Sevgili BBO fanları
Yorumlarınıza bu sayfada devam edebilirsiniz
| Benden Baba Olmaz Haberleşme Grubuna kayıt olun |
| Bu grubu ziyaret et |
| Yapım | Birol Güven - MinT |
| Yönetmen | Yüksel Aksu - Tankut Kılınç |
| Senaryo | Murat Aras |
| Müzik | Aydın Sarman - Burcu Güven |
| Oyuncular | Mine Tugay |
| Atılgan Gümüş | |
| Okan Tangücü | |
| Volkan Severcan | |
| Almıla Uluer | |
| Tarık Ünlüoğlu | |
| Ali Pınar | |
| Nur Fettahoğlu | |
| Recep Yener | |
| Gülnihal Demir | |
| Güçlü Yalçıner |
© MinT Prodüksiyon - Bu sitedeki yazı ve resimler izinsiz kullanılamaz.
1.161 yorum:
«En Eski ‹Eski 1001 – 1161 / 1161EGO ANALİZİ-10
Ne kadar çok insan sizi izlerse, kendinizi o kadar iyi hissedersiniz.
Fakat siz de aynı teknedesiniz, yardım edemezsiniz.
Daha çok, zararınız dokunur.
Hala kendi sorunları olan birisinin başkalarına pek yararı dokunamaz.Yalnızca kendi sorunları olmayan birisinin size yararı dokunabilir. Ancak o zaman sizin içinizi görebilecek netlik vardır. Hiçbir soruna sahip olmayan bir zihin sizi görebilir; siz saydamlaşırsınız.
Sorunları olmayan bir zihin kendi içinden görebilir; bu nedenledir ki, başkalarının içini görebilme yeteneğine ulaşır.
Batı'da çok, birçok sayıda psikanaliz okulu vardır ama insanlara hiç bir yardımı dokunmadığı gibi, çoğunlukla da zarar verirler. Çünkü başkalarına yardım eden kişiler ya da yardım etmeye çalışan veya yardım ediyormuş gibi yapanlar da aynı teknenin içindeler.
...Kişinin kendi egosunu görmesi zordur.
Başkalarının egosunu görmekse çok kolaydır. Fakat önemli olan bu değildir, onlara yardım edemezsiniz.
Siz kendi egonuzu görmeye çalışın.
Sadece izleyin.
Ondan kurtulmak için aceleci olmayın, sadece izleyin. Ne kadar izlerseniz, o kadar yeterli hale gelirsiniz. Bir gün aniden görüverirsiniz ki, kendiliğinden kaybolmuş. Ve aslında sadece kendiliğinden olduğunda kaybolmuş olur. Başka bir yolu yoktur. Olgunluğuna erişmeden ondan kurtulamazsınız.
Kuru bir yaprak gibi düşer.
Ağaç hiç bir şey yapmaz - hafif bir meltem, bir şeyler olur ve ölü yaprak öylece düşer. Hatta ağaç yaprağın düştüğünün farkına bile varmaz. O ses çıkarmaz, bir şey iddia etmez, hiçbir şey yapmaz.
Kurumuş yaprak öylece yere düşer ve dağılır hepsi bu.
Bilinç ve anlayış yoluyla olgunlaştığınızda ve egonun tüm mutsuzluklarınızın nedeni olduğunu derinden hissettiğinizde, bir gün aniden, kurumuş yaprağın düşmekte olduğunu göreceksiniz.
O yere ulaşır ve kendi kendine ölür. Siz hiç bir şey yapmadınız dolayısıyla ondan kendinizin kurtulduğunu ibda edemezsiniz. Onun kayboluverdiğini görürsünüz ve gerçek merkez ortaya çıkar.
Ve gerçek merkez ruhtur, tanrıdır, benliğinizdir, gerçekliktir ya da onu nasıl adlandırmak isterseniz odur.
Onun adı yoktur, o nedenle de tüm adlar uygundur.
Ona canınızın çektiği her ismi verebilirsiniz.
yalnızlığı denemek
gecenin ortasında ne işin var
yıldızlara dokunma yanarsın
bak birazdan ay da batacak
karanlık bulaşmasın ellerine
tersine döner yolunu bulamazsın
içi dışı uzay tozu yansımalar
sahi mi yalan mı anlayamazsın
bir rüya gemisi iskele sancak
dokunup geçiyor hayallerine
ağlayasın gelir ağlayamazsın
sevmek insanın yüreği kadar
küçükse büyüğünü taşıyamazsın
yalnızlığı da dene oldu olacak
nasıl yankılanır derinden derine
iyi midir kötü mü çıkaramazsın
insan insanı kendisi tamamlar
içinde başka dışında başkasın
eksikliğin fazlana elbet bulaşacak
öbürü sığacak bunun derisine
yoksa sabaha sağ çıkamazsın
yalnızlığı denemek
adlı şiir Atilla İlhan a aittir.
11/10/2005 kaybettiğimiz sanatçının anısına..
tüm bbo ailesine günaydın..
GÜNDÜŞLERİ
Güneşe yürüdüm İstanbul'da
Martıların rüzgarıyla ürperdim
Denize döktüm içimi
Çevreciler isyan etti,
Meduzalar alkış tuttu.
Denize yürüdüm İstanbul'da.
Tankerlerin karanlığı çöktü
Boğaz'ıma
Son yunusla bayrak açtım Kavaklar'da
Çığlık çığlığa Requem'i dinledim
Kanlıca sırtlarında.
Umuda yürüdüm İstanbul'da
Ellerim uzandı semalara
Tuz olup denize karıştım.
Karanlıklar kaybolurken karanlıkta
Maviyi
maviye dönerken gördüm.
Ersin ERÇİN
hepimiz için iyi sabahlar..
iyi günler olmasını diliyorum
kalın sağlıcakla..
günaydın
mavigün ablam ellerine sağlık
oku oku bitiremedim daha :)
herkese kolay gelsin
güzel bir gün geçirebilmek dileğiyle...
Günaydın,
Hep beraber güzel bir günün içerisinde olmak dileğiyle,
merhaba yeni gün...
Ablacığım,
bana cesur diyorsun ama sen benden daha cesursun.
yüreğine sağlık...
günaydın dostlar
güzel bir gün bizlerle tüm insanlarla olsun..
çalışanlar kolay gele
evdekiler size gıcık oluyorum arkadaş,elense keyif yapıyorsunuz:)) keyfiniz daim olsun
1010 :)
en tatlı on hangisi?
balooonn
en acı on ?
biberoonn
en ekşi on ?
limooon
:))
bin on'u görünce aklıma geldi sadece 1010 yazıp çıkacaktım nerden aklıma geldi bunlar ya
çocukluğuma indim galiba
gerçi hiç çıkmıyorum ki çocukluktan :)
aa öğlen olmuş
ne çabuk...
hadi yemeğe bana gelin...
menü de ne var? Bilmiyorum,siz gelin sorarız...
herkese merhabalar...
herkesin egoları nasıl bakayım...
hehehe başkanım ah ah ev de oturanlara sitem de yaparmış..
Canım başkanım
Demek Sen şimdi evde oturanlara gıcık oluyon öyle mi...
şimdi sayın başkanım birtanecek başkanım yaşın kadar çalışmışlığımız var desem ..
ayrıca sen de bir çalış bakalım 20 yıl kadar sonra uzatmalarda görüşelim desem..
bak bak bir de el ense yapmıyorlar mı diyor..
amaaan oh oh sefam olsun..diye göbek atacam ama elim elsemde şimdi ensemden indir şıkıdım şıkıdım oyna olmayacak amaaaan
kıskananlar çatlasın..hehehee
nazar etme ne olur başkanım
çalış senin de olur..elensen Başkaaaanım...
ce -za mı aldım !!!
nerde hani demokrasi vardı bu sitede yok yanlışınız var eminim
ne cezası kardeşim başkana karşı fikrimizi söyledik..
olmaz mı
o başkan söyler mi?
kıskananlar çatlasın diye
başkana karşı sloganlan mı atmışım..
başkanın karşına geçip oynamak figürünü karikaturize etmişim?
nasıl yani?
hani burası özgür düşüncelerimizi söylediğimiz platform değilmiydi?
susucak mıyım?
susmam
sus
susmam
bak şimdi...
bak kardeşim şimdi başkan bana ceza filan vermez
şimdi dinle bak
dürüğemin güyümleri kalaylı
ooof ooof kalaylı
çok sever bu türküyü benim başkanım..
helal şimdi onla beraber bir ooof çektim miydi ne ceza ne meza kalır
meza nedir mi bilmiyorum kafiye olsun diye söyledim..
kızma bana ..
başkanıma söylerim bak...
hadi ben kaçtım kardeşim öğle yemeğine çağırdı ..
sahi menü de ne var...
not: başkan ve özellikle site sakinlari yaptığım yorum kirliğinden af ola...
ceza meza yok kardeşim,vermiyorum işte ceza:))
ben boşuna demiyorum ya ilkel bi kabile bulmalıyım acilen diye:))
en iyisi amazonların balta girmemiş ormanlarına (kaldıysa tabi) gidip kendi kabilemi kendim kurmalıyım..hazıra konmak olmaz çalışmak lazım:))
ooff ooff
çekirdek olsada yesek ya, vakit geçmiyor:)
Başkanım senin durum bayaa vahim...
Allah yardımcın olsun.
Başkanım, Kıbrıs'ı bir deneseniz,muhtemelen çok memnun kalacaksınız...
Siz bi gidin dönüşte fikir teatisinde bulunuruz...
Kıbrıs he, ne güzel olurdu valla...
ooff ooff
biliyorum no name bende durumumdan memnun değilim,gidişat hiç iyi değil:))
yinede şükrediyorum,sağım sağlıklıyım...dünyevi zorluklar elbet aşılır zamanla..
polyanna denen hikaye kahramnından dersmi alsam napsam:)
1017
çok severim bu rakamı, ayrı bir cazibesi var, hatta en şanslı numaram ilan etmeyi düşünüyorum da çok uzun yav:)
Dünyanın çivisi çıkmış,
Alem kafayı yemiş,
Başka bir aleme yatay geçiş yapmak mümkün mü?
