İletişime devam
Bu sitede hayat hiç durmadı.. Durmasın da...
Benden Baba Olmaz Haberleşme Grubuna kayıt olun |
Bu grubu ziyaret et |
Yapım | Birol Güven - MinT |
Yönetmen | Yüksel Aksu - Tankut Kılınç |
Senaryo | Murat Aras |
Müzik | Aydın Sarman - Burcu Güven |
Oyuncular | Mine Tugay |
Atılgan Gümüş | |
Okan Tangücü | |
Volkan Severcan | |
Almıla Uluer | |
Tarık Ünlüoğlu | |
Ali Pınar | |
Nur Fettahoğlu | |
Recep Yener | |
Gülnihal Demir | |
Güçlü Yalçıner |
© MinT Prodüksiyon - Bu sitedeki yazı ve resimler izinsiz kullanılamaz.
2.104 yorum:
«En Eski ‹Eski 2001 – 2104 / 2104iyi günler
ben de güzel bir gün diliyorum
merhaba,
iyi pazarlar...
iyi pazarlar
iyi tatiller
site akşama kadar beni kabul etmedi.
az kalsın küsüyordum.
neyse şimdi girebildim...
ee
madem akşam olmuş iyi akşamlar dileyip kaçıyorum...
iyi akşamlar...
Günaydin...
güzel bir gün, güzel bir hafta olsun insallah hepimize...
ve kolay gelsin..
Günaydınlar
Seval ablam gelmiş hoşgelmiş
Hadi ablacığım kankamla kankanı da al gel kahvaltı yapalım
çay hazır...
hepimize kolay gelsin...
Herkese günaydın..
Körfeze bahar geldi..
Bu gün hava öyle güzel ki...
Hepimizinde gününün güzel ve aydınlık geçmesini dilerim..
sevgilerimle....
Ahanda giriş yapabildim,
fırsat bu fırsat günaydınlar ve de iyi günler diliyorum.
bir dahaki kabul ediş ne zaman olur bilinmez...
siteyle aramdaki çekişme sürüyor...
Merhabalar
Sitemizde bir giris-cikis sorunu var herhalde
Yeri gelmisken, bi de yeni bir sayfa acilsa ne güzel olurdu degil mi...
yine aksam olmak üzere, mesai saatleri bitecek az sonra paydos!
Herkese iyi aksamlar...
Yoğun ve yorucu bir günün sonunda akşamı ettik
İyi akşamlar...
siteye giriş sorunsalı var evet ama çıkış sorunsuz...
herkese iyi akşamlar diliyorum...
herkese iyi akşamlar
herkese merhaba
Melekler Bahşiş Alır mı?
Doğa arkadaşını karşısına almış konuşuyordu. “Onu kaybetmek için uzağında olması gerekmez!” diyerek öne doğru eğildi aniden. Fırat biraz irkilmiş olacaktı ki hızlı bir titremeyle geri çekti kafasını; başını okşatmak istemeyen bir kedi gibi.
Doğa devam etti görmezden gelerek,
“Onu kaybetmek için uzağında olması gerekmezki! O yanındayken de onu kaybetmiş olabilirsin. O çevrendeyken de kendini yalnız hissedebilirsin. Sana dokunurken de üşüyor olabilirsin.”
Bir an düşünürmüş gibi gözlerini havada gezdirdi ve devam etti,
“Sevgi ve istek varken sevgilinin düşüncesi bile heyecanlandırıyorsa; ona dokunsan bile hiçbir kıpırtı olmaz unutulduğunda. Unutmak mesafeden bağımsızdır. Sizi mesafe değil; körlük öldürmüş… Körelmek öldürmüş sizi…”
Fırat son cümlelerden sonra dalmış gitmişti; sigarasıyla oynuyordu yeniden. Bir ileri bir geri oynarken karanlıktan gelen siren sesi gibi ağar ağar konuşmaya devam etti; sanki konuşmadan önce de düşünüyordu; konuştuğu sırada da,
“Hava daha kararmadan kapının dibindeydik. O çantasını karıştırıyordu unuttuğu herhangi bir şeyi kaldı mı diye. Eşyalarının çoğunu zaten kolilerle götürmüş, şimdiyse bir iki ufak tefek eşya için geri dönmüştü ve işte yeniden gitmek üzereydi. Biraz duraladı çıkmak üzereylken. Hem çantasında bir şey arıyor hem de, sanki, çantasından gitmemek için bir bahane çıkmasını istiyor gibiydi. Ama bulamadı. Geriye bizi kurtaracak hiçbirşey kalmadığından; en azından çantasında, emin olduktan sonra çantasının fermuarını çekti. Yavaş yavaş, mıknatıslı kilidini de kapadı. Düşünceliydi. Kolunda asılı çantasıyla işi bittiğinde; bir süre daha çantasının üzerinden yere baktı. Evet, halıda da gitmemesi için bir bahane bulamadı. Biraz ümitlendim o aralarda. İtiraf ediyorum; en azından bunu… Ama sonunda bana hiç bakmadan kafasını arkasındaki sokak kapısına doğru çevirdi ve çıkmak üzere kapıya uzandı. Sanki bana bakmayışı; bahane bulamayışının hüznünden çok bizi kurtaracak şeylerin artık ne çantada ne de halıda görülemeycek kadar küçülmüş olmasından; batacak geminin kamarasından kaçmanın çaresizliğindendi. Gidişinin ikinci senesinde anlayabildim bunu. Onu sevdiğimiyse dördüncüsünde anlamıştım.”
Doğa sıkılgan sıkılgan gözlerini kafe’nin içerisinde gezdirirken arkadaşının bu şairaneliğinden sıkıldığını belli etmek istercesine gözlerini devirdi. Doğa’ysa hala devam ediyordu umursamadan,
“… Çıkmadan önce odaya son kez şöyle bir bakındı. Güneşin çoktan battığını biliyordu ama acaba doğması daha ne kadar alacak der gibi son bir defa baktı yüzüme. Dudaklarımız kilitli gibiydi. Tek söz söylemiyor hep düşünceli hep sağa sola bakınıyorduk kapının dibinde. Tek söz yok ama bolca düşünce vardı. Sonunda, o ve sessiz düşünceleri kapının öbür tarafına geçti ve ben bizi, takip eden 6 sene boyunca ayrı tutacak olan ahşap-çelik karışımı kapıyı ardından kapattım. Bir de küfür edercesine kilitledim.
O kilidi yıllarca kimse açamadı. Ne çilingir ruhlular; ne ruju yanağına bulaşmış orospular; ertesi sabahın duşunda bedenimden yıkanan onlarcası. Bir daha girmemesine şaşmamalıydı tabii. Şaşmamalıydı. O kilidi ben dahi açamamıştım aciliyette. Aciliyette… Aşkın aciliyeti; en azından bana anlatılan “Aşk” ‘ın aciliyeti; küvetin dibinde kalan suyun boşalırken çıkardığı çirkin gürültü gibiydi. Paslı; kirli; gittiği yer belli olan. O duyulmayası ıslak homurtunun her şeyi bastırması gibi bir şeydi. Ne kapılar kapatılırdı sırf o ses duyulmasın diye. Kulaklar dahi kapatılırdı kimi zaman. Ve işte o aralarda duyamaz oldum çok şeyi. Çirkin bir homurtuyu duymamak için sıcak fısıltıları da feda etmiştim. Ben kulaklarımı açtığımda; kapıları araladığımdaysa fısıldayan kimse kalmamıştı.
