. yaşınıza anımsayın şöyle bir bakın o yıllara diye..
He HE..
herkes 17 sini madem çok olmuş geçeli..
(bizim edamız ve gökçemiz hariç)
bakın Hasat Zamanıdır Yaşlılık adlı bir kitabın önönsözünde ne diyor..
Hepimiz yaşlanıyoruz. Bu yaşamın ironik ve kaçınılmaz yanı. Zamanın başlangıcından beri, insanlar yaşlanmaktan korktular, güldüler, ağladılar, ona meydan okudular, kabullendiler ve onunla ilgili yazdılar. Bazen nesir bazende şiir oldu söylenenler Yaşlılık denen dönüşü olmayan yolun çok da korkulacak dayanılmaz bir şey olmadığını yaşlanmanın değil yaşamanın önemini vurgulayan akıl, hüzün, neşe, ironi yüklü sözler. Geleceği asla düşünmem. Yakında gelecek nasılsa. Albert Einstein Aptallar için yaşlılık kışdır, akıllılar içinse hasat zamanı.
Yahudi Atasözü Kırk yaş gençliğin yaşlılığı, elli yaşlılığın gençliğidir. Victor Hugo
başkanım kolay gelsin..
iyi seyirler...
şu erkek milleti yok mu...fırsatları kaçırmamakta üzerlerine yok :))
-üzülsün mü ? öpimmi ?
hehehe ulen Soner:))
şaka bi yana epeydir izlemiyordum, çok özlemişim ya...
dizimizi kaldıranların üzerine meteor düşsün dicem ama o kadar insafsız olamam:))
hayırdır dostlar, herkes seyre mi daldı ?
sessizlik hakim...
hani sorarlar bazen, mutluluğun resmini çizebilirmisin ? diye...
cevabı çok basit aslında : değil resmini yapmak, fotoğrafını çekip filmini bile yaparım...(bakınız 11. bölüm son 5 dakikası)
Güzel hatırlatmalar yapmışsın başkanım
izlemedim ama izlemiş kadar oldum sayende :)
daha 17,17,17 teomanın bir şarkısı vardı yanlış hatırlamıyorsam
tekrar kardeşlerimize mutlu yıllar diliyorum
Eveet bulutlu yağdı yağacak bir Ankara havası ile bir iş gününün sonundan hepinize güzel akşamlar diliyorum
kendinize iyi bakın...
Hepinize tekrar ayri ayri tesekkürler canlar, birazdan evime dogru yola koyulacagim, yorucu bir gündü, üstelik de sicak mi sicak... Neyse mesai bitti! Bu aksam cocuklarla pastalari keserken onlara saglik ve mutluluk dilekleri yaninda icimden sizin dileklerinizin de yerine gelmesi dileyecegim... :)
Herkese iyi dinlenmeler, iyi aksamlar...
iyi aksamlar
İyi geceler...
Güzel bir güne uyandık, devam etmesi dileğiyle G Ü N A Y D I N
Reklam cıngılı
***************
M A V İ L İ G Ü N L E R
BBO fm
95.5 frekansında sizlerle...
Unutmayın...
Unutturmayın...
BBO fm...
Günaydınlar
kolay gelsin...
Sağol...
Zaman
* M a V i L i G ü N l E r *
Zamanı
Gün
S A L I
Benden Baba Olmaz
G Ü N Ü
BBO fm
95.5
**M A V İ L İ G Ü N L E R**
gÜn İçİnDe
B i Z L e R L e
Günaydin, günaydin...
Ben de hepimize güzel bir gün dileyerek baslarken güne her sali gününe kendi gönül zenginligiyle özel bir anlam vermesini bilen, cömert yüregi paylastigi sarkilar, siirler, yazilar kadar güzel radyocumuz sevgili Maviligünler´in programini hayranlari olarak sabirla bekledigimizin bilinmesini isterim... :)
Merhabalar
Kötü basladi ama güzel gecer insallah
İnşallah Kaya
herkese merhabalar..
radyo reklam vermiş..
maviligünler 95,5
yayınına biraz erken başlayacaktır duyulur..
DJ.miz..
kankacığım güzel dileklerin için teşekkürler..
KAYA ne kötü başladı kardeşim
ne oldu anlat bakayım...
sağlık olsun de geç güzel kardeşim üzülme..
fakat anlatamıyorsan bize..
burAdan kocaman bir
İNŞALLAH
DİLEYEK KATILIYORUZ ..
duyurulur..
Ablacim uyuyakalmisim, günlerdir hazirladigim bi ödevim vardi ve bu sabah onu anlatacaktim sinifta. Ama ben bi kalktim dersin baslamasina 10 dk var. Ama diger arkadaslar gelemeyecegimi söylemis hocaya, 2 hafta sonrasina ertelemis o da
Su an icin hersey yolunda sayilir yani, sorun yok
http://galeri.internethaber.com/gallery.php?id=3935
hayvanlardan komik görüntüler..
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=193682&page=1
Karadenizli`nin hayaline bakin hele
yorucu bir iş günüydü geldik sonuna
kendinize iyi bakın
İyi Akşamlar...
Eylemcim sadece is saatleri degil mi sonuna geldigimiz, evde de yorulmaya devam etmeyecek miyiz? :) Ama yorulmaya ara verip "Papatyam" ile gülmek de güzel olacaktir hani... :)
Herkese iyi dinlenmeler, iyi aksamlar...
Aaa
evet
Papatyamı unutmayalım...
Ben de artık yarın youtube'dan izlerim...
cümleten hayirli aksamlar
yarin ola hayrola..
haydi bakalım
belki beyaz sayfa...
veee 1400
BBO AİLESİ DİYOR Kİ !!!
“ BAZI DİZİLER YAYINDAN KALDIRILABİLİR AMA YÜREKLERDEN ASLA”
M.Aras
Yorum Gönder