Merhabalar hayirli Cumalar
yorum saymayin arkadaslar, bereketi kacar :))
no name banamı dedin yoksa millet kafayı yemiş derken:))
ben yeni bir boyut keşfettim ama geçmesi biraz zor...bu iş için 5 kişi lazım...ama uyarayım bu işin sonunda geri dönüş yok:))
kayacım yorum saymıyoruzki,sadece şanslı rakam seçiyoruz:)
yarıca nerde bu alemin admini bakim ?
ooff ooff
geçen bir film seyrettim, Çin'in eski zamanlarını anlatıyordu,hanedanların savaşını falan...hanedan üyesi bir kadın ormanda kaplan avına çıkmıştı,elinde oku ile atıyla son sürat koşturuyordu kaplanın peşinden...manyak güzel biriydi ya:))
şimdi sabahtan beri konuştuğumuz konuyla alakası ne bunun demeyin içimden geldi yazdım:))
bizim başkan en sonunda sapıttı diyebilirsiniz ama alakası yok, güzeli öldür hakkını yeme demişler, o bakımdan yani:))
iyi akşamlar
görüşebilmek dileğiyle...
baskanim, gözünü sevdigim Türkcemiz ne kadar genis bir dil degil mi?
Örn: manyak güzel kadin
burdaki manyak kelimesinin, sözlük anlamiyla hicbir alakasi olmayip, tamamen sifat pekistirmek amaciyla kullanilmis olmasi da bunun göstergesi degil mi?
evet diyecegini biliyorum
yaaa baskan öyle yaparsa cemaat böyle sacmalar...
iyi aksamlar Eylem
heheh kayacım karıştırma ortalığı...pekiştirdim işte güzelliği:))
iyi akşamlar dostlar...bugünlük benim için bu kadar...sevgiyle sağlıkla kalın ve kendinize iyi bakmayı ihmal etmeyin..
sen de mi baskanim sverken hayirsiz ciktin
sen de mi birakip gidiyorsun
git bakalim
iyi aksamlar, kendine iyi bak
senin bi lafin vardi uzun zmandir yazmiyosun neydi o? hani kapi, zil, mutluluk, tebessüm, aile kelimelerinin kombinasyonuyla olusturulan cümleler esliginde iyi aksamlar mesaji
iste ayni ondan dedim kabul et :)
haklısın epeydir yazmadım o sözü..
gününüz nasıl geçmiş olursa olsun,evinize vardığınızda gün boyunca yaşadığınız stresi ve olumsuzlukları posta kutusunda bırakmayı ihmal etmeyin...size kapıyı açan eşinize,çocuğunuza,anne veya babanıza gülümseyerek karşılık vermeyi unutmayın...UNUTMAYIN Kİ onlar sizin o gülümsemeleriniz ile tutunuyor hayata ve direniyor tüm olumsuzluklara..
sağlıkla kalın dostlarım
baskanim seni seviyoruz...
kendine iyi bak
sevgi karşılıklı kayacım..
şunu da unutmadan söylemek istiyorum
elbet herkesin evinin anahtarı cebinde ve kendisi açıyor kapıyı zili çalmadan...ben derim ki açmayın kendiniz , çalın zili..
çalın ki sizi karşılama ve o gülümseyen yüzünüzü görme fırsatı verin sevdiklerinize..
çocuğunuzun "baba" veya "anne" diyerek kucağınıza atlamasına....
eşinizin hoşgeldin canım diyerek size sarılmasına...
anne veya babanızın hoşgeldin diyerek sizi gördüğü için mutlu olmasına...
izin verin...
kısaca zili çalın dostlar...bırakın anahtar cebinizde veya çantanızda dursun..
...............
sen hala gitmedinmi başkan diyorsunuz eminim...tamam tamam gittim artık:))
yalnız yaşayan dostlarımı üzmek değil maksadım..eğer kusurum olduysa affola
güle güle başkanım,
sağlıcakla kal...
pardon,
kankacım güle güle
kardeşim merhaba...
merhabalar
yoksun yine dalmissin derinlere
Nikon`unla yeni kesiflere mi ciktin yine :)
merhabalar
yoksun yine dalmissin derinlere
Nikon`unla yeni kesiflere mi ciktin yine :)
blogger e biseyler oluyo
dikaaaattt patlaybilir saklaninnnn!!!
iyi aksamlar mesaji yaziyorum eski yazdigimi cikariyo. cok begendi herhalde :))
neyse bu aksamlik erken müsaade aliyorum
kismetse yarina görüsürüz...
hareketli bir gece,
diyerek ironi yapmış olayım.
veya biraz hareket için ne gerek ona bakınayım.
kimler var?
Ben varım :)
merhaba yağmur,
o zaman ben gürleyeyim sen yağ,
hadi gönder bir şiir...
hemen... sen iste yeter :)
ŞİMDİ BURADA DEĞİLSİN
şimdi burada değilsin…
Ama beni duyuyorsun... Biliyorum...
Kapat gözlerini benim için ve dinle ne olur...
Bak yoksun...
Bunun anlamını biliyor musun? …
Yokluğun
yüreğimdeki bu yıldızsız,
bu dipsiz, karanlık gece...
Yokluğun, odamın duvarlarına astığım suretlerine bakarken,
unuttuğum dalgın gözlerim.
Yokluğun yastığımda bıraktığın bu kimsesiz saç telleri...
Sırf kalemini değdirdiğin için atmaya kıyamadığım bu kâğıtlar...
Her an gözümün önünde sakladığım mektupların,
peçetelere yazdığın şiirlerin,
hediyelerini sardığın paket kâğıtların...
Sen gidince,
hala sen kokuyordur, diye üzerime giydiğim
ve derin derin
soluduğum giysilerin...
Bu yarı deli...
Bu hayattan kopuk ruhum...
Kapat gözlerini ve bana bak...
Ben ne diye varsa gördüğün, işte o senin yokluğun…
Söyle!
Sana neyi anlatayım...
Sabaha karşı çalan telefonumun ucunda,
ne olur bana hayattan kötü davranma diyen... Sayıklayan…
O kırgın, o kendine çarpan sesini mi? !
CEZMİ ERSÖZ
Güzel şiir yüreğine sağlık...
Sana Dair
Yaşam kadar gerçek,
Yaşamak gibi sahte
Öyle çok şey var ki
Yaralayan insanı,
Bir yürek çarpıntısı
Onu her gördüğünde,
Öyle çok şey var ki bak;
Sana dair.
Yanlış aşklar yaşadık
Yanlış köprülerde
Yanlış gemiler yakıp aldırmadan
İki damla su çaldık
Zamanın pençesinden
Aldırmadan birbirimize.
Bir mucize gerek bize,
Gidecek bir başka düş.
Bir düş ki korkmamış
Zamanın karşısında
Ve bir çağ gerek bize
Ve bir çağ bundan özgür,
Öyle çok şey var ki bak;
Sana dair.
Sonra kuşlar gitti,
anladık dünya yorgun
Sen yorgun, tortusu kalmış
Eski bir korkunun
Görmedik, duymadık,
demedik bunlar kötü
Biz var mıydık?
Aşk var mıydı?
Bu ne senden ilk kaçışım
ne de ilk düşüşün yüreğime.
Ne bu serden son geçişim
Ne de son küsüşüm kaderime.
Tuna Kiremitçi
Ama ben hızımı alamadım ki :)
İçimden geldi herkese bir şiir göndereyim olur mu? olur, olur...Başlayayım hemen. (kendim sordum kendim cevapladım yine :))
ilk şiir sana no name...
Yüzün Geri Döndüğünde
İşte uzun bir sevgi, asıl anlatan seni;
Bir yara izinden saklanarak
Resme döndüğün günler.
Tül boyadığın, incelediğin avuçlarını,
Bence silinmemiş de, yazgına sürdüğün şey.
Bakışlarını hep bir kırmızılığın ucunda,
Üzüncü andıran bir yol, bir bahçenin gölgesi,
Yüzün geri döndüğünde
Göğü dalgalandıran o esinti,
Kumaşlar arasında, yalnızlığa sarkarak
Uykunu kurtaracak bir düşü beklediğin.
Aynı gözlerden var şimdi ikimizde de.
İnsanı resme başlatan yalnızlığın bir sonrası.
Kadife bir kapı açan anımsayıp her yaraya,
O soylu alıntıya tüm yüzünü uyduran.
İşte uzun bir yalan, üzünce atan seni,
İşte en küçük bir sonsuz,
Seni haklı çıkaracak.
Tuna Kiremitçi
şimdi de eylem'e özel bir şiir...
Senin Altın Pencerelerin
Camı aç, eğil yavaşça. Uykulu
duvarlarına sürçsün eylül yağmuru.
Künyemdeki mutlu prens, ama örtük
bir hüzünle hep, iki büklüm bir
cennet getiriyorumdur sana kursağımda.
Belki sorular sorarız karşılıklı, yorgun
atının yelesini okşarsın sen, ben bir bir
kapatırım açtığın camları. Bazen umutsuzdur
kavuşmak: Her zaman kazanır, kendini
açmasını öğrenmiş o sürekli yara.
Tuna Kiremitçi
Vaaay coşmuşsun yağmurcum,
yaşa sen, büyüksün...
ve başkanım şimdi de senin için...
AYRILIŞ
Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam
ORHAN VELİ KANIK
Mavigün ablacığım senin için...
GÜN OLUR
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...
ORHAN VELİ KANIK
seval ablacım şimdi de sana özel bir şiir...
SEN SÖYLEMEDEN DE BİLİYORUM
Seziyorum ki kaçacaksın..
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Anlıyorum ki ayrılacaksın
Çok yıkkınım yıkılamam
Ama rengini bırak bende
Duyumsuyorum ki yiteceksin
En büyük acım olacak
Ama ısını bırak bende
Ayrımsıyorum ki unutacaksın
Acı kurşun bir okyanus
Ama tadını bırak bende
Nasıl olsa gideceksin
Hakkım yok durdurmaya
Ama kendini bırak bende.
AZİZ NESİN
kayacım bu şiir de senin için...
SÖZ !..
Bilirsiniz sözümde hep durmuşumdur duracağım
Sevgilime sözverdim ben yirmi yıl yaşayacağım
Düşmanlarım sevinmesin yirmi yıl sonra yok diye
Belli değil yirmi yıla ne zaman başlayacağım.
AZİZ NESİN
bitti... :)
umarım beğenirsiniz...
En kısa zamanda görüşmek üzere,hoşçakalın.
Yağmurum,yüreğine sağlık...
herkese iyi geceler diliyorum,
Allah rahatlık versin...
canım yağmur kardeş..
bu gece tüm bereketinle yüreğindeki sevgileri şiir olup bizlerle paylaşmışsın..
teşekkürler...yağmur damlası
iyi geceler..iyi uykular sana
evet herkese iyi geceler olsun
güneşimi kaybettim gözlerini görmem gerek
yaşamaya dönmek için hasretini silmem gerek
günaydınlar
Yağmur damlası dün akşam damlaların sel olmuş
ellerine yüreğine sağlık
çok güzel şiirlerdi
herzaman bekleriz :)
güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle...
kolay gelsin
Günaydın güzel insanlar...
iyi bir hafta sonu olur inşallah...