Giderken hiç konuşmaması iyi olmuştu aslında. Her sessizlik bir terk ediliş oldu benim için; o günden sonra. Her sustuğunda herhangi biri; korkar olmuştum “Kaybediyorum onu” diye. Evet Doğa… İşte bu yüzden çok konuşuyorum ve bu yüzden şairane davranıyorum bazen. Kimse kaybolmasın diye…”
Doğa fermuarını kontrol ettikten sonra masaya geri geldi ve Fıratın bisiklete binmiş bir fil görmüş gibi baktığını fark edince hemen savunmaya geçti, “Ne yapsaydım?! Kahve bardağıma mı işeseydim. Bi’susmadın ki…”Cem Karahan
FİL ÖDEVİ
Her milletten ögrencilere hayvanlarla ilgili ödev vermisler ve filler üzerine istediginiz sekilde bir seyler yazin demisler. Herkes birsey yazmis:
Fransizlar : Fillerde cinsel yasam,
Çinliler : Fil pisirmenin bin yolu,
Etiyoplalilar : Bir fille bin kisi nasil doyar,
Ingilizler : Safaride fil avlama teknikleri,
Almanlar : Filler ve fillerin Alman dil ve kültürüne etkileri,
Iranlilar : Disi filler çarsafa nasil sokulur,
Amerikalilar : Daha büyük ve daha da görkemli fil nasil yetistirilir,
Japonlar : Daha küçük ve daha ucuz fil nasil yetistirilir,
Yahudiler : Filler en pahali ve en karli nasil satilir,
Brezilyalilar : Fillerle karnavalda samba yapma metodlari,
Türkler : Ne olacak bu fillerin hali...
alıntı
herkese günaydınlar..
aklı karışık türk: ne olacak fillerin üsüne bastığı bu çimlerin hali..))
iyi sabahlar..
iyi çalışmalar...
Gece lambasına teşekkür ettikten sonra, herkese kocaman G Ü N A Y D I N...
güzel bir salı olur inşallah...
Günaydin...
Sevgili Gece Lambamiza tesekkürler, önce düsündürdü sonra gülümsetti paylastigin hikayecikler... Ellerin dert görmesin..
güzel bir gün olsun insallah uyandigimiz, güzel gecsin...
Günaydın
Teşekkürler gece lambası...
yine yoğun bir gün
kolay gelsin...
bloğa giremiyorum, dur bakalım ne olacak...
Iyi aksamlar, iyi dinlenmeler..
İyi akşamlar...
Günaydin...
güzel bir gün olur insallah...
Günaydınlar
Kolay gelsin...
Çay içeriz içeriz hava soğuk bugün
yanınada börek getiren olursa oh ohh değmeyin keyfimize :)
No Namecim duydun mu, börekleri senin getirmeni istiyor kankan! Su böregi olabilir mesela..E, hadi ama acele et biraz, caylarimiz soguyacak!.. he he...
(Eylemcim, mesaj yerine gitmistir, sen bekleme cayi demle ablam...:)
Günaydın,
sizler istersiniz de ben getirmez miyim,
bir tepsi çıtır çıtır kızarmış su böreğini kaptım geliyorum, açın kapıyı...
Herkese merhabalar...
Güzel bir gün olsun...
bu gün körfez yağmurlu..
İşte şubat ayı da çıktı çıkacak..
Ondan sonrasında ise garip bir heyecanlı bekleşte olacak yüreklerimiz...
Doğanın O güzeller güzeli baharı binbir renklerle giyinip bizlerin olduğu heryere gelmesine......
Tüm memleketlere bahar gelsede memleketimize gelen baharın bir başka olduğuna inandığımız o ruhumuzun halleri..
günler sayılı günler geçer..
yeter ki yaradan ömür versin yeter..
göreceğiz canlar güneşli günleri.
cemreler düşmekte..
işte yola çıktı..bahar:-))
Baharın gelmesini bekleyenlerdenseniz korkmayın...!
Sevinin bu heyecanlarına yüreklerinizin..
sevinin ruhunuzun bu bekleyişlerindeki telaşına..
Ya mevsimler değişse bile
yüreklerimiz
hep kışda kalsaydı...
hep kar yağsaydı yüreklerimize....
Şimdi Ne Desem Hep Kar Yağıyor..
Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen
Ve anlatmadıklarım neleri söylüyor?
Boğazımı yırtarcasına susuyorum
Ya verilmekten yıpranan cevaplardayım.
Ya sorulmamaktan solan sorularda
Sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur oldun
her akşam.
Ben ıslanmasını bilmeyen ahmak
Bu yüzden aşık olamadık sırılsıklam.
Pimi çekilmiş coğrafyalarda
Zaman ayarlı bir aşkın en tesirsiz parçasıydım.
Ve ben günah şeridinde hatalı sonlanandım
Az gittim, uz bittim, hiç geldim!!!
Uyurken bile uykusuzluk akan gözlerinde
Kaçan trenlerin hesabını istasyonlara kesen
Kalabalıkta unutulmuş bir yalnızdım
Kendine kaçak yolcular bindiren,
Her yolcu da kendini ihbar eden!
Kalbime girmek tehlikeli ve yasaktırlarla
Yaşamamaya kalkışıyorsun hayata
Ve ben senden yırtılma bir yelkenle
Aynı yöne gittikçe aynı yere geldim
Sonumu baştan yazdım;
içimde hala bana ilk aldığın acım!
Gece, sabahı da siyah kusuyor üstüme
Aklıma yaprakların dökülüyor
Bugün aklımda sen vardın;
Aklımı karıştırmadım!
Artık biliyorum.
Aşk bir intihar saldırısıdır; yalnızca iki kişinin öldüğü!
Aşka nişan alıp ayrılığı ıskalayan acemi
Hala gözlerinde kalp kapaklarım
"Seni almadan içimden nasıl giderim?"
Ve sen kaç kez bu hırsla sevildin
Koca koca kışları;
Kısa kısa şubatları biriktirdin.
Susku sınanmamış bir ustura gibidir
Susardın.
iç denizine sığınmış gemileri yakan bir limandın
Bak şimdi gönülsüz gittiler senden;
Gönlünü çaldıkların !!!
Yazmadıklarından korkarsın en çok yaşadığın hiçbir şey de
Ve adın gibi bilirsin;
Aramayı unutan bulmayı öğrenemez
Bugünler dünlerinden utanıyorsa
Hiç yarın olamayacaklar
Şimdi ne bugünsün ne de yarın
Olsa olsa sadece bir yarım;
Ya da eksilen yanım!
An kaybından ölen zaman
Senden daha katilini bulamadı kendine
Gelseydin eğer kendimi bile kovardım yanımdan
Gelmedin yine kendimsiz kaldım ardından…
Dünyanın bütün dillerinde sustum ve bir şair bıraktım geride
Ekmeğini aşktan çıkaran!
"Sustalı bir aşk senin ki
Sesinle çıplaklaşıp suskunluğumla giyiniyorum"
Korunak sandığım tüm senlerde
içimde yoktan başka bir şey kalmadı
Ruh ölünce cesedi beden taşıyor sırtında
iki büklüm acılarla.
Patlasam her yere acı sıçrayacak biliyorum
Patlamamaya hazır bir bomba oluyorum
Ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç?
Bende mi eksikti sen de mi fazlaydı sevinç?
Dilsizler yalan söyleyemez anladım,
Ya ben konuşamadım ya sen sağırdın!
Her şeye rağmen bana öyle çok sığdın ki
içimde kimseye yer bırakmadın
Bildiğim; Ağaç misali toprağa bağlandıkça gökyüzüne uzamak
Çelişkim; Giden bir tren de kalanların şarkısını haykırmak
Hangi dil kendini kandırabilir ki?
Aşk bir suç değil mi ;
Her defasında kendini ihbar edip yakalatan.
Ve en saf ihanet, kendi ihanetine kanan
Senin gibiler vakitsiz susan aşkı severler
Seni bu kör kuyulardan salan neyin şarkısıysa
Gözlerinin kahvesinden içtiğimde oydu
"Şimdi eksilen her yanıma adını verdim
Bu yüzden güzelim ben"
Dudağını düğümlediğim fırtınaları kopardım sonunda bir bardak su da
Ben hancı sen soncu
Sana dayanamadı bıçak kemiğe dayandığı kadar
Elbette unuturum sonunda
En fazla bir mevsim ağlarım
Alışırım yalancı baharlara ama;
Ama yine de biri beni kandırsın yokluğunda
Sen bu şiiri okurken ben başka bir şiir de olacam
Başkasının kollarında da senin yollarını adımlamak varmış meğer
Sana anlattıklarım ne çok şey susuyor
Ve sustuklarım neler söylüyor
Gittin değil mi?
Şimdi ne desem kar yağıyor...
Kahraman Tazeoğlu
Off nasıl yorulmuşum
bıraktım işi devam edecek halim kalmadı
ellerine sağlık ablacım...
Seval ablamla kankam benden çok çalışıyor galiba
ben gelebildim onlar daha gelememiş
Hadi sizde bırakın artık yorulmuşsunuzdur...
Yorulmak ne kelime Eylemcim bittik!Neyse ki az sonra mesaimiz de bitiyor cok sükür, bu günü de atlattik yarin Allah kerim..
Kankacigim güzel dileklerin, güzel alinti icin cok tesekkürler canim..
Herkese iyi aksamlar..
Aynen bittik :)
İyi akşamlar...
hazır girmeyi başarabilmişken iyi akşamlar dileyeyim...
iyi akşamlar...
Mademki Aşk Cemresidir Gönlün..
Sevgili...
Yine bahar gelip vurdu kapımızı.
Ben ki yaktım bütün anılarımı,
Bölüştürdüm bütün şiirlerimi kayıp çocuklara.
Film bitmedi, son yazmadı henüz.
Takılıp kaldım yıllar öncesinin Eylüle çalan bir yazında.
Hiçbir cemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri.
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu,
Onun için biraz is kokar libasım,
Onun için dağınık biraz saçlarım.
Ben ki bir dolu damıtılmış hüzündüm.
Korkardım bahara dokunmaktan olaki solardı yüzü,
Korkardım Eylülleri azgınlaştıran baharı tutuşturan adam olmaktan.
Sevgili...
Her gece bir Züleyha düşü görüyorum sen gibi,
Düşüyorum içimin kuyularına durmadan.
Yarım yamalak bir senaryo oysa herşey,
Uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim.
Budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim,
Sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.
Yoruldum artık sevgili, yoruldum karanfillere kan vermekten.
Anlayamadım bir türlü neden Eylül hep on biri doğurur?
Ve neden aşkın çocukları yoktur?
Oysa sevgili...
Bir Eylül günü, saklandığım hayattan çıkıp gelmek isterdim şimdi sana
Birikmiş bütün baharlarımı adayarak,
Koşarak doru taylar gibi yalınayak,
Çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
Ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın.
Yazık ki yine de Eylül dolu ellerim, yine de derin bir sızı içimde,
Hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda.
Nasılsa biraz keder bulaşır her aşka,
Her aşka biraz gözyaşı, biraz kalp ağrısı.
Sevgili...
Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.
Madem aşk cemresidir gönlün,
Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak....
Kahraman Tazeoğlu
herkese
iyi akşamlar...
iyi geceler..
KÜRKÇÜ MÜ OLMAK ZORDUR
Kürkçü mü olmak zordur; her gittiğinde geri dönecek olan tilkiyi bekleyen.... tilki mi olmak zordur; her gidişinde aynı yere dönecek olan.. Kürkçü mü daha karaktersizdir; her gelişinde tilkiyi affeden? yoksa tilki midir karaktersiz olan her gidişin sonunda aynı adrese döneceğini bile bile giden !!!!!!......
ALINTI
HAYAT DER Kİ;
Hayat der ki ;sevdiğin insanda arayacağın ilk şey iyi niyet olmalıdır.O yoksa başa özelliklerinin anlamı kalmayacaktır çünkü. Hayat der ki ;dost dediğin sadece kötü gününde yanında olan değildir,aynı zamanda sevincine de en az senin kadar sevinebilendir. Hayat der ki ;başarmak için sıradan olandan ayrılmak zorundasın.B...ırak insanların karşı duruşunu,doğru bildiğine sarıl ısrarla.Hayat der ki ;daha önce görmediğin biriyle karşılaştığında ilk dakikalara dikkat et.O insanın pozitif yada negatif enerji veren biri olduğunu anlayacaksın. Hayat der ki ;yaptığın seçimlerden dolayı başın derde girerse eğer,ilk suçlaman gereken kişi sensin.Sızlanmak ve başkalarını suçlamak yerine,hatanı bulmaya çalış. Hayat der ki;bir yıkımla karşılaştığında yas tutma.O yıkımı,ne yap et öğretmenin haline getir. Hayat der ki ;hayvan sevmeyen insanlardan uzak dur.Doğal ve güzel olanı sevemez onlar çünkü. Hayat der ki ;insanlara kendini defalarca anlatmak zorunda kalma.Ya oradan ayrıl yada bildiğini oku. Hayat der ki ;hedeflerin konusunda kararlı ol.Engelleri düşünme.Ya bir yol bul,ya bir yol aç. Hayat der ki ;içgüdülerinin sesine çok iyi kulak ver.Unutma ki,onca hayvan türü onlar sayesinde varlığını sürdürüyor miliyonlarca yıldan beri. Hayat der ki ;kendini saygın bir birey haline getir.Aksi taktirde,boşuna beklersin başkalarının sana saygı duymasını. Hayat der ki ;başına bir şey geldiğinde,neden başkalarının değil de benim başıma geldi bu iş diye sızlanma,durduğun yere bak...
alıntı
ISRAR
Yüzde ısrar etme doksanda olur
İnsan dediğin noksanda olur
Sakın büyüklenme elde neler var
Bir ben varım deme
Sen yoksan da olur..
alıntı
AŞK TESADÜFLERİ SEVER
Aşk tesadüfleri sever
Kader ayrılıkları
Yıllar geçmeyi sever
İnsan aramayı
Güller açmayı sever
Zaman soldurmayı
Eller birleşmeyi sever
Yollar ayrılmayı
Herkes geçmişi öder
Bir yol ayrımında
Başlamak istersen
Yeni bir hayata
Gölgeni yedek
Bırak ardında
Hayat tekrarları sever
Yeniden başlamayı
Kuşlar dalları sever
Kanatlarsa uçmayı
Murathan Mungan
YUSUF UN HİKAYESİ
Hz. Yusuf, Mısır’a sultan iken kardeşleri huzuruna geldiğinde babasının ayrılık acısıyla gözlerinin görmez olduğunu öğrenir ve Allah’a şöyle yalvarır:
- İlahi!. Bana izin ver, artık kendimi bildireyim. Bunca yıldır babam ile beni imtihan ettin, araya ayrılık kodun. Hüzün ateşinden artık kurtar onu İlahi ve kırık kalbini hoşnud eyle!..
O sırada Cebrail geldi ve şöyle anlattı:
- Sırtındaki gömleği çıkarıp musahibin Beşir ile atana gönder. Gözlerine sürdüğü vakit görür olacak. Neden Beşir dersen, senin kuyuya atılmana sebep bu Beşir’dir. Babanın azarlanmasına sebep bu Beşir’dir. Vaktiyle Beşir’in annesi senin babanın hizmetkarı, senin de süt annen idi. Beşir ile ikinizi birlikte emzirirdi. Günlerden bir gün annesi seni güneşin karşısında bir yerde yatırmış, Beşir’i de kucağına alıp emzirmedeydi. Baban gelip görünce öfkelendi. “Aldı elinden Beşir’i sattı baban / Ol zaman bu işi yanlış etti baban”. Atan, bir derenin üzerinde pazarlık edip satmıştı bunu.