Günaydin
Yagmurcum dün geceki resitalin icin cok tesekkürler
süperdi
iyi bir haftasonunun baslangici olur insallah
Kayaa
günaydın
seni bu saatlerde görmeye alışkın değiliz
ama alıştırıyorsun
geçende böyleydi
hafta sonu rahat oluyorsun galiba
Cumartesileri genelde sabahlari yalniz oluyorum
Actim laptopumu yanima bi yandan is, bi yandan siz :)
naptiysaniz bana ayri kalamiyorum
sonu hayrolur insallah :))
virane bir binanın merdivenlerine oturmuş içiyordu Soner..Çok uzun zaman olmuştu dünyasının terkedeli..
Ayça kemanını almaya geldiği akşam Sevil onu görmüş ve hiçbirşey demeden çekip gitmişti evinden.Soner peşinden koşmuş ve olanları yanlış anladığını açıklamak istemişti ama dinletememişti kendisini ve çaresizce evine dönmüştü.Ertsi sabah yeniden çaldı Sevil'in kapısını,anlatmak istiyordu masum olduğunu.Sevil kapıyı açmış eve buyur etmişti ama hala sessizdi Soner'e karşı.
-Sevil,hayatım ne olur dinle,herşeyi yanlış anladın,o sadece kemanını almak için gelmişti,inan hiçbirşey yok aramızda
-söylediklerin doğru veya değil bilemem Soner,ama ben böyle yaşayamam,senden şüphe ederek devam edemem yaşamıma,lütfen bu işi daha fazla uzatmayalım.Ben kararımı verdim ve bitmesini istiyorum bu ilişkinin..Seni görmek istemiyorum artık.Efe'yi pazar günleri görebilirsin ama ne olur benimle konuşmaya çalışma bundan sonra.
-ama Sevil
-lütfen Soner bitti diyorum,ısrar edersen taşınırım buradan.
-demek bitti diyorsun herşey
-evet
Soner "evet" den sonra hiçbirşey söylemeden arkasını dönüp çıkar kapıdan.
(ertsi sabah)
Sevil Efe'yi okula uğurlamış ve ortalığı toplamakla meşgülken kapı çalar...yine senmisin Soner diye söylenerek açar kapıyı ama karşısında kadife hanımı görünce şaşırır.
-günaydın Kadife hanım,gel içeriye
-yok Sevil hanım girmeyeyim,Soner beyi soeacaktım,burdamı acaba
-yoo,hayırdır bişeymi oldu
-evde değilde,burdamı acaba diye sorayım dedim..Kapıda bu zarf duruyordu,içeriye girdim ama ev boştu
-nasıl yani,eşyalarıdamı yoktu
-evet Sevil hanım,ev boş
Sevil anahtarını alıp Kadife hanımla birlikte çıkar hemen.
Soner'in evine geldiklerinde öylece kalır, ev gerçekten boştur.Sonerden geriye kalan tek şey Kadife hanımın Sevil'e verdiği zarftır.
Sevil eve koşup hemen telefona sarılır ve Soner'i arar ama duyduğu tek ses operatörün "bu numara kullanılmamaktadır" mesajıdır.
...............................
günaydın dostlar
günaydın dünya
günaydın tüm canlılar...
bugün içimden geldi küçük bir hikaye ile başlamak istedim , vaktim olursa devam edeceğim ama şimdilik bu kadar:)
Günaydin baskanim
sabah sabah 16. bölümü mü seyrettin sen :)
ellerin dert görmesin
Başkanım,
günaydın...
ağzımıza bir parmak bal çalarak bu işten sıyrılamazsın...
kendine gel lütfen...
devamını bekliyoruz...
ellerinize yüreğinize sağlık başkanım
Hem sonra o hikaye değil,
senaryo...
yazmaya yazmaya unutmuşsun...
kardeşim hoş geldin
iyi hafta sonları olsun...
epeydir seyretmiyorum kayacım, seyredince efkar basıyor ve kulak çınlatasım geliyor, o yüzden tutyorum kendimi:))
no name yazacağım üstadım ama biraz toparlamam lazım ne yazmam gerektiğini, öylesine başladım nasıl devam ettireceğimi şimdilik bilmiyorum:)
Hosbulduk abicim
Hepimiz icin iyi olur insallah
Ya bu arada ablalarin eski tadi yok
mavigün ablam arada bir kendini gösteriyor da Seval Hanim icin endiselenmeye gerek var mi acaba?
he baskanim sen bilirsin..
seval ablam izinli kardeşim
pazartesine kadar free takılıyor.
misafirleri var,onlarla ilgileniyor.
ama günde 7 vakit bizleri düşünüyormuş.
özlemiş,pazartesi sabahını iple çekiyormuş,kahvaltıya kimdeyiz diye sordu...
sen ne dedin
"ama hep bana geliniyor kahvaltıya olmuyor ki" dedim.
"Kankan bizi hiç kahvaltıya almadı,sadece bir kez baskın yaptık bahçede kahvaltı yapalım diye,onda da balkona razı olmuştuk,sıra kankanda ona gidelim" dedim.
o da "yok kankam maydanozu iyi yıkamıyor ona gitmeyelim" dedi.
bende " aman ablacığım düşündüğün şeye bak sende maydanozları kendin yıka" dedim.
aklına yattı gibi,bakalım şimdi ablamdan davet bekliyoruz.
etmezse pazartesi sabahı baskın yapacaz gene...
siz kahvalti keyfi yaparken ben o saatlerde büyük ihtimalle koskoca bi sinifta "ne anlatiyor bu adam yaa" diye sayikliyor olacagim..
başkanım sevil elinde zarfla kaldı öyle
daha açamadı mı altı üstü bir zarf açacaktı :)
ders çıkışı gel sende kaya
ayırırız sana
heheh eylemcim biliyorum ama gerisini getiremedim ya, düşünüp duruyorum napsam diye:))
canın sağolsun başkanım :)
baskanim tam senin yorumu okurken altta da kim caliyor bi bakalim
neyse ben söyliyim Ferhat Göcer
ne mi diyor?
sacmalama n`olur, care cok...
tevafuk iste...
hehehehe kaya hayırdır...şimdi ne demek oluyor bu ?
ne bilim baskanim
Ferhat`a sormak lazim
benimle alakasi yok, ikinizin arasinda. kendiniz halledin
herkese merhabalar..
çınlatmayın bakayım kulaklarımı..
no name kardeşim istediğin kahvaltı olsun ...
ne zaman isterseniz başın üstüne...
size kahvaltıda İzmit'te başka yerde olmayan (ben öyle biliyorum)
pide gibi sadece ramazan aylarında fırıncılar tarafından yapılan burada halk dilinde halka,dolmalık gibi isimleri olan
içine peynir ve yıkanmamış maydonozların (şaka tabiiki)karışımla yapılan(kıymada olabilir) yumurtaya bulanıp kızartılarak yenen yöresel bir (kahvaltılarda yenen yaada beş çaylarında)çeşit ikram ederim..
bu halklar(ya da dolmalık) da sadece pide gibi ramazan ayında çıkar.ama bazı fıncılar özel olarak yapıyorlar..Yani zor bulunur ramazan ayı dışında..
sizin için özel bulup yapacağım..
ve diğer kahvaltı çesitlerimiz de vardır..
hadi bakalım..
günü siz seçin.
kayacım demek tadımız yok ..
öyle olsun bakalım..
ablalara tatsız diyorsun demek ki..
yaz bunu bir yana...
vay vay vay....
canım başkanım..
eli kalem pardon klavye tuşlarına basarmışta bize senaryo yazarmış..
başkanım teşekkürler..
devamını ne zaman istersen yaz ..
ayrıca başakanıma yaz diyenler
ne o sizin eller nerede
bakayım..
her şeyi başkandan beklemek olmuyor arkadaşlar..
örneğin herkes bu zarfta ne yazar
kendine göre yazsın..
kaya ,eylem,no name..
evet hadi
ben düşünüyorum..
sevil zarfı aldı..
ve içinde ne yazıyor olabilir?....
ablacim hayatinda sekerli cay icmemis birisi, sekerli cay ictikten sonra daha sekersiz icmek ister mi?
anlayin yoklugunuzdaki tatsizligi
bu arada su sizin pideyi duyduktan sonra icimden bir ses dedi ki "ya bir gün de okula gitmesen ne olacak"
ne dersin bu sese?
ve
no name canım kardeşim...
neden he sendeyiz kahvaltılarda
bak işte bundan..
Antalya
Burdur’a dedik elveda
Otobüs sarsıla, sarsıla çıktı yola.
Virajla kıvrım kıvrım
Gurbete uzayan yollar gibi.
Sağ tarafta çamlı dağlar
Sol yanımız derin bir uçurum.
Ölüm, dirim arasında ilerliyorduk.
Bucaktan geçtik
Garip öldüren-suyundan içtik
Ama ölmedik.
Antalya göründü uzaktan
İnince kepezden.
Sevgilinin saçlarına değmişçesine
Sarhoş eden bir rüzgar
Geliverdi denizden.
Antalya’nın yolları asfalt
Pırıl pırıl, temiz mi temiz
Bir kadın sinesi gibi.
Denizin dibi
Belkıs'ın rüyalarını aksettirmede,
Güneşin ışıkları,
Dalgaları kıvrım kıvrım
Dansettirmede.
Portakal, limon okaliptüs
Kokuları içime sinince;
Sen Antalya’yı git gör
Yağmur dinince.
Limonata gibi bir hava
Hem de bedava.
Ölmek istersin hemen
Zevkini duymak için
Aşkın doya doya...
Böyle bir diyar Antalya.
Mehmet,
Boşa zahmet
Antalya'ya şiir yazmak
Senin harcın değildir
Çünkü Antalya
Kendisi bir şiirdir.
Mehmet Bozkurt Esenyel
şiir yazamıyoruz bari
şiir gibi bir şehirde çayımızı yudumlamak için..
Zarfta yazan şu bence;
-" Eee amma naz yaptın be kadın.
Sıkıldım,ben gidiyorum.
Ne haliniz varsa görün,Sefer dayımla
dünya turuna çıkıyorum.Her limanda bir tanış olayı,anlarsın ya...
hadi baay..."
Ablacığım gerçekten öyle Antalya,
Gerçi yollar şimdi çok daha geniş ama halen virajlı.
gerisi şairin anlattığı gibi.
tamamdır kış boyu kahvaltılara bendesiniz.
yazın ben serine kaçarım artık...
yazin da antalyanin serin yaylalarina götürürsün o zaman
süper doga..