Babanın yaptığı Allah’ın hoşuna gitmemişti. Şöyle buyurdu: “- Madem o evladı anasından ayırdı, “Ben dahi onu Yusuf’tan ayıram / Ateş-i firkat nicedir duyuram”. O sırada Beşir’in anası halini Allah’a şöyle arz etti: “- Ben bir köleyim, ayağım bağlı, nasıl evladımın peşinden gidip onu arayayım?!.. Kuzusuna meleyen koyuna döndüm. Halim sana malumdur. Ey her şeye kudreti yeten Allah!. Oğlum işte tam burada benden alındı. Sen onu yine tam burada ver bana!. “Aldı oğlumu elimden ol Rasul / Satıp onu elden ele verdi ol // Beni ayırdı Beşir’den ya Gafur / Sen de onu Yusuf’undan ayır // Vermeyince oğlumu ya Rab bana / Verme Allah’ım onun oğlun ona.”
Böyle diyerek kadıncık gece gündüz ağlamaya başladı. Gözlerinin yaşı ırmağın sularına karışıp aktı. Bir zaman geldi ki ağlamaktan gözleri görmez oldu. İşte bu yüzdendir ki baban seni her yerde aradığı halde bir türlü bulamadı. Kadına gelince hâlâ o su üzerinde durur, gelene gidene o sudan bir tas doldurup verir. Tası verirken “Al Beşir’im!” der; alırken de “Ver Beşir’im der!”. Gözleri görmez ama umar ki bir gün kendi oğluna su verirse adından onu tanısın.
Allah o kadıncığın bu halinden dolayı kasem etti ki “- O kadın oğlunu görmeden “Yusuf’unu Yakub’a göstermezem / Ol murada onları erdirmezem // Ol Beşir’i gönder önce ey emir / Varsın evvel anasına bu Beşir //Gömleği sürsün anası gözüne / Nuru gelip takat ersin dizine // Anasından sonra varsın atana / Böyle ferman eyledi Rabb’in sana”.
Yusuf, Cebrail’den bunları duyunca Beşir’in boynuna sarılıp süt kardeşi olduklarını açıkladı. Sonra ondan buğday bekleyen kardeşlerini huzuruna çağırtıp kendini bildirdi:
- “Siz heman ol kardeşe kahr ettiniz / Kul ederek ilden ile attınız // Hak Taala kıldı ona merhamet / Verdi ona ululuk ve saltanat // Görün ona ne keremler peyledi / Ahir onu Mısr’a sultan eyledi”. Amma şimdi utanma ve üzülme zamanı değil. Kalbiniz dolsun teselli sözleri / Yarlıgasın Hak sizi ve bizleri” Şimdi atama varın gömleğimi götürün gözlerine sürsün.
En büyük kardeş Yahuda gömleği götürmeye talip oldu:
- Yusuf! “Kanlu gömleği ben iletmiştim ona / Bu şifa gömleği ihsan et bana.”
- Beşir götürecek gömleği. Lakin sen de onunla var.
Beşir annesini bulma, Yahuda da babasına kendini affettirme umuduyla yola çıktılar. Mısır sınırına vardılar. “Gömleğin kokusunu aldı ruzigar / Vardı Yakub’un dimağına salar // Kızlarıyla otururdu ol Rasul / ‘Yusuf’un kokusu geldi’ dedi ol // Kızları der unutamazsın onu / Geçti ömrün dahı ararsın onu.” Yakup cevap eyledi ki:
- Vaktiyle bir rüya görüldü. Salih bir rüya idi. Şimdi onun tabirini görme zamanıdır.
Yakup aleyhisselam Yusuf’un onbir yıldız ile ay ve güneşin kendisine secde ettiği çocukluk rüyasından bahsediyordu. Bu yüzden umut kesmemişti. Yahuda ile Beşir, annesinin durduğu ırmağa geldiler. Yürek dayanmaz bir sahne idi. “Bir su kabı elde halka su verir / Al Beşir’im Ver Beşir’im çağırır // Aldı elinden su içti ol Beşir / Gördü ki gözler âmâ, hüznü kesir // Dedi ona söyle ahvalin ana / Niçün böyle ağlarsın yana yana // Ol dedi ben oğlumu yitirmişem / Bunca yıl bu yeri mesken kılmışam // Beklerim bunda garib oğlum bulam / Ya bilenlerden haber alıp soram // Sen aceb ol oğlumu bilir misin / Sağlığından bir haber verir misin.”
- “Ol dedi Yakub’a geldim ireyim / Yusuf oğlunun haberin vireyim // Yusuf şimdi Mısır’ın sultanıdır / Cümle eller derdinin dermanıdır.
- “Ol kadın dedi İlahi hikmet ne / Yusuf’unu göre Yakup sebep ne // Vade kılmıştın İlahi sen bana / Ondan evvel erecektim oğluma.” Önce benim oğlumu ver bana, sonra onun oğlunu göster ona.
O anda Beşir, gözlerinden yaşlar boşanarak seslendi:
- Anacığım, oğlun Beşir benim. Şu gömleği gözüne sür ki beni dünya gözüyle de göresin. Bu Yusuf’un gömleğidir ve Allah benim sebebimle onu babasından almıştı, şimdi yine onun sebebiyle beni sana buldurdu.
Beşir ile annesi hasret giderip sarmaşa dursunlar Yahuda koşup babasına vardı. Yakub’un ilk sorusu şöyle oldu:
- Söyle çabuk, Yusuf’um hangi dindendir ve ne kulluk üzerinedir. Ben gece gündüz onun derdindeyken o Allah’ı bulmuş mudur. Bunca yıldır ağladığım o yüzdendir ki belki yol şaşırmıştır, bensiz Allah’ı unutmuştur, söyle çabuk.
Ta ki Yusuf’un iyi haberlerini aldı, o vakit gömleği gözlerine sürdü ve gözleri açıldı. Az sonra Beşir ile anası da geldiler. Yakup ana oğuldan özür diledi, helallık aldı. Sonra Allah’a yalvardı: “Ya İlahi! Bilmezem bilmezlik ile eyledim / Şimdi bildim ona tevbe söyledim.” Bunun üzerine kızlarından biri sordu:
- A benim hanım babam, candan özga canım babam!. Beş saat evvel Yusuf’un kokusunu alırım der idin. Meğer gömlek beş saatlik mesafede imiş. Beş saatlik mesafeden gömleğin kokusunu aldın da, şuracıkta, burnunun dibinde, bir saatlik yolda onu kuyuya attıklarında neden kokusunu almadın?
- A kızım, canım kızım. Allah’ın veli kullarının öyle halleri vardır ki ona mukarreb melekler dahi yetişemez. Bu bir imtihandır ki kullara ibret ola.
İskender Pala / 02 Eylül 2008, Salı
Yakub kadar yakın olmak özlediğine…
Bir o kadar da uzakta bulunmaktır sevdiğine…
İstese dünyaları yıkacak imkana sahip olmak…
Ellerini uzatsan tutacak kudrete sahip olmak…
Nazı geçen olmak…
Ama ellerini uzatmamanın sırrıdır Aşk…
Seslensen ses alacak makama sahip olmak…
Ama hamuş(sus-pus)olup beklemenin adıdır…
Sırrıdır Aşk… Bazen bulmak Yusuf’unu…
Bazense kaybolmak beraberce Kenan ilinde
alıntı
CAN ÇEKER
Vakti vardır…
Ve can çeker.
Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardır.
Çay da, dost da, teselli makamında bir talihtir.
Yalnızlığa hüzün taşır çay…
Sohbete muhabbet…
Hayatın neresinde, ne şekil ve görüntüde olursak olalım; mesele şudur:
Bir bardak demli çayın yanında ne kıy...metimiz var?
Hangi dostun bir bardak demli çayı için “hasretin adı” ve “katma değer”iyiz_?
Vakti vardır..
Ve can çeker.
Can, çayı bahane edip dost ister.
Profesör istemez, genel müdür hiç istemez…
Makam ve mevki…
Ve dahi şan ve şöhret…
Ve dahi mal ve mülk sahibi istemez.
Aradığı insandır.
“İnsan” sıfatının yanında, som altına şekil katmak için sokuşturulmuş bakır kadar ehemmiyeti olmayan unvanları hesaba katmaz…
Ve can, insan çeker.
Bir bardak demli çayın her yudumunu, ab-ı hayata dönüştüren insan!
Bir daha mesele şudur:
Canımız kimi çeker ve kimin canı bizi çeker_?
Ve neden_?
Hayattan aldığımız ve hayata kattığımız can sıkıntılarının çoğunun sebebi, maalesef değersiz şeylerden ibarettir.
Ne bu dünyadan çekip giderken bizimle birlikte gelirler.
Ne sonrası için işe yararlar.
Üstelik, bir bardak demli çayın yanında bile, sahibini “beş kuruş” sahiplenmezler.
Su kaynar…
Aşk ateşinde…
Bir tutam çay yaprağıyla karışmak, vuslattır.
Bu sıcaklığa…
Bu buhara ram olur ve yayılır duygular.
Sonra aşkın rengidir ve demidir görünen.
Ve aşkın rayihası.
Söyleyin şimdi:
Can kimi çeker?
Kimin canı bizi çeker_?
Bu şiire kim bir mısra katar gönlünden_?
Sohbeti kim demler_?
alıntı..
HEPİNİZE GÜNAYDINLAR..
İyi sabahlar
iyi çalışmalar...
1 dk..1 dk..
sohbet arasında kaynamasın ama...
Kocaman demliği bitirmeyin..
bir bardak çay da bana ayırın..
Demini almış ..
şekersiz...
bir kamyon yazısı gibi
sevmek çay
sevilmek şeker
bizim gibi garipler
çayı şekersiz içer....
bir garip mavi he he:-)))))
sevgiyle kalın..
iyi bir güne uyanalım..
hepimize güzel bir gün olsun...
Günaydınlar...
Sevgili gece lambası,
yüreğine sağlık, ne güzel bir karşılama oldu bizlere...
sıcacık ve bol limonlu mercimek çorbası sevenleri Kahvaltıya bekliyorum...
Günaydin...
Gece lambamiza candan tesekkürler, ellerine, yüregine saglik...
Hemen geliyoruz, corba cok güzel fikir ama cay da var mi, No Namecim? Cay?
Hepimize güzel bir gün olsun insallah..
Huu kankacım...
nerelerdesin, ne ses ne bir nefes...
iyi misin?..
Merhabalar
kurtarın beni işlerden
Mevlid Kandilimiz kutlu olsun...
kolay gelsin...
işe devam hoşçakalın
iyi günler
Ablam yüregine saglik, cok hos alintilar paylasmissin
günün geri kalaninda da güzellikler sizinle olsun
Ahh nasil unuttum, bugün Peygamber efendimiz (s.a.v)`in 1471. dogum yildönümü.
Öncelikle sizlerin, daha sonra tüm Islam Aleminin Mevlid Kandili mübarek olsun...
MEVLİD KANDİLİMİZ KUTLU OLSUN..
Merhaba Bahri
Yaradılmış cümle oldu şadüman
Gam gidip alem yeniden buldu can
Cümle zerrat-i cihan edip seda
Çağrışuben dediler kim merhaba
Merhaba ey âl-i sultan merhaba
Merhaba ey kan-i irfan merhaba
Merhaba ey sırr-ı fürkan merhaba
Merhaba ey derde dermân merhaba
Merhaba ey bülbül-i bağ-ı Cemâl
Merhaba ey derde derman merhaba
Merhaba ey mah-ü hürşid-i Hüda
Merhaba ey Hakk'dan olmayan cüdâ
Merhaba ey asi ümmet melcei
Merhaba ey çaresizler eşfai
Merhaba ey can-ı bâki merhaba
Merhaba uşşaka saki merhaba
Merhaba ey kudreti ayn-ı Halil
Merhaba ey has-ı mahbub-u Celil
Merhaba ey rahmeten lil'alemin
Merhaba sensiz şefia'l müznibin
Merhaba ey Padişah-ı dû cihân
Senin için oldu kavnile mekan
Ey cemali gün yüzü bedr-i münir
Ey kamû düşmüşlere sen dest-gir
Dest-girisin kamu üftadenin
Hem penahı bende-vü azadenin
Ey gönüller derdinin dermanı sen
Ey yaradılmışların sultanı sen
Sensin ol sultan-ı cümle enbiya
Nur-i çeşm-i evliya vü asfiya
Ey risalet tahtının sen hatimi
Ey nübüvvet mührünün sen hatemi
Çünkü nurun ruşen etdi alemi
Gül cemalin gülşen etdi alemi
Oldu zail zulmet-i cehl-ü dalâl
Buldu bâğ-ı marifet ayn-i kemal
Ya Habiballah bize imdad kıl
Son nefes didarın ile şad kıl
Ger dilersiz, bulasız od-dan necât
Aşk ile, derd ile edin es-salat
Çünkü ol mahbub-i Rahman ü Rahim
Kıldı dünyayı cemalinden naim
Birbirine muştalayıp her melek
Raksa girdi şevk ü şadından felek
İşbu heybetten Amine hub rû
Bir zaman aklı gidüp geldi gerû
Gördü gitmiş huriler hiç kimse yok
Görmedi oğlun tazarru kıldı çok
Huriler aldı tasavvur kıldı ol
Hayret içre çok tefekkür kıldı ol
Çevre yanın isteyü kıldı nazar
Gördü kimbir köşede hayrü'l-beşer
Şöyle Beytullaha karşı ol Resul
Yüz yere vurmuş ve secde kılmış ol
Secdede başı dili tahmid eder
Hem kaldırmış parmağın tehvid eder
Debrenür dudakları söyler kelâm
Anlayamazdım ne derdi ol hümam
Kulağım ağzına verdim dinledim
Söylediği sözü ol dem anladım
Der ki ey Mevlâ yüzüm tuttum sanâ
Ya İlahi ümmetim ver- gil banâ
Ümmetim dedi sanâ çün Mustafa
Ver salavat sen de anâ bul safa
SÜLEYMAN ÇELEBİ.
HERKESE MERHABALAR...
İyi günler..
BBO-Ailesinin kandili kutlu olsun...
Herkese iyi aksamlar..
Aşk "sabır"dır belki, ama asla "tahammül" değil
İlişkilerin derinlerinde bir yerde, fay hattında bir çatlak varsa, en ufak bir sarsıntı, onu ciddi bir kırılmaya sürükleyebilir.
Bu sarsıntıyı yaratan, bir kriz anı olabileceği gibi, ilgi beklentisiyle hazırlanılmış özel bir gün de olabilir.
Krizlerde yiğitleşir kadınlar,... özel günlerde ışıldar. Ve yanlarındaki adam, kendileri gibi yiğitleşmiyor, ışık saçmıyorsa o an kestirip atabilirler.
Merkez üssü yürek olan bu deprem, yaşananın aşk değil, kolayca vazgeçilebilir bir alışkanlık olduğunu hissettirirse, çoktandır göğüs kafeslerini sıkıştıranı bu dertten gözlerini kırpmadan kurtulabilirler;
...o anda... sigarayı bırakır gibi...
Dayanma eşiği en geniş ilişkiler bile kalbin bu sarsıntısına dayanamaz. İlişkinin yaldızı dökülüp de altından sahtekârlık saçıldı mı ortalığa, derindeki yarık büyüyüp yerle bir eder birlikteliği...
Aşk "sabır"dır belki, ama asla "tahammül" değil
Can Dündar.
insanoğlu;
9 ay 10 güne kadar ağlamaz.