.............
defalarca aynı numarayı çevirmesine rağmen tek duyduğu operatörün sesidir..Doğan biliyordur nerde olduğunu diyerek hemen işyerinin numarasını çevirir
Sevil : (telaşlı bir sesle) alo Doğan,ben Sevil
Doğan : günaydın Sevil,hayırdır sen bu saatte aramazdın
Sevil : Soner ordamı
Doğan : Hayır burda değil,daha gelmedi işe..bende yeni geldim işyerine ama kapıyı açarken bir zarf buldum kapının önünde,henüz okumadım ama üstünde "Doğan'a" diye yazıyor
Sevil : Soner bırakmıştır, banada bir zarf bırakmış, evi boş,hiç eşyası yok
Doğan : ne diyorsun sen Sevil,daha dün gece konuştum ben onunla,bana taşınıyorum falan demedi...hey Allahım ya neler karıştırıyor gene bizim deli...dur işyerini kapatıp hemen geliyorum....
Doğan'ın sözlerinden sonra Sevil daha da endişelenir, kimseye haber vermeden bir gecede nereye kaybolmuştur Soner.Dün sabah ona söyledikleri gelir aklına..." -lütfen Soner bitti diyorum,ısrar edersen taşınırım buradan. "
Doğan apar topar işyerini kapatmış ve hemen Sevil!e gelmiştir,telaşla çalar kapı zilini..Sevil koşarak açar kapıyı ve karşısında elinde zarfla duran Doğan!ı görünce ağlamaklı gözlerle davet eder içeriye.
Sevil : ya nereye kayboldu bir gecede bu adam
Doğan : dur sevil sakin ol, dün gece konuştum ben onunla, bana hiç böyle bişey demedi...kavga falanmı ettiniz gene
Sevil : gel otur şöyle...(bir yandan gözyaşlarını silmeye çalışarak) kavga etmedik ama dün sabah ona herşeyin bittiğini söyledim, ona bu şekilde güvenemeyeceğimi ve bitmesini istedim...o hiçbirşey demedi ve bu sabah kayboldu ortalıktan
Doğan : ne diyorsun sen Sevil,kafam karıştı iyice, ne olduki bitirdin herşeyi, lütfen baştan anlatırmısın herşeyi
Sevil : geçen akşam evine gittim, şu kemancı kız Ayçamıdır nedir o oradaydı bende akıllanmayacak bu adam diyerek çıktım evinden,peşimden koştu yanlış anladın falan dedi ama hiç inandırıcı değildi...böyle güvensiz bir ilişki yürümüezki Doğan,haksızmıyım..hergünümü bugün neler karıştırıyor acaba diye düşünerek geçirememki..
Doğan : sen hakkaten yanlış anlamışsın ama Sevilcim,Soner doğruyu söylemiş..bak şimdi biraz sakinleşte neler olduğunu anlatayım sana..
Sevil : tamam Doğan dinliyorum
Doğan : Ayça o gün kemanını bizim işyerinde bıraktı,biyere gitmesi gerektiği ve yanında taşıyamayacağı için, biz işyerini kapatana kadar gelmedi ve Soner'de kaybolmasın diye evine götürdü kemanı,olay bu sadece...sen baya büyütmüşsün herşeyi
Sevil : ben sanmıştımki,ama neden anlatmadı bana durumu
Doğan : kendin söyledinya Sevilcim onu görünce çekip gittim ve Soner'i dinlemedim diye
Sevil : offf ya, herzamanki gibi bir haltlar karıştırıyor diye düşündüm ben
Doğan : tamam Sevil olan olmuş,şimdi nerde olduğunu bulmalıyız, bir gecede nasıl taşındı bu adam ya..hem nereye gitmiş olabilirki
Sevil : bilmiyorum Doğan,hiçbirşey düşünemiyorum aklım iyice dağıldı
Doğan : telefonla aradınmı peki
Sevil : evet aradım kapattırmış numarasınıda
tam o sırada çalan kapı ziliyle irkilir ikiside..Sevil "soner" diyerek fırlar yerinden..kapıyı açar ama gelen annesidir.
Sevil : senmiydin anne
Zerrin : evet kızım,cumhurbaşkanı olacak değil ya...hem nasıl karşılama bu "senmiydin anne" gideyim istersen..
Sevil : aman anne alınganlığın sırası değil,gel içeriye
Zerrin : noluyor kızım sabah sabah
Sevil : Soner kayıp anne
Zerrin : oh oh ne güzel, gitti demek
Sevil : yapma anne , kayıp diyorum..evini toplamış sessiz sedasız çekmiş gitmiş
Zerrin : tamam işte kızım,ben söylemiştim sana ondan hayır gelmez diye,sevinmen lazım kurtuldum diye, bak yapmış gene yapacağını.
Sevil : lütfen anne,hepsi benim suçum dinlemedim onu...off ya nerdesin Soner
Zerrin : kızım ne dediğini anlamıyorum,gel şöyle anlat neler oldu..kafamı karıştırdın iyice
(..Sevil olan biteni birkezde annesine anlatır..)
Zerrin : seni seviyor olsaydı çekip gitmezdi kızım,demekki düşündüğün kadar sevmiyormuş
Sevil : ama benim yüzümden anne,öyle söylemeseydim gitmeyecekti belki..
...."hepsi benim hatam,daha anlayışlı olabilirdim ona" diyerek gözyaşlarına boğulur.
Zerrin ve Doğan ne kadar teselli etmeye çalışsalarda faydası olmaz..
.......( 3 YIL SONRA )........
virane bir binanın merdivenlerine oturmuş içiyordu Soner..Çok uzun zaman olmuştu dünyasını terkedeli..
saçı sakalı birbirine karışmış,kıyafetleri yırtılmış...
o köhne terkedilmiş binanın merdivenlerinde,elinde sevdiği kadın ve oğlunun resmi içiyordu amaçsızca..
dünyasını terkettiği geceden sonra tüm eşyalarını satmıştı...ilk zamanlar otel odalarında idare etmiş ama parası tükenince sokaklarda kalmaya başlamıştı..sokakta yaşamanın acısı onlarsız yaşamanın acısının yanında hiçbişeydi onun için..çok denemişti tekrar geriye dönmeyi ama Sevil'in " bitti Soner " sözü hala yankılanıyordu kulaklarında...bir türlü geriye dönme cesaretini bulamadı kendinde..
yine aynı binanın önünde durduğu birgün Efe'nin sesini duyar gibi oldu, hafifçe kaldırdı başını yola doğru..
evet tam karşısındaydı oğlu , annesinin elinden tutmuş birlikte geliyorlardı ona doğru...yerinden fırlayıp kucaklamak öpmek koklamak istedi ama yapamadı...ona yaklaştıklarında başını yine önüne eğdi..Sevil ve Efe'den sakladı kendisini
Sonerin yanından geçerken
Efe : anne bu amcaya para verelimmi
Sevil : peki oğlum diyerek çantasından çıkardı bo-zuklukları bıraktı Soner'in önüne ve uzaklaştılar yanından..
yıkılmıştı Soner,ölmek daha az acı verirdi bunları duymasından..oğlunun bu amacaya para verelimmi sözleri yankılanıyordu şimdi heryerde sağır edici bir şekilde..
devam edebilir:)
vay be, şahane olmuş...
yüreğine sağlık başkanım.
yalnız lütfen 3 yıl sonrası rüya olsun.
Soner'in o hale gelmesi...ne bileyim içimi acıttı ya.
olay hiç türk filmine benzemiyor.
sen son zamanlarda alman veya çek sineması mı izliyorsun.
ödül peşinde misin?
başkanım tebrikler
mendilim nerede benim
büroyu sel götürecek yoksa :)
vay baskanima bakin hele
anlasildi isin gücün yok, ama hayal gücünü biraz daha zorla baskanim
mesela Sevil de kilkuyrukla evlenmis, hatta Efe`ye kardes gelmis, hem de kiz... Soner bunlari görmüs...
yaparsin sen
başkanım çok güzel eline sağlık..
teşekkürler..
yazık soner ' e
acıların çocuğu olmuş..
heheh kaya o kadar acımasız olayım diyorsun yani:)
no name ben son zamanlarda korku gerilim filmi izliyorum,hangi milletin filmi olduğu önemli değil:)
eylem bence sen git hemen epey bi mendil al, daha yeni başladım çünkü:)
baskanim sonerin amcasi rolüne Nuri Alco`yu, annesi rolüne de Oya Aydogan`i koyalim dedim acizane, babasi da trafik kazasinda ölmüs mesela...
hadi bakalim bi el ativer. ablam acilarin cocugu deyince aklima geldi :)
baskanim simdi Ferhat Göcer diger bir sarkisinda da söyle buyuruyor:
"Evimi ocagimi
Yuvamnin sicagini
Yarimin kucagini biraktim.
Her günahin tadina
Dünyanin batagina
Batacagim kadar battim
..."
yaa adam bilmis de okumus sanki...
hehehe kaya...denk gelmiş sadece ya:))
Kayacım,
Başkanım senaryoyu hâlk için yazmıyor.Sanat için yazıyor.Biz ödül peşinde koşuyoruz sen işi arabesk filme çevirmekte ısrarlısın...
Kaya formundasın bugün :)
baskanim bana bugün cok sekersin demedin
bugün seker degil miyim yoksam :)))
3 parantezli gülüsü de yapistirdim arkasina, kaya olsa catlar, ki catladim
ne adamim yav
nerden buluyorum
Anliyorum abicim de sence de artik klasik Hollywood filmlerinden SIKILMAdi (bu kelimeyi Almanca klavyede yazmak ne kadar zor arkadas, kücük I yok) mi bu halk?
Artik Türk Filmini tüm dünyayla paylasalim. Görsünler arabesk neymis, nasil aci cekilirmis..
Kayacığım,
canım kardeşim,
bu gün gıcıklığım üstümde.
şimdi gülme eylemi için ağzı açmak gerek.ağız kapalı gülünmez,ancak tebessüm edilir.
şimdi;
. Nokta
! Ünlem
( Aç parantez
) Kapa parantez...
şimdi gördüğün gibi,senin gülmek için kullandığın işaret kapa parantez işareti.o halde gülme işareti değil olsa olsa tebessüm işareti olabilir.
bence böyle...
gülümse,hadi gülümse...
yok ya gülecek hal yok bende
yazdigim yorumlara bakma
bu durum sinirden gülme durumuna benziyo
durduran da yok, yazma diyen de
kaptirdim gidiyorum
Bence durma,
İyi gidiyorsun...
Ferhat Göçer'le bundan iyisi olmaz...
sen bakma kankama o herzaman gıcık kayacım
yok öyle gülünmezmiş yok tebessümmüş
bırak istediği gibi gülsün kardeşin
niye karışıyorsun kankacım
bak zaten sinirinden gülüyormuş ,
pardon tebessüm ediyormuş :))
kankacım biraz önce yorum yazarken
senin için gıcık yazmışım
elimden kaymış
bilerek yazmadım kankacım pardon
yoksa ben sana hiç gıcık dermiyim
birtanecik kankamsın sen benim
kankacım seni seviyorum :)
hepinize iyi tatiller...