10 yaşına kadar sevimli yaramaz.
20 yaşında gençliğinin kıymetini anlamaz.
30 yaşında yaşar ama parası olmaz.
40 yaşında anlar ki parasız olmaz.
50 yaşında yolun yarısı kaygılanmaz.
60 yaşında sağı solu belli olmaz.
70 yaşında pek işe yaramaz.
80 yaşında duymaz anlamaz.
90 yaşına kadar muht...emelen yaşamaz.
100 yaşında tarih olur unutulmaz...
YALNIZ; istisnalar kaideyi bozmaz
G.L.dan not...
insanoğlu bilmez ama
kaideyi bozmaz insankızı ise..
he he...
30 yaşından sonra gün almaz...
UÇURUM -
Gece yarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internete yayılmış bir öyküyü anlatıyordu. Kulak kesildim:
"Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine:
'- Bay Winkelman, beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız.'
Yüz hatları gerildi Winkelman'ın:
'- İngiltere'de bu ameliyatı yapabilecek doktor var mı' diye sordu.
'- Amerika'da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm' dedi doktor; 'Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor.
Winkelman teşekkür edip ayrıldı. Otele giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça itiyordu.
Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow'un İngiltere'de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler.
Polis, böyle tanınmış bir doktorun neden Wilkelman adı altında, Londra'nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu."
Bu öyküyü dinlediğim gecenin sabahında gazeteler Reve Favaloro'nun intihar haberini duyurmuşlardı.
Favaloro, 1967'de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında bir çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Arjantinli cerrahtı. Buenos Aires'teki muhteşem villasında kalbine sıktığı tek kurşunla son vermişti hayatına...
Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşunlayarak susturması ne trajik bir final!..
Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçirdikten sonra çekildiği makyaj odasında sessizce ağlayan bir palyaço gibi... Çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman... insanın sözü geçmez, gücü yetmez bazen kendine...
En güzel aşk filmlerinde oynayan kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsanız...
Diline doladığı herkesin iç dünyasını kalemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keşmekeşi tariften acizdir.
Cemaate iman telkin ederken içten içe Tanrı'yı sorgulamaya başlamış bir din adamı kadar çaresiz, kıvranır insan...
Yalnızlık korkusunu bastırmak için ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova'nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi,
...ya da cehennemi bir cephede gün boyu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karargahta korkudan titremesi gibi,
...en yakından tanıdığı zaafı, en güvendiği yanına yakıştıramaz insan:
...ve kendini en bildiği yerinden vurur: Kalpse kalp; beyinse beyin...
...bir kurşunla durur.
Çünkü en beteridir kendisiyle savaşanların, kendine yenilmesi...
İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız; sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesaretsiz savaşamazsınız; beyninizde bir urla beyinlere deva, kalbinizde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız.
Bu kuşatmayı yarmak için o "zaaf”larınızı yok etmek zorundasınızdır; çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına...
insan, kendine rağmen gider o zaman...gençliğinde nice cana kıydığı kılıcının üzerine karnıyla yatıveren yaşlı bir Samuray savaşçısı ya da intihar için artık hükmedemediği tanıdık bir mikrofonu seçen Zeki Müren gibi, ölümü beklemeden onun kollarına koşar.
Bazen uluorta, bazen yapayalnız,
...uçsuz bucaksız bir boşluğa akar...
Malum; "uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da senin içine bakar."
Can DÜNDAR
Bana Zamandan Söz Ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak,
sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle
yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla
başetmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.
Zaman
Alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir
yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız.
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten
Bitmişsinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır
anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın
şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı
halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır...
Murathan Mungan
zaman geçiyor..
hepimizin zamanı
sağlıkla ve güzelliklerle geçsin..
sevgili barış manço ile
yeni bir güne merhaba..
gözlerim, kurşun gibi
ağır ağır açıldı bu sabah
merhaba dünya…
penceremdeki güvercin
tahta masam, boş şişeler
can dostum çomar, merhaba…
tatlı komşu ayşe teyze
emekli salih öğretmen
yeni bir gün doğdu, merhaba
dostlar merhaba
yeni bir gün doğdu, merhaba…
gözlerim, kurşun gibi
ağır ağır açıldı bu sabah
merhaba dünya
Gününüz aydın olsun..
günaydın hepinize..
iyi sabahlar..
iyi çalışmalar..
Günaydin...
Sevgili Gece Lambamiza cok cok tesekkürler, cok güzel ve cok da anlamli duygu ve düsüncelerin anlatildigi yazilari, hikayecik ve sarkiyi paylasmis bizimle... :)
Güzel bir gün olsun insallah... Herkese, hepimize...
Günaydın
Kolay gelsin...
Gece Lambasına ayrıca teşekkürler bu güzellikler için...
ellerine yüreğine sağlık...
Günaydın ve Hayırlı Cumalar...
Sevgili Mavigün'ümüze ve Gece Lambamıza paylaşımları için çok teşekkürler...
Güzel bir gün diliyorum...
herkese merhabalar..
nasılsınız canlar..
patron olanlar
patronla çalışanlar..
iki arada bir derede olanlar..
yan gelip yatanlar..
habersiz bırakanlar..
umarım
nerede
nasıl
hangi
işi
yapıyor olursanız olun...
hepiniz için iyi bir gün olsun...
Cümleten selamlar
Yagmurlu civik bir cuma gününe uyandik, hala da civik, sulu bir gün geciriyoruz..
Bu günlük en azindan bürodaki mesaim bitti cok sükür, cikmadan önce hepimize iyi bir hafta sonu tatili diliyorum... :)
sevgiyle, dostlarla kalin..
İyi akşamlar...
iyi tatiller...
herkese iyi akşamlar diliyorum...
BBO ailesine
iyi akşamlar
iyi geceler
iyi tatiller
Günaydınlar,
iyi tatiller...
çalışanlara kolay gelsin, herkes için güzel bir gün olsun...
sakindi çok...
iyi akşamlar...
herkese merhaba
yazanların eline yüreğine sağlık.bu esnada yeni bir sayfa açılmamış galiba.admin yeni bir sayfa açsa.
Günaydın,
iyi pazarlar...
hadi biraz gülelim;
Mezarın sesi
İKİ adam gecenin geç saatlerinde partiden dönerlerken kestirme olsun diye mezarlıktan geçiyorlarmış... Mezarlığın tam ortasına gelmişler ki tap-tap-tap diye bir ses karanlıkların, esrarlı gölgelerin arasından gelmeye başlamış. Korkudan titreyerek, nefeslerini tutarak, sisleri dağıtarak mecburen yollarının üzerindeki sesin kaynağına yaklaşmışlar. Bir bakmışlar ki yaşlı mı yaşlı bir adam mezarın birine oturmuş, elinde çekiç ve keski, mezar taşını oyuyor.. “Ooohh!” demiş adamlardan birisi “Usta bizi korkudan öldürüyordun!.. Vallahi hayalet sandık.. Gecenin yarısında çalışıp da ne yapıyorsun?” Yaşlı adam homurdanarak “Cahil hergeleler!” demiş, “Adımı yanlış yazmışlar da!..”
Kocanın dileği
Adam ölmüş, taze dul karısı çok sevdiği kocası ile irtibata geçebilmek için hemen bir medyuma gitmiş, trans haline geçen medyum kocasının iyi olduğunu söylemiş. Ondan haber aldığı için sevinç gözyaşlarına boğulan kadın “Sorun bakalım” demiş “Bir ihtiyacı falan var mıymış?” Tekrar trans haline geçen medyum birazdan “Kocanız sizden sigara istiyor” deyince “Hemen” diye atılmış kadın, “Hemen bir karton göndereyim. Ama nereye göndereceğim ki?” Medyum “Tam olarak bilemiyorum” diye cevap vermiş “Ama kibrit, çakmak falan istemediğine göre...”