.....3 yıl önce....
Soner'in hiçkimseye haber vermeden ortadan kayboluşu ve tüm çabalara rağmen bulunmayışının ardından bir hafta geçmiştir.Sevil herkesi aramış heryere bakmıştır ama elinde hala koca bir hiç vardır.Soner'in bıraktığı zarfı hala açamamıştır..ya kötü birşey yazdıysa,ya intihar mektubuysa diye eli varmamıştır açmaya...zarfı çekmecenin birine atmış ve unutmaya çalışmıştır..
Doğan Sonerin kendisine bıraktığı zarfı açıp okumuştur..yazdığı tek şey " hakkını helal et kardeşim,herşey senin bundan sonra" dır..
Zerrin hanım bile ne kadar sevmesede eski damadını aramalarda yardımcı olmuştur.Kızının üzüntüsüne dayanamadığı için elinden geleni yapmıştır..
ilk başlarda Efe'ye baban iş için şehir dışına çıktı demişler ama zaman geçtikçe ve haber alınamadıkça bu yalanı uzatmamışlar gerçeği söylemişlerdir..Efe'nin yıkılmış halini gördükçe Sevil dahada kahrolmuş kendini suçlamıştır olanlar için...Efe geçen hergün dahada içine kapanmış sessizleşmiştir,hergece kabuslarla uyanır olmuştur...
aradan geçen 6 ayın sonunda o bunaltıcı ortama dayanamayan Sevil oğlunuda alarak yurt dışına çıkmış mesleğini Almanya'da devam ettirmiştir..2 yıl boyunca orada görev yapmış ve Efe biraz daha iyi olunca ülkesine dönmeye karar vermiştir.
Babasının yokluğuna çaresiz alışan Efe biraz daha büyümenin verdiği olgunluk ve annesini üzmemek için acısını içine atmış belli etmemeye çalışmıştır geçen yıllar oyunca..
ülkeasine dönüp tekrar evine yerleştikten sonranormal hayatlarına devam etmeye çalışmıştır ana oğul...
Havanın güzel olduğu bir tatil günü Efe annesiyle dışarıya çıkmıştır gezmek için..harap bir binanın yanından geçerlerken Efe dilenci sandığı adamı görmüş annesine dönerek -bu amcaya para verelimmi anne demiştir..
Sonerden haber almadan geçen 3 yıl boyunca kendini tamamiyle oğlunun mutluluğa adayan Sevil tekrar evine yerleştiken sonra Soner'i tanıyan herkesi aramıştır ama hiçkimse ondan haber almamıştır..
Sabah olunca kahvaltı hazırlamak için mutfağa inmiş sofrayı kurmuş ekmek almak için markete gitmek için kapıyı açtığında yerdeki zarfı farketmiştir..
zarfı alıp açtığında birkaç bozuk paranın olduğunu görünce şaşırmıştır..
...........
devam edebilir:)
vayy baskanim iyi bagladin helal
iyi tatiller eylem
sevgili başkanım senaryonuza
şapka çıkartma,alkış tutma her türlü takdir duygularımı yolluyorum çok güzel gidiyor..
ooof ooof ooof ların neyin sancısı olduğu anlaşıldı.
senaryo doğuyormuş...
teşekkürler başkan..
Hayal gücüne zarar gelmesin.....
eylemcim iyi tatiller kardeşim.
şimdi size bir soru
az önce bir film seyrettim,kısaca özetleyeyim
adam şehirde yaşıyor,eşi ölmüş,3 tane kızı var...
ailesini ziyaret için kızlarıyla birlikte kasabaya gidiyor...
bi sabah gazete almak için çıkıyor, gazete kitap satan bi markete giriyor...gazetesini alıyor ve kitaplara gözatıyor...o arada markete bir bayan giriyor, onu orada çalışan biri sanıyor ve güzel bir kitap tavsiye etmesini istiyor....derken muhabbet koyulaşıyor ve birlikte çay içiyorlar..sonra kızın numarasını alıyor ve evine dönüyor ama etkilenmiş şekilde...adamın erkek kardeşi seni sevdiğim kadınla tanıştıracağım diyor...evet tahmin ettiğiniz gibi markette tanıştığı kız çıkıyor...
evet şimdi ne olacak...hadi yorumlayın bakalım:))
iyi akşamlar
iyi tatiller dostlar
Cevap Veriyorum...
Yorumum aşağıdaki gibidir...
Bad'lik amiri
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim ?
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim ?
Soğuk bir rüzgar esti pencereme, tül perde genişledi
Şişti, odanın icine...Tıpkı bir balon gibi...Yayıldı...
Dün gece ona dokunduğumu sana nasıl anlatabilirim ?
Biraz şarap içtik..Ve bilirsin biraz dedikodu...
Aslında Chet Baker'ın bunla hiçbir ilgisi yoktu...
O ruj lekesi...Dağınık bir yatak..Sıcak bir gülümseme...
Bunlara katlanabilir misin ?
İnsanın kendisini önemsemesi; kendisinin kiralık katilidir .
Benciller ise yaşarlar...
Kimse suçlu değil aslında,
Bu sadece üçlü bir oyun,
Ama ben anlattığım için suçluyum, biliyorum..
Bir yılan gibi girdi evime, yanıma uzandı, kolumdan zehirledi beni..
Her öpüşü ılık bir ölümdü sanki...
Yağmuru damarlarımda hissediyordum,
Ellerim titriyordu, kusmak istiyordum, başım dönüyordu
Gözlerim kararmıştı !
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim, şimdi ben...
Söylememek, söylemekten daha dürüst bir davranıştır
( bütün gün burda sessiz sedasız evde oturdum )
Ve bu oyun üçlü oynanmaz
Sevgiyle yapılan hiç bir şey insana zarar vermez
( bir yerde bir kelebek uçuyordu )
Suçlu yok, yanlış var
( sus(?)tukça benim gerçekten içimden geçtiğini sessizce(?) nasıl izliyorduk ha ? )
Boşver, olmayanı arama..
( ay yansıyordu yatağa...yatağın kenarındaki parkelere )
( bir teleon geldi )
Sana gülümsemesi senin için hayat, benim içinse ölüm demek !
( o günü anlatan bir-iki telefon..chicago'da yalnız bir gece)
( sen hiç bilme bunu )
( dostum olabilirsin ..? )
Dün gece senin hoşlanıdıgn kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim ?
( onun dışında sessizlik hakimdi )
Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim ?
Daha da önemlisi...Bunu kendime nasıl anlatabilirim ?
( bunu kendime nasıl anlatabilirim ? aahh nasıl !? )
( traş olmak için berbere çıktım..atıldım, aynaya bakmadan.. )
Bacaklarından süzülen kanlar, yere damlıyordu..
( Mc DOnald's dan bir menü söyledim )
İnan başka bir yalnız gece için, hiç bir açıklamaya ihtiyacım yok benim !
Aaaah !! Şimdi ben !! Zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim !
( şimdi ben ) ( zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim )
Aah şimdi been !! Zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim !
( şimdi ben )
Aaaah şimdi beeen ! Zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim !
Ölümle doğum arasında, o bilinmeyen bölgedeyim
( zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim )
Aah şimdi been, zamanın beni sancıya mıhlaığı yerdeyim !! Gecee !!
Dün gece, senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim ?
( bileklerimi keserek intihar etmeyi düşündüm )
Dün gece senin hoşlanıdığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim ?
( onu(?) düşünmekten sıkıldım )
Ona dokunduğumu sana nası söyleyebilirim ?
( söyleyin !! )
( sss s**tir git(?), evet..) (03.35)
( bütün bir gün uzaklardaydım )
Onun eti, benim vücüdumun altında titrerken,
( elime jilet alıp, saçlarımı yavaş yavaş kazımaya başladım )
Neler düşündügümü sana nasıl açıklayabilirim ?
( açıklayabilirim..)
( delirdiğimi ya da ona yakın hissettiğimi düşünüyordum )
Teypte Cansever, ve onun tok sesi..
( niye düşünüyorum ! aoff )
( lanet olsun !! lanet olsun !! )
Tüm gücümü toplamıştım bütün bunları sana anlatmak için
Tam o sırada bana baktın, ve telefon acı acı inledi
( sessizce bir şey düşünememin delirmek olduğuna inanmaya başlamıştım )
Konuştuktan sonra bana şöyle dedin :
" Onun beni düşünmesi, buraya gelecek olması, daha doğrusu yanımda olması
( korkmuyorum..korkmuyorum... )
bana içten içe...Büyük bir mutluluk veriyor !!! "
(Söyleme ! Söylememek, söylemekten daha dürüstçedir ! Bunu Unutma !! )
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim ! )
(Söyleme ! Söylememek, söylemekten daha dürüstçedir ! Bunu Unutma !! )
Aah şimdi been, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim
( Unutmaa !! )
Gece inanılmayan bir dinin, ebedi misyoneridir bekleyenin gövdesi içinde !
( Unutmaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa !!!!!! )
Ve şimdi ben, doğumla ölüm arasındaaa o bilinmeyen bölgedeyim
(Söylememek, söylemekten daha dürüstcedir)
Aaah şimdi ben !! Zamanın beni sancıya mıhladıgı yerdeyim !!!
(Söylememek, söylemekten daha dürüstcedir, bunu unutma ! bunu unutmaa..)
Gel bunu beni, gel , gel kafir !
Gel hisset beni !
Gece inanılmayan bir dinin..Ebedi misyoneri bekleyenin gövdesi içinde..
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim..
Doğumla ölüm arasındaa..o bilinmeyen bölgedeyim...
( açlığa alışıyor insan, peki ya deliliğe alışabilir mi ? )
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim..Doğumla ölüm arasında..o bilimeyen bölgedeyim..
( gel..gel, bul beni..)
Şimdi sen !! sonsuz şeritli bir yolun...eennn sol tarafındasın...
Ve hızla ilerliyorsun...Huzura doğru ! Erdeme doğru !
( açlığa alışıyor insan ! peki ya deliliğe alışabilir mi ? )
Ama ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim
Tatlım ama ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim
Ölümle doğum arasında..O bilinmeyen bölgedeyim..
Gece.. ( gece ), inanılmayan bir dinin edebi misyoneri...
bekleyenin gövdesi içinde..
Gece bir sızıntı..kirletilmeyen insanlardan ve o benim içim...
benim gövdemin içinde...
Şimdi ben !!
Şimdi ben !!
Şimdi ben !!!!!
" Eğer bir yanlış yapacaksan, bari onu doğru yap ! "
Kargo
M.Ş.Ş
gidenlere iyi aksamlar, iyi tatiller..
bugünlük benden de bu kadar
bu saat oldu ancak cikabiliyorum
home sweet home...
ya başkan neden hikayeyi yarıda bırakıyorsun yoksa mintte çalışmaya mı başladın.
hayirli pazarlar..
merhaba...
Canım neşelenmek istedi.
ben kendim kendime neşelenecem...
Hadi bakalım bakalım,Bilgisayar kadını kaç kategoriye ayrılıyormuş...
bunu bütün kadınlara genellemek daha doğru olur aslında...
evet kadın kısmısı kaça ayrılır...
-kaça?
HARD-DISK tipi kadın:
Her şeyi hafızasında saklar.
RAM tipi kadın :
İşiniz bittiği anda sizi de unutur.
WINDOWS tipi kadın:
Herkes hiçbir şeyi doğru dürüst yapamadığını bilse de kimse onsuz yaşayamaz.
EXCEL tipi kadın:
Söylendiğine göre bir çok kabiliyeti olmasına rağmen bir çok kimse basit ihtiyaçlar için kullanır.
SCREENSAVER tipi kadın :
Eğlendirmekten başka hiçbir işe yaramaz.
INTERNET tipi kadın :
Erişilmesi zorlu olan tiptir.
SERVER tipi kadın :
İhtiyacınız olduğundan her zaman meşguldür.
MULTIMEDIA tipi kadın :
Korkunç şeylerin güzel gözükmesini sağlar.
E-MAIL tipi kadın :
Her 10 sözünden 8'i anlamsızdır.
VİRÜS tipi kadın :
Bir başka ismi de "Eş" tir. Hiç beklemediğiniz bir anda gelir kendisini yerleştirir ve kaynaklarınızı kullanmaya başlar. Kurtulmaya çalıştığınızda kesin bir şeyler kaybedersiniz eğer kurtulmazsanız her şeyinizi kaybedersiniz...
Erkeklerden nağmeler...
BEN BALIĞA ÇIKIYORUM: Ben, elimde bir çubukla bütün gün sandalda oturacagim, kusana kadar içicegim ve denizde yüzen baliklari izliyecegim
BU ERKEKLERI ILGILENDIREN BIRSEY: Bunun bilinen bir mantikli açiklamasi yok, bosuna ugrasma, hiçbir mantik kalibina sokamazsin.
YEMEGE YARDIM EDEYIM MI?: Yemek neden hala masaya gelmedi?
EVET TATLIM... HAKLISIN SEVGILIM: Çevirisi yok.. Onlar bu sözleri periodik olarak söylemeleri için sartlandirilmistir.
ELBETTE SENI DINLIYORDUM TATLIM; SADECE AKLIMDA BIR SÜRÜ KARMASIK IS VAR: Su karsidaki kizil bombanin içinde sütyen var mi, yok mu kafam ona takildi da!
SEVGILIM BIRAZ ARA VER, SABAHTAN BERI EVI TEMIZLEYECEGIM DIYE HELAK OLDUN: Su elektrikli süpürgeyi artik sustursan iyi olacak, filmin içine ettin!!
HMMM... EVET ÇOK ILGINÇ HAYATIM: Sen hala konusuyor musun?
SENI DÜSÜNÜYORDUM VE SANA BU GÜLLERI GETIRDIM CANIM: Kösebasinda gülleri satan kiz tam bir afetti.
ENDISELENME TATLIM, ALT TARAFI KÜÇÜK BIR KESIK: Aslinda tam damari kestim ama geberecegimi bilsem, canimin ne kadar acidigini itiraf etmeyecegim.
HEY BUNUN IÇIN NEDENLERIM VAR: En kisa zamanda iyi bir tane bulsam iyi olucak
TABII KI SENI DUYDUM TATLIM: Ne söyledigin hakkinda hiçbir fikrim yok ve umarim dinliyormus gibi yaptigimi anlayinca, 3 saat bagirip çagirmazsin
BILIYORSUN GÜZELIM, BEN BASKASINI
SEVEMEM: Senin çigliklarina bile zar zor alistim ve daha kötüsüyle karsilasma riskini göze alamam.
MUHTESEM GÖRÜNÜYORSUN: Tanrim ne olur bu denedigin son elbise olsun yoksa kalp krizi geçiricegim.
İyi pazarlar...
Miniklerime ülkeleri ve milletleri öğretiyorum. Türkçe örnekler veriyoruz ilk önce, ben ülkeleri söylüyorum onlar da milletleri. "İtalya da yaşayanlara ne denir?" diyorum; "İtalyan" diyorlar hep birlikte. "Almanya?" diye soruyorum "Alman" diye bağırıyorlar, "Yunanistan'dakiler?" diyorum "Yunan" diye cevap veriyorlar. "Peki İspanya'da?" diyorum, kendinden emin bir şekilde bağırıyor bir ufaklık "İspaannn!" Gülüyorum, gülüyorum eve geldim hala gülüyorum. Çok yaşa sen miniğim.
Miyav
Her akşam eve gelince gününün nasıl geçtiğini minik kedisine anlatan ablam, geçenlerde hayli geç saatte eve gelip açıklama yapmadan odaya girince babam kediye sesleniyor: "Raporu alınca, bize de bir miyavlayıver oğlum!"
cümleten hayirli geceler
yeni hafta, yeni umutlar...
evet bende kaya'ya katılıyorum.
yeni bir hafta ve yeni umutlar,yeni başlangıçlar...
herkese iyi geceler diliyorum.
Allah rahatlık versin...
Onu Bağışlayın
Onu bağışlayın
O bazen
Vücudunun kederli bağlantısını
Durgun sularda
Boş mezarlarla, unutuyor
Ve aptalca zannediyor ki
Yaşama hakkı var,
Onu bağışlayın
Bir resmin sıradan öfkesini
Kışkırtmanın uzak arzusu
Kağıdının gözlerinde eriyor
Onu bağışlayın
Baştan başa tabutunda
Ayın kırmızı halesi geziniyor
Ve gecenin değişken kokuları
Vücudunu bin yıllık uykusundan
Uyandırıyor
Onu bağışlayın
O içten yıkık
Ama hala gözlerinin içi ışık zerrelerinin hayaliyle parlıyor
Ve anlamsız saçları
Ümitsizce aşkının soluklarının etkisi ile titriyor
Ey mutluluğun sade ülkesinin sakinleri
Ey yağmurda açılan pencerelerinin komşuları
Onu bağışlayın
Onu bağışlayın
Çünkü büyülenmiş
Çünkü sizin ağır gelen varlığınızın kökleri
Onun gurbet topraklarında derinlere kök salıyor
Ve onun kolay inan kalbi
Hasretin acı darbeleriyle
Göğsünün içinde kabardıkça kabarıyor
Füruğ Ferruhzad ;
İranlı şair, yazar, oyuncu, yönetmen, ressam. İran'ın 20. yy'da yetiştirdiği en önemli kadın şairlerindendir.
Ben Senden Ölürdüm
ben senden ölürdüm
oysa sen benim yaşamımdın
sen benimle giderdin
sen bende okurdun
ben caddeleri
başıboş dolaşırken
sen benimle giderdin
sen bende okurdun
sen ulu çınarlar ortasında, sevdalı serçeleri
pencerenin gün ışığına çağırırdın
gece yinelendiğinde
gece bitmediğinde sen
ulu çınarlar ortasında, sevdalı serçeleri
pencerenin gün ışığına çağırırdın.
sen ışıklarınla gelirdin sokağımıza
sen ışıklarınla gelirdin
çocuklar gidince
ve akasya başakları uyuyunca
ve ben aynada yalnız kalınca
sen ışıklarınla gelirdin...
sen ellerini bağışlardın
sen gözlerini bağışlardın
sen sevecenliğini bağışlardın
ben açken sen
hayatını bağışlardın
ışık misali bonkördün
sen laleleri toplardın
ve örterdin saçlarımı
saçlarım kendi çıplaklığında titrediğinde
sen laleleri toplardın
sen yanaklarını yaslardın
memelerimin acısına
ve ben
söylemeye başka bir şey bulamadığımda
sen yanaklarını yaslardın
memelerimin acısına
ve dinlerdin
ağlayarak akan kanımı
ve ağlayarak ölen aşkımı
sen dinlerdin
görmezdin beni ancak.
Füruğ Ferruhzad
Sadece Ses Kalıcıdır
Ne için durmalıyım ? Ne için ?
Kuşlar çoğul maviliği aramaya gitmişler
Ufuk dikeydir,
Ufuk dikeydir ve hareket fıskiye gibi
Görünümde ışıklı yıldızlar oynuyor
yeryüzü, yükseklikte kendini tekrarlıyor
Ve gökyüzü kuyuları ilişki bağlantılarına dönüşüyor
Ve gündüz öyle geniştir ki
gazetenin küçük beynine sığmıyor.
Ne için durmalıyım?
Yol hayatin kılcal damarları arasından geçiyor.
Çevrenin niteliği tüm kokuşmuş hücreleri öldürecek,
Ve şafağın kimyasal atmosferinde
Sadece ses kalacak,
Zaman zerreciklerine bağlanan ses.
Ne için durmalıyım?
bataklık; kokuşmuş böceklerin çoğaldığı yerden
başka ne olabilir?
Morgun benliği ölülerin şişmiş cesetlerinden ibarettir.
Ve ateş böceği...AH
Ateş böceğinin konuştuğu an
Karanlıktaki alçak adam koflanan
erkekliğini gizliyor
Ne için durmalıyım?
Kurşunlu harflerin işbirliği boşunadır
ve kurşunlu harflerin işbirliği
bu değersiz düşünceyi kurtarmaz.
Ben ağaçların soyundanım
Ve bu "bayat" havayı solumak kederlendiriyor beni,
Ölen bir kuş uçuşu unutmamayı öğütledi bana
Tüm güçlerin sonu güneşin gerçeği
ve ışığın bilinciyle birleşmekten ibarettir,
birleşmek.
Yel değirmenlerinin çürümesi doğaldır,
ne için durmalıyım?
Ben yeşil buğday salkımlarını
göğsüme alarak, sütle besliyorum,
Ses,ses, sadece ses,
su akışının sesi
ve dişi toprak kabuğu üzerine
yıldız ışığının düşüş sesi ve aşkın yayılma sesi
Ses, ses, sadece ses kalıcıdır.
Cücelerin ülkesinde
Sıfır üzerine dolaşıyor ölçü mihenkleri
Ne için durmalıyım?
Ben dört unsura itaat ediyorum
Ve yüreğimin yasalarını
körlerin yerel hükümeti düzenlemiyor.