Eski hikâye
Dede torununa yamyamlarla yaşadığı macerasını anlatıyormuş, “Ormanın tam ortasında kaybolmuştuk, birden etrafımızı 20 yamyam sardı..” Torunu “Ama dede, en son anlattığında bana 10 yamyam demiştin” diye mızıldanmış. “Oh! Evet” demiş dede bir an düşünmüş ve devam etmiş: “O zamanlar o korkunç olayı tüm gerçeğiyle sana anlatamayacağım kadar küçüktün yavrum!..”
iyi pazarlar
iyi tatiller
Bulut olmak isterdim gökyüzünde.
Beyaz pamuk gibi bir bulut…
Serseri rüzgârlarla şımarık bir çocuk gibi bir o yana bir bu yana savrulmak,
Şekilden şekile girmek isterdim.
Bilmediğim uzaklara gidip, oradaki insanları görmek ne güzel olurdu.
Bazen yok olmak pahasına alçalıp dokunmak isterdim her birine.
Bazen içimdeki sözcükleri yağmur damlacıklarına sarıp sarmalar, onlara atardım.
Canlı cansız her şey nasiplenirdi himmetimden geceden sabaha.
Belki ben yoluma devam ederken, güneş doğardı ıslattığım topraklara.
Belki ebemkuşağı gelirdi peşimden.
Bir ucunda Karun’un hazineleri,
Diğer ucunda bilinmeyen mutluluklar saklı
‘yedi renk köprüsü’ beni takip ederdi.
Ben döndükçe o da dönerdi.
Belki yolunu kaybetmiş kuşlar da geçerdi içimden.
Hatta ırmaklar çağlardı ardım sıra, gürül gürül.
Yeşerirdi çiçekler, ağaçlar türkü söylerdi.
Beni gördükçe insanların yüzü güler, kuşlar en güzel tüylerini giyerdi.
Düğün gibi olurdu her yer. Rengârenk olurdu.
Gölgesinde uyuyan çoban, çimeninde büyüyen kuzu, peteğinde bal yapan arı,
Hepsi beni severdi. Aydınlık yüzüm şu güzel güneşi, ayı bile örterdi.
Bulut olmak isterdim gökyüzünde.
Yalnız, küçük bir bulut…
alıntı...
KAPILDIM GİDİYORUM
Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına.
Ey ufuklar diyorum, yolculuk var yarına.
Ayrılık görünmüşken yâr tutmuyor elimden.
Misafirim bugün ben, gurbet akşamlarına.
http://www.trmuzikdinle.com/3491/Sevval-Sam--Kapildim-Gidiyorum
Ben büyük adam olamadım anne
Gidiyorum buralardan
Memlekete dönüyorum
Voltalarken bir göz odada
Günden güne sönüyorum
Kızından çektim, hızından çektim
Her gün darbe darbe üstüne
Hem aşkı tattım hem ihaneti
Beni vefasızlık yıktı anne
Ben büyük adam olamadım anne
Tutunamadım bu şehirde
O kadar çok ağladım ki
Deniz taştı boğaziçinde
Ait değilim bu toprak bu su
Bu acı ekmek bana yetmez
Öyle koyu bir yalnızlık ki
Anlata anlata bitmez
http://www.ttnetmuzik.com.tr/PlayerPage.aspx?songId=b2kxR3RyeVRwTDB6eHNqbVJTYjVsQT09
BEN O KADIN OLAMADIM
Hani camlarda bekler de
Der ki sensiz uyumadım
Ödül bekler bu hünere
Ben o kadın olamadım
içinde kin nefret coşar
Yüzü güler gibi koşar
Aldatılmak aşkı aşar
Ben o kadın olamadım
Başka sevgiliyi düşler
Zordur onca yeni işler
Sokak zordur adamı fişler
Ben o kadın olamadım
Sevgisi küflenir kurur
Sakin, melek gibi durur
Hayalleri kör kuyudur
Ben o kadın olamadım
Bölüşmeye bile razı
Ne acı bir kadınlık mirası
Aşk kağıt üstünde yazı
Ben o kadın olamadım
http://www.izlesene.com/video/muzik-sezen-aksuben-okadin-olamadim/835101
Cihan Okan Ahbap Çavuşlar – Şarkı Sözü
Biter mi dert bitmez hadi kalk
Yürü Rumeli Kavağı’na
Dertleşelim dökelim içimizi
Balıkçıların ağına
Gün batımı kızıla boyarken
Gece yar gibi girsin koynumuza
Suya vursun ayın şavkı
Çalarken “Üzgünüm Leyla”
Vuralım sahile deli dalga gibi gönül şenlensin
Takalar açılırken kara sulara gözümüz nemlensin
Şerefine aşkın, acının, anıların… Dolsun kadehleri
Baş köşeye kurulsun ahbap çavuşlar ufak ufak demlensin
De hadi kur masayı iki tek atalım diller dolansın
Bu gece meyhanede yatalım kader utansın
Ağırınca gün boğazçine koyarız kendimizi
Tuzlamaya sallayıp kaşığı tamamlarız keyfimizi
Devam bıraktığımız yerden
Ürperir ten serin seherden
Yıkar mı bizi be hadi ordan
Dünya gailesi
http://canliklip.com/videoklip-41085-Cihan-Okan-Ahbap-cavuslar.html
Hepinize günaydın..
iyi bir hafta olsun..
iyi bir sabah olsun..
iyi bir gün olsun ...
nefes alan her canlıya...
ve işi olanlara da
iyi çalışmalar olsun..
sevgilerimle canlar...
Günaydin...
gerci gün henüz aydinlanmadi ama basladi.. Ben gelirken karanliga ragmen dünkü firtinanin arkasindan kirilan agac dallarini topluyorlardi belediye calisanlari, isciler yine her zamanki gibi herkesten önce yollarda... Radyoda birbirinden karamsar haberlerle daralan yürekler biraz daha yorgun, umutlar daha az olsa da yeni güne, yeni haftaya ve aya merhaba...
No Namecim güzel fikralarla gülümsettin, sag ol ablacim..
Önemlidegil arkadasimiz da ugramis, iyi etmis, burdan bir selam da ona...
Kankacigim ellerin ve yüregin dert görmesin, ne güzel alintilar yapmissin, sabah sabah gazetelere gecmeden önce böylesi güzellikle güne baslamak bilsen ne iyi...
Tüm güzel dileklerin gercek olsun canim...
Hepimize güzel bir gündür bu baslayan insallah...
Günaydın
güzel bir gün ,güzel bir hafta olsun...
Kolay gelsin...
Günaydın,
güzel bir hafta olur inşallah...
sevgili mavigün'e paylaşımları için teşekkürler...
Koskoca Şubat ayınıda yedik bitirdik çok şükür
hayırlısıyla Mart ayına geldik
Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır derler ama ilk günden bir bahar havası var Ankara'da...
İşimide erkenden hallettim geldim buraya . bitmedi tabi devamı gelecek beklemedeyim...
Beklerken bir bardak çay içeyim
buyrun sizlerede ikram edeyim...
yanında da simit,börek,poğaça güzel olurdu kahvaltı niyetine :)
Mavigünüm şimdi okuyup bitirdim yazdıklarının tamamını
Ellerine yüreğine sağlık ...
Kankacım sende pazar günü sabahtan fıkralarla başlamışsın güne
ellerine sağlık ...
Sevgili 1 mart günlüğü
uzun zamandır günlük yazan yok (kankama duyurulur)ben yazayım
Bakma bugün bahar
havası olduğuna günlüğüm
Cumartesi akşam nasıl bir yağmur yağdı dolu+yağmur
bende dışarıdayım o saatte...