Böceğin etle sarılı boşlukta, yararsız dolaşımı ve
vahşice ulumalar
beni ilgilendirmiyor.
Beni çiçeklerin kanlı soyu yaşamaya sorumlu kılmış
biliyor musun ? Çiçeklerin kanlı soyu.
Füruğ Ferruhzad
Hediye
ben gecenin sonundan söz ediyorum
ben karanlığın sonundan
ve gecenin sonundan söz ediyorum
evime gelirsen eğer sevgili bana bir ışık getir
ve küçücük bir pencere oradan
mutlu sokağın kalabalığını seyredeyim.
***
Kuş Sadece Bir Kuştu
kuş dedi: “oooh! nasıl da mis koku, nasıl da güneş!
bahar gelmiştir
ve ben kendi çiftimi bulmaya çıkacağım”
kuş taraçanın kıyısından uçtu
bir ileti gibi uçtu
kuş küçüktü
kuş düşünmüyordu
kuş gazete okumuyordu
kuşun borcu yoktu
insanları tanımıyordu kuş
kuş havada
ve kırmızı tehlike ışıkları üstünde
ve habersizlik yükseklerde uçuşuyordu
ve mavi anları
delice deniyordu
kuş, ah sadece bir kuştu.
****
Güneş Doğuyor
Bak nasıl içimde gözlerimin
Eriyor damla damla keder
Karanlık ve isyancı gölgem nasıl
Tutsağı oluyor güneşin
Bak
Yok oluyor tüm varlığım ve beni
İçine alıyor bir kıvılcım
Fırlatıyor taa doruklara
Bak nasıl
Sayısız yıldızla
Doluyor gökyüzüm benim
Uzaklardan geldin sen ve uzaklardan
Ve kokular ve ışıklar ülkesinden
Şimdi bir teknedeyim seninle birlikte
Fildişi, bulut ve kristal
Götür beni ey yüreğimi okşayan umudum
Götür şiirlerin ve coşkuların kentine
Yıldızlarla dolu bir yol beni götürdüğün
Çıkardığın yer yıldızlardan daha yüksek
Bak
Nasıl yandım ben bu yıldızlarla
Ateşli yıldızlarla doldum ağzıma kadar
Durgun sularından gecenin saf ve kırmızı balıklar gibi
Yıldızlar topladım
Eskiden ne kadar uzaktı toprak
Gökyüzünün mor köşelerine
Yeniden duyuyorum şimdi
Senin sesini
Karlı kanatlı sesini meleklerin
Bak nerelere ulaştım sonunda ben
Samanyoluna, ölümsüzlüğe, bir sonsuzluğa
Birlikte çıktığımız doruklarda şimdi
Yıka beni dalgaların şarabıyla
İpeğine sar beni öpüşlerinin
İşte beni yeniden bitmeyen gecelerde
Bırakma artık beni
Beni yıldızlardan ayırma
*Bak tam karşımızda gecenin mumu
Damla damla nasıl eriyor
Nasıl doluyor ağzına kadar uyku şarabıyla
Gözlerimin simsiyah kadehi
Senin ninnilerini dinlerken
Ve bak nasıl
Şiirlerimin beşiğine
Sen doğuyorsun, güneş doğuyor
*nıgah kum ki mum-ı şeb berahı ma
çegune katre katre ab-mişeved
sürahiye siyahı dideganı men
be lay lay germ tu
lebaleb ez şerab mişeved
be ruyi kahvare haye şiir men
nıgah kun
tu midemi ve aftab mişeved
Füruğ Ferruhzad
Yeniden Merhaba Diyeceğim Güneşe
Yeniden merhaba diyeceğim güneşe
Gövdemde akan nehirlere
Bulutlar gibi uzayıp giden düşünceme
Benimle birlikte kuru mevsimlerden gecen
Bahçemdeki ağaçların hüzünlü büyümesine
Gecenin kokusunu hediye eden kargalara
Yaşlılık biçimim olan ve aynada yaşayan anneme
Tekrarlanan şehvetimle döllenen yeryüzüne
Yeniden merhaba diyeceğim
Geliyorum, geliyorum, geliyorum,
Saçlarımla: Yeraltı kokularının devamı
Gözlerimle: Karanlık tecrübesiyle
Duvarların ötesinden kopardım dallarımla,
Geliyorum, geliyorum, geliyorum,
Ve aşkla dolu avluda bekleyen kıza
Yeniden merhaba diyeceğim.
Furuğ Ferruhzad
Henüz 33 yaşında iken bir trafik kazasında hayata veda etti.
Günaydınlar olsun..
yeni bir hafta
yeni bir güne
usta şairimizin anısına.
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı TARANCI
doğumu:1910
ölümü:13 Ekim 1956
Tüm insanlığın
şairimizin anlattığı böyle bir memlekette uyanabilmesi umuduyla..
iyi sabahlar..
iyi çalışmalar...
günaydınlar
neşeniz ve muhabbetiniz bol olsun
Mavigün ablacım ellerine sağlık
başkanım senaryo için tekrar teşekkürler
ellerine sağlık
hepimize kolay gelsin
Günaydin canlar, günaydin herkese...
Gezdim, gördüm, geldim! Bu aksam "veda" var yine bana, yegenim, esi ve cocugu ile kendi yoluna devam edecek hayirlisiyla, onlardan ayrilirken sükür sizlere kavusturana...
5 günlük yoklugumda okuma firsatini kacirdigim tüm mesajlarinizi en kisa zamanda okumayi umuyorum cünkü söyle bir göz attigimda cok özel güzellikler oldugunu gördüm. Hepsini tek tek detaylariyla okumak icin sabirsizlaniyorum ancak masamda buldugum islerden ne zaman kurtulabilecegim mechul. En iyisi ise kahve pisirmekle baslamak olacak, hadi bakalim, hepimize kolay gelsin!
(Kahvaltiyi kahve ile gecistirmeye razi olan buyursun! :) Cok is var coooook....)
günaydın dostlarım
yeni bir hafta yeni bir başlangıç
umarım herkes için muhteşem bir başlangıç olur
Herkese günaydınlar diliyorum,
Mavigün'e sonsuz teşekkür ediyorum,
iyi bir şairle tanışmamı sağladığı için,
seval ablama hoşgeldin diyorum,özlemişik,kolay gelsin ablacığım...
kankama gül yüzün solmasın diyorum,iyi çalışmalar diliyorum.
başkanıma ayrı bir paragraf açıyorum.
başkanım seni seviyorum.
Muhteşemsin...
sağol no name ama neden bana ayrı paragraf peki ?
Bizlere muhteşem bir senaryo yazdığın için,
devamını bekliyoruz...
evet başkanım devamını bekliyoruz
kankacım seninde geçen sezondan yarım kalan senaryon vardı hatırlatayım dedim
onuda bekliyoruz...
herkese merhabalar..
kankacım hoşgeldin..
yediğin iştiğin sende kalsında gezip gördüklerini bir ara anlatırsın artık..
bak burada herkes çalış çalış çalış
tatil bile yapamadı çocuklar...
bari sen gördüklerini anlatta gitmiş kadar olsunlar...
tv köşe yazarlarını okurken 2 habere rastladım.
kankacım..
alman usulü dolmuşculuk varmış bak..
1-)
cengiz semercioğlu nun haberi
Alman usulü dolmuş
Avrupa’da özellikle de Almanya’da kullanılan ilginç bir şehirler arası dolmuş yöntemi var.
Diyelim özel aracınızla hafta sonu yalnız başınıza İstanbul’dan İzmir’e gidecekseniz.
Bunu özel araçlara yolcu bulma işi yapan bir acentaya bildiriyorsunuz. O acenta da İstanbul’dan İzmir’e gidecek olan üç yolcu veriyor sizin yanınıza.
Hiç tanımadığınız dört kişiyle birlikte İzmir’e gidiyorsunuz, bunun karşılığında da her bir yolcudan acentanın belirlediği ücreti alıyorsunuz.
Geçen gün bir kız arkadaşım Frankfurt’tan Düseldorf’a böyle yolculuk etti.
19 euroya...
İki şehir arasında tren 70 euro.
7’sini acentaya vermiş, 12’sini aracın sahibine...
Aracın sahibi 4 yolcudan 12’şer euro alıp, kazandığı 48 euroyla neredeyse benzin parasını çıkarıyor.
Tam pinti Almanlar’ın bulacağı bir yöntem değil mi?
Bizde ne kimse aracına tanımadığı yolcu almak ister ne de kimse aracı nasıl kullanacağını hiç bilmediği şoförün arabasına binmek...
Zaten böyle yolculuğu da çoğunlukla öğrenciler ve göçmenler tercih ediyor.
Bizim öğrenci kıza "Peki yol arkadaşların kimlerdi" dedim.
"Bir Kenyalı, iki Arap ve ben" dedi.
Şoför de Alman!
Kaza olsa bu dört kişi nasıl bir araya geldi izah edemezsin.
"Korkmadın mı" diye sordum.
"Önceden kimlik bilgilerini acentaya veriyorlar" dedi. Allah iyiliğini versin dedim.
*****
bende diyorum ki
yakında aynısı uygulanmaya başlanır yurdum da yurdum insanlarını tarafından tek farkla yanındaki yolcunun bilgileri eksik,yanlış hatta hiç alınmamış olur..
2.)
Ali Eyüboğlu nun haberi;
“Çocuklar Duymasın”ın yaratıcısı Birol Güven, görülen lüzum üzerine efsane diziyi yeniden çekmek için sürdürdüğü nabız yoklama faaliyetlerini tamamladı.
bende diyorum ki
ah birol güven vah birol güven..
BBO dan başka herşeyi tekrarını deniyorsun ya sen çok yaşa da 2050 de de BBO versiyonu çekmek için görüşürsün artık.
herkese merhaba (kendim dahil olmak üzere)
çocuklar duymasının yeni baştan çekileceğini duyduğumda acaba bizim dizi içinde olur mu diye hissettim.umarım olur.başka bir şey diyemiyorum.yalancı romantik i şu an fox tv ye almışlar galiba kanal1 den.bizim dizimiz çok kaliteliydi.nasıl alan olmaz hala aklım almış değil.
bir de binbir gece de çok ahlaksız sahneler olmuş.tam bir rezillikmiş.ben okuduğumu söylüyorum.acı bir şety onlar tutuldu biz hala burada bekliyoz.6 kasım 2008 de dizimizin bitişinin 1.yılı olacak.
Kankacigim merhaba, ben hosbuldum, sen de hosgeldin.. :)
Bahsi gecen yolculuk olanagini biliyorum elbette ancak faydalanmak hic aklimdan gecmedi canim ya, malum bize böylesi zor geliyor, tanimadigin birine güvenememe konusunda C.S. cok hakli... :)
Ben cok güzel yolculuklar yaptim bu son 5 gün icinde cünkü Almanya´nin en güzel oldugu zaman belki de sonbahar... Rengarenk yapraklar yagiyor su siralar basina insanin daha disariya adimini atar atmaz, her yerde sonbaharin en renkli, en anlamli ve en güzel yüzünü görmemek icin kör olmali...
Özellikle Würzburg ile Bad Homburg sehirlerinde cok güzel tarihi yapilar, cok iyi korunmus veya restore edilmis köy evleri, satolar, köprüler, kuleler, kaleler, bahceler, parklar, özellikle zamanin en iyi resim ve heykel sanatcilarinin, mimarlarinin en güzel emekleriyle yarattiklari birbirinden güzel kiliseleri ayaklarimiza kara sular inene dek gezdik, gördük.
Benim gibi her yere araba ile gitmeye alismis biri icin cok iyi oldu. Cok yoruldum ama hem yürümenin güzelligini hatirladim hem de yasadigim ülkenin hic gitmedigim, bilmedigim yerlerini gördüm. Yani bundan sonraki misafirlerimi götürüp gösterecegim, Türkiye kadar olmasa da cok güzel yerler biliyorum artik... :) Yolun düsecek olursa aklinda bulunsun.. :)
Iyi günler
Seval ablacim tekrar hosgeldin
Ablacığım,
O kadar gezmişsin,
bizlere güzel güzel aktarmışsın...
inşallah bir fotoğraf makinasıyla gezdiğin yerleri belgelemişsindir.
ne güzel fotoğraf verir şimdi oralar...
sonbahar...
canım çekti valla...
sende hoş geldin kardeşim,
sana da merhaba...
hosbuldum
ama simdi tekrar aranizdan ayrilmak zorundayim. simdi de okula gidiyorum, bi sunum yapmam lazim. elim ayagima dolasti
sans dileyin, ben kactim
aksama görüsürüz insallah
Sevil zarfı açınca birkaç madeni paranın olduğunu görünce şaşırır,anlam veremez ne olduğuna,etrafına bakınır ama kimseler yoktur.Biri şaka yapıyor herhalde diyerek zarfı içeriye bırakır ve ekmek almak için çıkar.Geri döndüğünde Efe'de kalkmış ve masaya oturmuştur.
Sevil : günaydın Efecim
Efe : günaydın anne
Sevil : ne istersin Efecim,başka ne hazırlayayım sana
Efe : herşey var zaten anne sende oturda yiyelim
Sevil oğlunun saçlarını okşayıp öptükten sonra masaya oturur.
Yemekten sonra Efe okuluna gitmek için hazırlanır,kapıdan çıkacakken zarfı görür.
-bu ne anne
-bilmiyorumki oğlum,az önce kapıyı açtığımda yerde duruyordu
-içinde ne var peki
-bozuk para var Efecim
-anlamadım
Sevil zarfı açıp içindekini gösterir
-işte oğlum,birkaç madeni para var
-kim bırakmışki onları
-bilmiyorum , biri şaka yapıyor sanırım
-böyle şaka olmazki anne,bir açıklaması vardır mutlaka
-öyle oğlum ama anlam veremedim,neden biri zarfa birkaç lira koyarak kapımıza bıraksınki, diyerek zarfı bırakır yerine.
-haklısın anne mantıksız birşey bu
-sen bunla yorma kafanı Efecim okuluna geç kalma
-tamam annecim , okul çıkışında görüşürüz.
-peki oğlum,ben çıkışta seni alırım,anne oğul biraz gezeriz.
-tamam anne...diyerek annesini öper ve çıkar.
...............
Sevil Efe'nin çıkış saati yaklaştığında okula gider,Efe çıktığında birlikte gezerler.
Eve dönme vaktinde durakta beklerlerken Efe etrafına bakınır, yan taraftaki evin yanında oturan üzeri perişan haldeki adam dikkatini çeker,annesinden biraz para ister ve onun önüne bırakır.Sevil oğlunun yaptığını ses çıkarmadan izler,Efe döndüğünde ona gülümser.
-ihtiyacı olanlara yardım etmen güzel bir davranış oğlum,sen çok iyi bir çocuksun.
(...ertesi sabah...)
Sevil ve Efe kahvaltısını yapmış Efe okula gitmek için hazırlanmıştır,kapıyı açtığında kapıya sıkıştırılmış olan zarf yere düşmüştür.Sevil ve Efe şaşkın bakışlarla zarfa baktıktan sonra Efe eğilir ve zarfı alıp açar.Zarfın içinden yine bozuk para çıkmıştır,Sevil'in şaşkınlığı endişeye dönüşmüştür,neydi bunların anlamı ?
Efe : anne bunlar dün o adama verdiğim paralar
Sevil : anlamadım oğlum
Efe : hani dün durakta beklerken birine vermiştim ya
Sevil : verdiğimiz parayı neden geri getirsin,hem evimizi nasıl buldu
Efe : belki bizi takip etmiştir anne
Sevil korkmuştur,bir dilenci neden bizi takip etsin diye geçirir aklından.
Sevil : Efecim okul çıkışında beni bekle,kimseyle konuşma tamammı
Efe : tamam anne ama neden
Sevil : bu olanlar korkutuyor beni,sen sözümü dinle
Efe : peki anne diyerek evden ayrılır.
Sevil oğlunu okula yollamıştır ama endişesi tüm gün boyunca aklını onda bırakmıştır.Evdeyken sık sık dışarıyı kontrol etmiştir evin etrafında birileri varmı diye.
Efenin okuldan çıkmasına 1-2 saat kala çıkar evden ve okul dışında beklemeye başlar.
Düşüncelere daldığı anda omzuna dokunan bir el ile irkilir ve hızla arkasını döner....
.............................
ve vakit bulunca devam eder:)))
Hosbuldum Kayacim, sen de hosgeldin!
No Namecim gercekten dedigin gibi cok cok güzel fotograflar cekildi o harika manzara görüntüleriyle.. Benim aklima bile gelmezdi ama yegenim ve esi bu konuda Japonlar´la yarisabilirler, son 4 hafta icinde 1500 den fazla görüntü almislar ki tatilleri de henüz bitmedi daha sirada Dubai var, oradan da Melborne. Yani tam bir Dünya turuna cikmislar... :)
Başkanım
yüreğin sağlık,
harika gidiyor...
Seval ablacığım,
al kendine minik bir digital fotoğraf makinesi.
sende bu yürek varken harika fotoğraflar çekeceğine eminim...
hadi ablacığım,alem seni birde fotoğrafçı olarak görsün...
Ablalarım hoşgelmişsiniz
Kayacım başarılar,
umarım iyi bir sunum olur
Başkanım ellerine sağlık
merakla bekliyoruz devamını...
ben küskünüm feleğe
düştüm bitmez çileye
nerelere gideyim
kara bahtım gülmeye
ben küskünüm feleğe
düştüm bitmez çileye..
ben ne ettim feleğe
verdi bana bu derdi
yıllardır hep ağlattı
şu gönlüm güldürmedi
ben küskünüm feleğe
düştüm bitmez çileye...
................
ooff ooff
ne güzel söylüyor Bülent Ersoy..
efkar bastı birden....sizden ne haber,sesiniz çıkmıyor,durgunsunuz bugün..
No Namecim aklimi celme be ablam bu yasima kadar elime gönüllü olarak bir kez bile kamera aldigimi hatirlamiyorum cünkü :)
En iyisi bu ise kalkisip yüzüme gözüme bulastirmadan fotografciligi iyi bilenler ve cok sevenlere birakmak olmali... Kameralara yakalanan güzellikleri hayran hayran izlemeye varim tabii her zaman.. :)
Baskanim yüregine saglik, bize BBO ´muzu bir kez daha ve en güzel sekliyle hatirlattigin icin, ellerin dert görmesin, devamini bekliyoruz...
Eylemcim tesekkürler ablacim sen yazmasan Kaya´nin sunum icin bizden dua bekledigini fark edemeyecektim canim, sag ol...
Kayacim Allah kolaylik versin, sonuc istediginden de iyi olsun insallah!
Kankacigim bir göründün bir yok oldun, serap misali.. :) Hersey yolundadir insallah canim...
Ben bugün erken cikiyorum canlar, misafirlerimle bulusup onlarla havalimaninda veda etme zamani gelene dek birlikte olmak icin..
Saglicakla, sevgiyle kalin..
Güle güle ablacım,
misafirlerine de iyi tatiller.
başkanım sessizliğimiz senaryonun devamını bekliyoruz ondandır :)
seval ablacım misafirlerine iyi yolculuklar
........ , . - . - , _ , .........
......... ) ` - . .> ' `( .........
........ / . . . .`\ . . \ ........
........ |. . . . . |. . .| .......
......... \ . . . ./ . ./ .........
........... `=(\ /.=` .............
............. `-;`.-' .............
............... `)| ... , .........
................ || _.-'| .........
............. ,_|| \_,/ ...........
....... , ..... \|| .' ............
....... |\ |\ ,. ||/ ..............
.... ,..\` | /|.,|Y\, .............
..... '-...'-._..\||/ .............
......... >_.-`Y| .................
.............. ,_|| ...............
................ \|| ..............
................. || ..............
..................|| ..............
bunu metekan isimli bir arkadaş yapmış
ellerine sağlık diyorum
tesadüfen rastladım hoşuma gittiği için sizlerlede paylaşmak istedim
ya sorma eylemcim,aklıma gelmiyor şuan bişeyler...
yazacağım ama ne yazacağım mesele o:))
ne demiş şair : kim bilir belki yarın,belki yarından da yakın
sizin adsl bağlantınız nasıl ? beni deli edecek ya,burda bi felaket...sayfa yenileme bile 1-2 dk sürüyor:))
sevgili dostlar
Ada'ya dönme konusunda bir öneride bulunuyorum..
siz ne düşünürsünüz bu konuda ?
iyidir başkanım şimdilik bir sorun yok benimkinde
farketmez başkanım
sizler nerede ben oradayım
geldim bir iş gününün sonuna daha
iyi akşamlar olsun
kendinize iyi bakın
sevgi ve umutla kalın...
güle güle iyi akşamlar eylemcim...
arkadas onca kisinin önünde konusmak ne kadar zormus ya, hem de gavurca off offf
neyse hoca ara verdi 10 dk size bi bakiyim dedim
derse gidiyorum simdi tekrar
görüsmek üzere
şiişt hey siz ordakiler yada orda olması muhtemeller...yoksa mutemel bile yokmu :)
olmuyor ama böyle
insana ağız tadıyla bir baskın bile yaptırmıyorsunuz yani aşkolsun:)
Yorum Gönder