Sığınacak ne bir dükkan,ne bir park anayolun kenarında kaldım açıkta
gözlerim taksi arıyor hepsi dolu geçiyor ,yağmurdan suyumun çıktığı yetmiyormuş gibi araçlarda sağolsun vıınn diye geçerek biraz daha ıslanmama yardımcı oluyorlardı
gerçi pek fark etmiyordu baştan ayağı ıslandığım için onların ıslatmasıda çok koymadı
haftalık banyomu yapmış oldum gerek kalmadı tekrar banyo yapmama
Günlük ıslana ıslana hem yürüdüm hem boş bir taksinin gelmesini bekledim
kocaa ankara boş bir taksi bulanmaz mı bulunmaz
sıcak bir yürek ararsın sığınacak bazen o da bulunmaz
Yürek nerden çıktı şimdi günlük dur
neyse yağmur yavaşladı sonunda boş bir taksi
bindim
-abla suyun çıkmış koltuklarıda ıslatacaksın
-bu kadar ıslanmadan gelseydin sende
-peçete var mı peçete
-yok
abla sudan çıkmış balık gibi olmuşsun
-tövbe tövbe içerimden
-yok ben suya atlamış balığım baksana
hadi çabuk ol biraz
-tamam abla tamam kızma he he
yani günlük ıslanmışım başımdan ayak ucuma kadar birde böyle bir taksici üzerine
neyse vardım eve sular damlıyor halen saçlarımdan falan
çıktım koşar adım bastım zile büyük cadı araladı kapıyı çat geri kapandı küçük cadı ben açacağım diye kapattı geliyor çığlığı
ablası niye kapattın diye kapının ardı bir cadılar kavgası
o arada ben pat pat pat kapıyı kıracağım sağolsun yenge geldi açtı kapıyı
hemmen girip değiştirdim üzerimi
Sabaha kalktım burnum tutulmuş düşünüyorum ben niye böyleyim yataktan da kalkamadım yattım uzunca bir süre
pazar gününüde evde tek başına oynarak geçirdim
Yaa günlük işte öyle bir gündü...
Günlükten ziyade romana doğru gidiyormuşum durmuşum
tam vaktinde :)
romana doğru gitse
güzel olurmuş kankacım...
bu arada geçmiş olsun...
devamı ne zaman günlüğün...
BBO ailesine merhabalar..
Eylem kardeşim..
sen neden kendine sınırlar getiriyorsun böyle..
Günlük
Haftalık
Aylık
Yıllık
Asırlık..
kardeşim kaldır yazı ile aranda ki sınırları..
Koyma kendine kota..
Yüreğindekileri paylaş bizle..
ister adı günlük
ister adı roman olsun..
yeterki yürekten gelen
bir kaç söz olsun..
canım kardeşim..
bir haftasonunda
yağmur varken Ankara da..
senin yerinde olmak istemezdin öyle sırılsıklam ama
he he he..
okuması güzeldi yaaa...
varsa..
Bekleriz..:)))
Ağır bir ÖSS sorusu gibiydi Esquire dergisininki... “Hayattan ne öğrendiniz?”
Verilen süre içinde aklıma gelenleri aşağıda yazdım.
Yanlışların doğruları götürmeyeceğini umuyorum:
* * *
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
* * *
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
* * *
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
* * *
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
* * *
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
* * *
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
* * *
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
* * *
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini...
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
* * *
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
* * *
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
* * *
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.
* * *
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
* * *
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
* * *
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
* * *
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Can Dündar
Merhabalar
Günlügün devami ne zaman gelecek?
Koskoca bir pazar gününü "oynayarak gecirdim" diyerek gecistirmesen tam süper olurdu..
tek başıma iş yaparak geçirdim pazar günümü daha aydınlatıcı olsun :)
günlük devamı soranlara günüme bağlı diyorum :)
Mavigünüm teşekkürler...
Seval ablamı işler rehin almış anlaşılan kolay gelsin ablacım...
İyi akşamlar...
Günün cogunu calisarak ugrasarak devirdik, nihayet az sonra bizim icin paydos...
Yorulan, yorulmayan herkese iyi aksamlar, iyi dinlenmeler...
Günaydın
güzel bir gün diliyorum...
Günaydin..
güzel bir saliyi karsilamis olalim, güzel gecsin günümüz...
Günaydınlar
kolay gelsin mi kesinlikle gelsin
Güne güzel başlayan ben işe gelip bilgisayarı açıp karşımda koccaaman ekranı görünce bu ne oldum.
akşam kapatıp çıktım sorun yok sabah birşeyler olmuş
Ayarlardan düzeltiyorum yok olmuyor
açıyorum kapıyorum yok yine düzelmiyor
dev gibi masa üstü öğeleri,yazılar...
sabah kabusu mu bu?
Akşam zaten uyku tutmamış geç uyumuş bu neyin kabusu şimdi
neyse danıştık bilen birine
oturdu başına o da ayar çekiyor yok olmuyor
kapatılıp açılıyor yok
şirket meselesi haline geldi herkes bilgisayarın başında :)
Yok bu böyle olmaz açalım kasayı
ekran kartı çıkar tak var mı düzelme yok
ama çıkarınca bilgisayarın kendi ekranı normal
Aç çıkar kapa derkeeen
ekran kartımın öldüğüne karar verdiler başım sağolsun...
Bilgisayarın kendi görüntüsü ile normale döndük
pek anlamadığım için teknoloji özürlü ben söylediler birşeyler işte siz anlarsınız :)
tamam onu açtık normale döndük dedim msn açayım maillerde ne var ne yok
oturumu aç
dönüyor dönüyor dönüyor
dong sorun gider
Ya neyin sorununu gidereyim açılsana daha yeni sorunun birinden kurtuldum
yook olurmu sabah sabah zulüm edecek bana
diğer adrese geçeyim adresten mi ki açtı onu küt geri gitti
tekrar diğerine açmaz
birdaha açmaz
açsanaaa yaaa işim var
hah fırçayı yeyince açtı çok şükür
ve sonunda herşey normal olarak geldim buraya
Bu da böyle bir günlük oldu bugünlük :)
Kolay gelsin...
kankacım geçmiş olsun,
sevdim günlük olayını ben, artık her gün isterim...
güzel yazıyorsun kalemin kuvvetli maşallah...
İyi Akşamlar...
herkese iyi akşamlar diliyorum... kardeşim yok yazıldın haberin ola...
Günaydin...
Eylemcim gecmis olsun canim, insallah bugün dünden az yorulursun bilgisayarla kavganda..
Hepimize kolay gelsin hayat kavgasi, güzel bir gün olsun insallah..
Günaydın,
güzel bir gün olur inşallah...
Günaydınlar
Sağol ablacım,sende işte dünden az yorulursun inşallah...
Seval Ablacım başkan ortalarda olmadığına göre sonraki yetkilide sen olduğuna göre
Bir mail çekip sayfamızı yenilettirebilir miyiz? fırsatın olduğunda tabii
Kayacım nerelerdesin sen
bak yok yazılıyorsun devamsızlıktan kalacaksın...
Dün bahardı bugün kış geldi nasıl soğuk dışarı ve yağmurlu
O zaman sıcak bir çay içelim buyrun yanına peynir,zeytin,birde sucuklu yumurta yapalım
hadi afiyet olsun...
Herkese merhabalar..
engelleri aştımda geldim..
iyi bir gün olsun...
çektiğimiz bu çileden bizi kurtarsanız...
ADMİN KARDEŞ.
SİTEYE YORUM YAPMAK gittikçe zor olmaya başladı ..
100mt.engeli koşusunda gibi..
Asansörü bozuk binanın 20.katına merdivenle çıkmak gibi..
ADMİN KARDEŞ
bize bunu niye yapıyorsunuz..
YENİ BİR SAYFA AÇSANIZ....
Yorum Gönder